Bütün politik göçmenlerin nedense kendilerinden 'sürgün' olarak söz ettiğine çok tanık oldum. Bu terimin çağrışımının daha romantik, afili olduğunu düşündükleri izlenimine sahibim.
Kendimizi parlementarizmden ayırabilmenin, restorasyoncuların dümen suyuna kapılmamanın bence tek yolu, bu çığlıkları atanların birleşik mücadelesini örmekten geçiyor.
Çözümün bizim dünya görüşümüze uygun ya da her hangi bir modelle kıyaslanabilir olması gerekmez. Önemli olan hedefe amaca uygun adımlarla ilerleniyor olmasıdır.
Söz konusu ittifaka kitlesel düzeyde gerçeklik ve güç kazandıran da yalnız AKP/MHP değil bütün sermaye partileri.
Kapitalist uygarlık buhranı derinleştikçe, insanlığı bu eril, tekçi, diktatoryal, endüstriyalist sistemden kurtaracak köklü, küresel bir değişime duyulan ihtiyaç da derinleşiyor.
2008'den bugüne neo liberalizmin krizinin kalıcılaşma, derinleşme eğilimi, yeni orta sınıflar üzerinde de yıkıcı etkiler yarattıkça, yeni orta sınıf isyanlarına tanık olmaya başladık.
Ben bu kısa yazıda yalnızca, devletin onlara neden 'elebaşı' muamelesi yaptığına kafa yormakla yetineceğim.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.