‘Başın Öne Eğilmesin, Aldırma Gönül Aldırma’
Türkiye’nin önemli sosyalist yazarlarından Sabahattin Ali’nin yurt dışında kaçmak isterken öldürülmesinin üzerinden 69 yıl geçti.
GÜNCEL – Türkiye'nin önemli sosyalist yazarlarından Sabahattin Ali bundan 69 yıl önce 2 Nisan 1948’de Türkiye’de uğradığı sonu gelmez baskılardan kaçarken öldürülmüştü.
Ünlü yazarın neden ve nasıl katlediliği, Ant Yayınları tarafından ölümünün 20. yıldönümü olan 1968’de yayımlanan Kemal Sülker’in Sabahattin Ali Dosyası adlı kitabında belgelerle ortaya konmuştu.
25 Şubat 1907'de Gümülcine'de doğan Sabahattin Ali, İstanbul İlköğretmen Okulu'nu bitirip bir yıl öğretmenlik yaptıktan sonra, 1928 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'nca Almanya'ya gönderildi. 1930'da döndükten sonra Aydın, Konya ve Ankara ortaokullarında Almanca öğretmenliği, Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğü'nde memurluk ve Devlet Konservatuvarı'nda dramaturgluk yaptı.
1945'te Bakanlık emrine alındı, İstanbul'da Aziz Nesin’le birlikte Markopaşa adlı mizah gazetesini çıkardı. 1948'de bir yazısı yüzünden tutuklandı, üç ay kadar hapis yattı.
Sürekli izlendiği için yurtdışına kaçmak isterken Kırklareli dolaylarında, Bulgaristan sınırının yakınlarında 2 Nisan 1948’de katledildi.
Sabahattin Ali’nin ilk yazıları Balıkesir'de Irmak dergisinde çıkmış (1925/26), 1930'lu yıllarda öyküye gerçekçi ve yeni bir soluk getirmişti. Öykülerinde; tanımlamakta güçlük çektiğimiz kimi duyguları ustalıkla anlatan Ali, insanın zavallılığını ve gücünü aynı sarsılmaz üslupla, zaman zaman masalsı ve destansı bir biçimde yansıtmayı başarmıştı.
Öykü kitapları: Değirmen (1935), Kağnı (1936), Ses (1937), Yeni Dünya (1943), Sırça Köşk (1947).
Halk şiirinden esinlenerek yazdığı şiirlerini Dağlar ve Rüzgâr'da toplamıştı (1934).
Sabahattin Ali, romanlarında da insanın ruhuna ayna tuttu ve gerçeğe bu aynadan baktı. Kuyucaklı Yusuf (1937), İçimizdeki Şeytan (1940), Kürk Mantolu Madonna (1943) adlı romanlarında, okurların gerçekliği daha derinden algılamasını sağladı.
Yıllar sonra birçok sanatçı tarafından seslendirilen ünlü mahpushane türküsü "Aldırma Gönül Aldırma" Sabahattin Ali’nin eseridir:
Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül, aldırma
Dışarda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül, aldırma
Görmesen bile denizi
Yukarıya çevir gözü
Deniz dibidir gökyüzü
Aldırma gönül, aldırma
Dertlerin kalkınca şaha
Bir sitem yolla Allah'a
Görecek günler var daha
Aldırma gönül, aldırma
Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter
Ceza yata yata biter
Aldırma gönül, aldırma