İlhan Sami Çomak'ın sarsıcı otobiyografisi: 'Hayat Seni Çok Seviyorum'
Mehmet ALTUN
Artı Gerçek - 28 yıldır cezaevinde bulunan hükümlü şair İlhan Sami Çomak’ın çocukluğunu, hayata ve şiire bakışını, adalet arayışını anlattığı 'Karınca Yuvasını Dağıtmamak' kitabından yola çıkarak kaleme aldığı 'Hayat Seni Çok Seviyorum', taşıdığı şiirsel kuvvet ve lezzetle sarsıcı bir otobiyografi olma özelliğini taşıyor.
Geçtiğimiz ay Kadıköy Moda Sahnesi'nde prömiyeri yapılan oyun tiyatro severler tarafından büyük ilgiyle karşılandı. Bu beğeninin arka planında hiç kuşkusuz ki; eseri kaleme alan Çomak'ın, eserde çocukluğunu, hayata ve şiire bakışını, adalet arayışını sarsıcı bir biçimde ortaya koyması yatıyor.
Öte taraftan usta tiyatro yönetmeni Kemal Aydoğan'ın eserle kurduğu bağ; onu özümseme yeteneği, eseri bir oyun olmanın ötesine taşıyor. Dolayısıyla Çomak'ın metne sızdırdığı şiirsel kuvvet ve anlatısını yorumlama yeteneğindeki samimiyet, izleyiciyi kendine hayran bırakıyor.'Hayat Seni Çok Seviyorum', Diyarbakır'dan sonra 18-19 Kasım tarihlerinde Kadıköy Moda Sahnesi'nde İstanbullu tiyatro severlerle yeniden buluşacak.
Oyunun Sahne Tasarımını Bengü Günay, Işık Tasarımını İrfan Varlı yapıyor. Oynayanlar ise Ali Tekbaş ve Gülseven Medar.
'HAYAT SENİ ÇOK SEVİYORUM” ŞAİRİN YAŞADIĞI HUKUKSUZLUĞU YENİDEN GÜNDEME TAŞIYOR'
Hakkında adil bir yargılama yapılmadığı AİHM kararıyla kesinleşmesine rağmen 28 yıldır cezaevinde bulunan hükümlü şair İlhan Sami Çomak tarafından yazılan “Hayat Seni Çok Seviyorum” adlı oyunu büyük ses getirmenin dışında, şairin yaşadığı hukuksuzluğu da yeniden gündeme taşıyor.'BU ADALETSİZLİK SADECE İLHAN SAMİ’NİN DEĞİL ASLINDA HEPİMİZİN BAŞINA GELMİŞ BİR ADALETSİZLİK'
Yönetmen Kemal Aydoğan, basına verdiği bir mülakatta kendisinin oyunu yapmaya sevk eden motivasyonunu, “İlhan Sami’nin adaletsiz bir biçimde 28 yıldır cezaevinde olması beni bu oyunu yapmaya sevk eden temel unsur. Çünkü bu adaletsizlik sadece İlhan Sami’nin değil aslında hepimizin başına gelmiş bir adaletsizlik. Kimsenin bu tür adaletsiz bir cezalandırmayla özgürlüğü elinden alınamaz. Bu insan haklarına aykırı bir durum. Bunu kendi adıma bir sorumluluk olarak sayıyorum ve gündeme getirmenin gündemde tutmanın gerekli olduğunu düşünüyorum. İlhan Sami’yi aslında 7-8 senedir takip ediyorum. Başına gelen felaketi bir tür kendi başıma gelmiş gibi de hissediyorum. Bu sadece İlhan Sami’ye değil aslında tüm adaletsizliğe uğramış herkes için geçerli. İlhan Sami’nin avantajı tabii şiir yazıyor ve o şiirlerden bir oyun yapma imkanı var mı diye de düşündürtüyordu.
Fakat en son “Karınca Yuvasını Dağıtmamak” diye bir biyografisi çıktı İletişim Yayınları’ndan. Ondan sonra oyun yapma düşüncesi daha mümkün hale geldi. Çünkü şiirdense otobiyografi aslında daha sahneye taşınır bir şeydi. Çok güçlü bir otobiyografi. “Karınca Yuvasını Dağıtmamak” hem İlhan Sami’yi, hem coğrafyayı, hem yaşadığı adaletsizliği çok derinlemesine ayrıntılı bir biçimde anlatıyordu. Ben o kitaptan bazı bölümleri seçtim oyun yapmak üzere. Sonra vasisi İpek Özel’le birlikte konuşurken, “Acaba bu seçtiğim bölümlerden İlhan Sami bir oyun yapar mı? Yeniden bir oyun yazar mı?” diye bir fikir gelişti. Hem de mahpusta belki zamanı onun adına kolay geçmesini sağlarız diye. İlhan Sami de sağ olsun kabul etti bu fikri. Bir ay içinde oyun yazıldı. Sonra da Gülseren ve Ali’yle buluştuk. Bu oyunu okudular, çok sevdiler. O günden beri de işte oyunu yapmak, sahneye taşımak üzere birlikte çalışıyoruz” şeklinde açıklıyor.AMED'DE KENDİ SEYİRCİSİYLE BULUŞMAYA GÜN SAYIYOR
Zira İlhan Sami Çomak, 1994 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü’nde öğrenciyken, "yoğun işkenceler gördüğü bir gözaltı sürecinden sonra tutuklanarak cezaevine kondu. Yıllardır devam eden adalet mücadelesine rağmen 2022 yılı itibariyle hâlâ cezaevinde bulunuyor." Çomak, süreç içerisinde "sadece adaletsizliğin pençesine düşmüş biri değil, şiirleri birçok dile çevrilen, dünyaca tanınan bir şair oldu aynı zamanda. Yaşadığı tüm hukuki mağduriyete rağmen yüzünü her zaman yaşamaya, umuda, sevgiye çeviren Çomak, 'Karınca Yuvasını Dağıtmamak’ kitabından yola çıkarak çocukluğunu, tutuklanma hikâyesini, şiirinin arkasında yatanları, hayata bakışını ve adalet arayışını sahici bir şair duyarlılığıyla, yalın ve bir o kadar da sarsıcı biçimde anlattığı “Hayat Seni Çok Seviyorum” adlı bir de oyun kaleme aldı. İşte Aydoğan'ın yönetmenliği ve Ali Tekbaş ile Gülseven Medar'ın oyunculuğuyla ete kemiğe bürünen o sarsıcı oyun Amed'de kendi seyircisiyle buluşmaya gün sayıyor. 'ADALET HAYATIMA ÇELME TAKTI, YERE DÜŞTÜM, YERE ÇOK KÖTÜ DÜŞTÜM'
İlhan Sami Çomak, hayatla kurduğu bağı; “... adalet hayatıma çelme taktı, yere düştüm, yere çok kötü düştüm ve doğrulup kalkmak yıllarımı aldı ama beni zehirleyecek hislerden, insan olmanın güzel yönlerini hatırımdan çıkarmayarak, bir şekilde sakınmayı bildim.” diye anlatıyor ve “Umutsuzluğun ağır karanlığını tartmak, kalbe ve akla çöken sessizliğin çoraklığını dağıtmak, hayatı derli toplu tutmak için umut hep yanımda oldu veya ondan uzaklaşmadım” diye de yaşama bağlılığını özetliyor.
'MÜMKÜN OLSA YAŞARDIM, HER HALİYLE, HER DUYGUYLA YAŞARDIM'
Çomak, “Mümkün olsa yaşardım, her haliyle, her duyguyla yaşardım. Olmadı, olmuyor. Ben de yaza yaza, kalemimi de, duygularımı da güzellikten ve iyilikten yana çalıştırarak hayattan vazgeçmediğimi göstermeye çalıştım” diyor.
“İlhan Sami Çomak’ın tekil varlığında bir bölgenin yaşadığı acıların tümünü hissetmek mümkün. Bir coğrafyada dolaşıp, bir evde, bir masalda konaklayabiliriz. Sadece acıları, şiddeti, savaşı, ayrımcılığı, nefreti değil, sevgiyi de yoğun biçimde koklayıp, dokunabiliriz. Aslına bakılacak olursa bir şairle birlikte çocukluğu dolaşıyoruz, gençliği... İnsana türlü yollar çizen kadere de, iradeye de tanıklık ediyoruz” (Kültür Sanat)