Courrier International: Çin, Erdoğan için çaresizce ihtiyaç duyulan kaynakları sağlıyor

Courrier International: Çin, Erdoğan için çaresizce ihtiyaç duyulan kaynakları sağlıyor
20 Ekim 2020 Salı günü Artı TV'de yayınlanan 'Global Medya Günlüğü'nde seçilmiş altı yazının özetleri.

20 Ekim 2020 Pazartesi günü Global Medya Günlüğünde seçtiğimiz altı yazının özetleri:

FRANSA'DA YAYINLANAN HAFTALIK KURYE ENTERNASYONEL DERGİSİNDE YAYINLANAN HABERDE, ÇİN'İN TÜRKİYE'YE YATIRIMLARI ELE ALINIYOR. "ÇİN ERDOĞAN'A CAN SİMİDİ SUNDU" DENİYOR

COURRIER INTERNATIONAL/FRANSA 

ÇİN'İN MÜŞTERİSİ TÜRKİYE

Türkiye ile Çin'in son yıllardaki yakınlaşmasını ele alan Courrier International'deki makalede iki ülke arasında iş birliğinin katlanarak geliştiğine ve 2016'dan bu yana sağlık, nükleer enerji de dahil olmak üzere 10 ikili anlaşma imzalandığına dikkat çekiliyor. Ayça Alemdaroğlu ve Sultan Tepe imzalı yazıda bir zamanlar Çin'in Uygurlara yönelik politikalarını sertçe eleştiren Türkiye'nin birdenbire farklı bir politika izlemeye başladığı yazıyor. Alemdaroğlu 2017 yılında Türkiye ve Çin'in suçluların iadesine izin veren anlaşma imzaladıklarını ve bu tarihten sonra Türkiye'ye sığınan çok sayıda Uygur'un tutuklanarak sınır dışı edildiklerine dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu U dönüşünün Türkiye'deki ekonomik kriz ile açıklanabileceğini yazan Alemdaroğlu ve Tepe, "Ankara dost ülke sayısı giderek azaldığından ekonomik iyileşmesine yardım etmesi için Pekin'e güveniyor, bu da Çin iktidarının retoriğine katılmak anlamına geliyor" diye yazıyorlar. Alemdaroğlu ve Tepe Çin'in Erdoğan'a bir can simidi sunduğuna değiniyor. Çin 2016-2019 yılları arasında Türkiye'ye 3 milyar dolar yatırım yaptı. Alemdaroğlu ve Tepe, Çinli yatırımcıların, Erdoğan'ın kötü yönetilen mega projelerinin kurtarılmasına da yardımcı olduğuna dikkat çekiyorlar.  "Ocak 2020'de bir Çinli konsorsiyum, gelir projeksiyonları başarısız olduktan sonra Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün yüzde 51'ini satın aldı." diye yazıyor Alemdaroğlu. İki ülke arasındaki ilişkinin her iki taraf için de kazan-kazan olduğunu yazan Alemdaroğlu ve Tepe, Çin'in Avrupa, Asya ve Afrika arasındaki kesişme noktasında yer alan NATO üyesi Türkiye ile kendine sağlam bir zemin bulduğunu ifade ediyor. Alemdaroğlu, "Türkiye ve Erdoğan için Çin, mega projeleri finanse eden ve felç edici ekonomik gerçekliğe rağmen kalkınmayı yaldızlı gösterebilmek için çaresizce ihtiyaç duyulan kaynakları sağlıyor" diye yazıyor.

yazının devamı...


FRANSIZ REVOLÜSYON PERMANANT DERGİSİNDEKİ YAZIDA, FRANSA'NIN DAĞLIK KARABAĞ'DA ÖNCELİKLE TÜRKİYE'Yİ HEDEFLEDİĞİ YAZIYOR.

REVOLUTION PERMANENTE/FRANSA 

DAĞLIK KARABAĞ ÜZERİNDEKİ AKDENİZ ÇIKARLARI

Fransız Revolution Permanente isimli dergide yayınlanan haberde Fransa'nın Dağlık Karabağ'da Türkiye'yi eleştiren açıklamalarının Akdeniz'deki rakibini zayıflatmak amacında olduğu yazıyor. Irena Mathilde imzalı yazıda Dağlık Karabağ'da gerilim tırmanmaya devam ederken Macron'un Ermenistan'a gösterdiği dolaylı desteğin arkasında Fransa'nın Akdeniz'deki emperyalist çıkarlarının yattığı ifade ediliyor. 1994 yılından bu yana Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki Dağlık Karabağ anlaşmazlığının bir şekilde devam ettiğini ve bu süre içerisinde Azerbaycan'ın Rus, Türk, İsrail ve Fransız şirketlerinden gerçekleştirilen alımlar ile sağlam askeri altyapıya sahip olduğu belirtiliyor. Mathilde yazısında çatışmanın başlangıcından bu yana, "cihatçı gruplardan Suriyeli savaşçıların" Dağlık Karabağ'a gönderilmesini kınayan Cumhurbaşkanı Macron gibi birçok Fransız siyasetçi ve medyasının Ermenistan'ın yanında yer aldığına dikkat çekiyor. Mathilde "Gerçekte, "barış" yanlısı bu taraf tutma esas olarak Türkiye'yi hedef almakta. Bu Fransa'nın özellikle Akdeniz'deki doğrudan jeopolitik çıkarlarını ortaya koymakta. Aslında, Fransa'nın Kafkasya'da çıkarları sınırlı, ancak başka yerlerde rekabet ettiği Türkiye gibi rakiplerini zayıflatmak için bu savaştan yararlanmaya çalışabilir" diye yazıyor. Türkiye'nin Fransa'nın stratejik hedeflerine ulaşmasının önünde bir engel haline gelmekte olduğunu yazan Mathilde, Libya ve Doğu Akdeniz'deki duruma dikkat çekiyor. Mathilde şu sözleri yazıyor: "Fransa ile Türkiye'nin bir süredir içinde bulunduğu çatışma bu temel konu etrafında meydana geliyor yani Akdeniz'de nüfuzunu kim koruyacak ve genişletecek?" Mathilde'e göre iki ülke arasında Libya konusunda yapılan suçlamalar Akdeniz'deki yeni petrol yataklarının keşfi ile bağlantılı. Mathilde her iki ülkenin de kendi ekonomik çıkarları için bu petrol yataklarını kontrol etmek istedikleri görüşünde.

yazının devamı...


LE GRAN KONTİNAN DERGİSİNDE YAYINLANAN HABER, TÜRKİYE İLE FRANSA'NIN AKDENİZ'DE NEDEN ÇATIŞTIKLARI SORUSUNA YANIT VERİYOR

LE GRAND CONTINENT/FRANSA

FRANSA VE TÜRKİYE ÇEKİŞMESİ

Ariane Bonzon imzalı yazıda Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Türkiye'ye karşı harekete geçmesinin nedenlerinin Doğu Akdeniz'deki durumun çok ötesinde olduğu belirtiliyor. İki ülke arasında yaşanan gerilimin aslında Paris ve Ankara arasındaki çeşitli sürtüşme alanlarının yükselmesi ile bağlantılı olduğunu yazıyor Ariane Bonzon. Ocak 2015'teki Paris terörist saldırılarının ardından Fransız hükümetinin ana önceliğinin IŞİD'in etkisiz hale getirilmesi olduğunu belirten Bonzon, bu çerçevede Fransızların Suriye'de ABD liderliğindeki ittifakın bir parçası olarak cihatçılara karşı cephelerde YPG Kürt savaşçılarını eğitip ve silahlandırdığını ifade ediyor. Bonzon "Fransızların YPG'ye aktardığı bilgi birikimi, Kürt savaşçıların Suriye'nin kuzeyindeki alanların kontrolünü ele geçirmeleri Türkiye'yi endişelendiriyor" diyor. Bonzon "Ekim 2019'da Başkan Trump'ın onayı ile Türk ordusu Kürt özerk hareketini kırmak üzere Suriye topraklarına baskın gerçekleştirdiler. Bu Fransa için çok önemli olan IŞİD karşıtı güvenlik sistemini zayıflatma etkisine sahip" diye yazıyor. Libya'nın da iki ülke için önemli bir çatışma alanı olduğunu belirten Bonzon, Libya'nın her türlü ticaret ve trafiğin düğüm noktası olduğunu ifade ediyor. Bonzon, Libya'nın aynı zamanda Sahra altı Afrika'ya açılan kapı olduğunu vurguluyor. Bonzon, "Fransa Sahel'de 2014 yılında cihatçı hareketlere karşı başlattığı Barkhane Operasyonu çerçevesinde büyük güvenlik sorunları ile karşı karşıya… Türkiye ise bölgede kendini "sömürgeci" ve "islam karşıtı" Fransa'ya karşı bir panzehir olarak sunuyor" diye yazıyor. Bonzon, Türkiye ile Fransa arasındaki gerilimin sadece jeopolitik konularda değil ülke içi siyasette de yaşandığına dikkat çekiyor. Bonzon, Fransa Cumhurbaşkanlığının İslam konusunda "dış müdahalelere" karşı Eğitim ve İçişleri Bakanlıkları ile Fransa'da İslamcı "ayrılıkçılık" yasa tasarısı üzerinde çalıştıklarını belirtiyor.


GREEK CITY TIMES'DA YAYINLANAN HABERDE AVRUPA BİRLİĞİ ZİRVESİNDE YUNANİSTAN'IN TÜRKİYE'YE KARŞI TALEP ETTİĞİ SİLAH AMBARGOSU ÖNERİSİNİN BEŞ ÜLKE TARAFINDAN ENGELLENDİĞİ YAZIYOR

GREEK CİTY TİMES/YUNANİSTAN

AB YAPTIRIMLARI VE TÜRKİYE

Greek City Times Avrupa Birliği'nin son toplantısında Türkiye'ye yönelik yaptırımları beş ülkenin engellemiş olmasının Yunanistan için iyiye işaret olmadığını yazıyor. Kroustalli Dimitra yazısında toplantının 2 Ekim tarihindeki zirveden daha kötü bir sonla bittiğini ifade ediyor. "Yunanistan Başbakanı Mitsotakis, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın niyetlerine karşı diplomatik savunma hattını güçlendirmek için elinden geleni yaptı. Yine de Mitsotakis'in hedefleri, AB'nin belirli üye devletlerinin farklı çıkarlarıyla çatışıyordu" diye yazıyor Dimitra. Yunan tarafının Türkiye'ye karşı silah satışına ambargo konulması için öneri sunduğunu yazan Dimitra, "edinilen bilgilere göre, Erdoğan tarafından araçsallaştırılan yasadışı göç konusu ve ekonomik nedenlerden dolayı, Almanya, İspanya, İtalya, Macaristan ve Malta ambargoyu engelledi" bilgisini paylaşıyor. Yunanistan'ın, Fransa, Avusturya ve Slovenya tarafından desteklendiğini yazan Dimitra, diğer ülkelerin ise umursamadığını vurguluyor. Dimitra'ya göre, özellikle Doğu Avrupa ülkeleri, Belarus'a yaptırım uyguladıktan sonra Türkiye ile hiç ilgilenmiyor. Dimitra Avrupalı ​​liderlerin konudan bıkmış olabileceklerine dikkat çekiyor. Üst düzey bir AB yetkilisinin açıklamasına da yer veren Dimitra, yetkilinin "Türkiye'nin Avrupa'yla dalga geçmediğini, ancak içinde tek bir çizgi olmadığını ve Erdoğan'ın Avrupalı​​liderlerin kararını tam olarak anlamadığı izlenimine kapıldığını" söylediğini yazıyor. Üst düzey yetkiliye göre amaç Yunan-Türk müzakerelerine derhal başlamak ve askeri bir çatışma olasılığından kaçınmak olduğundan Alman Başkanlığı yakında yeni bir girişimde bulunacak.

yazının devamı...


EKATHİMERİNİ'DE YAYINLANAN HABERDE AMERİKAN DÜŞÜNCE KURULUŞUNUN RAPORUNA YER VERİLİYOR. RAPORDA AMERİKA'NIN TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİNİ YENİDEN DÜZENLEMESİ GEREKTİĞİ YAZIYOR

EKATHIMERİNİ/YUNANİSTAN

ABD TÜRKİYE'YE BAĞIMLILIĞINI AZALTMALI

Yunanistan'ın Ekathimerini gazetesi Amerika'da bir düşünce kuruluşunun raporundan alıntı yaparak ABD'nin Türkiye ile dış politikasını gözden geçirmesi gerektiği çağrısını paylaşıyor. Center for American Progress isimli düşünce kuruluşunun hazırladığı 95 sayfalık "ABD Küresel İlişkileri Yeniden Ayarlama" başlıklı raporunda ABD'nin Türkiye ile ilişkilerini 'yeniden düzenlenmesi' çağrısında bulunuluyor. Seçimlerden sonra işbaşına gelecek hükümetin ilk 100 gününde "Türkiye ile olan ilişkilerinden, özellikle güvenlik meselelerinde aktif bir şekilde kendisini çekmesini" tavsiye ediyor. Yeni yönetimin ilk adımının "İncirlik Hava Üssü'ndeki tüm nükleer silahları usulca kaldırmaya çalışmak" olması gerektiği yazıyor raporda. Raporda, ABD'nin Türkiye ile güvenlik, ekonomik ve diplomatik ilişkilerini de gözden geçirmesi gerektiği yazıyor. "Amaç, tek taraflı eylemde bulunup, ittifak normlarına meydan okumaya istekli, daha iddialı bir Türkiye ile başa çıkmak için daha gerçekçi ve güncel bir strateji geliştirmek olmalıdır" görüşlerine yer veriliyor raporda. Düşünce kuruluşu, raporunda Türkiye'nin hem Orta Doğu'da hem de Avrupa'da "önemli bir oyuncu olarak kalacağını" kabul ederken bir sonraki yönetimin "yeni bir yaklaşım benimseyeceğine dair erken sinyaller göndermesi" gerektiğine vurgu yapıyor. Raporda "bu salt cezalandırıcı bir yaklaşım benimsemek anlamına gelmese de Türkiye'deki yolsuzluk ve otokrasinin derinliği dikkate alındığında ABD'nin Ankara'ya bağımlılığını azaltmak için çaba sarf etmesi anlamına geliyor" sözlerine yer veriliyor.

yazının devamı...


GREEK CITY TIMES RUS MEDYASININ HABERİNE DAYANDIRARAK TÜRKİYE'NİN S-400 TESTİNİN BAŞARISIZ OLDUĞUNA DİKKAT ÇEKİYOR

GREEK CITY TIMES/YUNANİSTAN

SINOP'TAKİ S-400 FÜZE TESTİ

Greek City Times askeri konularda uzmanlaşmış bir Rus web sitesinin haberini paylaşarak, Türkiye'nin Rus yapımı S-400 füze savunma sistemi testinin başarısız olduğunu bildiriyor. Rus Avia haber sitesi, "Türk ordusu tarafından S-400 füze savunma sisteminin ilk askeri kullanımı, Ankara'nın Rus askeri özel kuvvetlerine yardım etmeyi reddetmesi nedeniyle başarısız oldu" diye yazıyor. Avia'nın başvurduğu uzmanlara göre, "Türklerin yayınladığı videolar roketin fırlatıldığını gösteriyor ama o kadar". Sitede şu sözlere yer veriliyor: "Hiçbir video bir S-400 füzesinin hedefini vurduğu anı göstermiyor ve patlayan bir savaş başlığının sesi yok. Ankara roket fırlatmalarıyla ilgili herhangi bir resmi açıklama yapmadı, en şaşırtıcı olan ise, yerel medyaya göre S-400 için kullanılan hedefler doğru olsa da, gökyüzü bulutsuz olmasına rağmen hiçbir yerde görünmediler." Sitede görüşlerine yer verilen uzmanlara göre, "S-400 sistemi sadece füzeler veya savaş uçakları üzerinde test edilebilir, küçük dronlarla test edilemez. Uçuş izinin olmaması, füze patlaması olmaması ve füzenin düz seyri endişe verici". Haberde Türk medyasının toplam üç hedefin vurulduğunu bildirdiği ancak çok sayıda videoda yalnızca bir fırlatma görüldüğüne de dikkat çekiliyor. AKP Sinop Genel Başkanı Giresun'un yayınladığı videoda da farklı açılardan üç fırlatma gösteriliyorsa da vurulan bir hedef yok sözlerine yer veriliyor.

yazının devamı...

Öne Çıkanlar