'Bizi değil yüzüğü koruyor'
J. R. R. Tolkien'in Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi kitaplarındaki olaylardan binlerce yıl gerisine giden ve daha önce sinemada üçleme olarak da izlediğimiz Yüzüklerin Efendisi’nin beyaz ekran versiyonu Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri, bu yıl hem en çok beklenen hem de eleştiri oklarına en çok hedef olan yapımdı.
İlk sezon daha çok hem kitaplardan hem de sinema uyarlamalarından bildiğimiz karakterlerin kim olduğunu anlamaya çalıştık. Dizi de zaten gizem dinamiğini buradan kurarak sezona böyle yön verdi. Tahminler yapıldı ve çok da yanılan olmadı bu tahminlerde. Her ne kadar sezon sonunda “biliyorduk” hissi hasıl olsa da başlardaki gizem sarmalı içine kapılmaktan çok da kendimizi alamadık.
Sauron (Jack Lowden)
Nitekim ikinci sezon Hollywood grevinin de etkisiyle normalden geç geldi. İki yıllık ara ister istemez izleyicide de bir beklenti yarattı. Yüzüklerin Efendisi gibi epik bir anlatının herhangi versiyonunun izleyicide yarattığı bu duygununun kaçınılmaz sonucu da beklentinin karşılanmama riski olacaktı şüphesiz.
Sauron'un iki yüzü: Halbrand ve Annatar (Charlie Vickers)
Beklentinin ne olduğu da önemli bir ayrıntı. Yüzüklerin Efendisi hem çok izlenen hem de çok okunan bir kitap olmasına karşın, her izleyicinin kitapları okumadığı da bir gerçek (ben de dahil). Dahası Orta Dünya fanları kadar hikâyenin tüm ayrıntılarına hâkim izleyiciler de yok. Herkesin izleme ya da okuma deneyimi farklıdır. Bazı insanlar tüm detayları hikâyeyi öğrendiği ilk araca teslim etmeyi ya da orada deneyimlemeyi tercih edebilir. Farklı versiyonları karşılaştırma yaparak bunu deneyimlemek de pek tabii mümkün. O yüzden tek bir formülasyondan bahsetmek olanaksız. Buna bağlı olarak tek bir beklentinin var olduğu da gerçeği yansıtmıyor. Edebiyatın birebir uyarlanması ya da yorumlanması sinemada da bir tartışma konusu ve üstüne bir uzlaşma olduğunu sanmıyorum. Öte yandan uyarlamanın çeşitlenmesi bazen bambaşka şaheserler de ortaya çıkarır.
Adar (Sam Hazeldine)
İkinci sezonun başlangıcında yine bir geriye gidişi ve Adar’ın (Joseph Mawle) Sauron’u (Jack Lowden) nasıl öldürdüğü ile başlıyordu. Bu sezon artık yüzüklerin yapımını izledik ağırlıklı olarak. Sauron’un kim olduğunun ortaya çıkmasından sonra geriye pek gizem kalmadı sadece adı anılmayan bir kişi kalmıştı. O da gökten düşen ve iki Kılayakla dolaşan Yabancı (Stranger) yani gizemli istari. Kimse tahmininde yanılmadı ama dizi bunu yine de sonda telaffuz etmeye özen göstermiş diye de belirteyim. Bu sezon başta da belirtiğim gibi hikâyeyi kitaplardan okumamış ya da Orta Dünya’nın haritasını gözü kapalı çizecekler kadar fanı olmayanlar açısından açıklayıcı unsurlara sahipti. Yüzüklerin yapımı sırasındaki evre de bu süreci açıklıyordu. Üzerine büyük savaşlar verilen bu yüzüklerin ortaya çıkışına dair bir kısım izleyiciyi tatmin eden bölümlerdi bunlar.
Biraz tatmin olmayanların yorumlarına baktım. Açıkçası ilk sezonda başlayan ve sönümlendiğini sandığım “ırk” meselesi çıktı karşıma. Aşağı yukarı şöyle diyen bir yorum vardı “Elfler Elf değil, Cüceler Cüce değil. O türün özelliklerini barındırmıyor.” Cümle sadece bundan oluşmuyor. Bunu yazan kişi karakterlerle bağ kuramamasının gerekçeleri arasında sayıyor bunları. İnsanların ten rengi, gözlerinin çekikliği “bağı” kuvvetlendiren şeyler demek ki! Irkçı altmetinlerin parladığı bir eserin farklı ve yeni versiyonunda “ırkçılık” yapılmadığı için suçlanmak da bu dönemin insanına nasip oldu.
Eregion Kuşatması
Bu sezonda Sauron’un kişisel özelliklerini de net gördüğümüz bölümler vardı. Celebrimbor’a (Charles Edwards) kendisinin Valar’ın elçisi olarak tanıtmasından sonraki sahnelerde ortaya çıkan Sauron’un şeytanla özdeşleşen bir yanı vardı. Kötülük denilince herkesin aklına şeytan gelir şüphesiz; ama Sauron burada “ayartan, kandıran ve akıl çelen” bir karakter oluşuyla öndeydi. Unutmayalım ki Sauron da şeytanın bir melek olması gibi eskiden iyi bir büyücüydü. O yüzden bu salt kötü olmasından kaynaklı değil, bu gibi özellikler barındırmasıyla da fena halde benzerdi.
Celebrimbor (Charles Edwards)
Sezonun ilk üç bölümünde Elfler için olan yüzükler dövülmüş, yedi tane Cücelere ve dokuz tane de yüzük İnsanlar için dövülmeye başlamıştı. Ama başından beri Elrond (Robert Aramayo) yüzüklere Sauron’un dokunmuş olma ihtimaline karşı hep mesafeliydi. Elrond sezon boyunca bu mesafesini korudu. Hatta Galadriel’in (Morfydd Clark) da bulunduğu bir ekiple yüzüklerin yapılmakta olduğu Eregion’a giderken, Galadriel’ın karşılaştıkları Urukları (Ork) görünce yüzüğü ona verip gitmelerini istemesinin ardından yanındaki askere şöyle diyordu: “Bizi değil yüzüğü koruyor.”
Prens Durin (Owain Arthur) ve Kral III. Durin (Peter Mullan)
Dizide her ne kadar yan hikayeler aksa da örneğin Númenór’daki iktidar kavgası, iki Kılayakla yol alan istari de kendi çerçevesine ilerlese de ağırlık noktası yüzüklerin yapımındaydı. Bir diğer ağırlık ikinci seri yüzüklerin yapıldığı cücelerdeydi. Khazad-dûm’un hikâyesi de önemli ayaklardan biriydi. Sarsıntı sonrası mağaranın aydınlatmasının olmamasından yüzüklerin yapımında aldıkları role ve Durin’in kral babasının yüzüğün tesirine girişine kadar dizinin önemli ayaklarından bir tanesi oldu.
Dizinin elbette beklenen bölümlerinden bir tanesi Eregion Kuşatması'ydı. Adar, Sauron’u öldürmek için bu Elf diyarını kuşatıp yerle bir etmeye başlamıştı yedinci bölümde. Sauron ise Celebrimbor bir illüzyon dünyasına hapsederek yüzükleri bitirmesi için zorluyordu. Elfler buraya yetişti ama özellikle cenk meydanında, tam büyük karşılaşma esnasında bıçak gibi bir kesme sahnesi vardı. Siyah ve beyazın ekranı ikiye böldüğü anda Urukların, Galadriel’i esir aldığını gören Elflerin Yüksek Kralı Gil-galad (Benjamin Walker) burun buruna bir mesafede frene basıyordu. Sonrasında Elrond’un Adar ile çadırında görüştüğünü izlemeye başladık.
Elrond (Robert Aramayo)
Birçok kişinin hayal kırıklığı yaşadığı bölüm Eregion Kuşatması'ydı. Ama özellikle dağdaki kayaların hedef alınıp nehirde bent oluşturulduğu o sahne, görsel açıdan da son derece iyiydi. Tabii yine de orman trollünü öldürürlerken Nazgul üzerinde seken Legolas beklemedim değil. Onun yerine defalarca vurulup yine de son dakika mancınık patlatan “Ulubatlı Hasan” misali Elfler tercih edilmişti.
Sezon finalinde de kuşatma devam etti. Sauron’un hilelerinin sadece Celebrimbor üzerinde olmadığını da gördük. Çok ayrıntı vermek istemiyorum izlemeyenler için ama bir yandan biraz işaret etme pahasına da olsa şunu demek isterim: Adar’ı gördüğümüz son sahne önce Sezar daha sonra daha yakın olarak Jon Snow’un sahnesini hatırlattı bana. Gönderme olup olmamasından çok elbette zihinsel bir çağrışım diyebilirim buna.
Galadriel (Morfydd Clark)
Bitirirken şu bilgileri de vereyim, Amazon Prime izleyici istatistiklerini paylaştı. Buna göre ikinci sezon yayına girmesinden bu yana dünya çapında 55 milyon izleyiciye ulaşmış. Prime, dizi yayınlandıktan ilk 11 gün sonrasında toplam 40 milyon izleyici sayısı paylamıştı. Bu da 15 milyonluk artış olduğu anlamına geliyor. Bu rakamlar devasa bir bütçesi olan dizi için düşük kabul ediliyor. Yine de tüm bu eleştirilere ve bazı handikaplarına rağmen bu sezonu sevdiğimi belirteceğim. Elflerin de Eregion kuşatmasından sonra dediği gibi dizinin geleceği hakkında kılıç mı kalkan mı devreye girecek göreceğiz…
Suzan Demir kimdir?
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde okudu. Hayat TV, ardından Evrensel Gazetesi’nde çalışmaya başladı. Taraf Gazetesi kültür sanat servisinde muhabir ve editör olarak çalıştı. Arka Pencere (www.arkapencere.com) online dergide haftalık sinema eleştirileri kaleme aldı. Ayrıca BİR+BİR Express dergisinde (hem online hem matbu dergide) www.sabirfikir.com ve Kritik 24 (K24) sitelerinde de haber ve yazıları yayınlandı. Yeni E Dergisi’nde kültür, sanat ve sinema röportajları yapıyor. Hala Avrupa'da çeşitli ajanslara politika, ekonomi ve kültür sanat dalında haberler üretiyor. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) ve SİYAD üyesi.