Olivia Colman depremzedeler için Nazım Hikmet şiiri okudu
Artı Gerçek - İngiltere'nin başkenti Londra'daki Royal Albert Hall'de, 'War Child' ve 'Turkey Mozaik Foundation' birlikteliği ile Türkiye ve Suriye’deki depremzedeler için önceki gece bir yardım konseri düzenlendi. Dünyaca ünlü İngiliz oyuncu Olivia Colman da, etkinlikte Nâzım Hikmet'in 'Yaşamaya Dair' şiirini okudu.
Colman'ın Nâzım Hikmet şiiri okuduğu anların görüntüsünü, Gerçek Gündem yazarı Bahar Akpınar sosyal medya hesabından paylaştı.
Ve dün gece.. @RoyalAlbertHall un muhteşem sahtesinde Colman’ın, “Yaşamak şakaya gelmez,
— Bahar Akpınar (@baharakpinar) April 16, 2023
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın..” dediği o anlar.. #SoundsOfSolidarity #DepremiUnutmaUnutturma #NazımHikmet#OliviaColman pic.twitter.com/lkZjB4sp8c
OLIVIA COLMAN KİMDİR?
Tam adı Sarah Caroline Olivia Colman olan oyuncu, 30 Ocak 1974'te Norwich, Norfolk, İngiltere'de doğdu. Channel 4 (Britanya)'da yayınlanan komedi dizisi Peep Show'da canlandırdığı Sophie Chapman karakteri ile tanınan oyuncunun rol aldığı diğer televizyon komedi dizilerinden bazıları ise şunlardır: Green Wing, Beautiful People, Rev ve Twenty Twelve.
Gerilim mini dizileri The Night Manager'daki performansı nedeniyle En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Altın Küre Ödülü kazandı, Primetime Emmy Ödülü'ne aday gösterildi. Komedi programı Fleabag'deki performansıyla da Üstün Yardımcı Kadın Oyuncu için Primetime Emmy Ödülü'ne aday gösterildi.
2018'de çekilen Sarayın Gözdesi (Favourite) filminde Büyük Britanya Kraliçesi Anne'i canladırdığı rolüyle En İyi Kadın Oyuncu Oscar Ödülünü, Müzikal ve Komedi dalında En İyi Kadın Oyuncu Altın Küre ödülünü kazanmıştır.
YAŞAMAYA DAİR
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
Diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
Bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
"Yaşadım" diyebilmen için... (KÜLTÜR SANAT)