Kadir İnanır: En önde giderim, yeter ki adı 'barış' olsun

Kadir İnanır: En önde giderim, yeter ki adı 'barış' olsun
İnanır, hayalindeki film projesini, çözüm sürecinde Akil İnsanlar Heyeti'nde neden yer aldığını anlattı, Türkiye'de siyasi partilerin politikaları hakkında konuştu. İnanır, olası bir barış sürecine ilişkin "En önde giderim, yeter ki adı barış olsun" dedi.

Artı Gerçek - Yeşilçam'ın usta oyuncularından Kadir İnanır, Türkiye'nin köklü siyasi sorunlarından ekonomik krize; 4 Nisan 2013'te çözüm süreci kapsamında kurulan Akil İnsanlar Heyeti'nde yer almasıyla ilgili eleştirilere ve 14 Mayıs Genel Seçimleri'ne kadar pek çok konu hakkında konuştu. DEM Parti'de Başak Demirtaş'ın ses getiren adaylık hamlesi hakkında da konuşan İnanır, yeni bir barış sürecinde aktif sorumluluk alıp almayacağıyla ilgili "Bugün çağırsa yine en önde giderim, yeter ki adı ‘barış’ olsun. dedi.

T24'ten Cansu Çamlıbel'in sorularını yanıtlayan oyuncu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çözüm sürecindeki rolüyle ilgili de "Erdoğan çıkmadı o yola. Erdoğan’ın tek başına yaptığı iş değil o...Ben sana belgesini verebilirim bunun. Erdoğan hazırlamadı ama o sahip çıktı sürece." ifadelerini kullandı.

1968'den bu yana sinema kariyerini sürdüren oyuncu, uzun zamandır beyaz perdeden uzak kalmasıyla ilgili de Türkiye'de sinemanın içinde bulunduğu ticari koşullara ve sansüre vurgu yaparak şunları söyledi:

"1 milyon doları olmayan film çekmesin, sonra Kültür Bakanlığı’ndan o filmin sinemalarda oynaması için belgeyi alacaksın. Üçüncüsü, filmi çeken patronun, “Şunu şunu koyma, benim başımı belaya sokma” diye baskısı olacak. Dördüncüsü, sinema sahibinin, “Sinemamın başına bir şey gelir” şeklindeki stresini üzerine alacaksın. Bak kaç türlü sansür aşaması var. En sonunda da bence sansür kelimesinin en ağırı olan bir maddeye gelip tosluyoruz. Ne biliyor musun? Vali vesayeti..."

SUR'DA ÖLDÜRÜLEN HAKAN ASLAN'IN BABASINI ANLATACAK: O TORBANIN İÇİNDEKİ KEMİKLERİN SAHİBİ KİM?

Bir gün mümkün olursa çekmek istediği filmin konusunu açıklayan ve senaryoya dair de ipuçları veren İnanır, telefonunda Diyarbakır Sur’da sokağa çıkma yasakları sırasında öldürülen Hakan Aslan’ın kemiklerinin 7 yıl sonra verildiği babası Ali Rıza Aslan’a ait fotoğrafi göstererek "O filmi çekeceğim de, bugün o filmi gösterecek salonu kim verecek bana? O torbanın içindeki kemiklerin sahibi kim? Onu anlatmadan böyle bir film çekilir mi? “Oğlunu bulduk” diyorlar, morga gidiyor, oradan torba veriyorlar. Çok güzel bir hikâye ama çok zor tabii." dedi.

Çamlıbel'in İnanır'la yaptığı röportajdan önemli satır başları şöyle:

- Eğer geçen sene mayıstaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefetin adayı Kemal Kılıçdaroğlu seçilmiş olsaydı, iktidar değişseydi, Türkiye demokrasi yolunda bir nebze daha umut verecek bir sürece girmiş olur muydu sizce?

Hayır. Bir takım siyasi kavramların savunucusu olmak istiyorsan, onu senden daha fazla ve daha uzun süredir yapan var zaten. Senin düşüncen ne? O iktidara sahip olmak isteyenler, halka farklı ne vaat ediyor? Daha önce aynısını vaat etmiş olanın yaptığının aynısını yapacaksan senin bir farkın kalmıyor ki. Her kelime milliyetçi söyleme bağlanıyor.

“Çözüm sürecini Erdoğan hazırlamadı, o sadece sahip çıktı”
- Sizinle birlikte Erdoğan’dan bahsederken 11 sene önceye dönmeden tam bir perspektif koyamayız. Erdoğan, 2012 sonunda Kürt sorununun demokratik yollardan çözümü için bir yola çıktı ama o yolculuk çok kısa sürdü. Sonra da zaten direksiyonu tam aksi istikamette bir politikaya kırdı.

Erdoğan çıkmadı o yola. Erdoğan’ın tek başına yaptığı iş değil o.

- Siz bir miktar işin içindeydiniz. Hem Akil İnsanlar Heyeti üyesiydiniz hem de Kürt siyasi hareketinden aktörlerle çok yakın ilişkileriniz oldu, hala da var. Nasıl ilerlerdi o süreç biraz anlatın. Erdoğan’ı kim o yola yönlendirdi?

Ben sana belgesini verebilirim bunun. Erdoğan hazırlamadı ama o sahip çıktı sürece.

"Demirtaş tutanaklardan açıkladı, fikir Öcalan’dandı, Erdoğan uyguladı"
- Ha belgesi de var…

Sen de bulabilirsin hemen. Selahattin Demirtaş mahkemede açıkladı onu. Mahkeme tutanaklarına girdi. Nisan 2018’deki duruşmada Demirtaş, İmralı’da Abdullah Öcalan ile yaptıkları bir görüşmeye atıfla anlattı. Hatırlarsanız, Demirtaş partisinin İmralı Heyeti’ndeydi. Dedi ki; “Benim katıldığım bir toplantıda akil insanlar konuşuldu. Akil insanlar grubu oluşturulmalı denildi. Bu, Öcalan’ın önerisiydi. Ne bizim ne hükümetin önerisiydi. Kim hayata geçirdi, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan. Akil İnsanlar Komisyonu kurdu, ilk toplantısını kendisi Dolmabahçe’de yaptı. Burada tutanakları var, okuyayım size.”

'AYDIN DOĞAN'IN KIZI DA VARDI'

- Tabii bahsettiği tutanaklar devletin arşivindedir, haklısınız. Ama bunu siz kendi zaviyenizden bildiğiniz kadarıyla anlatın istiyorum. O süreçte siz ‘Akil İnsanlar Heyeti’ içinde olmayı kabul ettiniz.

Akil İnsanlar’ın içinde Mithat Sancar da vardı. Ondan niye bahsetmiyorsunuz?

- Mithat Sancar’dan randevu bekliyorum, bir noktada konuşmayı kabul ederse ona da sorarım elbette.

Millet niye sormuyor? O gün o heyette olup da bugün Türkiye’ye giremeyen bir sürü kurum başkanı var. Aydın Doğan’ın kızı bile vardı.

'AKİL İNSANLAR HEYETİ'NDE ÖZGÜR ÇALIŞTIM'

- Akil İnsanlar Heyeti üyesi olduğunuzda size yöneltilen eleştiriler kızdırmış sizi, fark ediyorum ki hala da kızgınsınız aslında.

Bir kere ‘Akil İnsan’ konusunda anlaşalım. ‘Akil insan’ demek agâh demek değil ki, her konunun uzmanı demek değil ki. ‘Akil’ dediğin bir konuda bilgi birikimi olan, o sorunları çözmek için bilgi birikimi ve heyecanı olan insandır. Ben zaten o işe girerken, “özgür çalışabilirsem” diye girdim.

- Özgür çalışabildiniz mi peki?

Ben özgür çalıştım, ben her yerde özgür çalışırım.

'YETER Kİ ADI ‘BARIŞ’ OLSUN.. BAŞKA HİÇBİR ŞANSIMIZ YOK. İNANMAYA BİLE MECBURUZ'

- O sürecin üzerinden geçen 10 senede ülkede özgürlük alanlarının tümünü boğmaya dönük baskıcı ve aşırı güvenlikçi politikalara geçen, otoriter bir devlet anlayışına sarılan, dışlayıcı bir milliyetçilik tanımını temsil eden bir siyasi partiyi kendine iktidar ortağı seçen bir Erdoğan bugün yeniden ‘çözüm’ için yola çıksa… Sizi de kendisine destek olmaya davet etse, yine gider misiniz?

En önde giderim, yeter ki adı ‘barış’ olsun. Mecburuz, başka hiçbir şansımız yok. İnanmaya bile mecburuz.

- 2013’te o sürecin içinde olduğunuz için size denilmeyen laf kalmadı. Anlatma şeklinizden söylenenlerden alındığınızı da anlıyorum. Ama tüm bunları rağmen Erdoğan bugün benzer bir yola yeniden çıksa ve sizi davet etse gideceğinizi söylüyorsunuz.

Erdoğan değil, kim söylerse söylesin giderim. Derim ki; “Gel kardeşim deneyelim, acele edelim.”

- Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan da size şu ortamda yeniden teklif getirmez sanırım. Farklı görüşlere tahammülü olamayan bir lider görüntüsünde. O yüzden bugün olsa size teklif getirmezdi herhâlde.

Orası belli olmaz. İşte o konularda başa dönerim. Bütün bunlara biz karar vermiyoruz.

- Son seçimde yani 2023’te Yeşil Sol Parti’den teklif almadınız mı?

Hayır almadım.

- Ama çok haber çıktı bu konuda. Siz de o dönem, “Uzun yıllardır birçok kez milletvekilliği teklifleri aldım. Tüm bu teklifler benim için kuşkusuz onur vericidir ama ülkemizde siyaset, halk tarafından saygın bir kurum haline gelmediği sürece aktif siyaset yapmayı düşünmüyorum” diye açıklama yapınca biz de haliyle teklif geldi ama kabul etmediniz diye düşündük.

Tonlarca haber çıktı. Ama herhâlde bir tek parti genel merkezleri okumamış onları.

Yeşil Sol Parti’den bir açıklama beklediniz ve gelmedi mi?

Ne güzel işte bir ay boyunca bu haberi kullandılar.

YSP’nin sizin isminiz üzerinden reklam yaptığını mı ima ediyorsunuz?

Bilmiyorum kim yaptı bunu.

- Bu sözlerinizden seçime YSP adıyla giren bugünün DEM Parti yönetimine dönük bir kırgınlığınız olduğunu anlıyorum.

Kırgınlık değil. Böyle bir siyasi anlayışın yaşandığı bir dünyaya girmek istemedim.

Onlar da mı ‘düzen partisi’ oldu sizce?

Düzen partisi olmayabilir ama kendi düzenlerinin buna müsaade etmediğini görmüş olabilirler. Mesela 200 bin TL maaş fena değildir yani. Rozet de fena değildir yani.

Her gittiğin yerde bedava yemek de önemli olabilir. Bunları insanlar düşünebilirler. Ama ben milletvekili olsaydım o rozeti takmazdım.

Röportajın tamamına buradan erişebilirsiniz. (KÜLTÜR SANAT)

Öne Çıkanlar