'Af Örgütü'nün 60 yıllık tarihinde böyle birşey yok'
On bir hak savunucusu 3 ay sonra bugün hakim karşısına çıkıyor. Uluslararası Af Örgütü yetkilisi Andrew Gardner duruşma öncesi Artı Gerçek'e konuştu.
Fatma YÖRÜR
ARTI GERÇEK - Büyükada’da hak savunucularının güvenliği konulu bir toplantı nedeniyle haklarında dava açılan dokuzu tutuklu 11 kişi ilk kez hakim karşısına çıkıyor.
İstanbul Büyükada'da "insan hakları savunucularının dijital güvenliği" konulu bir atölye çalışması için biraraya gelen 10 insan hakları savunucusu, 5 Temmuz’da otele düzenlenen polis baskınıyla gözaltına alınmıştı.
Haziran 2017’den beri tutuklu bulunan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Taner Kılıç da bu iddianameye "şüpheli" olarak eklenmişti.
Cumhuriyet savcısı Can Tuncay’ın hazırladığı iddianamede, hak savunucuları hakkındaki suçlamalar: "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" (TCK 220/6), "silahlı terör örgütüne üyelik" (314/2 ve 314/3) "silahlı terör örgütüne üyelik" (314/2) "terörizmin finansmanı ve casusluk". Hak savunucularının üye oldukları iddia edilen örgütler "FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C" olarak geçiyor.
İNSAN HAKLARI ÖRGÜTLERİ BASIN AÇIKLMASI YAPTI
Dava öncesi Çağlayan Adliyesi önünde hak savunucuları adına ortak açıklamayı yapıldı. Açıklamayı okuyan İnsan Hakları Ortak Platformu Genel Koordinatörü Feray Salman hak savunucularının üç ayı aşkın bir süredir özgürlüklerinden yoksun bırakıldığını belirtti ve şöyle dedi: "5 Temmuz'dan bu yana gerek soruşturma sürecinde gerek tutukluluk sürecinde hak ihlallerine maruz kalan, yalan haberler vasıtasıyla karalama kampanyasına maruz kalan arkadaşlarımızın hakkını ve adaleti savunmak üzere buradayız."
"AF ÖRGÜTÜ’NÜN 60 YILLIK TARİHİNDE BİR İLK"
Dava öncesi Artı Gerçek’e konuşan Uluslararası Af Örgütü Türkiye araştırmacısı Andrew Gardner, hak savunucularının tutuklanmasına ilişkin "Af Örgütü'nün 60 yıllık tarihinde hiç böyle bir deneyimimiz olmadı" dedi. Gardner, şöyle devam etti: "Dünyanın hiçbir yerinde hem direktörümüz hem başkanımız gözaltına alınmadı. Fakat Türkiye'de 3 aydan fazladır tutuklular ve uydurma suçlamalarla yargılanacaklar. Bu bizim için bir ilk. Suçlamaların tamamen asılsız olduğu açık. İddianame de zaten somut bir iddia da yok, delil hiç yok. Bugün Çağlayan'da herkes bu davayı izliyor. Eğer insan hakları savunucuları tutuklu kalırsa Türkiye'nin uluslararası alanda nasıl göründüğü çok değişecek."
"OHAL şartlarından dolayı tutuklu arkadaşlarla görüşemiyoruz. Sadece avukatla ve birinci derece yakınları ile görüşebiliyorlar. Özellikle Alman vatandaşı olan Peter ve İsveç vatandaşı olan Ali için çok daha zor bir durum. 3 aydan fazladır tutuklular, Türkçe bilmiyorlar, iletişim kuramıyorlar. Onlar 5 gün için Türkiye'ye geldiler, 3 ay oldu hala cezaevindeler. Umuyoruz ki hem Türkiye'den insan hakları savunucuları serbest bırakılacak, hem de Peter ve Ali serbest bırakılacak."
DAVANIN SEYRİNDE NE OLMUŞTU?
5 Temmuz’da gözaltına alınan 10 kişi, 14 gün neyle suçlandıklarını bilmeden gözaltında tutulmuşlardı.
17 Temmuz’da adliyeye götürülen hak savunucuları, "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" (TCK 220/6), "silahlı terör örgütüne üyelik" (314/2 ve 314/3) suçlamalarıyla karşılaşmıştı.
18 Temmuz’da İnsan hakları savunucuları İdil Eser (Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü), Özlem Dalkıran (Helsinki Yurttaşlık Derneği), Günal Kurşun (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Veli Acu (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Ali Garawi (İsveç vatandaşı insan hakları eğitimcisi), Peter Steudtner (Almanya vatandaşı insan hakları eğitimcisi) tutuklandı.
İlknur Üstün (Kadın Koalisyonu), Nalan Erkem (Helsinki Yurttaşlık Derneği), Nejat Taştan (Eşit Haklar İzleme Derneği), Şeyhmus Özbekli (Hak İnisiyatifi) yurtdışına çıkış yasağı ve haftada üç gün adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
21 Temmuz’da savcı, dört hak savunucusunun serbest bırakılmasına itiraz etti ve haklarında yakalama kararı çıkartıldı. Evlerinden gözaltına alınan Üstün ve Erkem 23 Temmuz’da tutuklandı.
25 Temmuz'da Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli haftada iki gün adli kontrol şartıyla ve yurtdışına çıkma yasağıyla serbest bırakıldı.
4 ay sonra hazırlanan iddianameye Haziran 2017’den beri tutuklu bulunan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı avukat Taner Kılıç da "şüpheli" olarak eklendi.
İDDİANAMEDEN
İddianamede, dijital materyal incelemelerinde Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile ilgili yazılar yer alıyor. Ayrıca Gezi’nin ardından Türkiye’ye biber gazı ihracatı yapılmaması için düzenlenen kampanya kapsamında Güney Kore Ankara Büyükelçiliği’ne yazılmış belgeler.
İdil Eser ve Günal Kurşun ile irtibat kaydı olması ve Büyükada’daki toplantıyla ilgili hazırlık çalışmalarından haberdar olması.
Gezi direnişinde polis şiddetiyle gözünü kaybeden Hakan Yaman için yapılan Af Örgütü kampanyasıyla ilgili belgeler ve video çekimi için konuşulan sanatçıların iletişim bilgilerinin bulunduğu dosyaya düşülen "Bu belgeyi kimseyle paylaşmayın" notu.
Gezi direnişi sırasında, Af Örgütü’nün "Durmayan Polis Şiddeti Denetlenemiyor" başlıklı basın açıklamasına ilişkin Word dokümanı. Açıklamada dönemin Başbakanı Erdoğan’ın söylemlerinin şiddeti körüklediğinden bahsediliyordu.
Yurttaşlık Derneği’nin kurucularından olan Prof. Dr. İştar Gözaydın’la yapılan telefon görüşmesi. (İddianamede Gözaydın’ın tutuklu olduğu yazıyor ancak Gözaydın Mart 2017'de tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmişti.)
Malatya Zirve Yayınevi davasına ilişkin MİT'in meclis araştırma komisyonuna gönderdiği rapor. (Nalan Erkem, Malatya Zirve Yayınevi davası avukatlarından biri.)
ByLock kullanıcısı olduğu bildirilen ancak hakkında herhangi bir işlem yapılmamış bazı şahıslarla iletişim kaydı.
Günal Kurşun'un 675 sayılı KHK ile Çukurova Üniversitesi’ndeki görevinden ihraç edilmiş olması.
İstanbul Hayır Meclisleri toplantı notları. 17 sayfalık iddianamenin 3 sayfasını "İstanbul Hayır Meclisleri Buluşmaları – Tartışmalar" başlıklı metin oluşturuyor. Savcı iddianamede "Yukarıda tespiti yapılan dokümandan; ülkedeki mevcut siyasi ortamın, terör örgütlerinin başrol oynadığı, sivil toplum örgütleri görünümü altında organize edilen Gezi Parkı olayları benzeri ayaklanma olaylarına ne şekilde evrileceğinin tartışıldığı, bu amaçla faaliyetlerde bulunulduğu, şüphelilerin yakalanması sırasında gerçekleşmekte olan ve düzenleyen kitlece ‘Adalet’ ismiyle isimlendirilen yürüyüşün Gezi Parkı olayları benzeri şiddet içeren ve toplumda kaos oluşturacak olaylara dönüştürülmesinin amaçlandığı açıkça anlaşılmıştır" ifadelerini kullanıyor.
Büyükada’da yapılacak hak savunucularının güvenliği konulu toplantı öncesi yapılan Whatsapp mesajlaşmaları. Bu mesajlaşmalarda, toplantı tarihi planlanmaya çalışılıyor ve Figen Yüksekdağ’ın duruşmasının toplantı tarihine denk geleceği, Dalkıran’ın duruşmaya katılacağı gibi konular konuşuluyor.
Fevzi Yetkin ve Mehmet Tanboğa’nın yazdığı, 12 Eylül sonrası Diyarbakır Cezaevi’nde yaşananların anlatıldığı Dörtlerin Gecesi kitabı.
Ağustos ayında Urfa’ya gidecek bir LGBTİ aktivistine kalacak yer bulunması için biriyle whatsapp’ten yapılan bir mesajlaşma kaydı.
İlknur Üstün’ün Toplumsal cinsiyet eşitliği ve karar mekanizmalarında kadın temsilinin arttırılmasını hedefleyen projesi için bir büyükelçiliğe yapılan fon başvurusu.
Büyükada’da gözaltına alındıkları toplantıyla ilgili, toplantıya kaç kişinin katılacağını ve tartışılacak konu başlıklarının olduğu belge.
Ali Garawi hakkında, Savcılıkça "Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesinin etimolojik olarak ve ayrıca ayrı bir devlete ait topraklarmış gibi gösterdiği" iddia edilen, Asya’da konuşulan diller haritası.
Peter Steudtner, Harici depolama aygıtında bulunan, veri güvenliğinin sağlanması konusunda bilgiler.
İLGİLİ HABERLER
İnsan hakları savunucularına 'silahlı terör örgütü' suçlaması
6 insan hakları savunucusu tutuklandı
'Korku salmak için yapılan kurgu bir operasyon