DEM Parti Kadın Meclisi: 2025'i 'kadın yılı' ilan ediyoruz
DEM Parti Kadın Meclisi ve kadın örgütleri temsilcileri Meclis’te yaptıkları açıklamada, iktidarın 'aile yılı' ilanına tepki gösterdi. Açıklamada, 'Hayatlarımıza kast etmek üzere 2025 yılını ‘Aile Yılı’ ilan eden iktidara hodri meydan diyoruz. Bizler, bu yılı ‘Kadın Yılı’ ilan ediyoruz' denildi.
![DEM Parti Kadın Meclisi: 2025'i 'kadın yılı' ilan ediyoruz](https://image.artigercek.com/rcman/Cw1280h720q95gc/storage/files/images/2025/02/10/dem-parti-kadin-meclisi-2025i-kadin-yili-ilan-ediyoruz-ds7e.jpg)
Artı Gerçek -Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi, kadın örgütleriyle birlikte iktidarın bu yılı “Aile yılı” ilan etmesine ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi.
Toplantının açılış konuşmasını yapan DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, AKP’nin LGBTİ+ düşmanı politikaları ve kadın haklarına ağır saldırıları sonucunda patriyarkal kapitalizmin güç kazandığını belirterek, “Kadının olduğu her yere aileyi yerleştirdi. Ailenin güçlendirmesi politikasının ifade ettiği her politika da bir kez daha kadın hakları, kazanımları gasp ediliyor” dedi.
Saki'nin ardından söz alan Kadın Dayanışma Vakfı üyesi Avukat Candan Dumrul, nafaka hakkı ile ilgili şunları söyledi: “Meclis’in birçok konuda adım atması gerekiyor. Yine yargının adım atması gereken birçok konu var. Nasıl ki başka meseleleri konuşuyorsak; nafakanın da aynı şekilde konuşulması gerekir. Bu konuda çözüme kavuşturulmayan birçok sorun var.”
'AİLECİ POLİTİKALAR KADININ KİMLİKSİZLEŞTİRİLMESİDİR'
Halkevci Kadınlar Üyesi Çiğdem Serin ise, iktidarın 2025 yılını “Aile yılı” olarak ilan etmesinin ardından kadın kazanımlarına yönelik saldırıların arttığını belirtti: “Bu iktidar, 2025 yılını ‘Aile Yılı’ ilan ettikten sonra, nüfus politikaları yoluyla kadın düşmanı politikalarını daha da yaygınlaştırmaya çalışıyor. Aslında, 15 Mayıs Dünya Aile Günü’nde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından açıklanan ‘Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi’ni hayata geçirmeye çalışıyorlar. Bu eylem planında ‘ailenin güçlendirilmesi’, kadınların güçlendirilmesinin ve şiddetten korunmasının önünde tutuluyor. Çünkü sermaye, kadınların ev içinde görünmeyen emeğini sömürmeye devam etmek istiyor. Bu noktada, 12. Kalkınma Planı ile bu Vizyon Belgesi’nin nasıl iç içe geçtiğini görüyoruz. Belgenin girişinde de 12. Kalkınma Planı’na vurgu yapılıyor. Kadınların güçlendirilmesi yerine, 12. Kalkınma Planı’nın sürekliliğinin sağlanması için ‘ailenin güçlendirilmesi’ gerektiği savunuluyor. Bu da gösteriyor ki, sermayenin kalkınma planı, kadınların emeği ve bedeni üzerinden yükseliyor. Bu iktidarın yoksullaştırma politikalarının, aile politikalarından bağımsız olmadığını görüyoruz. 22 bin 104 lira olarak açıklanan asgari ücretin ardından, sadece birkaç gün içinde nüfus politikaları ve aile enstitülerinin kurulacağı duyuruluyor. 22 bin 104 lira demek, kadınların daha ucuz gıdaya ulaşmak için pazar pazar gezmesi, ev içinde daha fazla emek sarf etmesi ve mutfaktan çıkamaması demek. Bunu çok iyi biliyoruz. Hayatlarımıza kast etmek üzere 2025 yılını ‘Aile Yılı’ ilan eden iktidara da hodri meydan diyoruz. Bizler, bu yılı ‘Kadın Yılı’ ilan ediyoruz"
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu temsilcilerinden Avukat Esin İzel de kadınların hayatlarına, kimliklerine ve varoluşlarına pek çok saldırının gerçekleştiği vurgusunu yaparak, “Özellikle iktidarın aileci politikaları, kadını kimliksizleştirmek istedikleri politikaların kendisidir. Kadını yaşamın öznesi olarak görmeyen, sadece aileye ve erkeğe bağlı ve bunun içerisinde bir varlık tanımlayan bu politikayı reddettiğimizi ifade ediyoruz” dedi.
TJA AMBLEMİNİN YASAKLANMASI
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya ise yaptığı konuşmada şunları ifade etti:
“Bugün burada birlikte sesimizi büyütüyoruz. Kendilerinin de belirttiği gibi bugün ülkede kadınlar hayatlarına kimliklerine, bedenlerine ve varoluşlarına dönük pek çok saldırı altındadır. İktidarın aileci politikaları kadınları kimliksizleştirmek isteyen politikaların kendisidir. Kadını özne olarak görmeyen, yaşamın dinamiği olarak görmeyen sadece aileye bağlı onun içerisinde bir varlık olarak tanımlayan bu politikayı reddediyoruz.
Diğer yandan nafaka hakkı ya da başka pek çok hakkımız için mücadele veriyoruz. Evde, işyerinde, sokakta yaşamın her alanında kadınlar yaşamlarını sürdürebilmek için hayatta kalmak için mücadele ediyor. Bu mücadeleyi verirken biz onlara destek olmak isteyen bu mücadeleyi büyütmek isteyen yoldaşları olarak seslerini büyütmek için mahkeme salonlarında, alanlarda, sokaklarda her yerde kadın yoldaşlarımızla birlikte bu sesi büyütmek istiyoruz. Dün Diyarbakır’da barış ve özgülük için bir miting düzenledik DBP ile birlikte DEM Parti olarak. Dün orada emniyetin yasakladığı bir amblem vardı. Tahmin edersiniz Tevgera Jinen Azad (TJA) amblemiydi. Yasaklı olarak listelenmiş ve alana izin verilmeyen bir amblemdi. Ben bunu göstermek istiyorum. Çünkü önem veriyoruz buna, bu amblemin miting alanına girmesine izin vermedi Diyarbakır Valiliği, Tevgera Jinên Azad nedir, TJA 2016 yılından beri Türkiye’nin her kentinde kadınların hak mücadelesine destek veren kadınların şiddetsiz bir yaşam içerisinde var olmasını isteyen bir kadın hareketidir. Yani Kürt kadın hareketi, özgür kadın hareketidir. Ben Diyarbakır Vekili olmadan önce TJA aktivistiyim, bu ünvanı taşıdığımız için kendimi gururlu ve onurlu hissediyorum.
KADINLAR BARIŞ İÇİN MÜCADELE VERİYOR
Biz kadınlar sadece haklarımız için varoluşumuz için bir mücadele vermiyoruz. Öte yandan bu ülkenin demokratikleşmesi için bu ülkedeki bütün yurttaşların eşit yurttaşlık haklarını alabilmesi için öncülük ediyoruz alanlarda meydanlarda mücadeleyi büyütüyoruz. Diğer yandan biz kadınlar kadın aktivistler kadın platformları kadın kurumları bütün bu mücadeleyi verirken en önemli mücadeleyi veriyorlar. Yani barış aktivizmini yürütüyorlar, barış için mücadele veriyorlar. Bugün tam da gündemimiz buyken biz diyoruz ki kadınlar verdikleri mücadeleyle bu ülkenin demokratikleşmesinin ve barışın gelmesinin mücadelesini de veriyorlar. Biz biliyoruz ki barışın öncülüğünü de yine kadınlar yapacak, bu ülkenin demokratikleşmesini de kadınların eşit yurttaşlık hakları için verdikleri mücadele sağlayacak. Jin jiyan Azadi felsefesiyle sizleri selamlıyorum.” (JINNEWS)