Hani garson olacaktı bu devlet?

Hani garson olacaktı bu devlet?
'Süngü üzerinde oturan bir despot devlet, milletiyle savaşıyor. Dar günde yardımına gitmiyor, aşı yapmıyor, adalet dağıtmıyor, sadece dayak atmayı, hapishane yapmayı, küfretmeyi biliyor.'

Can DÜNDAR


ARTI GERÇEK - Milli Görüş’ün dilinden düşürmediği slogandı "garson devlet"… Erbakan’ın iktidar vaadiydi. Onlar gelene kadar tersi olmuş, devlet emretmiş, halk itaat etmişti; öyle diyorlardı. Bundan sonra halk emredecek, devlet itaat edecekti.

Erdoğan da bu vaatle iktidar oldu: "Devleti halkın hizmetçisi yapmaya geldik" dedi. Geçen zamanda gördük ki, bütün devlet tek adamda vücut bulmuş, millet de o adamın hizmetine koşulmuş.

Halk, geçmediği yolların, uğramadığı hava limanlarının parasını ödeyip çöpten beslenedursun, tek adamın kendisi, ailesi, çevresi ihya oldu; itibardan tasarruf etmeyiz diyerek saray üzerine saray yaptılar; uçak üzerine uçak aldılar. Eski mücahitler, mütahhit olurken "küçülecek" denen "devlet ana" büyüdükçe büyüdü; obez, ceberrut, despot bir babaya dönüştü. Buna itaat etmeyenlere sopa oldu.

Sadece şu son birkaç günde yaşananlara bakın:

AKP Genel Başkan Yardımcısı, HDP’ye, CHP’ye oy veren milyonlara "Allah belanızı versin" dedi.

Milyonların sevdiği 80’lik iki mizah ustası için, devletin başına hakaret ettikleri iddiasıyla hapis istendi.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, "İletişim Başkanlığı’nı eleştirmek, devleti eleştirmektir" diyerek bizim uşak devleti dokunulmaz ilan etti.

Üniversitenin başına devletin atadığı kayyıma karşı çıkan öğrenciler hapsedildi.

Devlet, milletin seçtiği vekillerin dokunulmazlığını kaldırmak için harekete geçti.

Van’da halkın vekillerinin yolu kesildi.

Erdoğan "Kayyım atamaya devam edeceğiz" sözüyle, "Bundan sonra da garson size hizmet etmeyecek, hepiniz garsona hizmet edeceksiniz" mesajı verdi. Evet, bunlar sadece birkaç günde olanlar…

Süngü üzerinde oturan bir despot devlet, milletiyle savaşıyor. Dar günde yardımına gitmiyor, aşı yapmıyor, adalet dağıtmıyor, sadece dayak atmayı, hapishane yapmayı, küfretmeyi biliyor.

Hiçbir devlet, daha fazla o süngünün üzerinde oturamaz, bir halkı daha fazla itaate zorlayamaz.

Az kaldı:

Ya o, yeniden halkın hizmetine girecek, ya halk onu, "Yettin artık" diye sepetleyecek.

 

Öne Çıkanlar