'AKP’nin Kalesi' Sincan’da çatlaklar henüz yıkıma işaret etmiyor
14 Mayıs seçimleri yaklaşırken “AKP’nin Kalelerinden biri olarak bilinen Sincan ilçesindeki yurttaşlarla konuştuk. Yurttaşlarda iktidara yönelik tepkiler olsa da muhalefete mesafeli yaklaşıyor.

Cengiz Anıl BÖLÜKBAŞ – Oğulcan ÖZGENÇ
ANKARA - 14 Mayıs seçimlerine yaklaşık bir ay kalmışken seçim sonuçlarına ilişkin tartışmalarda gün geçtikçe büyüyor. Cumhurbaşkanı ve milletvekili adayları belirlenmişken, bir yandan da partiler sahada çalışmalara başladı. Türkiye genelinde yapılan anketlerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun şimdilik yarışı önde gibi götürse de Recep Tayyip Erdoğan ile arasındaki fark çok açık değil.
Seçim tartışmaları devam ederken bir diğer merak edilen konu ise “AKP’nin Kaleleri"nde durumun ne olduğu. Böyle anılan yerlerden biri de Ankara’nın Sincan ilçesi. 2018 yılındaki Genel Seçimler’de Cumhur İttifakı yüzde 70,5 alırken Millet İttifakı ise 25,4’te kaldı. HDP’nin aldığı oy oranı ise yüzde 3,8 idi.
İlçedeki insanlar ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum başta olmak üzere iktidarın politikalarına yönelik tepkiler besliyor. Ancak bu durum henüz büyük bir kopuşa işaret etmiyor.
EKONOMİNİN ETKİLERİ HİSSEDİLİYOR AMA…
40 sene devlet memuru olarak çalışan ve daha önce Cumhur İttifakı’na oy veren Mustafa Kantar, bu seçimde oyunu AKP’ye vermeyeceğini söyledi. Çalıştığı dönemde üç çocuğumu evlendirdiğini ve ev aldığını belirten Kantar, şu an ekonomik durum göz önüne alındığından gençlerin bunları yapamayacağını dile getiriyor:
“Şimdi çalışan bir genç, ömür boyu çalışsa bir daire alamaz. Bu gençliğin hali ne olacak? Ekonomik koşullar çok kötüye gidiyor. Bugün beş liraya aldığını yarın on liraya alıyorsun. Para var ama değeri yok. Paranın değeri kalmadı. Tek başıma yaşıyorum, yüz lira bozdursam bitiyor. Bir çay olmuş üç-dört lira, yerine göre yedi lira. Köylü bitti, üretim bitti, çiftçi bitti.”
“Bu düzene daha fazla oy vermeyeceğim” diyen Kantar, İyi Parti’ye oy verebileceğini söyledi. Önceden MHP’ye oy verdiğini ama şu an varlık gösteremediğini dile getiren Kantar’a göre, parti tabanını eritiyor. Kantar’a göre, MHP, AKP ile ittifak olmazsa daha fazla ilerleyebilir, tabanı bu kadar erimeyebilirdi. Kantar, bu seçimlerde MHP’nin barajı geçemeyeceğini kanaatinde.
KAMERAYA "AÇ DEĞİLİZ" DİLENCİYE "BİZ DE GARİBİZ"
Ancak Cumhur İttifakı’na daha önce oy vermiş herkes Kantar ile aynı görüşte değil. Sincan’da yaşayan Ahmet Şimşek ise, hiçbir zaman CHP’ye oy vermediğini ve “davasına bağlılığını” şu sözlerle açıklıyor:
“Kanımı akıtsan MHP akar. MHP, Ecevit ile koalisyon kurduğunda CHP'ye oy vermiştim. Onun haricinde CHP’ye hiç oy vermedim. CHP’nin altı yalan üstü yalan.”
Ülkenin son yıllardır içinde bulunduğu ekonomik duruma ilişkin konuşuyoruz Şimşek ile. Ekonominin dünyanın her yerinde kötü olduğunu söyleyen Şimşek’e göre, Türkiye’de aç kimse yok:
“Ekonomi her yerde bozuk. Herkes alışverişini de yapıyor, gezmesine tozmasına da gidiyor. Sincan’da Harikalar Diyarı’na hafta sonu git, ana baba günü. Bizim ülkemizde aç denen, gariban denen bir şey yok.”
Şimşek ile konuştuğumuz çay ocağına orta yaşlarında yardım isteyen bir kadın geliyor. Çevredeki insanları gezdikten sonra sıra Şimşek’e geliyor. “Ne olur çocuğum için yardım edin” diyen kadına Şimşek’in cevabı ise, “Bizim de anamız babamız yok. Biz de garibiz” oluyor.
Yaşanan diyaloğun ardından Şimşek’e “Ülkede böyle yardım isteyen on binlerce kişi var. Hala ekonominin kötü olduğunu düşünmüyor musunuz?” diye sorarak, Kantar’ın görüşlerini anımsatıyoruz. Şimşek bu sefer video kaydı ile görüşmemizin bitmesinin rahatlığıyla, biraz da eğilerek kısık bir ses tonuyla, “Ya tabii gençlerin ekonomisine iyidir demiyorum. Ama genel olarak insanlar da sürekli bir şey alıyor” diye geçiştirerek cevap veriyor.
'ÇALIYORSA ERDOĞAN ÇALSIN'
Yan tarafımızda konuşmalarımıza kulak kesilen Hikmet Çakır ise, Şimşek sözlerini dinledikten sonra “Sinan Ateş’in neden öldürüldüğünün peşinden gitmeyenlere ben milliyetçi demem. Nerede bunun cevabı?” diye sözlerine başlıyor.
Şu anda iktidarın ekonomiyi “cici bici” gösterdiğini söyleyen Çakır, “Benim cebimde param varsa sesim çıkar. Param yoksa sesim çıkmaz. Vatanı milleti düşünen yok, hep kese hep kese. Herkes ateşi kendi önüne çekiyor. Biraz da garibanı düşünsünler. Hazreti Ömer’in adaletinden bahsediyorlar bir de” derken Millet ittifakına oy verecek misin peki?” sorusuna ise vermeyeceğini dile getirerek, “Ben tıngırtıya değil icraata bakarım” cevabını veriyor.
ESNAF İŞİNİ KAYBETMEK, KADINLAR SİYASET KONUŞMAK İSTEMİYOR
İlçede konuşmakta en zorlandığımız kesimler ise esnaf ve kadınlar oluyor. Esnaf, kendi aralarında bazen tatlı bazen şiddetli tonda yüksek sesle siyaset tartışırlarken, seçimleri konuşmak istediğimizi söylediğimizde bu teklif kabul etmiyorlar. Genellikle ret gerekçelerini ise “Biz burada esnaflık yapıyoruz” diye açıklıyor.
İlçe meydanının etrafındaki çarşıda gezerken girdiğimiz bir esnaf, “reisi destekliyoruz sonuna kadar” dese de o da diğer esnaflar gibi teklifimize sıcak yaklaşmıyor. Ancak aynı dükkanda bulunan “ortak” ise konuşabileceğini söylüyor.
Sincan’da esnaflık yapan Oğuzhan, “Recep Tayyip Erdoğan’dan başka verecek isim yok” diyerek, kime oy vereceğini en baştan net şekilde söylüyor. Ekonomik sıkıntılar olabileceği ama gelecek kişinin de düzeltemeyeceğini belirterek, şöyle diyor:
“Kılıçdaroğlu bu işin altından kalkamaz. Dolar mevzusu biraz zorluyor bizi. İlk yükselişte epey zorluk çekiliyor ama sistem, bir süre sonra rayına oturuyor. Dolar arttıkça bizim karımız da artıyor, zararımız olmuyor yani. Çalıyorsa Erdoğan çalsın. Gelen de çalacak. Artık bir sistem otursun. En azından bilen kişi devam etsin.”
Millet ittifakına olan tepkilerinin sebebinin “HDP ile olan ilişkiler” olduğunu dile getiren Oğuzhan, Aslında Mansur Yavaş’ı desteklediğini ama aday olmamasından sonra mecburen Erdoğan’a oy vereceğini söylüyor.
Çarşıdaki kalabalığın yarısını oluşturan ve büyün çoğunluğu ellerinde poşet dahi olmayan kadınlar ise, genellikle “siyaset konuşmadıklarını” ya da “hiç kimseye oy vermeyeceklerini” söyleyerek, konuşmamayı tercih ediyorlar.
MUHALEFET PARTİLERİ İLÇEDE İDDİALI
Sincan’da yaşayan insanlarla görüşten sonraki adresimiz partilerin ilçe başkanlıkları oluyor. Seçimlerim için konuştuğum ilçe başkanlarının ortak yönleri ise iddialı olmaları.
Seçimlerde ilçede 2018 yılındaki Genel Seçimler’den farklı bir tablo beklediklerini aktaran, CHP Sincan İlçe Başkanı Çağrı Eryılmaz, Kılıçdaroğlu’nun söylemlerinin halkta büyük bir karşılık bulduğu görüşünde. Eryılmaz’ın dikkat çektiği noktalardan biri de ekonomik durum:
“Açıkçası herkesin malumu olan ekonomik kriz, CHP’nin ortaya koyduğu ekonomik ve sosyal politikalar 2018’den farklı bir tabloyu önümüze koyuyor. Genel başkanımızı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kucaklaşma vurgusu, bizleri kutuplaştıran o iklimden Türkiye’yi kurtarma çabası, yaptığı fedakarlıklarla ortaya farklı bir tablo koyuyor. 2018’den daha farklı bir seçim bekliyoruz. Bunların yanı sıra; benimsenen kucaklaşma ve kapsayıcı olma politikası Sincan halkı tarafından olumlu karşılanıyor. Seçimin sonucu olarak CHP iktidarı açık bir biçimde görülüyor. Toplumun içindeki teveccühü yakından hissediyoruz. İktidara hiçbir engel olmaksızın yürümemizin önünde hiçbir engel yok.
Sincan’ın çok değişik bir yapıya sahip olduğunu vurgulayan Yeşil Sol Parti İlçe Başkanı Cemal Altun ise, Sincan’ın “AKP’nin Kalesi” gibi bir görüşün olduğunu hatırlatırken, diğer yandan önemli bir Kürt nüfusunun olduğunun ve potansiyellerin yüksek olduğuna dikkat çekiyor.
İlçeden yoksul ve depremzede kesiminin de fazla olduğunu belirten Altun, gerekli çalışmaları yürüttüklerini söyleyerek, “Yeşil Sol Parti’nin Sincan’daki geleceğine parlak bakıyoruz. 3.bölge olarak buradan bir-iki tane ve Ankara’da üç-dört tane vekil çıkarma umudumuz var” dedi.