Maraş katliamının amacı askeri darbeye zemin hazırlamaktı

Maraş katliamının amacı askeri darbeye zemin hazırlamaktı
'Yapılan saldırılarda gittikleri evlerde kadın-çocukların kurşuna dizildiği, boğazlarının kesildiği, daha sonra ölülere gaz dökülerek evlerin ateşe verildiği bildirilmiştir.'

Ali ARAYICI*


Maraş katliamının 42. yıl dönümüdür, 19 Aralık 1978 tarihi. Bu tarih, hamile kadınların karınlarına şiş sokulduğu, çoluk-çocuk, kadın-erkek yaşlı demeden yüzlerce insanın suçsuz sedasız öldürüldüğü, binlerce insanın yaralandığı, on binlerce insanın yıllardır yaşadığı yerini-yurdunu terk etmek zorunda kaldığı bir tarihtir. Bundan 42 yıl önce, 19 Aralık'ta başlayan bu katliam, tam 1 hafta sürmüştür. Bu olay, Türkiye siyasi tarihinde "kara bir leke" olarak yerini almaktadır.

Bu katliam, yüzyıllardan beridir "Anadolu Alevi’lerine" karşı yapılan katliamların bir devamıdır. Yüzyıllar önce Nesimi’nin derisini yüzenler, Hallacı Mansur’un boğazına kurşun sıkanlar, Pir Sultan’ı darağacında asanlar, şeriatçı ayaklanmada Menemen'de öğretmen-teğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı bıçakla paramparça edenlerle; Malatya, Maraş, Çorum, Sivas ve İstanbul'da katliam yaparak yüzlerce Alevi ve devrimcileri katleden, faşist ve şeriatçılar aynı anlayışın ürünüdür.

KİMLER GERÇEKLEŞTİRDİ?
Bundan 42 yıl geçmesine karşın, katliamın izleri hâlâ dipdiri olarak güncelliğini korumaktadır. Bu katliamı kimler yaptı, faşist ve şeriatçı örgütlerin, bunu tek başına yapacakları gücü var mıdır? Yoksa perde arkasında, bazı gizli illegal örgütler mi var, gerçekten varsa, bunlar hangi örgütlerdir? Bu soruların yanıtları, malesef günümüze kadar verilmiş değil.

Sanık ifadelerinde, devletin güvenlik kuvvetlerinin raporlarında, basının olaylara ilişkin haber ve fotoğraflarında, beyanlarda, iddianame ve yarğılamayı yapan Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nin kararında; katliamı planlayıp uygulayan olarak MHP, ÜGD (Ülkücü Gençlik Derneği) ve MİSK (Milliyetçi İşçi Sendikaları Konferedasyonu) gibi yasal parti ve örgütlerle; illegal ETKO (Esir Türkleri Kurtuluş Ordusu) ve Kontr-Gerilla gibi örgütlerin adı geçmektedir.

Katliamı yapanlar bilindiği halde, bugüne kadar üzerine gidilmedi. Asıl önemli olan, katliamı yapanların ve yaptıranların açığa çıkarılmasıdır. Bugün, 12 Eylül 1980'de yapılan askeri faşist darbeye zemin hazırlamak için planlanan katliamlar dizisi, hâlâ daha araştırılmaya ve ortaya çakarılmaya muhtaçtır.
 

TAM BİR "SOYKIRIM"
Katliamdan sonra yapılan CHP grup toplantısında, dönemin Maraş Milletvekili Hüseyin Doğan şunları söylüyordu: "Maraş’ta olan bir iç savaş değildir. İç savaşın silahlı iki tarafı olur. Kahramanmaraş’ta olan bir katliamdır. 1572 yılı 24 Ağustos’unda binlerce Protestanın boğazlandığı gibi, Saint Barthelemy katliamı gibi, Endonezya’da solcuların bir gecede birer birer vuruldukları faşist ayaklanma gibi bir katliamdır".

Eski CHP Milletvekili Oguz Sögüt, "yaşananların bir soykırım olduğunu ve Alevi nüfusun %80’inin kenti terk ettiğini" belirtiyordu. 25 Aralık 1978 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde yer alan bir yazı O. Sögüt'ü doğruluyordu.Cumhuriyet'te,"sağcıların ellerinde Amerikan yapımı M.I. piyade tüfeklerinin bulunduğu, vilayete yakın bazı binaları ateşe verdikleri" belirtilip "yakınlarını kayıp eden çok sayıda yurttaş, vilayet önüne gelerek biz bu şehirden gitmek istiyoruz. Bize yardım edin, asker değil, şehri terk için araç istiyoruz" diye bağırdıkları vurgulanarak şu bilgiler yer alıyordu:

"YSE Bölge Müdürlüğü'nün binası, sağcı saldırğanlarca işğal edilmiştir. Orada silah dağıtıldığını, Yörükselim, Yeni Mahalle ve Sakarya Mahallesinde iki günden beri mahsur kalan kişileri kurtarmaya giden polislerin üzerine uzun menzilli silahlarla ateş açılmıştır."Yapılan saldırılarda gittikleri evlerde kadın-çocukların kurşuna dizildiği, boğazlarının kesildiği, daha sonra ölülere gaz dökülerek evlerin ateşe verildiği bildirilmiştir."
 

BAŞBAKAN'IN AÇIKLAMASI
Dönemin CHP Genel Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit’in, Maraş katliamıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada "Son zamanlarda sürekli olarak ve giderek artan ölçüde maalesef halkımız kışkırtılmaya kalkıldı. Bir yanda ‘Bu kış ülkeye komünizm geliyor’ haberleri yayılıpp, iddialar yapılır, bir yanda da buna karşı Endonezya tipi soykırımın ve ayaklanmanın açıktan açığa kışkırtılır. Son günlerde de toplumun bütün kesimleri açıktan direnişe ve ayaklanmaya kışkırtıldı"ğına işaret ediyordu.

B. Ecevit, "tüm bu kışkırtmaların ve tertiplerin acı sonuçları Maraş’ımızda maalesef görülüyor" diyerek MHP'yi ve yandaş örgütleri hedef alan sözlerini şöyle sürdürüyordu: "(...) Kendi milletine kıyanlar milliyetçi değildir, olamazlar da. Cinayetleri işleyenler kadar bunları yetiştirenler ve kışkırtanlar da sorumludurlar. Bazı gençler kamplarda soykırımı ve katliamı için yetiştirilmiştir. "Bunlar devlet dışında bir devlet gücü oluşturmaya başlamışlardır."

DERS ÇIKARILMALI
Maraş ve diğer kentlerdeki katliamları yapan ya da yapılmasında rol oynayan bazı katillerin milletvekili, bakan yapıldığı, üst düzey devlet yöneticisi olduğu, devletin resmi televizyonlarında ve iletişim araçlarında hâlâ daha "ucuz kahraman" olarak yansıtıldığı Türkiye'de; ezilen tüm toplumsal katmanlar gibi, Alevi'lerin de yapılan bunca katliamlardan sonra ders çıkarması, duyarlı olması, katliamlara asla izin ve fırsat vermemesi gerekir.

Bunun için yapılması gereken en önemli etkinlik, katliamı yapanlara karşı halk direniş komiteleri ve özsavunma mekanizmaları yaratılmalı, bunun yöntem ve araçları iyice geliştirilmelidir. Alevilerin kimseden medet umması, merhamet dilemesi ve adalet beklemesi düşünülemez. Siyasi iktidarların katliamcı politika ve uygulamalarına karşı, halkın direnişi zorunlu ve aynı zamanda hayati bir önem taşımaktadır.


*Prof. Dr. Ali ARAYICI / Paris

Öne Çıkanlar