QSD Sözcüsü'nden İdlib açıklaması
Suriye iç savaşı, uluslararası ve bölgesel aktörlerin İdlib’de son kozlarını sahaya sürerek devam ediyor. Rusya, Esad Rejimi, ABD, Almanya, Fransa, Çin, İran ve Türkiye'nin aktif rol aldığı İdlib için, herkesin çantasında kendi çıkarlarını kollayan bir plan var. Batı medyasının dün Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne (SOHR) dayandırarak duyurduğu Rusya’nın İdlib bombardımanı tansiyonu arttırdı. Kuzey Suriye halklarının askeri oluşumu olan Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Sözcüsü Kino Gabriel, yaşanan son gelişmeleri ve sahadaki olasılıklara ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan Nazım Daşdan'ın sorularını yanıtladı.
Suriye savaşı 7 yıllı geride bıraktı. Kim, nerede, neyi amaçlıyor?
Suriye savaşı sadece Suriyeli güçlere bağlı yürümedi. Buna El Nusra ve IŞİD de dahil. Suriye’de yaşanan savaş uluslararası bir hale geldi. Bazı güçlerin çıkarları temeline indirgendi. Şimdi o güçlerin rolü daha da açığa çıktı. ABD ve Rusya gibi güçlerin temel hedefi kazanımlarını korumak oldu. Zaman zaman bu kazanımları onları bir araya getirdi. Bu temelde Suriye’de krizi çözmek için bazı girişimlerde de bulundular. Ancak bu durum uzun sürmedi. Öte taraftan Türkiye, İran ve Suudi Arabistan gibi bölgesel güçler ön plana çıktı. Bunlar diğer güçlerden daha fazla kazanım elde etmek istedi. Bununla bağlantılı olarak bu güçlerin bulunduğu yer ve desteklediği kesimler üzerinde büyük bir baskı var. İsrail’in İran’ın ülkede bulunan askeri yerlerini vurduğu zaman bunu görüyoruz. Yine Türkiye’nin işgal ettiği yerlere ilişkin yapılanlardan görüyoruz. Diğer bir şey ise Şii güçler. Suriye’nin bazı bölgelerine geçemiyor. Bu durum aslında bölgedeki güç dengelerinin dağılımını gösteriyor.
QSD için ne diyeceksiniz?
IŞİD’e ve teröre karşı verdiğimiz mücadele kapsamında, özellikle Dêra Zor’da yaptığımız operasyonlar ile Kuzeydoğu Suriye’yi tamamen IŞİD’ten özgürleştireceğiz. QSD’nin en başat hedeflerinden biri, yabancı güçlerin işgal ettiği toprakları özgürleştirmesi olacak. Bunlar özellikle Türkiye’nin girdiği yerler olacak. Bu yerleri onlardan alacağız. Kuzey Suriye’nin tamamen işgalden kurtulma ihtimali var.
Savaşın sona gelindiği ve bunun İdlib’de biteceğine dair görüşler var. Çok şey söylendi. QSD’nin de operasyona katılacağı ileri sürüldü. Neler söyleyeceksiniz?
Doğrudur, bizim Suriye sahasında terör ve destekçilerine karşı ciddi bir savaşımız var. Ancak QSD güçlerinin, İdlib’de planlanan operasyona katılması için ne bir tartışmamız ne de bir anlaşmamız oldu. İdlib operasyonu deniliyor ama nasıl olacağı ya da ne hatlar üzerine şekilleneceği de belli değil. QSD olarak o bölgede gelişecek olası bir operasyona katılmamız temelinde bir gelişme olmadı.
İdlib konuşulurken, orada barındırılan örgütleri ‘ılımlı’ ya da ‘radikal’ diye ayrıştırmak mümkün mü?
Bugüne kadar İdlib için net bir şey yok. Bahsettiğimiz güçler İdlib için masaya da oturuyor, ancak birleştikleri bir nokta yok. Basına ‘radikal grupları temizleyeceğiz’ açıklamasında bulunup, sadece El Nusra’yı hedef alıyorlar. Ancak biz, orada bulunan bütün grupları terörist olarak görüyoruz. Çünkü radikal ve selefi bir düşünceye sahipler. Suriye halklarına yaptıkları ortadadır. Özellikle Afrin bölgesinde yaşananlar göz önündedir. Demografik yapının değiştirilmesi, hırsızlık, talan, insan öldürme ve kaçırma olaylarını bu tür gruplar yapıyor. Bunların hepsi de Türkiye’nin eli ile yapılıyor.
Herkes İdlib’i konuşurken, Türkiye kontrol ettiği bölgede faaliyet yürüten Heyeti Tahriri El Şam’ı (HTŞ) ‘terörist’ olarak ilan etti. Resmiyette atılan bu adımı gerçekçi buluyor musunuz?
Türkiye, 7 Eylül’de Rusya ve İran ile gerçekleştireceği toplantıda şeklen El Nusra’yı yok etmeyi talep etmeye hazırlanıyor. Hatta planlarına uymayan El Nusralıları satacaklar. Bazılarının noktalarına yapılan hava saldırılarına göz yumacak. Bir nevi İdlib için oyalama taktiğine de gidecekler. Bu nereye kadar sürer o bilinmez. Bunu daha önce ‘IŞİD’e karşı savaştım’ şeklinde ifade ederek, halletmeye çalışacak. Türkiye’nin bu yaptığı, istenen sonucu doğurmayacak. Tam aksine büyük bir savaşın kapısını da aralayacak. Türkiye Nusra’yı baştan beri destekliyor. Nusra’nın durumu Türkiye’yi zora soktuğu için bazı gruplar eliyle onu görünmez kılıyor. Bu şekilde aslında çıkarlarını hedefliyorlar. Orada sıkışan selefi grupları kurtarmak istiyorlar.
MSD (Demokratik Suriye Meclisi) Şam görüşmelerinin başladığı günden itibaren birçok iddia ortaya atıldı. Bunlardan biri de sizin Suriye rejim ordusu ile birleşeceğiniz ve onun bir parçası olacağınız şeklinde. Gelişmeler hakkında biraz bilgi verir misiniz?
Bu tür söylemler çok oluyor. Fakat bu yönlü bir şey olmadı. Bu tür söylemler bilinçli olarak gündeme getiriliyor. Böylesi bir konu taraflar arasında tartışma konusu bile olmadı. Sadece şu an siyasi konular tartışılıyor. Askeri konular gündeme gelmiş değil. Bu tür gelişmeler olsa bile uzun bir süre devam eder. Ancak siyasi olarak projenin kabul edilmesi gerekiyor. Bizim tarafımızdan bir şey söylenmeyene kadar da halkımızın bu tür şeylere itibar etmemesini istiyoruz.
Herkesin gözü İdlib’deyken sormak istiyorum Afrîn ne olacak?
QSD’nin ve içinde bulunduğu güçlerin Afrîn’de Türkiye ve ona bağlı gruplara karşı direnişi devam ediyor. Güçlerimiz Şehba ve Afrîn’de bulunuyor. Afrîn’in özgürleştirilmesi için, önümüzde bir operasyon yolu bulunuyor. Bu biraz zaman alabilir, ancak bu yönlü hazırlıklarımız var. Bu operasyonun iç hatları zamanla şekillenecek. Halkımızın da bu konuda hazırlıklı olmasını istiyoruz. Çünkü bu bizim için yeniden var olmak gibi bir şey.