'Türk devletinin ırkçılığından kaçtık şimdi de sizin ırkçılığınız bizi vuruyor'

'Türk devletinin ırkçılığından kaçtık şimdi de sizin ırkçılığınız bizi vuruyor'
23 Şubat'ta Hamburg'da yapılacak seçimlerde Sol Parti'nin liste başı adayı olan Cansu Özdemir Almanya'da artık göçmen kökenlilerin çok güvende hissetmelerinin yanlış olacağını söylüyor.

Ayşegül KARAKÜLHANCI


ARTI GERÇEK- Cansu Özdemir, Hamburg’da bu ayın 23’ünde yani bu Pazar günü yapılacak eyalet seçimlerinde Hamburg Sol Parti (Die Linke) birinci sıra adayı ve aynı zamanda kentte yaşayan Kürdistanlıların ve Türkiyeli demokrat ve sosyalist çevrelerin de ortak adayı. Özdemir Hamburg parlamentosuna 2011'de  seçilmişti. Bu seçimlerde ise Sol Parti'nin en güçlü adayı. Cansu Özdemir hem genç bir siyesetçi hem de aynı zamanda siyaset bilimci. Özdemir ile Hanau'da 19 Şubat akşamı yaşanan ırkçı saldırıyı, Almanya'da artan ırkçılığı ve Hamburg seçimlerini konuştuk:

- Dün Hanau’da yaşanan ırkçı saldırıyı kınamak için Almanya’nın 70’e yakın kentinde eylem vardı. Hamburg’da da eylem yapıldı. Siz de eylemdeydiniz. Eylemin atmosferi nasıldı?

Oldukça kalabalıktı 5000’e yakın kişi toplandık yaklaşık 4 saat sürdü. Birkaç gün devam edecek gibi görünüyor bu eylemler.

- Saldırıda hayatını kaybeden Kürtler var. Bir Kürt politikacı olarak yaşanan saldırıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Saldırı özellikle Kürtler açısından çok ağır oldu. NSU cinayet serisinde kurbanların arasında Kürtler vardı. Ama medyada hep Türk olarak geçtiler. Şimdi hayatını kaybedenlerin yaşına bakılırsa üçüncü-dördüncü kuşaktan bahsediyoruz. Bu gençlerin aileleri zaten Türkiye’den ırkçı şiddet, insan hakları ihlallerinden dolayı Almanya’ya göç etmişler. Geldikten 20 yıl sonra Almanya’da çocukları ırkçı katliamın kurbanı oldu. Bizim açımızdan gerçekten çok acı bir durum. Bizim kuşak için de çok tehlikeli, çünkü ırkçılığın gerçekten artmış olduğunu görüyoruz.

'ALMAN MEDYASINDA KÜRT DAVET ETMEK ALIŞKANLIĞI YOK'

- NSU cinayetinde de ölenler arasında Kürtler vardı. Onlar Türk olarak geçti dediniz. Şimdi yine aynı durum yaşanıyor. Siyasi partiler içerisinde, sivil toplum kuruluşlarında, akademisyenler arasında çok sayıda Kürt varken. Programlara partilerden Türk kökenli olanlar çağırılıyor. Örneğin bu akşam ikinci devlet kanalı ZDF’de Maybrit illner’nın programına saldırıyı konuşmak için davet ettiği ismin Kürt olmaması sosyal medyada çok tepki topladı. Medya neden Kürt isimlerden uzak duruyor?

Mesela bu akşam Kübra Gümüşay buna güzel bir örnek. Yeşiller Partisi’nden türbanlı feminist diye sık sık davet ediyorlar. Onun Mili Görüş’e yakınlık duyduğunu herkes biliyor. Sözde darbe olduğunda çok açık ve net bir biçimde Twitter’da dayanışma mesajları göndermişti. Bu da herkes tarafından bilinen bir şey. Fakat işlerine gelmiyor. Çünkü bu gibi isimler onlar için süper bir uyum, entegrasyon modeli. Başörtülü bir kadını davet ederiz programa Müslümanların sesi olur. Aslında niyetleri budur. Ben inanıyorum programı yapan Maybrit Illner hiçbir şekilde bunlar Kürt mü, Türk mü diye araştırmadı veya düşünmedi. Onun için ölenlerin hepsi Türktü. İçinde Arap’da olsa çoğunluğu Türktü. Ondan dolayı bir tane Türkü çağırayım o kendini temsil etsin. Biz bunu Afrin, Rojava sürecinde de gördük. Oraya Türkiye saldırılarını başlattığı anda medyada Kürtler yer almadı. Sadece Kürt kimliği ile üç defa yer bulduk. Bir keresinde ben çıkmıştım, başka bir defasında Ali Ertan Toprak bir defa da Ezidi adını hatırlayamadığım bir kadın arkadaş çıktı o kadar. Alman medyasında Kürt davet etmek yaygın değil. Bazen de engelleniyorlar. Biliyorlar çünkü Kürtler farklı bir tartışma yaratabilecekler. Biz katılsak şunu ifade edecektik: Türk devletinin ırkçılığından kaçtık geldik şimdi de sizin ırkçılığınız bizi vuruyor. Bundan dolayı da kolaya kaçmaya çalışıyorlar. Ama çok tepki topladılar. Çünkü Kübra Gümüşay ne alaka o mu Kürtler adına konuşacak!

- Dün sosyal medyada en çok aşırı sağ popülist parti (Almanya için Alternatif) AfD ve politkası kınandı. Bu saldırılarda AfD'nin payının olduğunu düşünüyor musunuz?

2015 yılında ırkçı parti AfD’de Hamburg’da yüzde 6 veya 7 alarak meclise girebildi. Gerçi doğudaki eyaletlere göre Hamburg’un durumu daha iyi. Çünkü oralarda AfD’nin oyları yüzde 25 oranlarına varıyor. AfD’denin tabii ki bu katliamlarda sorumlulukları var. Irkçıların gündeme, kamuoyuna taşıyamadıklarını onlar toplumun veya meclisin içine taşıyorlar.

- Bir anlamda ırkçılık AfD tarafından legalize ediliyor diyebilir miyiz?

Elbette. Thüringen eyaletinde AfD’nin başkanlığını Björn Höcke yapıyor. Höcke, orada yaptığı konuşmalarda çok net bir biçimde toplumu yıkmaktan, demokrasiyi yok etmekten bahsediyor. Aynı zamanda Yahudilere yapılan katliamları legalize etmeye yönelik konuşmalar yapıyor. Sanki böylesi bir soykırım hafife alınabilecek bir şeymiş gibi: "Neden Almanya’nın bu tarihi ile bu kadar aşırı derecede ilgileniyorsunuz? Biraz daha gururlu olun" açıklamaları yapıyor. Bunlar çok sorumsuzca ve doğru olmayan açıklamalar. Eskiden NPD'nin (Almanya Ulusal Demokratik Partisi) yani Nazi dediğimiz partinin birçok pozisyonunu üstlenmiş durumda. Eskiden NPD’de yer alan kişiler şimdi AfD’nin içerisindeler. NPD’de savunduklarını şimdi bu parti içerisinde savunuyorlar.

'IRKÇI PARTİ AfD'NİN SİYASETİ DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİNDE SAYILMAZ'

- AfD’nin yaptığı bu ırkçı siyaset demokrasinin ve düşünce özgürlüğünün içerisinde görülebilir mi?

Ben bunun düşünce özgürlüğü olduğunu düşünmüyorum. Bu söylemler toplumu kışkırtmak, demokratik düzeni bozmak için yapılıyor. Hanau’nun şehir merkezine Naziler giriş yapmaya çalışıyor diye mesajlar geliyor artık. Irkçı hücre yapılanmaları ortaya çıkarıldıkça bunların planlarının gerçekten birçok terör eylemi yapmak olduğu bilgileride elde edildi. Terör eylemleri sonrasında sokaklarda bir savaş ortamı yaratmayı planlamışlar. Bu nedenle AfD’nin söylediklerini ve yaptıklarını düşünce özgürlüğü kapsamında sayamayız. Almanya’da yasal olarak mecliste bir parlamenter ne söylerse söylesin oradaki konuşmasından yargılanamıyor. Örneğin Hamburg parlamentosunda bir AfD milletvekili ‘bütün Müslümanlar bebeklerine tecavüz ediyor’ demişti. Bu sözü üzerine bu milletvekilini savcıya şikâyet ettik. Bize verilen cevap meclis içinde söylediği için yargılayamayız oldu. Bu aslında ağır Alman bürokrasisidir.

- Almanya demokrasisinin geldiği nokta ne? Tehlikede mi?

Almanya’da birçok kesim için geçerli olan temel haklar biz Kürtler için çoğunlukla geçerli değil. Bunu birçok olayda görebiliyoruz. AfD’nin ve sağcıların demokrasiyi destabilize etmek gibi bir amaçları var. Parlamenter demokrasiyi de yerle bir etmek, diktatörlük getirmek istiyorlar. Almanya’nın demokrasi sarsılmaz, Alman devleti çok stabildir diye güvenmek doğru değil. Sağcılar polisin, askerin içinde kendi hücrelerini kurmuşlar. Örneğin Federal Anayasayı Koruma Dairesi eski şefi Maaßen AfD’nin içinde yer alıyor. NSU davasında hatırlıyorsanız dosyalar yok edildi. Halit Yozgat katledildiğinde istihbarattan bir kişi oradaymış. Bundan dolayı bu kurumlara ne kadar güvenebiliriz. Devletin içine sızmışlar. Neredeyse kendi ordusunu kuracak! Güvenlik güçleri ırkçılara baskın yaptıkları zaman polislerden elde edilmiş çok sayıda silah buldular. Yarın öbür gün sokağa çıkıp ardı ardına terör saldırıları yapabildiklerinde bu ülkenin, göçmen kökenli insanların durumu ne olacak? Çok güvende hissetmek yanlış olur.

- Tam da bu saldırı Hamburg’da eyalet parlamentosu seçimleri yapılmadan birkaç gün önce gerçekleşti. Seçim atmosferi nasıl Hamburg’da? AfD’nin oyları düşer mi?

Hamburg’da güçlü sol bir gelenek ve güçlü bir antifaşist kesim dayanışması var. Bunu bugün de sokağa çıktığımızda gördük. Benim seçim kampanyam benim şahsımda iyi gitti. Çünkü benim partim Rojava’ya yönelik saldırı olduğunda şöyle bir mesaj vermek istedi: ‘Bakın tüm dünya Kürtlere karşı olabilir. Alman devleti Türk devleti ile işbirliği yapabilir. Fakat Kürt kadınları Ortadoğu’da IŞİD’e karşı savaşıyorsa biz de listemizin başına genç Kürt kadını koyacağız. Almanya’da ırkçılar güçleniyorsa, faşizm artıyorsa biz onlara inat göçmen kökenli bir kadını liste başına koyacağız.’ Bu mesajın şu anda bir etkisi var. Tarihte ilk defa Hamburg seçimlerinde göçmen kökenli bir kadın belediye başkanları ile yarışıyor. Bu etki yaratmış durumda. Sadece Kürdistanlılar ve Türkiyeliler değil özellikle gençlerin çok motive olduğunu görüyorum. Şunu düşünüyorlar: ‘Bu imkânsız bir şey değil. Kapılar bizim içinde açık yapabiliriz.’ Bu beni de motive ediyor. Benim de amacım farklı kesimlere ulaşmaktı. Bunu önceki çalışmalarımızda da bu seçim sürecinde de yapabildiğimizi düşünüyorum. Fakat anketler şu anda istediğimiz gibi görünmüyor. Seçim süreci boyunca oylarımız yüzde 8 ile 13 arasındaydı. Pazar günü tam olarak ne çıkar bilemiyoruz. Fakat böylesi olaylar mesela Thüringen’de FDP ve CDU’nun AfD ile işbirliği yapması bizi çok etkilemedi. İnsanlar seçimleri düşünürken daha çok eyalet bazında yaşanan sorunları gündeme getiriyor, önemsiyor. Bu nedenle Hanau’daki katliamın seçimleri ne kadar etkileyeceğini bilemiyorum.

'HAMBURG'DA EN BÜYÜK SORUN KONUT SORUNU'

- Hamburgluların genel, en temel sorunu nedir? Sizin ve partinizin var olan sorunlara karşı çözüm önerileri ne?

Hamburg’un en çok yaşadığı sorun konut sorunu. 2000’den 2011 yılına kadar neredeyse on yıl boyunca sosyal konutlar yapılmadı. Hamburg gerçekten her geçen gün büyüyor. Üniversite okumak için öğrenciler geliyor. Son yıllarda mülteciler geldi. Nüfusu birkaç yıl sonra iki milyonu aşabilir. Bundan dolayı sosyal demokratlardan oluşan hükümet 2011 yılında konutların yüzde 3’ünün sosyal konutlardan oluşması için bir program yaptı. Sosyal konutlar devlet tarafından yapılacak diğerleri özel yapılacak. Ancak bir başka sorun sosyal konutların sayısının yüz binden yetmiş bine düşmüş olması. Fakat Hamburg’un neredeyse yüzde 45’i sosyal konuta ihtiyaç duyuyor. Çünkü artan kiraları ödeyemiyorlar. Bizim Sol Parti olarak iki talebimiz var: Birincisi Berlin’de 2 hafta önce kiraları sınırlandırmak için yeni bir karar meclisten geçti. Biz bunu Hamburg için de istiyoruz. Bu yasa gereğince kiralar 5 yıl boyunca dondurulacak. Çok aşırı yüksek olan kiralar da dondurulmayacak onlarında kirası düşürülecek. Kiracılar yıllarca ödedikleri fazla kirayı geri alacaklar. İkinci talebimiz ise sosyal konutların sayısını arttırmak. Yüzde elli olmasını istiyoruz. İnsanlar burada ev bulamıyor, kirasını ödeyemiyor. Özellikle Hamburg’da sadece dar gelirliler bu sorunu yaşamıyor. İyi para kazanan insanlar da artık kiralarını ödeyemiyor. Çünkü maaşın neredeyse yüzde 60’ı kiraya gidiyor. Bunun yanı sıra Hamburg’da 2000’e yakın evsiz insan var. Geçtiğimiz yıl sadece bir buçuk ay içinde 6 insan sokakta öldü. İlk hedefimiz de bu ana sorunu çözmek var.

- Şimdi oylarınız nasıl görünüyor en yakın rakibiniz kim?

Üç anket yapıldı. Bu anketlere göre, birinci sırada en popüler aday şimdiki sosyal demokratların belediye başkanı Dr. Peter Tschentscher, ikinci sırada Yeşiller’den olan ikinci belediye başkanı Katharina Fegebank yüzde 39 ile geliyor. Ben de yüzde 35 ile üçüncü sırada görünüyorum. En yakın rakibim Yeşiller’in adayı.

Öne Çıkanlar