'Halkın özüne dokunan bir müziğin izini sürüyoruz...'
Önder Birol BIYIK
ARTI GERÇEK - Yener Bulut & Ümit Durak isimlerini 'O Ses Türkiye' programıyla tanıdı Türkiye. Yarışmada ikinci olan ikili, halk müziğini rock ve çok sesli müzik formlarıyla buluşturuyor. Kısa sürede yurt içi ve yurt dışı konserleriyle yüz binlerce insanla buluşan Yener Bulut & Ümit Durak, en son Türkiye'de yaşayan İskoçyalı sanatçı Paul Dwyer'le bir düet yaptı. Popüler kültürünün gel geç ortamı içinde pek çok değerli isim şöyle bir görünüp yiterken Yener Bulut & Ümit Durak, bu kuralı yıkan az sayıda sanatçılardan… Şüphesiz bunda akademik müzik eğitiminin yanı sıra halk müziğinin derinlikleriyle kurdukları felsefi ilişkinin büyük yeri var. Yener Bulut & Ümit Durak'la müzik serüvenlerini, sanatta muhalif duruşu ve müziğin sorunlarını konuştuk…
- Sevgili Yener, Sevgili Ümit; bu konuya çok takılmak istemiyorum ama sizi Türkiye, 'O Ses Türkiye' yarışmasında tanıdı. Özellikle Ladik Semahı ile gönüllerde taht kurdunuz. Müzik anlayışınız ve yaşamdaki duruşunuz popüler kültürle çok da barışık gözükmüyor. Bu programa katılmaya nasıl karar verdiniz?
Yener Bulut - Bu güzel söyleşi için çok teşekkür ederim sevgili Önder Hocam. Yarışma dönemi avantaj ve dezavantajları göz önünde bulundurarak katılım sağladığımızı söylemek gerekir. Bu gibi yarışmalarda kendinizi müzik felsefenizden, yaşam duruşunuzdan taviz vermeden geniş kitlelerle bağ kurma zemini yakalayabileceğiniz gibi sanat kurallarının dışında ortamda kendinizi iyi ifade edemezsiniz başarısız olabilme realitesi var. Biz bu dezavantajı düşünmeden yapmış olduğumuz müziğin bu topraklar üzerindeki halklara dokunan ve onlara bu değerlerle beraber hislerimizi de yansıtmak amacıyla izlenme oranının yüksek olduğu bu programa katılmaya karar verdik. Aslında bu yarışmaya katılmamızda birazda Ümit'in isteği etkili oldu.
Ümit Durak - Gerçek şu ki; izlenme oranlarının yüksek olduğu bu programın, insanların geneline ulaşmamız ve tarzımız olan çok sesli türkü&rock formatını halklara duyurmamız açısından avantaj olduğunun bilincindeydik. Evet, müziğimizi piyasanın gel geç dengeleri içinde şekillendirecek bir anlayışa sahip değiliz. Kendi müzikalitemiz her şeyin önünde geliyor. Beslendiğimiz halk damarını çağın müzik olanaklarıyla bir araya getirerek kendi tarzımızı oluşturmak gibi bir derdimiz var. Kendi müzik ve sanat anlayışını koruyarak geniş kitlelerle bağ kurmak da her sanatçının arzusudur şüphesiz. Bu yüzden katılmamız gerektiği kanaatindeydim ve bunu Yener’e de söyledim. Sonuçları bakımından düşünüldüğünde iyi de oldu.
- Sık sık yurt içinde ve yurt dışında konserlere gidiyorsunuz. Halkla yüz yüze temas halindesiniz. Bu iç içelik müziğinize ve sanatçı kimliğinize neler katıyor?
Yener Bulut - Son iki yıldır yoğun bir tempoda çalışmalarımızı sürdürürken farklı folklorik yapıları tatma fırsatımız oldu. Yapmış olduğumuz konserler vasıtasıyla Avrupa’da ve Türkiye’de birçok kültürel ve manevi ortamları görme şansını elde etmiş olduk. Kimi zaman gittiğimiz yerlerin ibadethanelerini dolaştık, kimi zaman dernekleri ziyaret edip tozlu raflarda kalmış Anadolu kaynaklarına dokunduk. Bu bizim için inanılmaz haz veren bir durum. Halk müziği mükemmel bir dizaynla nakşedilmiş, yüzyıllarca süregelen gelenekselliğini yitirmemiş, gücünü halkın dizelerinden almış bir müzik. Edebiyatımızla iç içe girmiş ve kendiliğinden, doğal yollarla gelişmiş bir müzik. Anadolu’nun müziği o kadar geniş ve zengin ki, bu kültür kumsalından bir kum tanesi alabilene ne mutlu. Ağıtlar, zılgıtlar, hoyratlar, bozlaklar, halaylar… Bu zenginliklere sahip olmak bizim en güçlü yanımız oldu.
Ümit Durak - Halkın temel yapı taşı öz’dür. Yaptığımız müzik tarzı öze yönelik olduğu için yüreklere dokunabildik sanırım. Egeli bir babanın da, Dersimli bir annenin de ortak paydasına varabildiğimizi düşünüyorum. Halk müziği, halkı konu alan, acılarını sevinçlerini, törelerini, kaygılarını ifade eden ezgilerden oluşur. Biz de halkımıza bu yolla ulaştık ve gittiğimiz her yerde sağ olsunlar değer gördük. Türkülere gönül vermiş insanların gönüllerinde yer aldık. Kazandıklarımızın ışığında kaybettiğimiz bir şey var mı, diye hiç düşünmedik hiç. Yaptığımız müziği, halkın geçmişine ve kültürel mirasına yaslayıp, kullandığımız enstrümanlarla da bunu görsel ve işitsel yönden farklılaştırarak bir sentez oluşturmak gibi bir derdimiz var.
- Kısa zamanda tanınmanın avantajları olduğu gibi dezavantajları da var sanırım. Nitekim piyasa kuralsızlığı içinde pek çok sanatçı sabun köpüğü sönüp gidiyor. Arada çok yetenekli insanların da harcandığını görüyoruz. Popüler kültürün semptomları bunlar. Sanırım, sonuçta zamana dayanmayı sanatçının müzikalitesi belirliyor. Siz nasıl bir yol izliyorsunuz zamanın eleğinde kalmak için?
Ümit Durak - Farklı tarzların sahne aldığı, heterojen yapıya sahip bu platformlar, herkesin kendi tabanına hitap etmesine fırsat tanıyor. Müzik sofrası o kadar zengin ki, ağız tadı dediğimiz olay işte tam da burada devreye giriyor. Birinci yol, marjinal tarzları ve müzikal yapıları avantaja dönüştürmek… İkinci yol ise halk tabanlı duruş ve motifleri ilk günkü tesirini yitirmemişçesine sunabilmek. Biz ikinci yolun özünden gelenlerdeniz. Yani halkın gönlündü naçizane bir yer edinebilmişsek bu tamamen icra ettiğimiz eserler ve manadandır. Sanatın arkasında derin bir felsefe ve insan kavrayışı yoksa zamana dayanmanız çok mümkün değil. Piyasa kuralları elbette sağlam duruşlardan çok reytinge ve günlük popülariteye bakıyor ama kalıcı müzik bambaşka bir düzlemde var ediyor kendini.
Yener Bulut - Şunu eklemek istiyorum; halk seni sahiplenirse, kırılmaz zırhı omuzlarına aldın demektir. Geniş kitlelerle buluşmak ve halk tabanlı motifleri aynı paydada bir araya getirmek elbette ki büyük maharet gerektiren bir şey. Biz bunu yapmayı amaçladık. Halkın özüne dokunan bir müziğin izin sürüyoruz. Ezgileri doğru armonilerle birleştirip sunmak… Özümüzün yüzyıllarca süregelen kökleşmiş ve derinleşmiş manasına ve duyumsal ahengine ulaşmaya çalışıyoruz. Farklı kültürlerin kendine özgü, yüzyıllarca o kültürle birlikte olgunlaşmış müziğini uyum içerisinde icra etmeye çalışıyoruz. İnce eleyip sık dokumanın önemi burada ortaya çıkıyor. Teknoloji ve popülarizmin yaygın olduğu bu dönemde müzikal yönden uygun bir dille iletişim kurmak gerekiyor. İşte o zaman halk seni anlıyor, benimsiyor ve sürekli yeni sentezlenmiş eserlerle sizi görmek istiyor.
- Anadolu’nun otantik halk müziğini formunu bozmadan rock müziğin kalıpları ile buluşturarak çok sesli bir müziğin izini sürüyorsunuz. Zor bir kulvar aslında...
Yener Bulut - Dünya değişiyor, beğeniler ve tercihler değişiyor. Ülkemizin büyük çoğunluğunu oluşturan gençlerimiz global tarz olan rock müziğine oldukça ilgili. Rock & türkü sentezinin albenisini aşılamak istiyoruz. Elektronik enstrümanların deşarj edici enerjisinin olduğu açık. Bu enerjinin halk müziğinin armonize edilmesinde ve icra edilmesinde hiçbir mahzuru olmadığı gibi artılarının olduğu aşikâr... Yapmış olduğumuz müzik popüler müzik türlerinden farklı. Anadolu’nun tüm renklerini ve ahengini yansıtan bir yapı olmasından dolayı büyük bir kitle tarafından özümseniyor. Kimi zaman hafif makamsal-modal yapılarla sakin ve dingin ruh halimizi müziğimizle icra ederken, kimi zamanda sert usullerimizi yani ritimlerimizi bu icra içerisine dâhil ederek değişiklik isteyen dinleyicilerle aynı anda buluşabiliyoruz. Anadolu’nun renkleri müziğin evrenselliğiyle bütünleşince ortaya çok güzel bir bütünlük çıkıyor. Biz kaynak olarak Anadolu toprakları üzerinde yetişen Pir Sultanları, Aşık Mahzuni Şerifleri, Ruhi Suları, Aşık Daimileri, Sümmanileri, Firik Dedeleri, Nesimileri alıyoruz kendimize. Batı müziği ve çok sesli formları kendi beceri ve müzik birikimimizle bu kaynağa taşımaya çalışıyoruz. Ses, uyum ve ahenk bakımından kendi sesimizi Anadolu’nun müziğiyle harmanlıyoruz.
Ümit Durak - Tarzımızı tarif ederken, Popüler Halk Müziği, diyoruz. Buradaki ‘popüler’, tüketim kültürünün piyasa popülerliği değil elbette. Halk müziğini klasik bir şekilde icra etmek gibi bir gayemiz yok. Tabi ki daha önce söylediğim gibi öz’ünü bozmadan icra etmekten bahsediyorum. Blues, Jazz, Funk ve R&B motifleri aranjelerimizde kullanıyoruz. Anadolu müziğimizin oldukça zengin ‘Ayak ve Makamsal’ çeşitliliğini Batı müziği modal yapılarıyla ve Ritm tarzlarıyla birleştirdiğimizde ortaya muazzam bir yorum ve tarz çıkıyor. Dediğim gibi genç kitleyi türkülerimize çekebilmek çok önemli. İki yaşındaki bir bebeğin tv başında deyişlerimize vücut diliyle eşlik ettiğini gördüğümüz gün ne kadar da doğru bir yolda olduğumuzu bir kez daha anladık.
- Biliyorsunuz, internetin, akıllı telefonların çıkışı ile birlikte albüm devri sona erdi. Bu müzisyenlerin ekonomik gelirlerini önemli ölçüde düşürdü. Mesela 1980’li, 90’lı yıllarda başarılı bir albümle sanatçının bütün hayatı bir anda değişiyor, büyük maddi imkânlara kavuşabiliyordu. Bugün artık bu olanak kalmadı. Sanatçılar çok çok bir single çıkartabiliyor ve daha çok konserlerle geçimlerini sağlıyorlar. Şarkı türkü söylemek, müzisyen olmak eskisi kadar cazip bir iş olmaktan çıktı artık. Siz bugün müzik dünyasının içinde bulunduğu sorunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ümit Durak - Biliyor musunuz sürekli olarak bizim de analiz etmeye çalıştığımız bir konu bu. Maalesef sanat ulaşılabildiği derecede değer kazanacakken tam aksine değer kaybetti. Teknolojik alt yapının güçlü oluşu, maneviyatın ve emeğin ucuza elde edilmesine yol açabiliyor. Geçmiş dönemlerde, gerek aranje gerekse de sözleri bakımından halka ulaşabilen bir eser o sanatçının fark edilmesini sağlıyordu. Şimdi paylaşım ve dayanışma yerini magazinsel rekabete bırakmış durumda.
Yener Bulut - Ümit’in dediği gibi sürekli konuşup düşündüğümüz bir konu. 80’ler ve 90’ların etkisi devam ediyor mu diye soruyoruz kendimize. Pop ve rock müziğimizin halen o dönemin etkisinde olduğunu görebiliyoruz. Ama yanlış olan şu; sadece geliştirmekle kaldık. Yeni tarz ve oluşumlar risk faktörü olarak görüldü. Sanat camiasına bir eleştiri yapmadan geçmek istemiyorum. Şimdi her şey aynı... Sözler de aynı, müzik kalıpları da... Tercih edilmeme ve maddi daralma yaşama gerçeğinde bunun etkisinin olmadığını söylemek yanlış olur. Biz müziği bir gelir kapısından çok bir kültür devamlılığı olarak görüyoruz. Sevdiğimiz işi sevenlerimizle paylaşma duygusu ve onların da bu duyguyu yaşamasını sağlamak için gerekli bütün argümanları özümüzü bozmadan değerlendiriyoruz.
- Sanatta muhalif bir duruşunuz var. Muhalif sanatçıların sorunları, diğer sanatçılara göre çok daha fazla. Biraz muhalif sanatçıyı konuşsak…
Ümit Durak - Doğa, sanat ve insan... Bunlardan besleniyoruz. Bu üç olgunun karşısında duran herkese muhalifiz. Sanatın sınırlarının olduğunu düşünmek, kalıplar içerisinde sıkışmaktan öte geçmez. Maalesef muhalif sanatçılar sıkıntı yaşayan taraf olmuşlardır. Muhalif olmak aykırı olmak değildir. Bu gerçeğin karıştırılması, muhalif anlayış ve halk arasında dinamo görevi gören sanatçıları yanlış aksettiriyor. Sanat, hiç kimseye ve hiçbir şeye bağımlı olmamalı. Evrenselliğini yitirdiği an araç olmaktan öteye gidemez ve bu kendi olgusuna aykırıdır.
Yener Bulut - Düşüncelerin, sanatın ve değerlerin bir bütün halinde işleyişi sanatçı için mükemmel bir resimdir. Bu resmin detayları; acıları, toplumsal olayları, doğal olayları ve insan psikolojisini ilgilendiren konular olduğu için görmezden gelinemeyeceği bilinmelidir ve bunu bildirmesi gereken kişi sanatçı kişidir. İşte burada muhalif olgusu kendisini hissettiriyor. Aktarımda toplum tarafından zorluklar yaşanması, doğru bilinenin yapılmayacağı anlamına gelmez. Asıl olan, topluma aktarım ve haklılık realitesinin oluşmasıdır. Sanatın tanımını bilmemek, yolunda olduğumuz erkâna uymaz. Erkan şunu söyler: incitme ve hoşgörülü ol…
- Bitirirken, yeni projelerinizi sormak istiyorum.
Yener Bulut - Bir albüm projemiz olacak. Yaz döneminde single çalışmamız var. Eserlerimiz hazır durumda. Yine özümüzü yansıtan ve halk folklorik yapısına uygun eserler seslendireceğiz. Bunun yanında Türkiye ve Avrupa konserlerimiz devam edecek. Düet yapacağımız sanatçılar var. Görüşmelerimiz başlamış durumda. Çalışmalarımız olgunlaşınca sosyal medya üzerinden paylaşacağız.
Ümit Durak - Yener’in söylediklerine ek olarak kendimize ait deyişlerimiz ve türkülerimiz var. Bu çalışmaların aranjelerini yapmak ve kayıt altına almak üzere çalışmalarımız var. Klip tasarımlarımız devam ediyor. Halkın saygısı ve sevgisini hak etmek ve yitirmemeye çabalıyoruz. Ayrıca bu güzel söyleşi için Yener ve Ümit olarak sana çok teşekkür ediyoruz.