Ankara’da 25 Kasım yürüyüşü: ‘Kayyımlardan hesabı kadınlar soracak'
Seda TAŞKIN
ANKARA- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla kadınlar Türkiye’nin dört bir yanında şiddete, yoksulluğa, eşitsizliğe, savaşa karşı hakları ve hayatları için sokağa çıktı. Ankara’da Kolej Meydanı’nda bir araya gelen yüzlerce kadın Sakarya Caddesi’ne yürüyüş gerçekleştirdi.
Yürüyüş esnasında "Erkek devlet şiddetine karşı öfkeliyiz, isyandayı, hesap soracağız" pankartını taşıyan kadınlar, “Kadınların katili AKP düzeni", "Kaydedilen kadınlar isyanımızdır", "Nefrete inat yaşasın hayat", "Kayyımlar gidecek biz kalacağız" , "Kayyımlardan hesabı kadınlar soracak" sloganlarını attı.
Polis caddeden yürümek isteyen kadınların kaldırımdan yürümesini istedi. Israr eden kadınlara polis müdahale etti.
Kadınlar gözaltına alınan kadınların geri vermeyene kadar caddeden ayrılmayacaklarını söyledi.
İki kadın gözaltına alındı. Gözaltına alınan 2 kadın, kadınların ısrarı üzerine serbest bırakıldı.
Kadınların yürüyüş yolu polisler tarafından değiştirilmek istendi. Kadınlar tek bir ağızdan "aç aç barikatı aç" sloganı attı.
Yolun açılması üzerine polislerle tepki gösteren kadınlar hep bir ağızdan "Kadınlar ölürken polis neredeydi" sloganı attı.
Barıkatı zorlayarak aşan kadınlar, Sakarya Caddesi'ne doğru yürüyüşe geçti.
Yürüyüşün ardından kadınlar Sakarya Caddesi’nde basın açıklaması yapıldı. Ankara Kadın Platformu'nun yaptığı açıklama şu şekilde:
"25 Kasım 1960 tarihinde Mirabel kız kardeşler Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe meydan okudular. 1999 yılından bu yana üç kız kardeşin öldürüldüğü gün olan 25 Kasım tarihi, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” olarak anılıyor, sokaklarda isyana dönüşüyor. Kadın mücadelesi tarih boyunca sınır tanımadan büyüdü! Mirabel kardeşlerden Mahsa Amini’ye bu mücadele bizim….
Biz feminist hareketten, kadın kurtuluş hareketinden ve Kürt kadın hareketinden; kadın ve lgbti+lar olarak mücadele ediyoruz çünkü,
Kadınlar her gün erkekler tarafından katlediliyor, şiddete uğruyor. Kadın düşmanı siyasal iktidarınız her gün bizi ölüme, şiddete mahkûm ediyor. Cezasızlık politikalarıyla hayatlarımızı kuşatılıyor! Siz konuştukça biz kadınlar ölüyoruz! Gülistan Doku, Hande Kader, Nagihan Akarsel Derin, İkbal Uzuner, Ayşegül Halil, Narin Güran, Rojbin Kabaiş, Güldane, Şirin ve daha niceleri…. Hayatlarımızı size teslim etmeyeceğiz. Öfkemizi kuşandık buradayız, meydanlardayız! Şiddet Faili erkeklerden, kadın düşmanı iktidarınızdan hesap soruyoruz!
Geçtiğimiz Ekim ayında 48 kadın katledildi, 23 kadının ölümü ise şüpheli. 2010’dan bu yana en yüksek oranla karşı karşıyayız! Kadınların ailelerindeki erkekler tarafından öldürüldüğü gerçeğini saklayamazsınız. “Kutsal aile” diyerek kadınları ve çocukları hapsetmeye çalıştığınız aileniz de şiddet var, istismar var!
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, katledilen her kadının ardından yaptığı konuşmada devletin erkek şiddetine “sıfır tolerans” ı var diyor. İstanbul Sözleşmesinden bir gecede “bitmiştir bu iş” diyerek çıkmak, 6284’ü tartışmaya açmak, failleri aklayıp cezasızlıkla ödüllendirmek mi sizin sıfır tolerans dediğiniz? Kadınların kaç çocuk doğuracağına karışıp, nasıl doğum yapacağına müdahale edip bedenlerini denetim altına almaya çalışmak mı?
İçişleri Bakanı Yerlikaya açıklamasında koruma kararı verilen kadınların karara uymayarak şiddet gördükleri erkeklere evlerinin kapısını açtıkları için öldürüldüklerini söyledi. Siz bu sözlerinizle şiddet faillerini aklıyorsunuz, teşvik ediyorsunuz. Katledilen kadınları suçluyorsunuz! Şiddet faili erkeklerden, kadın düşmanı politikalarınızdan hesap sormaya devam edeceğiz. Evet, özgür ve eşit bir yaşamı istiyoruz ve alacağız!
Bebekler kar hırsıyla katlediliyor. Narin’in Sıla’nın acısı tazeyken İzmir’de bir anne, çocuklarına bakabilmek için hurda toplarken beş evladını evde bırakmak zorunda kalıyor. Beş çocuğunu üzerlerine düşen elektrik sobasından çıkan yangın yüzünden kaybediyor. Ardından AKP’li Özlem Zengin, “Her şeyi paraya bağlıyorsunuz." diyor. Bu ölümlerden sorumlu olanlar sizsiniz, yarattığınız yoksulluk düzeninin sorumlusu sizsiniz. Katledilen çocuklar isyanımızdır!
Her geçen gün, her gelen 25 Kasım’da giderek artan erkek şiddeti, bizi daha yoksullaştıran politikalar, sömürü, savaş, biz kadınları vuruyor. Erkek adalet, artık sadece "haksız tahrik” indirimiyle de sınırlı değil! delilleri karartılıyor, tehditle tanıklar susturuluyor, katledilen kadınlar suçlanıyor, erkekler aklanıyor! kadın kırımına dönüşen cinayetlerde, devletin önlem almadığı, 6284’ü uygulamadığı için kadınların öldürüldüğünü görüyoruz. Fakat AKP-MHP erkek iktidarı, tüm bu koşullar altında dahi, erkek şiddetini önleyici politikalar üretmek yerine yaşamlarımızı hedef alıyor. Kadınların onlarca yıllık mücadelesiyle kazandığı İstanbul Sözleşmesini bir gecede kaldırdı. İktidar, 6284 sayılı yasayı, nafaka hakkını, toplumsa cinsiyet eşitliğini hedef almaya devam ediyor. Eşit temsiliyet hakkımızı gasp ediyor.
Erkek-devlet şiddetine karşı, kadınlar ve LGBTİ+’lar olarak eşit ve özgür bir yaşam için bir aradayız! Erkek-devlet şiddeti bedenlerimizi zapt edemeyecek! Onur yürüyüşlerine, trans yürüyüşlerine saldırıyorsunuz! Biz homofobiye de transfobiye geçit vermeyeceğiz! Bu beden bizim!
Üniversiteli Kadın ve LGBTİ+lar olarak yaşam hakkımıza saldıran, bizleri müşteri haline getiren bu iktidar bilsin ki: Erkek Şiddetine, Yoksulluğa, kayyım rektörlere, cinsiyetçiliğe, LGBTİ+ fobiye karşı kampüslerden sokaklara isyanımız büyüyor!
Şüphesiz ki Engelli kadınların dayanışması ve direnişi de mücadelemizin ayrılmaz bir parçası! Engelli kadınlar, erkek şiddetiyle birlikte sağlamcı sistemin dayattığı ayrımcılıkla da mücadele ediyor. Ne sokaklarda ne evlerde ne de kamusal alanda yalnız bırakılmadığımız bu çifte sömürü düzenine karşı isyandayız!
Erkek egemen kapitalist sistemin yarattığı ekonomik kriz, bize çifte sömürü olarak dönüyor, kadın yoksulluğu salt bir kavramın ötesinde yakıcı bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Ekonomik kriz gerekçesiyle, kadın emeği güvencesiz, esnek ve ucuz-iş gücü alanına hapsedilmeye çalışılıyor. Tüm bu döngü, kendi hayatını geçindirecek kadar maaşı olmayan kadınları, eve, evdeki şiddete, kendileri için biçilen düzene biat etmeye zorluyor, kadına şiddeti yeniden üretiyor. Dünya bizim emeğimizle dönerken ev içi emeğimiz görünmezleştiriliyor. İşyerlerinde tacize, cinsel şiddete ve mobbinge maruz kalıyoruz. Biz kadınları yoksullaştıran ve güvencesizleştiren politikalarını kabul etmiyoruz! Biz Kadınlar eşit işe eşit ücret hakkımızdan, ücretsiz kreş talebimizden vazgeçmiyoruz!
Mecliste bütçe görüşmeleri devam ediyor. Yoksulluk karşısında kendi kaderine terk edilen, bakım emeği ile annelik arasında sıkışıp kalan kadınlara ayrılan bütçe, toplam bütçenin yalnızca yüzde 0,3’üne denk geliyor. Ayrılan bu bütçe yine kadınlara aktarılmıyor. Kamusal hizmet olarak yapılması gereken, şiddete maruz bırakılmış kadınlar için sığınmaevleri, çalışan ve çalışmayan kadınlar için kreşler, engelli ve yaşlı bakım evleri yapılmıyor ya da niteliksiz, eksik yapılıyor.
Demokratik siyasete karşı geliştirilen saldırılar katmerlenerek yaşadığımız coğrafyanın tümüne sınırsız şiddet dalgasıyla yayılıyor. Yeni darbeyle kayyım politikalarını irade gaspıyla sürdüren, AKP-MHP iktidarı, eşbaşkanlık ilkesini bahane ederek, aslında kadınların eşit temsil, eşit ve özgür yaşam iradesine saldırıyor. Adeta Kürt halkının seçme ve seçilme hakkı yoktur diyerek, her gün kayyum/irade gaspı terörünü devam ettiriyor. Anayasanın tamamen askıya alındığı bu koşullarda ezici bir oyla seçilen belediye eş başkanları tutuklanıyor, görevlerinden alınıyorlar gaspçı kayyım rejimi devreye konuluyor
Kadınlar olarak; eşit temsil iradesi ile aldığı güçle, yönetim mekanizmalarında, genel ve yerel siyasetin her aşamasında sadece emek veren değil, karar alıcı olarak da yer alacağız. Sokaklarda, zindanlarda, alanlarda bedeli ne olursa olsun kayyum politikasına, irade gaspına baş eğmedik, baş eğmeyeceğiz. Yıktığınız kentleri yeniden kuracağız, kararttığınız geceleri dayanışmamızla biz aydınlatacağız!
Haklarımızı gasp eden, hayatlarımıza kayyım atayan erkek egemen sistemi hayatımızın her alanına dayatan AKP İktidarına ve ortaklarına sesleniyoruz: Hesap Soracağız!
Bütün dünyada faşist iktidarlar gücünü, kendi iradesine sahip çıkan kadınların ve halkların bedenini, topraklarını işgal etmeye dayandırıyor. Filistin halkı bir seneyi aşkın zamandır soykırım altında. İsrail ile ticareti kesmeyip soykırıma suç ortaklığını sürdüren iktidarın yalanlarına karnımız tok. Filistin’de, Lübnan’da, Rojava’da dünyanın dört bir yanında savaşla hayatı alt üst edilen kadınlar ve lgbt ile mücadelemiz ortak! Bütün kadınlar özgürleşmeden hiçbirimiz özgür olmayacağız. Kadın dayanışmasının sınırları aşan gücünü savaşlarla yok etmeye çalışanlara karşı MÜCADELEMİZ BİRBİRİMİZ İÇİN!
Katledilen, kaybedilen tüm kadınların, çocukların isyanı için mücadele ediyoruz!
Katledilen Translar, yok sayılan LGBTİ+lar olarak buradayız!
Kayyımsız, güvenli kentler için sokaklarda mücadeleyi büyüteceğiz!
Eşit, özgür bir yaşamı kadın dayanışması ile kuracağız
Yaşasın kadın dayanışması! Yaşasın geceleri aydınlatacak mücadelemiz!
Sokakları ve geceleri, özgürlüğümüzü, bu dünyada kazandığımız ne varsa hepsini mücadele ederek aldık. Bulunduğumuz her yerde yine haykırıyoruz. Evlerde, sokaklarda, işyerlerinde, sendikalarda, okullarda, üniversitelerde, fabrikalardayız. Susmuyoruz. Bize dayatılan bu cehennemi kabul etmiyoruz. Çabalarınız nafile, çırpınışınız boşuna. “Kadın Yaşam Özgürlük” diyen sesimizi bastıramayacaksınız.
Jin Jiyan Azadi!
Zen Zendegi Azadi!
El Mara El Haya el-Hurriya!
Kadın Yaşam Özgürlük!
Yaşasın Kadın Dayanışması!
Yaşasın Feminist Mücadelemiz!
ANKARA KADIN PLATFORMU"