Aşırı sağcılık ve nefret söylemleri

Aşırı sağcılık ve nefret söylemleri
Merve Küçüksarp bu hafta siyaset bilimci Cynthia Miller-Idriss’in Ayrıntı Yayınları etiketiyle yayınlanan 'Anavatanda Nefret: Yeni Küresel Aşırı Sağ' kitabını yazdı.

Merve KÜÇÜKSARP


Artı Gerçek - Siyaset bilimi uzmanı Cynthia Miller-Idriss’in kaleme aldığı Anavatanda Nefret isimli eser “Yeni Küresel Aşırı Sağ” alt başlığı ve Behzat Hıroğlu çevirisiyle Ayrıntı Yayınları etiketi ile yayımlandı. Anavatanda Nefret, bugün dünyanın pek çok ülkesinde kendine taraftar bulan aşırılıkçı akımların çıkış kaynağını, aşırı sağa kapılan kişilerin özelliklerini, ortak amaçlarını, ideolojilerini ortaya koyuyor. Aşırı sağın, ana akım siyasete, hatta pek çok insanın gündelik yaşantısına bile sızan unsurlarını mercek altına alıyor.

Cynthia Miller-Idriss günümüzde aşırı sağın büyümesinin, kendisine geniş bir taraftar kitlesi bulabilmesinin altında yatan sebepleri inceleyerek başlıyor çalışmasına. Aşırı sağ gruplar üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda elde ettiği bulgulara dayanarak bu kişileri kırılgan ve aşırılıklara açık hale getiren bütün ruhsal etmenleri ortaya seriyor.

Nitekim çocuklukta yaşadıkları travmalar, uğradıkları şiddet, ihanet, duydukları dışlanma veya mahrum edilmiş olma hissi, ait olma takıntısı gibi hayatlarının bir noktasında onları yaralayan şeyler, bunların sızını bastırmak adına onları marjinal tavırların içine sokabilecek travmatik etmenlerdir.

Cynthia Miller-Idriss, aşırı sağı ise temel anlamda tanımlıyor:
“Aşırı sağcı fikirler, temel itibarıyla, dünya çapında demokratik pratiği destekleyen normlar, değerler ve inançlarla ters düşmekle beraber özgür ve adil seçim, denge denetleme mekanizmalarını, bireysel özgürlüklerin güvenliğini, hukukun üstünlüğünü, basın, din, konuşma ve toplantı özgürlükleri gibi demokratik pratiği niteleyen unsurları tehdit etmektedir.”

Cynthia Miller-Idriss’in aşırı sağcı hareketlerin temel nitelikleri hakkında verdiği bir diğer bilgi ise, aşırı sağ akım temel hak ve özgürlükleri törpülemeye çalıştığı gibi, onay verdiği yöneticilerin üzerindeki sınırlamaların azalması, adaletsiz yönetimin önüne açılması gibi faaliyetler içinde de yer alır.

Üstelik bu gibi gruplar kimi zaman seçimlere müdahale etmek, basın hürriyetini yok etmek, azınlıklar ve göçmenlere karşı saldırganca davranmak ve tüm amaçlarını gerçekleştirmek için şiddete başvurmak gibi yöntemleri feyz alabilirler. Demokrasi, özgürlük ve eşitlik ilkelerine ekseriyetle aykırı davranabilirler.

Diğer yandan aşırı sağcı unsurlar, tüm insanların eşit olduğu fikrinden fersah fersah uzakta bir anlayışı benimseyebilirler. Onlar daha ziyade bir tür hiyerarşiye inanırlar. Bu hiyerarşi ırk, cinsiyet, etnisite, milliyet, din ve cinsellik temellidir. Bu hiyerarşi aynı zamanda dışlayıcı ve uzlaşmadan azadedir. Bu gruplar, mensubu oldukları cemaatin/grubun dışında kalanlara hoşnutsuzlukla yaklaştıkları gibi onları kendilerinden aşağıda görürler.

Irkçılık, göçmen karşıtlığı, İslam/Yahudi/Hıristiyanlık karşıtlığı, LGBTQ karşıtlığı aşırı sağcı güruhun içinde yer alan davranışlardan bazılarıdır. Bu şiarla yaklaşıp şiddete başvuranların yarattığı tahribat, insanlık tarihi boyunca her daim endişe verici boyutta olmuştur. Keza bugün hem ülkemizde hem de dünyada aşırı sağ ve şiddet ilişkisi çeşitli şekillerde tezahür etmektedir.

Aşırı sağcılar, varoluşlarına yönelik ha bire tehdit beklentisi içerisindedirler. Bu tehdidin membaında göçler, kitlesel yer değişimleri ve ırksal çeşitlilik yer alır. Yaşadıkları bölgenin demografik yapısına dair muhafazakar bir tutum sergilemekle birlikte, göç ve farklı ırklarla birlikte yaşam fikri karşısında birtakım komplo teorileri geliştirirler.

“Öteki”lere karşı adeta ihanete uğramışçasına büyük bir öfke ve kin beslerler. Duydukları bu öfke ve varoluşlarına yönelen tehdit grup/cemaat/millet içerisindeki bireylerin kenetlenmesine, aralarındaki ihtilafları bir kenara bırakıp “ortak düşmana “ karşı ortak bir ülkü çatısı altında birleşmelerine sebep olur.

Bu aşırı sağın en radikal raddesi ise, ırk arılığı sağlamak ya da ait olduğu cemaati tek bir din bayrağı altında toplamak için şiddete başvurmalarıdır. Buna İslam karşıtlığı yapan Hıristiyan dünyasında rastlanabileceği gibi, Halifeliği yeninden kurma arzusu duyan radikal İslamcı gruplar arasında da rastlanabilir. Ne kadar farklı kutuplarda da olsalar, bu gibi gruplar aynı saikle hareket eder ve birbirine benzerler. Zaman zaman da öfke ve kin olmaksızın, –aslında hiç var olmamış sahte ve efsunlu bir maziye dayanan- nostalji özlemi veya vatanın yeniden yapılanması gibi geleceğe dönük vaatler de kişileri radikal bir sağ çizgide birleştirebilir.

Cynthia Miller-Idriss, eserinde bir yandan da, radikalleşmenin hangi raddede başladığı sorusunun da izini sürüyor. Zira bir zamanlar aşırı sağ grupların tekelinde olan kimi davranışlar ve fikirler artık ana akım siyaset içinde de yer almakta, hatta bu fikirler parlamentolarda temsil edilmektedir. Bu minvalde Miller-Idriss bireylerin aşırı sağ akımdan kopup gelen fikirlerle ve mesajlarla günlük hayat içerisinde ve sanal ortamlarda nasıl yüzleştiğini, bunları sahiplenebildiğini, aşırı sağ akımların hayatımıza kolayca sızabildiğini gözler önüne seriyor.

Miller-Idriss’in aşırı sağcı mesajların yer aldığı ve bireyleri radikalleşmeye götürebilecek mekanlara verdiği örnekler ise dövüş ve fitness kulüpleri, okul ve üniversite kampüsleri, kulüpler ve futbol stadyumları, kahvehaneler, sosyal medya ile online ortamlardır. Bu gibi mekanlar yalnızca dünyanın belli başlı ülkelerinde değil, ülkemizde de aşırı sağ fikirlere bireylerin kimi zaman çeşitli şekillerde tesadüf ettiği sosyo-kültürel alanlardır.

Dahası aşırı sağ ideoloji, yayınevlerini, gazete ve üniversiteleri ele geçirerek ve kendi kalemşörlerini yaratarak genç nüfusu etki alanlarına alabilir, çeşitli iletişim kanallarını, sosyal medyayı ve online platformları kendi mesajlarını ulaştırmak ve şiddetle örülü dünyalarını daha da kalabalıklaştırmak için kullanabilir.

Cynthia Miller-Idriss, Anavatanda Nefret isimli çalışmasında, aşırı sağcılık ve radikalleşmenin her halini mercek altına alırken, şiddet eğilim gösteren bireylerin ortak özelliklerini ve bu bireylerin aşırı sağ ideoloji ile karşılaşma yerlerini ve adım adım nasıl radikalleşmeye başladıklarının serüvenini de ortaya koyuyor.

Zararsız görünen mekanların ve ya nesnelerin bu minvalde nasıl mesajlar barındırdığının altını çizerken, bugün tüm dünyada yükselişe geçen ve iktidarları ele geçiren aşırı sağcılığa dair sosyal bilimciler için pek çok soruya cevap olacak ve beraberinde yeni sorular sorduracak referans bir kaynak yaratıyor.

Öne Çıkanlar