Kadına şiddet: Birden çok mahkemede davası var, hakkında adli kontrol bile yok

Ayrılmak istediği kocasından tehdit gören kadın, Diyarbakır Valiliği’ne başvurusundan ‘karakola git’ yanıtını aldı. Karakolda ise ‘evine git, sen yine mi geldin’ sözleriyle karşılanıyor.

Kadına şiddet: Birden çok mahkemede davası var, hakkında adli kontrol bile yok

Remzi BUDANCİR

ARTI GERÇEK- Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri artarak devam ediyor. Her gün ülkenin birçok kentinden kadına yönelik şiddet haberleri geliyor. Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, kadınların yaşadıkları sorunlar ve kadına yönelik şiddet davaları ile ilgili yargının tutumu ve kurumlarına yapılan başvurular ile ilgili Diyarbakır Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı.

2020 YILINDA EN AZ 284 KADIN ERKEKLER TARAFINDAN KATLEDİLDİ

Açıklamayı okuyan Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi Avukat Öykü Çakmak, 2020 yılında en az 284 kadının erkekler tarafından katledildiğini belirtti. Çakmak, gördükleri şiddet nedeniyle her gün karakolların ve adliyelerin yollarını aşındıran kadınlar için gerekli koruma mekanizmalarının uygulanmadığını vurguladı.

AYRILMAK İSTEYEN KADINA SİSTEMATİK ŞİDDET

Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezine başvuru yapan ve davalarını takip ettikleri dosyalar hakkında konuşan Çakmak, müvekkilleri olan bir kadınının yaşadıklarını aktardı. Müvekkillerinin imam nikâhıyla evli olduğu ve 2 müşterek çocukları olan Mehmet D’dan, maruz kaldığı sistematik şiddet nedeniyle 2 yıl önce ayrıldığını ifade eden Çakmak, ayrılığı kabul etmeyen failin kadına karşı fiziksel, sözel ve psikolojik şiddet uygulayarak ısrarla takip edip can güvenliğini tehdit ettiğini söyledi.

20’DEN FAZLA TEHDİT VE HAKARET

Kadının her geçen gün daha da derinleşen bu şiddet sarmalına karşı 2 yıldır çocukları ile birlikte hukuk mücadelesi verdiğini ifade eden Çakmak, "Fail erkek tarafından gerçekleştirilen 20’den fazla tehdit, hakaret, kişilerin huzur ve sükununu bozma, ısrarlı takip suçlarından yapılan şikâyetler neticesinde birden çok mahkemede failin yargılaması devam etmektedir. Failin sistematik şiddetinin, eziyet suçu kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Devam eden soruşturma ve kovuşturma dosyalarının hiçbirinde fail erkek hakkında yakalama, gözaltına alma, tutuklama, ev hapsi, elektronik kelepçe gibi koruma tedbirleri tüm taleplerimize rağmen uygulanmamıştır" dedi.

HÂKİMLİK TUTUKLAMA KARARI VERMİYOR

Son iki yılda 4 ayrı tedbir kararı almalarına rağmen fail erkek tarafından sayısız kez bu tedbir kararlarının ihlal edildiğini ifade eden Çakmak, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü: "Tedbir kararlarının erkek tarafından ihlal edilmesi nedeniyle yaptığımız 30’dan fazla başvurunun bir kısmı hakkında hâkimlikçe ‘mağdurun soyut beyanı dışında tedbir kararının ihlal edildiğine dair bir delil bulunmadığından zorlama hapsi talebinin reddine...’ şeklinde karar verilmiştir. Hâkimlikçe gerekli tahkikat yapılmadan fail hakkında tazyik hapsi talebimizin reddedilmesi, 2 yıldır devam eden sistematik şiddeti, müvekkilin maruz kaldığı eziyeti görmek istemeyen haksız ve hukuka aykırı bir karar olup, erkeğe güç vermektedir. Son 1 aylık süreçte müvekkil, fail tarafından en az 4 kez kaçırılmakla ve ölümle tehdit edilmiştir. Söz konusu suçlarla ilgili olarak da suç duyurusu yapılmıştır. Ancak savcılıkça bu suçlar yönünden de hiçbir koruma tedbirine başvurulmamıştır. Son olarak fail 26 Şubat tarihinde müvekkilin çalıştığı işyerine gidip işvereni ile görüşerek, müvekkilin işten çıkarılmasını sağlamıştır.

VALİLİK KARAKOLU ADRES GÖSTERDİ

"Giderek artan ölüm tehditleri ve can güvenliği riski nedeniyle Diyarbakır Valiliği’nden talep ettiğimiz yakın koruma taleplerinden olumlu sonuç alınamamıştır. Ayrıca müvekkilimizin can güvenliği riskinin yoğunlaşması sebebi ile Diyarbakır Valiliği’nden randevu talebimiz; Valilik sekretaryası tarafından ‘karakol ile görüşsünler’ denilerek reddedilmiştir. Oysa müvekkilin defalarca karakola yapmış olduğu başvurular kolluk tarafından ‘evine git, sen yine mi geldin, bu memleketi terk et, sen şikâyet ettikçe sonuç alamayacaksın, bu adamdan ne istiyorsun, adam iş yerine gelip gitmiş sana hiçbir şey yapmamış’ denilerek ciddiye alınmamış ve müvekkilin can güvenliği için gerekli işlemler yapılmayarak ölüm tehditleri ile baş başa bırakılmıştır."

‘DEVLET POLİTİKASI HALİNE GELDİ’

"Faillerin bu cezasızlık politikalarından güç aldığını biliyoruz" diyen Çakmak, İstanbul Sözleşmesi gibi kadınların kazanımlarına yönelik saldırılar ve kadınların korunmamasının bir devlet politikası haline geldiğini söyledi. Çakmak, "Kadınların can güvenliği endişesi karşısında genellikle tek talepleri ‘failin kendilerine yaklaşmamasının sağlanması ve iletişim araçlarıyla rahatsız etmemesinin sağlanması’ iken bu tedbir bile kadınlara çok görülmektedir. Çünkü tüm süreçlerde kadınların değil fail erkeklerin hakları merkeze alınmaktadır" dedi.

‘KADINLARIN ADALETE ERİŞİMİ ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILMALI’

Çakmak, taleplerini şöyle dile getirdi:

"Adli ve idari merciler Türkiye’nin taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun gereği; kadınların şikâyetini dikkate almalı, inandırıcılıklarını sorgulamayı ve delil istemeyi bırakmalı, durumun aciliyetini kavrayarak derhal gereken işlemi yapmalıdır. Kadınların şiddete ilişkin şikâyetlerini ‘aile içinde hallonulması gereken mahrem/özel konular’ olarak değerlendirmeyi bırakmalı, kadınlara yönelik sistematik şiddet dosyaları bir bütün olarak değerlendirilmeli ve eziyet suçunu oluşturduğu gözetilmeli, cezasızlık politikasına son verilerek kadınların adalete erişimi önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Aksi halde müvekkilimiz dahil öldürülen ve şiddete uğramaya devam eden her kadının faili adli ve idari mercilerdir."

tehdit kadına şiddet diyarbakır barosu Kadın cinayetleri Can güvenliği İstanbul Sözleşmesi