Van'da yaşayan LGBTİ+'lar anlatıyor: 'Şiddet ve intiharlar artıyor, herkesin aklında iltica var'
Şenol BALI
VAN - Türkiye'nin birçok kentinde iş yaşamında ve günlük yaşamda baskılara maruz bırakılan, hedef gösterilen, tehdit edilen LGBTİ+'lar Van'da da aynı sorunlarla karşı karşıya kalıyor.
Baskıların sistematik bir şekilde devam ettiği kentte, 3 Haziran 2015'te Sinan Akyüz (Neçirvan) intihara sürüklenmiş, Ah Tamara LGBTİ+ Platformu'nun 2017’de kapatılmasının ardından LGBTİ+’lara yönelik çalışma yürüten dernek veya oluşum kalmamıştı. Ancak kentte, 50 sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi (SDİ) üyeleri, bir yürüyüş düzenleyerek LGBTİ+’ları hedef göstermiş, nefret söylemlerinde bulunmuştu.
Kimliklerini gizlemek zorunda kalan LGBTİ+’lar, yaşadıkları baskıları Artı Gerçek’e anlattı.
'REFAH, ŞİDDETLE SAĞLANAMAZ. BİZİ DİNLEMELERİ LAZIM'
İlkokul yıllarında farkına vardığı cinsel yönelimi nedeniyle ailesinden ve toplumdan baskı ve şiddet gören Z., yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Maruz kaldığım ilk psikolojik şiddet farklılığımı fark ettiğim zamanlarda aile içerisinde başladı. Ailem ve çevrem bunu kabul görecek bir yapıya sahip değildi. Kendimi açıklamaya çalışırken köşeye sıkıştırılıp tartaklandığım zamanlar oldu. Saçımı kısa kullanmam bile ailede kavga sebebiydi. Odama kilitlendiğim, cezalandırıldığım dönemler de oldu. Beni etik veya ahlak dışı görüyorlardı. Oysa bunu hak edecek hiçbir şey yapmamıştım. Kadın katilleri, çocuk tecavüzcüleri ellerini, kollarını sallayarak gezerken bizlerin kendini keşfetmesi ve bunu özgürce yaşamak istemesi suç sayılıyor. Refah, şiddetle sağlanamaz. Bizi dinlemeleri lazım. Zaten bu yüzden İstanbul Sözleşmesinin varlığına inanıyoruz."
'İNTİHARLAR ARTIYOR'
Van'da kendileri için durumun her geçen kötüye gittiğini anlatan Z., baskılar nedeniyle intiharların arttığına dikkat çekerek, bunun cinayet olduğunu belirtiyor. Z., şu sözlerle devam ediyor:
"Van’da durumlar içten içe kötüleşiyor. LGBTİ+'lar burada kimliğini daha fazla gizlemek zorunda bırakılıyor. Bastırmaya, görünür kılmamaya çalışıyorlar. Böyle olunca intiharlar oluyor. Bunlar intihar değil, cinayettir bizim gözümüzde. Maalesef insanı olduğu gibi kabul etmeyi öğrenememiş bir toplumla yüz yüzeyiz. Ben bir öğrenci olarak hiç etik olmayan lakaplara maruz kalıyorum. LGBTİ+ olan arkadaşlarım kimliklerini gizlemek zorunda bırakıldı. İşverenler vebalı gibi yaklaşıyor. Böyle olunca hayatta kalmamız için şartlar zorlaşıyor."
'LGBTİ+'LARIN AKLINDA İLTİCA FİKRİ VAR'
Z., baskılar karşısında iltica etme arayışının arttığını vurguluyor: "Buradaki LGBTİ+'ların aklında iltica fikri var. Aşiretçilik, toplumun kendisi bir yana dini tarikat ve örgütler de cabası. Bu yapılar, topluma yön verme konusunda önemli rol oynuyorlar. Aileler bu durumun etkisinde ve LGBTİ+'ları kelimenin tam anlamıyla boğmak istiyorlar."
'GİZLENMEDEN YAŞAMAK İSTİYORUZ'
Z.,en büyük hayalinin kimliğini gizlemeden yaşamak olduğunu dile getiriyor ve ekliyor:
"Sevdiğimiz insanla el ele yürüyebilmek kıyamet gerekçesi olarak görülüyor. Hatta felaketlerin sorumlusu olarak görülüyoruz. Oysa bizim tek suçumuz sadece sevmek. İnsan olarak sevgiyle iç içe yaşayabiliriz."
'ÖLÜM TEHDİTLERİ ALDIM'
Birçok kişi gibi uzun süre kimliğini gizlemek zorunda kalan R. ise annesi ve kardeşlerinin desteğini alsa da akrabaları tarafından ölümle tehdit edildiğini anlatıyor:
"Bir gün cesaretimi toplayıp açıkladım bu durumu anlattım. Babam hariç annem, ablalarım, kardeşlerim yanımda durdu. Hiç unutmam annemin kurduğu cümleyi. 'Senin hayatın, senin kararların. Her zaman yanındayım' demişti. Çok mutlu olmuştum. Ailem öğrendikten birkaç yıl sonra sosyal medyadaki paylaşımlarımdan dolayı yakın akrabalarım da öğrenmişti.
Bu yüzden aileme sürekli baskı uyguluyorlardı. Babamın kafasını dolduruyorlardı. Ölüm tehditleri almaya başlamıştım bu dönemde. Farklı bir şehirde olduğum için bana ulaşamamışlardı. Ben onlara baş kaldırınca ve ailemin de bana olan desteği sayesinde sustular, artık karışmıyorlar. Bu dönem benim için çok zor bir süreçti. Annem ve ablalarım her zaman yanımdaydı onlarla çokça teşekkür ediyorum."
'BİZDEN, KİMLİĞİMİZDEN, VAR OLMAMIZDAN KORKUYORLAR'
R., can güvenliği endişesi taşıdığını belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
"Onur yürüyüşü, kadına karşı şiddet üzerine yapılan yürüyüşler çoğu zaman polis müdahaleleri, yasakları ile karşı karşıya kalıyor. Bizden, kimliğimizden, var olmamızdan korkuyorlar. Biz de korkuyoruz artık çünkü can güvenliğimiz yok. Ben Van’da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde LGBTİ+ bayrağı açmıştım birkaç arkadaşımla beraber. Hiç unutmam çok korkarak yapmıştım. Hatta arkadaşlarıma 'müdahalede bulunurlarsa beni almalarına izin vermeyin' demiştim."
'EYLEMLERLE, AFİŞLERLE HEDEF GÖSTERİLİYORUZ'
R., Van'da düzenlenen LGBTİ karşıtı yürüyüşe ve LGBTİ+ları hedef gösteren afişlere dikkat çekiyor: "Burada din adı altında çokça dernek var. Hatta geçen yıl bir yürüyüş de düzenlendi. Farkında değiller belki ama burada LGBTİ sayısı oldukça fazla. Onlar yok saydıkça biz var olmaya devam edeceğiz. Bir de zaman zaman duvarlara nefret söylemine varan, hedef gösterici afişler asıyorlar. Bunu gördükçe koparıyoruz. Ülkede onlarca kadın cinayetleri varken neden bizi hedef alıyorlar? 2016 yılında Ensar Vakfı’nda çocuklara cinsel istismarda bulunurken neden bu kadar ses çıkarılmadı? İnsanların hür iradesiyle birbirini sevmesi neden bu kadar rahatsız ediyor?"
İş hayatında da zorluklar yaşadıklarını aktaran R., çoğu arkadaşının kimliğinden dolayı işe alınmadığını belirtiyor. R., her rengin saygı içerisinde yaşamasını hayal ettiğini ekliyor.
'DIŞLANMAK, ÖTEKİLEŞTİRİLMEK İSTEMİYORUZ'
F., de uzun yıllardır saklanarak yaşadığını söylüyor. Dışlanmaktan, kendini anlatmaktan yorulduğunu dile getiriyor:
"Yaşamın her alanında birçok sorunla yüz yüze kalıyoruz. Sadece arkadaş ortamlarında rahat ve gizlemeden vakit geçirebiliyoruz. Genelde gizleniyoruz. Açık etsek sokakta, işte her yerde daha büyük sorun yaşayacağız. Din üzerinden de mağdur ediliyoruz. Yaşanan kötülüklerin kaynağı bizmişiz gibi bakıyorlar. Normal değilmişiz gibi. Dışlanmak, ötekileştirilmek istemiyoruz. Rahat yaşamak, sevmek ve sevilmek istiyoruz."