Bilge Karasu yeniden!

Bilge Karasu yeniden!
Bilge Karasu, Sanat Kritik ve Metis Yayınları ortaklığında gerçekleştirilen “Bilge Karasu Günleri” ile anılıyor. 24 Kasım Cuma günü sona erecek etkinliğe paralel düzenlenen Bilge Karasu Sergisi ise 15 Aralık'a kadar devam edecek.

Abdullah EZİK


Bilge Karasu anısına, Beyoğlu Aynalı Geçit'te düzenlenen “Bilge Karasu Günleri”nin İlki geçen cuma günü gerçekleştirildi. Murathan Mungan’ın açılış konuşmasıyla başlayan etkinlik, Karasu edebiyatının farklı yönlerini vurgulayan bildirilerle devam etti.

Yaptığı açılış konuşmasında Bilge Karasu’nun kendisi için “özel” bir figür olduğunu ve onu her daim özlediğini söyleyen Murathan Mungan, Karasu’yu anarken zihninde beliren ilk sözcüğün “imge” olduğunu ifade etti. Bütün bir yazın serüveni boyunca kendisine özgü bir dil, edebiyat anlayışı ve anlatı dünyası geliştiren Karasu, onun için salt bir yazar ve entelektüel olarak değil, aynı zamanda iyi bir dost/arkadaş/sırdaş olarak da ön plana çıktı.

Onunla aralarındaki bağın her zaman büyük bir “saygı” çerçevesinde vuku bulduğunu söyleyen Mungan, Karasu’nun her koşulda saygısını koruyan, kendisine gelenleri büyük bir samimiyet ile kabul eden “nazik” bir isim olduğuna da dikkat çekti.

Aspasya Hanım ile Samoel Bey’in çocuğu olarak çok dilli bir ortamda; müzik, edebiyat ve sanat ile kuşatılmış bir dünyaya merhaba diyen Bilge Karasu, Mungan’a göre kişisel yaşantısını hep kendisine saklamış, her zaman belli belirsiz bir “güvercin tedirginliği” ile yaşamıştır. Bu durum onun çevresi ile ilişkisine de dolaylı veya dolaysız yoldan etki etmiş, yer yer etkisini metinlerinde de göstermiştir.
Bilge Karasu’nun kendisine has bir mizah anlayışına sahip olduğunu belirten Mungan, onun “gülmenin tadını bilen biri” olduğun dile getirdi.

Metinlerinde sıklıkla korku, kaygı, gerilim, ölüm gibi meseleleri işleyen Karasu, bununla beraber yüzü hep aydınlık bir isimdi. Karanlık hikâyeler anlatan ancak hiçbir zaman karanlık olmayan/kalmayan bir figürdür o. Sözgelimi Gece gibi metinler, onun farklı yönlerini vurgulaması bakımından son derece önemlidir.

Jale Parla’nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Bilge Karasu Edebiyatı I” başlıklı oturumda Enis Batur, Erol Köroğlu, Murat Cankara ve Tevfika İkiz konuştu. Murat Cankara, Bilge Karasu’yu “Türk edebiyatı meselesi” çerçevesinde değerlendirirken onun gerek geliştirdiği dil gerekse ele aldığı meselelerle ayrıksı bir yerde durduğunun altını çizdi. Erol Köroğlu, Karasu’nun Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı’nı “tarihsellik” meselesi çerçevesinde değerlendirirken yazarın bellek, zaman ve söyleme nasıl bir değer atfettiği üzerinde durdu.

Altı Ay Bir Güz’e psikanalitik bir açıdan yaklaşan Tevfika İkiz, Karasu karakterlerinin “yaşamla ölüm arasındaki git-gelleri”ni değerlendirdi. Oturumun son konuşmacısı olan Enis Batur ise bir usta olarak Bilge Karasu’nun kendisindeki yerinden söz etti, Karasu’nun kendisine yolladığı mektupların Enis’e Mektuplar başlığı altında kısa bir süre içerisinde yayımlanacağını dile getirdi.

Necmiye Alpay’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Bilge Karasu Edebiyatı II: Etkilenmeler, Etkileşimler” başlıklı oturumda ise çağdaş yazarlar yer aldı. Bir yazar olarak Bilge Karasu’ya dair farklı profillerin çizildiği oturumda Kerem Eksen, Pelin Buzluk ve Murat Özyaşar yer aldı.

Kerem Eksen, Bilge Karasu’nun üslubunu değerlendirirken bir yazar için en önemli sorunsallardan birisinin bu konu olduğunun altını çizdi; kendisine özgü bir üslup geliştiren yazarların geleceğe kalma yolunda önemli bir aşamayı geride bıraktıklarını dile getirdi. Gece romanı üzerinde duran Pelin Buzluk, söz konusu metindeki sınıf meselesine bugün ile geçmiş arasında yeni örüntüler geliştirerek yaklaştı.

Sık sık bugün ile geçmişi birbirine bağlayan ve Gece’de anlatılan hikâyenin bugün başka şekillerde başka bir çerçevede vuku bulduğunun altını çizen Buzluk, bu yolla Karasu’nun ne derece zamansız, mekânsız ve koşulsuz bir edebiyat geliştirdiğini de ortaya koydu. Murat Özyaşar ise yarı kurgu olarak tanımlanabilecek “Ustam Ölmüş Ben Satarım!” başlıklı konuşmasında, Karasu edebiyatının kendisindeki yerinden söz etti.

Bilge Karasu Günleri’nin ilki, Sema Kaygusuz’un kapanış konuşmasıyla sonlandı. Konuşmasında Kısmet Büfesi kitabında yer alan “Çeşitlemeli Korkunun Seslendirilme Metni” başlıklı öyküsü üzerinde duran Kaygusuz, Bilge Karasu’nun saniyeleri/ânları ele alış biçimini değerlendirdi. Tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi kurgusal metinlerde de her bir ânın/saniyenin kendisine has bir değeri olduğunu ifade eden Sema Kaygusuz, Bilge Karasu’nun da bu tür ânların kıymetini bilen, ayırdına varan, farklı türden deneyselliklerin peşinden giden bir yazar olduğunun altını çizdi.

Bilge Karasu Günleri, 18 Kasım Cumartesi günü gerçekleştirilen ikinci oturumumun açılış konuşmasını Müge Gürsoy Sökmen yaptı. Öncelikle Bilge Karasu ile dostluklarından ve onun kendisindeki yerinden söz eden Gürsoy Sökmen, daha sonra bu dostluğun yayıncılığa evrilme hikâyesini dile getirdi. 90’lı yıllardan itibaren Karasu’nun kitaplarını yayımlayan Metis Yayınları, yazarın farklı dillere çevrilmesi ve farklı coğrafyalarda/kültürlerde kendisine yeni anlamlar bulması konusunda önemli bir çaba sarf etti. Bugüne kadar yapılmış Karasu çevirileri ve etkinliklerinden örnekler veren Müge Gürsoy Sökmen, bu bağlamda Bilge Karasu Günleri ve Sergisi’nin de nasıl bir çalışma sürecinin ardından gün yüzüne çıktığını dile getirdi.

Ayşe Ece’nin moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Bilge Karasu’nun Dil’i” başlıklı oturumda Berna Yıldırım, Savaş Kılıç ve Fatih Bakırcı yer aldı. Berna Yıldırım, Karasu edebiyatının “sık dokunmuş”, her bir kelimenin, söz öbeği ve cümlenin kendi bağlamında özel bir anlama sahip olduğunu dile getirdi. Savaş Kılıç, Bilge Karasu’nun çok dilli bir ortamda büyüdüğünü ifade ederken bu meseleye “ana dili” sorunsalı çerçevesinde yaklaşmayı denedi. Fatih Bakırcı ise geçtiğimiz günlerde Sanat Kritik Yayınları tarafından yayımlanan Bilge Karasu Sözlüğü’nün hazırlık sürecinden, bu tür bir yazar sözlüğünün muhtevasında nelerin yer aldığından/alabileceğinden söz etti.

Fatmagül Berktay moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Bilge Karasu’nun Felsefesi” başlıklı günün ikinci oturumunda Levent Kavas, Hakan Yücefer ve Hakan Atay yer aldı. Karasu’nun kurgu ve kurgu-dışı metinlerinde işlediği/irdelediği felsefi sorunların ön plana çıktığı oturumda edebiyat ile felsefe ilişkisi de değerlendirildi.

Moderatörlüğünü Tuncay Birkan’ın üstlendiği “Çevirmen ve Çevrilen Bilge Karasu” başlıklı oturumda Sylvain Cavaillès, Tunç Tayanç ve Deniz Göktürk yer aldı. Tayanç’ın metnini Birkan okurken oturuma katılamayan Göktürk’ün metnini ise Müge Gürsoy Sökmen sundu. Bilge Karasu metinlerinin farklı dillere çevrilme sürecinin tartışmaya açıldığı oturumda ayrıca bir çevirmen olarak Karasu’dan da söz edildi. Karasu’nun Göçmüş Kediler Bahçesi’ni Fransızcaya çeviren Sylvain Cavaillès ise gerek bu süreçten gerekse Türkçeden Fransızcaya yaptığı çevirileri okurlarla buluşturmak için kurduğu Kontr Yayınevi’nden söz etti.

İkinci günün kapanış konuşmasını Tansu Açık üstlendi. Bilge Karasu’yu şahsen tanımış ve onun yakın çevresinde bulunmuş isimlerden biri olan Açık, onun karakterinden, yakın çevresi ile ilişkisinden ve ondan geriye kalanlardan söz etti. Doğumunun 100. yılında Bilge Karasu’yu farklı etkinliklerle anmak için harekete geçtiğini söyleyen Açık, kurulacak bir internet sitesi üzerinden Karasu ile ilgili tüm çalışma ve envanterlerin kamuya açılacağını ifade etti.

Bilge Karasu Günleri, 24 Kasım Cuma günü sona erecek. Hasan Turgut, Cemile Odunkıran ve Çağatay Yılmaz, Ayşegül Devecioğlu moderatörlüğündeki ilk oturumda; Şirvan Kurban ve Seray Çalışkan, Seval Şahin moderatörlüğündeki ikinci oturumda; İmren Gece Özbey, Abdullah Ezik ve İsa İlkay Karabaşoğlu, Savaş Kılıç moderatörlüğündeki üçüncü oturumda; Işılay Kara Tekgül ve Arif Tapan ise Müge Gürsoy Sökmen moderatörlüğündeki dördüncü oturumda konuşacak. Bilge Karasu Günleri, Seval Şahin’in kapanış konuşmasıyla sonlanacak.

BİLGE KARASU SÖZLÜĞÜ

Öykü, roman, deneme, eleştiri gibi türlerde yazan Bilge Karasu, yapıtlarında genellikle çok katmanlı ve kendisini kolay kolay ele vermeyen anlam tabakalarıyla örülü metinler oluşturur. Bu anlam tabakalarını çözümleyebilmek için yapıtlarındaki kelimeler ve anlamları, semboller ve çağrışımları bir izin peşine düşer gibi dikkatle takip etmek gerekir. Bilge Karasu Sözlüğü, Karasu’ya özgü bu edebî üslubu anlamak ve oluşturduğu metinlerdeki alt katmanlara inebilmek için her şeyden önce yapıtlarının tamamına ait sözvarlığını ortaya koyarak onun edebiyatı hakkında daha kapsamlı çalışmalara zemin sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.

Editörlüğünü Fatih Bakırcı’nın üstlendiği, Sanat Kritik Yayınları tarafından yayımlanan Bilge Karasu Sözlüğü, Seval Şahin, Abdullah Ezik, Esin Hamamcı, Meryem Çakır, Uğur Erden ve Yağmur Yıldırımay tarafından hazırlandı.

'BİLGE KARASU SERGİSİ'

Emine Bora ve Müge Gürsoy Sökmen tarafından hazırlanan; Abdullah Ezik, Cihan Metin, Savaş Kılıç, Semih Sökmen ve Seval Şahin’in katkılarıyla gerçekleştirilen “Bilge Karasu Sergisi”, geçtiğimiz günlerde Sanat Kritik’in Avrupa Pasajı’ndaki mekânında açıldı. Bilge Karasu’nun günlükleri, metinleri, not defterleri ve mektuplarından yola çıkılarak hazırlanan sergi, usta yazarın yazın serüveni, dostlukları ve kişisel hayatını farklı yönlerden ön plana çıkarıyor.

“Bilge Karasu Sergisi”, 15 Aralık tarihine kadar Sanat Kritik’te görülebilir.

Öne Çıkanlar