'Tasfiye edilenler çözüm isteyenlerdi'
HABER MERKEZİ - NATO’da görevliyken 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Türkiye’ye çağrılan ve dönmeyip Belçika'ya sığınmayı seçen NATO’da görevli üst düzey subaylar, Belçika merkezli Vocal Europe’ye konuştu. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında tasfiye edilen subaylar, NATO’nun ilerleyen dönemde aşırılık yanlısı Selefist subaylar tarafından yönetilen bir ordu ile çalışmak zorunda kalabileceğini belirtti. Vocal Europe’ye konuşan ilticacılar hem darbe gününe, hem de 7 Haziran seçimleri sonrasında devrilen masadan sonra Kürtlere karşı yürütülen askeri operasyonlara ilişkin Erdoğan’ı zor durumda bırakacak açıklamalarda bulunuyor.
"KÜRT SORUNUN ÇÖZÜMÜNÜ İSTEYENLER TASFİYE EDİLDİ"
Gazete tarafından kodlanan isimlerle tabir edilen NATO'da görevli üst düzey subaylardan biri, devletin Kürt sorununun çözümünde ciddi hatalar yaptığını belirttikten sonra şunları söylüyor:
"Devletin Kürt sorununun çözümünde yaptığı hatalar nedeniyle birçok insan hayatını kaybetti. 15 Temmuz sonrasında görevden alınan birçok general ve subay Kürt sorununun çözümünde liberal fikirlere sahipti ve Kürt sorununun silahla, askeri yöntemlerle değil demokratik yöntemlerle çözülmesi gerektiğini düşünüyorlardı."
Erdoğan’ın Kürtlerle olan barış ve çözüm sürecini bitirdikten sonra ona karşı toplum içinde olduğu gibi ordu içinde de büyük bir kin oluştuğunu belirten NATO görevlisi subay, "Bunun en önemli nedeni de çözüm sürecinin bitişinden sonra meydana gelen olaylardır" dedi. Aynı görevlilerden biri, o dönem Sur’da yaşanan bombalamalar nedeniyle yaşanan bir durumu da şu sözlerle aktarıyor:
"Hatırladığım bir olayda, şu anda cezaevinde ve işkence altında olan bir general Sur’daki bombardımanda birçok sivil insanın hayatını kaybettiğini görmüş ve bombardımanların durdurulması gerektiğini söylemişti. Bugeneral tasfiye edildi. Maalesef daha sonra Erdoğan’a yakın generaller, Diyarbakır ve Şırnak’taki operasyonların komutasını ele aldılar."
"TSK CİDDİ BİR RİSK ALTINDA"
Darbe girişiminin TSK üzerindeki etkisine ilişkin olarak da konuşan NATO subayları, TSK’nin her şeye rağmen polis ve yargı gücü gibi politize edilemediğini belirterek 15 Temmuz sonrasında ise durumun tamamen değiştiğinin altını çiziyorlar. Vocal Europe’ye konuşanlardan biri durumu şöyle izah ediyor:
"Darbe girişimi sonrasında birçok değişiklik meydana geldiği için Türk Silahlı Kuvvetleri büyük bir risk altındadır. Büyük bir siyasallaşma riski var ve bu, Türk ordusunun uzun vadede karşı karşıya kalacağı önemli bir risktir."
"SURİYE'YE İMAJ DÜZELTME İÇİN PLANSIZ OLARAK GİRİLDİ"
15 Temmuz sonrasında Suriye’ye müdahalenin risklerini de değerlendiren ve bir kısmının general rütbesinde olduğu sanılan üst düzey subaylar, devamında ise şunları aktardı:
"Türk hükümeti, 15 Temmuz’dan sadece birkaç hafta sonra ‘Biz güçlü bir orduyuz’ diyerek Suriye’ye müdahale etti. Bu aslında halka güçlü olduğunu göstermek isteyenlerin oluşturmak istediği bir algıydı. Sonuçta çok sayıda asker kaybı oldu. Askeri araç, gereç ve teçhizatlar da başka grupların eline geçti. Fırat Kalkanı adlı operasyon Erdoğan yanlısı medyada büyük bir başarı olarak gösterildi. Oysa Erdoğan’ın generalleri stratejik bir bağlam ve operasyonel planlama olmadan operasyona komuta etti. Sonunda ortaya bir karmaşa çıktı."
"TSK, ARTIK YAŞAYAN ÖLÜDÜR"
TSK içindeki komuta karmaşasını da değerlendiren NATO'da görevli üst düzey subaylardan biri ise şunları aktarıyor:
"Bana göre, Türk Ordusu şimdi bazı uzuvlarını kaybetmiş bir vücut gibidir. Vücut canlı olabilir ancak tüm canlılık fonksiyonlarını yerine getirebilecek durumda değil. Sadece yürüyen bir ölüdür."
Halen devam eden darbe yargılamalarına ilişkin de konuşan NATO görevlileri, Erdoğan’ın gerçeklerin açığa çıkmaması için teşebbüslerini sürdürdüğüne ve medyanın da buna hizmet ettiğine dikkat çekiyorlar.
Birçok konunun geniş bir biçimde dile getirildiği söyleşide, ordudaki tasfiyelerin Ortadoğu’daki gelişmelerle ilgisinin yanı sıra NATO’ya etkileri de irdeleniyor.