Kadınlar yeni dönemi değerlendirdi: 'Mücadele genişleyecek, karanlık ile baş etmeyi en iyi biz biliriz'
Esra ÇİFTÇİ
Artı Gerçek - 14 Mayıs seçimleri ve 28 Mayıs'taki cumhurbaşkanı seçimi ikinci turunun tamamlanmasının ardından ortaya çıkan tablo, iktidarın hedef aldığı toplumsal kesimler açısından yoğun bir mücadele dönemini işaret etti.
28’inci dönem 1’inci Yasama Yılı, 2 Haziran Cuma günü milletvekillerinin yemin etmesiyle birlikte açıldı. 121 kadın milletvekili meclis sıralarında yerini aldı. Bu sayı geçmiş yıllara göre artsa da eşit temsiliyetten hala çok uzakta. Yeni dönemde mecliste kadın vekillerin sayısının oranı yüzde 20 iken kadın haklarını hedef alan söylemleriyle gündeme gelen HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi (YRP) milletvekilleri de ilk kez AKP sıralarında mecliste yerini aldı.
Yazar Ayşe Düzkan, Avukat Selin Nakipoğlu, Kürt Kadın Hareketinden Siyasetçi Çağlar Demirel ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, iktidar cephesinin kadınları hedef alan söylem ve politikalarına dair Artı Gerçek’e konuştu.
'MÜCADELENİN DAHA GENİŞLEYECEĞİNE ŞÜPHE YOK'
Yazar Ayşe Düzkan, kadın hareketinin her ahval ve şerait altında mücadelesini sürdürecek bir kararlılıkta olduğunu, aynı kararlılığın LGBTİ+ hareket için de söylemenin mümkün olduğunu vurguluyor.
Özkan, şöyle devam ediyor:
“Çünkü iktidar politikaları bu insanların canını, güvenliğini, yaşamına yön verme hakkını hedef alıyor. Ama bu mücadelelerin daha da genişlemesi gerekeceğine, genişleyeceğine şüphe yok. Burada iki hatta dikkat çekmek istiyorum; bunlardan ilki iktidarın ideolojik saldırısına maruz kalan kesimlerle teması da içeren kampanya tipi çalışmalar, diğeri de tek tek bireylerin güvenliğini de hedefleyen dayanışma örgütlenmeleri”
'CESARETİ BİRBİRİMİZE BULAŞTIRACAĞIMIZA İNANIYORUM'
"Bir zifiri karanlıktan bahsetmek mümkün mü" sorusuna Düzkan, bugünkü durumu öyle tanımlamanın doğru olmadığını söylüyor ve ekliyor:
“İnsanlık tarihi bir yana, kendimiz, bölgemiz, komşularımız yakın tarihlerde çok daha beterini yaşadı, halen de yaşıyor. Ama şunu unutmayalım, insanlığı daha kötü anlarda dahi ayakta tutan umut bilince dayanır, umut bir duygu durumu değil, haklı olmakla yetinmez, yürüdüğü yol, engebeli, dolambaçlı, sarp da olsa, yönünün doğru olduğu bilgisine de dayanır. Bugün bu konuda eksiklik yaşadığımızı düşünüyorum. Düşünmek de düşüncelerini ifade etmek de cesaret gerektiriyor, o cesareti de birbirimize bulaştıracağımıza inanıyorum."
'EYLEMCİLİĞE DAYANAN AKTİVİZM ARTIK YETERLİ DEĞİL'
Düzkan, kadın hareketinin ortak mücadeleyi örme konusunda en başarılı kesim olduğunu söylüyor. Düzkan, farklı görüşlerden kadınların, birlikte hareket edebilme konusunda güçlü bir geleneğe sahip olduğunu ama esas olarak eylemciliğe dayanan aktivizmin artık yeterli olmadığı bir noktada olunduğunu önemle belirtiyor:
“Diğer yandan, meclisin, bir yasama kurumu olarak işlevsiz hale geldiği, ancak bir kürsü olarak kullanılabildiği bir dönemden geçiyoruz ki medya ambargosu vb. sebeplerle HDP vekilleri açısından bu da çok sınırlı oluyor. Sesimizi duyuracak yeni yollar mutlaka açılacak, yüz yüze temaslar önem kazanacak. Diğer yandan şunu da unutmamalı, iktidar, kendi sözleriyle kendisini teşhir ediyor zaten, çok kadının -geçmişini bilmeden- HÜDA PAR’a tepki duyduğuna şahit oluyorum. Ayrıca feminizm aktivizmden ibaret değil, her görüşten kadının hayatına özgürlükçü dinamikler katıyor. Bunun toplumun dokusunda yaptığı değişiklik çok önemli."
'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇIKMAK AKP İÇİNDEKİ KADINLARI DA HEDEFLEYEN BİR GÖZDAĞIYDI'
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmaya ilişkin de konuşan Düzkan şöyle diyor:
“İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmanın AKP içindeki kadınları da hedefleyen bir gözdağı olduğunu düşünüyorum. Bence önemli bir nokta, Sözleşmenin daha önce de kâğıtta kalması, uygulanmamasıydı. Şartları yerine getirilebilseydi, belki daha fazla kadının sözleşmeyi sahiplenmesi sağlanabilirdi. Ama mevcut şartlarda bu da kolay bir iş değildi."
'UMUTSUZLUĞA YER YOK'
Feminist avukat Selin Nakipoğlu, mevcut umutsuzluk iklimini beslemeyi doğru bulmadığının altını çiziyor:
"Nüfusun yüzde 48’i tek adam rejimine hayır dedi, bu mühim oranı atlamayalım ve erkek şiddeti ile mücadelemiz orana takılmaz, tüm kadınlar içindir. Kaldı ki, mücadelemiz seçim ve meclis odaklı bir mücadele değil, hiç olmadı. Haklarımız gökten zembille de inmedi. Örgütlü mücadelemiz ile elde ettik ve koruduk. Şimdi içinde bulunduğumuz iklimde daha sıkı örgütlenmekten başka bir çıkışımız yok. Ki en iyi bildiğimiz hususlardan biri. O zaman umutsuzluğa da yer yok."
'KARANLIK İLE BAŞ ETMEYİ EN İYİ BİZLER BİLİRİZ'
Nakipoğlu, her yıl yüzlerce kadının, çocuğun, LGBTİ+ların erkek şiddeti sonucu yaşamlarının son bulduğunu, cinsel şiddete maruz kaldıklarını hatırlatıyor. AKP, MHP, YRP ve HÜDA PAR’ın erkek şiddetini önlemek yerine kadın haklarını, İstanbul Sözleşmesi’ni, 6284 sayılı yasayı, şiddetle mücadele mekanizmalarını yok etmeye dair kelamlar etseler de başaramayacaklarını vurguluyor Nakıpoğlu: “Biz feministler 21 yıllık bir savaşımdan geliyoruz. Karanlık ile baş etmeyi en iyi bizler biliriz. Şimdi daha yoğun örgütlenme zamanı."
'KADINLAR İÇİN HER ZAMAN MÜCADELE DEVAM EDİYOR'
Kürt kadın hareketinden siyasetçi Çağlar Demirel, başta iktidar olmak üzere iktidar ortaklarının da kadın düşmanı politikalar uyguladığını, bu düşmanlık karşısında kadınların daha fazla mücadele etmesi gerektiğini söylüyor.
Kadınlar için her zaman mücadelenin devam ettiğini dile getiren Demirel, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin kadınlar açısından vazgeçilmez olduğunun da altını çiziyor.
“Bundan sonraki süreç için daha fazla kadının güçlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Kadınlar elbet birbirinden farklı düşünebilir ama daha fazla bir araya gelmek ve geniş bir yelpazeye hitap edecek bir kadın ittifakının örülmesi ve örgütlenmesi gerekiyor. Ancak bu örgütlülükle erkek egemen zihniyet ve kadın düşmanı politikalarla baş edebiliriz. Erkek egemen sistem kadınlardan korkuyor, kadının cesaretinden korkuyor, bunu da unutmamak gerekiyor”
'KADINLARIN İTTİFAK KURMASI ZORUNLU'
Bundan sonraki süreç için ilkeler doğrultusunda bir araya gelerek bir kadın ittifakının kurulması gerektiğini önemle belirten Demirel, nasıl bir mücadele ağının örüleceğini ve mevcut zihniyetle nasıl baş edileceği konusunda bu ittifakın gerekli olduğunu söylüyor:
“Yalnız bu ittifak kelimesi genelde seçim süreçlerinde kullanılan ve partilerin bir araya gelerek birbirleriyle kurdukları seçim ittifakı anlamında anlaşılmamalı, onu söylemek istemiyorum. Kadın ittifakı seçim ittifakından çok farklı. Partiler sadece seçim süreçlerinde bir araya gelir ama kadınlar yaşam boyunca mücadele ederler. O yüzden kast ettiğim bir dayanışma ve ortak ilkelerde bütün kadınlara ulaşıp örgütlenmeyi daha güçlü bir şekilde sağlayabilen ve sistemle mücadele eden bir ittifak ağından bahsediyorum. Bu süreçte yapabileceğimiz en önemli şey bu, kadınlar bunu başarır çünkü çok güçlü deneyimler ve kazanımlarımız var. Bugün kazanımlarımıza büyük bir saldırı olsa da bunun önüne geçmek ve bu saldırıları bertaraf etmek için kadın dayanışması ve kadın mücadelesini daha da büyütmek gerekiyor."
'BİZ KADIN MÜCADELESİNDE ZORU BAŞARAN BİR YERDEYİZ'
Bu sürecin her zamankinden daha zorlu alacağını belirten Demirel, kadınları dışlayan, eve kapatan bir dönemin başladığını ifade ediyor:
“İktidar yan kollarıyla bu düşmanlık sürecini örmeye çalışıyor. Düşünün mecliste odalarında kadın çalışan görmek istemediklerini, meclis koridorlarında kadın çalışan görmek istemediklerini dile getirdiler, böyle bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bununla mücadele etmek zor olsa da başarılı olmayacak değiliz, biz kadın mücadelesinde zoru başaran bir yerdeyiz. Şunu da söylemek isterim, muhalefetteki kadın vekiller bir bütün örgütlü hareket ederek mücadele etmeli çünkü partiler üstü bir durum bu. Dışarıda nasıl ki kadınların ortaklaşması gerekiyorsa parlamentoda da kadınların ortaklaşması lazım. Geniş yelpazede kadın grubu oluşturarak bu zihniyetle mücadele edebilirler. Kadın ağırlıklı bir parlamentonun olmasını sağlayan bir mücadele olmalı."
'SIRF BU AY 40 KADIN CİNAYETİ İŞLENDİ'
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, kadınların örgütlü olmasının önemine dikkat çekiyor:
“Bir taraftan 'kime göre çocuk, neye göre çocuk' denilirken, bir taraftan 'kadının beyanı esas alınmamalıdır, erkekler mağdur oluyor' diye bir safsata ortalığa yayılmaya çalışılıyor. Yine bir tarafta kadınlar sahiplenilmeli diye bizi sahiplendirmeyi konuşanlar var. Bu düzeyde gerici, yobaz bir kadın düşmanlığı hâkim olurken, sırf bu ay 40 kadın cinayeti işlendi. Bunlar tesadüf değil, ne zaman kadınların haklarına saldırılsa daha çok kadın öldürülüyor."
'ÖLÜMDEN ÖTESİ YOK'
"Ölümden ötesi yok" diyen Ataselim, bütün kadınların örgütlenmesi gerektiğini yineleyerek asla korkmamaları gerektiğinin altını çiziyor:
“Kadın arkadaşlarımız asla umutsuzluğa kapılmasınlar. Bugün bu kadın düşmanı, erkek egemen gericiliğe karşı güçlü bir cephe kurarak örgütlenebiliriz. Hiçbir kadın bugünkü iktidara ilişkin, sempati duyuyorum, yaptıklarını, düşüncelerini destekliyorum diye düşünmesin, hiçbir kadın arkadaşımız da korkmasın. Hiçbir kadın benim adıma mücadele edenler var diye de düşünmesin, bütün kadınların hem kendileri için hem de birçok kadın arkadaşımız için mücadeleye katılmaları gerekiyor. Dediğim gibi karamsarlığa yer yok, güzel gelişmeler de oluyor. Seçim akşamı herkes moralsizliğe kapılmışken, aynı gece itibariyle iki bin kadın arkadaşımız, kadın cinayetlerini durduracağız platformunun kadın meclislerine üye oldu. Ne kadar kadın düşmanlığı yapılırsa yapılsın, o düzeyde de kadınlar buna karşılık vermeye hazır."
EŞİK'ten vekillere çağrı: Kadın haklarını korumak Anayasa'nın gereği
YARIN: ALEVİLER YENİ DÖNEMİ DEĞERLENDİRİYOR