Bir mübadele ve Ayvalık filmi: Biraz Toprak
Şeref BİLSEL
“Öyle çok şey geçti ki/ gözümüzün önünden/ Sonunda gözlerimiz hiçbir/ şey göremez oldu” ( Yorgo Seferis)
Mübadelenin 101. yılı anısına çekilen, senaryosunu Tozan Alkan’ın yazdığı, yönetmenliğini Tozan Alkan ve Özge Cengiz’in birlikte yaptığı, başrollerinde Kemal Küçükaltan, Mehmet Yıldız ve Özge Cengiz’in oynadığı “Biraz Toprak” isimli film, izleyicisiyle kucaklaşmayı bekliyor. Film, Midilli’den Ayvalık’a gelen ve 4. kuşak bir mübadil olan Thanos’un burada geçirdiği yedi günü anlatıyor. Amatör bir ruhla, sınırlı bütçe ve küçük bir ekiple çekilmiş mütevazı bir film “Biraz Toprak”
Şair, çevirmen, müzisyen kimlikleriyle tanıdığımız Tozan Alkan’ın, göçe zorunlu tutulan, doğdukları topraklardan gitmeye mahkûm bırakılan mübadiller üzerinden kaleme aldığı senaryonun fonunda Ayvalık var. Sokaklarıyla, tarihi eserleri, kahvehaneleriyle. Bu yönüyle bir kent belgeseli özelliği de gösteriyor. Gitmek zorunda kalanın, gideceği yerde fesleğen ekmek için göğsüne bastırdığı torbanın içinde “Biraz Toprak”. Bilinir: 1 cm toprak ortalama 1000 yılda oluşur. Bu aralıkta, insanın kısa bir zamanda ama insanlığın uzun zamanda oluştuğu da üstü kapalı biçimde verilir.
Her şey gider kendi içinde, insanın olduğu yerde durmak yok; ölüler gömülür, silahlar gömülür, ama toprağı gömecek yer yoktur büyük trajedilerde. Tozan Alkan ve Özge Cengiz, arkadaşlarıyla birlikte bir oturma odasından kalkıp tarihin kırgın kapılarından geçiriyor bizleri. Gitmek ile kalmak arasında yarım bırakılmış aşklar, hayatlar, oğullar…
Filmde mimari, yemek ve müzik kültürlerinin bir köprü gibi hâlâ iki toplum arasında diri kaldığı da vurgulanıyor. Bütün bu kültürel geçişlere Tozan Alkan ve Özge Cengiz’in sesinden yükselen türküler, halk şarkıları eşlik ediyor. Aşkları ve ölüleri nasıl gömdüğümüzü tarihin yanık bir pencere pervazına yaslanarak izleyerek buluyoruz kendimizi. Amatör ruh demiştik, insanı ıskalamayan bir yalınlık demek bu. Acıyı daha fazla giydirmeden, kederi katmerlemeden güneşli bir meyhâne masasının üzerine bağlama ile buzuki arasına yerleştiren bir film. Bütün iddiası, insanî ve yalın olanı örtmemek iddiasından geliyor.
Bir halkın duyuş düşünüş zeminini ören, içinde düşünce ve sanat varlıklarına yer açan her türlü hayati bağ üzerine inşa edilen kültürün nelerle sınandığını gösteriyor bizlere “Biraz Toprak”
Mübadelenin 101. yılı anısına çekilen film, bir asır önceki bütün o koşuşturmanın, kültürel yıkımın, kalbinin dışında bir çeyiz taşıyamamanın ağır atmosferini, hayattan ve kültürden umut kesmeyen birkaç iyi yürekli insanın emeği, heyecanıyla bugüne taşıyor. Bazen açık konuşuyor, bilgi veriyor bastığımız toprakları toprak diye geçmeyelim diye, bazen de bir türkünün kavuştağına bırakıp bizi imalarla geçiyor önümüzden “Biraz Toprak”.
Amele taburları sürgününden sağ çıkmayı başarmış Ayvalıklı Rum öykücü İlias Venezis’ten 1900’da Urla’da doğup 1914’te Atina’ya taşınan, 1963’te Nobel Edebiyat Ödülünü alan Yorgo Seferis’e iki kültürün de hayat izlerini taşımış edebiyatçılara yerinde ve etkili biçimde götürüyor bize film. Uğultudan, gürültüden, insanın acılarına tarih karşısında kapatan dekor ve kıyafetlerden uzakta, Ayvalık’ın tarihi ve turistik mekânlarını da ıskalamadan söz ile göz arasını sadelikle işleyen bir film “Biraz Toprak”
Film bize bir şeyi somut olarak gösteriyor. İster gözle ister kulakla isterse sesle olsun. Kültürün aktarılma aracı ‘dil’dir. Biraz Toprak’ta çok insanın görmesini istediğim bir ‘dil’ var. Dünyada bir tek bizde dil’in ‘gönül’ anlamı var. Biraz Toprak, gönüllü bir yolculuğun kıyıda bıraktığı, zamanın silemediği izlerle buluşturuyor bizleri.
‘Biraz Toprak’ filmi seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor: Mübadil Thanos ailesinin hikayesi