Fidesz seçimlerde bozguna uğradı: Budapeşte yeşil ve özgür olacak

Fidesz seçimlerde bozguna uğradı: Budapeşte yeşil ve özgür olacak
Macaristan'da yapılan yerel seçimlerde yaşanan süreç ve ortaya çıkan sonuçlar, bir çok açıdan Türkiye'deki 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerini hatırlattı.

Bernard RORKE (*)


Macaristan'ın birleşen muhalefet partileri, pazar günkü yerel seçimlerde Viktor Orban'ın aşırı sağcı Fidesz Partisi'ne karşı büyük  bir zafer kazandı. Budapeşte'de eski Belediye Başkanı  Istvan Tarlos koltuğunu kaybetti ve muhalefet 23 belediyeden 10'unu kazandı. Yeni seçilen belediye başkanı Gergely Karacsony, zafer sarhoşu kalabalığa, sonucun şehri geri almak için mücadele eden Budapeşte halkı  için tarihi bir zafer olduğunu söyledi.

Karacsony bu zaferin, sevgi ve işbirliğinin her zaman nefreti yendiğini, doğrunun yalanlar üzerinde zafer kazanacağını söyledi ve "Budapeşte her zaman yeşil ve özgür olacak. Bu şehri Avrupa'ya geri kazandıracağız!" dedi. Muhalefet için Budapeşte ana hedefti ve kampanya sırasında Karacsony, Budapeşte'deki yarışı İstanbul'da Mart ayında yapılan seçimlerle karşılaştırdı: "İstanbul, birçok yönden Orban'a benzeyen hoşgörüsüz ve saldırgan bir güce karşı oy verdi." İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve kampanya ekibine yaptığı ziyaretler hakkında Financial Times gazetesine bir demeç veren Karacsony, "Türkiye daha otoriter olsa da Macaristan'daki insanların kamusal yaşama katılmaya Türkiye'dekilerden daha çok korktuğunu" söyledi.

Sandıklar kapandığında Fidesz ulusal bir zafer iddiasında bulundu: Muhalefet 10 seçim bölgesinde kazanırken, rejim 13'ünü kazandı ve kırsal bölgelerdeki gücünü korudu. Viktor Orban, "Biz kırsal kesime, kırsal kesim de bize güvenebilir" dedi. Ancak kuşku yok ki, muhalefetin Budapeşte ve diğer önemli büyük  şehirlerdeki zaferi, 2010'dan beri açık farklı seçim sonuçlarına alışkın olan iktidar partisinde paniğe yol açtı.

O zamandan bu yana, devleti ele geçirme, büyük yolsuzluklar, denge ve denetleme mekanizmalarının ortadan kaldırılmasının yanı sıra Fidesz, seçim bölgelerini iktidara uygun bir şekilde yeniden oluşturmak ve küçük muhalefet partilerinin mücadele etmesini zorlaştıracak kurallar koymakla suçlanıyor.

Bu sayede Fidesz, ülkenin yarısı kendine oy vermese de Meclis, Avrupa Parlamentosu ve yerel seçimlerde üçte iki çoğunluğu sağladı. Muhalefetin içindeki çekişme ve birlik eksikliği de bir faktördü ama bu defa mücadeleci sol-liberal partiler bir ittifak oluşturdu; Karacsony'yi belediye başkanının tek rakibi olarak sahaya sürdü ve iktidar partisine  karşı her seçim bölgesinde tek aday gösterdi.

Kampanyanın başında Fidesz anketlerde rahat bir şekilde önde gidiyordu ve seçimlere sakin bir şekilde  girdi.  
Muhalefeti itibarsızlaştırmaya yönelik, şehirleri ve köyleri göçmenlerle doldurup yardım fişleri ve bedava yemek verecek Soros kuklalarına benzetmek ve muhalefetin kazanacağı Belediyelerin  daha az ödenek alacağı gibi muteber taktiklere sarıldılar.

Son haftalarda Budapeşte eski Belediye Başkanı Tarlos çoğunluğu kaybedince seks, yalanlar, karaçalmalar ve şantaj devreye girdi ve Fidesz pek müsterih değildi, şüphesiz daha da saldırganlaştı.  

Fidesz'in Avrupa Parlamentosu milletvekili Tama Deutsch, Karacsony'nin seçim öncesinde yaptığı Avrupa Birliği ziyaretini kınadı, Budapeşte Belediye başkanlığına uygun olmadığını, Frans Timmermans'ı ziyaret edip Brüksel'de boş boş dolaştığını ve Budapeşte haklının  adayı olmadığını, Avrupa'nın ve göçmen yanlısı politik güçlerin atanmış kişisi olduğunu itiraf ettiğini söyledi.

12 Eylülde, Orban'ın Başmüsteşarı Gergely Gulyas, Karacsony belediye seçimini kazanırsa Budapeşte'nin yapılan bir anlaşma kapsamında verilecek trilyonlarca Forint'i kaybedeceğini, çünkü Orban ve Tarlos arasında sivil vatandaş sıfatıyla imzaladığı anlaşmanın hükümsüz ve geçersiz olacağını söyledi.

Karacsony'nin Sosyalist Parti üyelerini aşağıladığı, içeriğinde büyük tahrifat yapılan bir ses kaydı ortaya çıktı. Muhalefet milletvekili Timea Szabo, bu sızıntıyı ve basın toplantılarında düzeni bozan gizli troller, yalanlar, iftiralar ve polis baskıları içeren Fidesz taktiklerini kınadı: "Açık bir biçimde, ses kaydıyla bu kadar oynanmış olması tesadüf değil, bu gösteriyor ki bizim gizli görüşmelerimiz haftalarca, hatta aylarca takip edilmiş. Bu sadece yasaların eşi benzeri görülmemiş bir ihlali değil, ayrıca bir mesaj da içeriyor."

Eylül ortasında hükümet yanlısı bir gazete, muhalefet adayı Andras Piko'nun seçim ekibinin kişisel verileri suistimal ettiğini iddia eden bir yalan haber yayınladı. Bir gün sonra bölge seçim kurulu Piko'nun seçimin temel ilkelerini ihlal ettiğini öne sürdü ve polise şikayette bulundu. Ertesi gün polis Budapeşte'nin 8. bölgesindeki seçim kampanyası merkezine baskın yaptı, bilgisayarlara el koydu ve kampanya sorumlusunu sorguya çekti. Bir süre sonra il seçim kurulu ilçe kurulunun kararını iptal etti ve sonuç olarak polis, sorgulanacak bir vaka olmadığı için dosyayı kapattı.

Budaörs'ün muhalif belediye başkanı Tamas Wtinghoff'un kendisini bir masajcı olarak gösteren bir hayat kadınıyla olan seks videosunu, Budapeşte'nin 19. bölgesinden sosyalist bir politikacının içinde kokain olduğu iddia edilen bir poşedi salladığı ve daha sonra uyuşturucu ve yolsuzluk hakkında 'zırvalarken' söz konusu maddeyi masaya döktüğünü gösteren bir video takip etti.

Araştırma kuruluşu Political Capital'den Attila Juhasz'a göre "Fidesz, Putin rejimini taklit ederek muhalefeti itibarsızlaştırmaya çalıştı. Macaristan'da daha önce hiçbir seçim kampanyasında görülmemiş bir yoğunlukta, özel hayata ilişkin şantaj yaptılar."

Ancak bu girişimlerden hiçbiri 'Şeytanın Avukatı' adlı anonim blog yazarının Fidesz'li Gyor belediye başkanı Zsolt Borkai'nin Adriyatik'te yaptığı erotik yat kaçamaklarını Pornhub adlı porno sitesine sızdırmasıyla karşılaştırılamaz.
Çirkin seks görüntülerinden daha fazlası olarak, derinde, 'Şeytanın Avukatı' tarafından yolsuzluklar hakkında içeriden verilen bilgiler Fidesz ve propaganda çalışanlarının başını döndürdü: İndex'deki haberlere göre, hükümet yanlısı medyada derhal makaleler yayınlandı, çelişkili basın açıklamaları yapıldı, suçlanan Belediye başkanının yapacağını duyurduğu basın toplantısı iptal edildi.

'FIDESZ TEKTİR'

İftiraların ve şantajların hedefi olan Budapeşte muhalefeti, karşılık vermekte vakit geçirmedi. 15. bölgenin Belediye başkan adayı "Eğer Fidesz'e oy verirseniz Borkai'ye oy vermiş olursunuz'' dedi. Momentum aktivistleri 11. bölgede yerel Fidesz merkezinin duvarına "Tanrı, Vatan, Aile = Halkın parası, Kokain,Fahişeler" grafitisini yazdı. Gergely Karacsony, kapanış mitingi ve konserinde "Evet, bir tek Fidesz var ve köküne kadar çürümüş durumda" dedi. İşin ilginci, tuhaflıkları videoyla ortaya çıkaran Borkai de Wittinghoff da koltuğunu kaybetmedi ki, bu da böylesi şantajların işe çok fazla yaramadığını göstermiş oldu. Ancak devlet eliyle yolsuzluğun nasıl yapıldığı konusunda içeriden bilgisi olduğu belli olan Borkai alarm vericisi, 'Şeytanın Avukatı'nın Fidesz'in başına daha fazla bela açacağa benziyor.

Rejim partisinin seçimleri kaybetmekten çok korkması söz konusu, çünkü Orbán, rejimin hırsızlığa dayanan yöntemlerinin tümünü görmeleri durumunda, "Macaristan, kırsalına güvenemeyebilir". Nihayet, bu seçim sonucu, muhalefet için çok önemli bir zafer, çünkü muhalefet kaybetseydi çok partili demokrasi için felaket olabilirdi. Pazar günkü seçim,  Orban'ın yenilmezliği hakkındaki efsaneyi yerle bir etti, devletin propaganda aygıtının sarsılıp raydan çıkabileceğini gösterdi ve eski tarz kararlı, yorulmak bilmez seçim kampanyası karşısında nefret değil umut politikasının erdemini haklı çıkardı.

Muhalefetin karşısındaki asıl mücadele olan 2022 genel seçimi Budapeşte'nin de ötesine gidiyor. Fidesz'i ülke genelinde yenmek için, ayrışan muhalefet partileri sosyal demokrat, yeşil ve liberal blok olarak konsolide olmalı, sadece Viktor Orban'a nefret temelinde değil, adil ve demokratik bir devlet ve toplum vizyonu etrafında birleşmeli.


(*) Dublin doğumlu akademisyen-aktivist Bernard Rorke, 20 yıldır Budapeşte'de yaşıyor. Londra'da Birkbeck College'de Siyasal Bilimler ve Sosyoloji master'ından sonra Westminster Universitesi Demokrasi Araştırmaları Merkezinde doktorasını tamamladı. 1998-2013 yıllarında Açık Toplum Vakfında Roman Hakları uzmanı olarak çalıştı. Halen Budapeşte'de Central European Üniversitesinde ''Roman Hakları'' dersleri veriyor, İngiltere'de bazı yayınlara serbest yazar olarak katkı bulunuyor. Rorke, bu yazıyı özel olarak Artı Gerçek için kaleme aldı.

Öne Çıkanlar