Derdo Ana ve Ceviz Ağacı
SANAT - Serdar Önal'ın Bitlisli bir Ermeni kadın olan Derdo Ana’nın öyküsünü konu edinen belgeseli İstanbul Film Festivali kapsamında en İyi Belgesel kategorisinde birinciliğe layık görüldü.
Derdo Ana, 1975’e kadar Bitlis’te sekiz çocuğu ve ailesiyle yaşamını devam ettiren, kimliğini korumuş Ermeni bir kadın. Derdo Ana evlendikten sonra babası ve kardeşi dahil köydeki birçok Ermeni baskılar yüzünden Müslümanlaşıyor, o ise evlendiği için Ermeni kimliğini koruyor. Hali vakti yerindeyken, bal petekleri, koyunları ve tarlalarıyla yaşarken kocasıyla köylüler arasında bir toprak anlaşmazlığı oluyor ve tehditler almaya başlıyorlar. 1975’te Derdo Ana yayladayken kocası öldürülüyor, faili hâlâ belli değil. Tehditlerin devam etmesi ve kan davası korkusuyla dağlardan aşarak İstanbul'a kaçıyorlar. Onlar gittikten sonra toprakları çalınıyor. Derdo Ana da toprakları geri almak için mahkemeye başvuruyor ve dokuz yıllık bir süreç sonrası davayı kazanıyor. Çocukarının hiçbiri İstanbul’dan köye gelmek istemiyor ama Derdo Ana köyden kopamıyor. Her yaz mutlaka köyüne gidip cevizlerin olmasını bekliyor ve onları toplayıp İstanbul’a geri dönüyor.
Yönetmen Serdar Önal'ın bantmag dergisine verdiği bilgilere göre ceviz ağacı Anadolu'da ve Ermeniler'de kutsal bir ağaç. Halk, ceviz ağacının etrafındaki insanlar ve hayvan figürlerini içine resm ettiğine inanıyor. Gövdesi kesildiğinde içinde etrafındaki insanların resimleri görülüyor diye bir inanış var. Gerçekten Derdo'nun evinin yanındaki ceviz ağacı çok eski bir ağaç ve uzun yıllardır orada yaşananlara ve Derdo'nun yaşadıklarına, acılarına tanıklık etmesi açısından da bir sembol. Ağaçla Derdo ana arasındaki bağlardan biri de bu tanıklık. Derdo da aynen ceviz ağacı gibi ailenin, halkının tüm hikayesini bilen, kimseyle paylaşamayıp saklayan köklü ve dimdik duran bir ağaç.
Derdo Ana'nın evi köyden biraz uzakta bir mezrada duruyor. Köyden az uzakta ama Derdo Ana’nın bütün toprakları orada. Şimdi ekip biçemiyor, satamıyor ama onu görüp hissetmek istiyor. "Her şeye rağmen oradalar, o topraklardan bugün hâlâ Batı Ermenice sesi yükseliyor" diyor yönetmenin belgeseli. Derdo Ana'nı komşuları Habibe ve Huriye ve Derdo "günaydın"ı Ermenice söyleyerek, bir zamanlar Anadolu’da Hristiyan Ermenilerin yaşadığı gibi yaşıyor.
Belgeselin yönetmeni Serdar Önal'ın asıl mesleği öğretmenlik. Fakat altı yıl önce Trabzon’dan İstanbul’a gelip Marmara İletişim’de yüksek lisans yapmış. Sonra film çekmeye karar vermiş. 2012’de Türkiye’ye futbolcu olma hayaliyle gelmiş Nijeryalı bir gençle tanışınca bir yıl boyunca onun futbolcu olma çabasını 60 dakikalık bir belgesel olarak çekmiş. 2014’te kurmaca bir film çekmiş. 2015’te katıldıkları çeşitli yurt içi ve yurt dışı festivallerden ödüller aldı. Akabinde Derdo Ana’nın hikâyesini çekti.