The Boys: Süper kahramanlığı pazarlamak

The Boys: Süper kahramanlığı pazarlamak
The Boys, süper kahraman kültleri için yapılan en iyi uyarlama olabilir. İnsanları artan vergilerden, hayat pahalılığından veya insan hakları ihlalinden kurtaran bir süper kahraman pek hatırlamıyorum.

Suzan DEMİR


İlk sezonu 2019’da başlayan The Boys, iki yıl aradan sonra dördüncü sezonuyla geri döndü. İlk üç bölümü Amozon Prime’da yayınlanan dizi Garth Ennis ile Darick Robertson’ın aynı adlı çizgi romanından uyarlanan, bir tür süper kahraman dizisi. Bir tür diyorum zira merkezde süper kahramanları değil, onların orantısız güç kullanımına karşı savaşan ve The Boys adını alan gerçek insanları izliyoruz. Son sezona geçmeden önce bilmeyenler ya da yeni tanışacaklar için The Boys’tan bahsedelim.

Vought International adlı bir şirketin Süper 7’li (The Seven) olarak markalaştırdığı bir grup süper güçte insan var. Bunların karşısında ise eski bir CIA ajanı olan Billy Butcher (Karl Urban), sevgilisi bir süper tarafından öldürülen Hughie Campbell (Jack Quaid), Frenchie (Tomer Capon) ve The Boys’un süper güçlere sahip tek üyesi Kimiko (Karen Fukuhara) var.

wallpapersden-com-butcher-the-boys-power-amazon-1920x1080.webp

Süper 7’liyi tek tek saymayacağım zira bazıları sezonlar içinde diziden çıktı ya da yeni süperler geldi veya saf değiştirdiler. Ama bunlar arasında lider konumunda olan Homelander (Antony Starr) ve daha sonra The Boys’a katılan ve hatta son sezonda tamamen takımdan olan Starlight (Erin Moriarty) var.

The Boys’un amacı süperlerin orantısız güçlerini ifşa ederek onların da insanlar gibi yasalara tabi olmasını sağlamak, üç sezon boyunca da bunun için uğraşıyorlar. Süperlerin kaynağı ise diğer süper kahraman evrenleri gibi dünya üstü değil. Amerikalıların her suçun kaynağını kendileriyle alakalı değilmiş gibi Nazilere atması burada da devreye giriyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan kaçan birkaç bilim insanı üstün ırk yaratmaya çalışırken bu şirketi kuruyor ve süperler böyle ortaya çıkıyor. Hatta 7’li dışında da süper güçleri olan çok sayıda insan var ama onların, şirketin marka yüzü olması her zaman mümkün olmuyor. Bu şirketin Nazilerle bağı Amerika’da daha sonra Nazilere dair ortaya çıkan birçok şeye gönderme olabileceği gibi “kötülükten” kendilerine fazla azade görmeleri de sayılabilir.

the-boys-season-4.webp

Tabii burada bir diğer önemli şey ise “marka” olmak. Süper 7’li günümüz sosyal medya alanlarını da kullanan, filmleri, ürünleri olan starlar. Hatta insanlığı kurtarmaları bile bu starlık kapsamında birer kurgu. İlk ortaya çıktıklarında örneğin Soldier Boy gibi ABD’nin savaş operasyonlarında kullanılmışlar; fakat daha sonra hisseleri borsada, kendileri Instagram'da birer popüler kültür ikonuna dönüşmüşler. Gerçi süper kahraman kültleri için yapılan bu anlamda en iyi uyarlama olabilir The Boys. Şahsen insanları artan vergilerden ya da hayat pahalılığından veya insan hakları ihlalinden kurtaran bir süper kahraman pek hatırlamıyorum. Varsa yoksa buradaki kurgu kurtarma operasyonları gibi kazalar, sokak arası çeteler vs. Bu anlamıyla kapitalizmle borsadan markaya göbek bağının kurulması eleştirel anlamda iyi bir tespit.

Bu yozlaşmış “kahramanlık”, devletin belli sınırlar içinde tutmaya çalıştığı ama bazen “başarılı” olamadığı alanlara da giriyor. Örneğin ikinci sezonda Vought karşıtı bir politikacı olan Victoria Neuman (Claudia Doumit) diziye girdi. Bu kısım biraz spoiler barındıracak şimdiden uyarayım; ancak sonraki sezonda Victoria Neuman’ın da aslında bir süper olduğunu öğrendik. Şimdiki sezonda başkanlık yarışında olan Victoria Neuman, bu sırrın ifşa olmasıyla The Boys’un hedefinde ve o da Homelander ile belli çıkarlar çerçevesinde ortak iş yapıyor. Buradan dördüncü sezona bağlayarak devam edelim.

lg44dpp1aoq91.webp

Üçüncü sezonda bazı karmaşık gizleri çok da fazla söylemeden Homelander’ın bir oğlunun ortaya çıktığını belirtelim. Ryan (Cameron Crovetti) aynı zamanda Butcher’ın da eski eşinin oğlu. Ryan’ın özelliği genleri babasından doğrudan almak, yani bir tedavi sürecinde değil doğrudan bu genlerle doğmak. Üçüncü sezonun sonunda Homelander kendi hayranlarına oğlunu tanıtırken bir Starlight fanı tarafından protesto ediliyor ve orada o fanı öldürüyordu. Dizinin yaratıcısı Eric Kripke bu sahnenin Trump’a bir gönderme olduğunu açıkladı. Kripke’ye göre Trump herkesin gözü önünde birini vursa da ceza almayacaktı. Gerçi o dönem Kongre baskını düşünülürse evet, Trump ateş etmedi ama birileri öldü fakat sonra başka bir davadan suçlu bulundu, tabii hâlâ başkanlık seçimlerinde aday.

Bu sezonda Kripke’nin gönderme yaptığı siyasi figürün bu defa takipçileri var dizide. Alt-Right yani Alternatif Sağ denilen, benzerlerini artık her ülkede gördüğümüz (bkz: Türkiye ya da AP seçimleri) aşırı sağcı ve beyaz milliyetçi siyasi hareket, süper kahramanlar hayranlığı ile ortaya çıkıyor. Homelander taraftarları bu alt-right kitleyle temsil edilirken karşılarında ise Starlight fanlarının kurduğu sivil toplum kuruluşları var. Dizi bu anlamıyla Amerikan iç siyasetine epey gönderme yapıyor yine.

the-boys.webp

Sezonun dramatik unsurlarına gelirsek, bu defa Homelander’ın biraz odakta olduğunu söyleyebiliriz. Bir yandan bu kitleler üzerinden bir kargaşa planı yapmaya devam ederken diğer yandan orta yaş krizine giriyor. Diğer tarafta ise Butcher’ın The Boys’la zayıflayan ilişkileri, Ryan’ın ise Vought dünyası ile karışan kafası var. Tabii dizi dördüncü sezona çok hareketli başlamadı ama hâlâ çok kanlı.

Diziden bir sahne ile The Boys evrenine dair en özet şeyi söyleyerek bitirelim. Homelander bu sezonda kafası karışık oğluna, “Kendini pazarlaman gerekli” diye öğüt veriyor. Ryan babasını pek anlamasa da ekran başındakiler meseleyi anlıyor. Kapitalizm, gölgesinde oturamadığı süper kahramanlığı pazarlar…

Öne Çıkanlar