Ali Babacan: Seçim ihtimalini 2021-2022'de daha yüksek görüyorum
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, koronavirüs salgını sürecinden sonra erken seçim yapılacağı iddiasını değerlendirdi.
Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, koronavirüs salgını sürecinden sonra erken seçim yapılacağı iddiasını değerlendirirken, 2021'den önce bir seçim ihtimali görmediğini ancak 2021-2022 arası seçim ihtimalini daha yüksek gördüğünü söyledi.
BBC Türkçe'den Ayşe Sayın'a uzun bir mülakat veren Ali Babacan, koronavirüs yasakları dönemine denk gelen parti kuruluşunun kendileri açısından bir sıkıntı yaratmadığını, internet ortamında toplantılar yaptıklarını ve kitle ile buluşabildiklerini söyledi.
Röportajın olası erken seçim ve önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün parti ile ilişkileri hakkındaki kısmları şöyle:
Abdullah Gül ile parti kuruluş sürecinde kurucu listesi konusunda anlaşmazlık olduğu kırgınlık olduğu haberler yansıdı... Sayın Gül, bu hareketin neresinde?
Abdullah bey, benim siyasete girmeme vesile olan kişi.
Çok uzun yıllar, yakın çalıştık. Ve yeni bir siyasi hareket başlatmanın gerekliliği konusunda kendisiyle beraber çok istişareler yaptık.
Kendisi böyle bir hareket olursa destekleyeceğini de söyledi. Parti kuruluşundan hemen önce de desteğini kamuoyuna açıkladı.
Ancak kendisi Cumhurbaşkanlığı'ndan ayrılırken, artık aktif siyaset yapmayacağını da açıklamıştı. Bizim kendisiyle olan ilişkimiz, istişari bir ilişki.
Ara ara bazı konuları istişare ediyoruz ama bizim partimizin yetkili organları var, partinin karar mekanizması var ve şeffaf, açık bir yapı var.
Bizim şöyle bir anlayışımız yok: 'Bazı arkadaşlarımız şu kişiye yakın, bazı arkadaşlarımız şunun ekibi…' Böyle bir anlayışımız yok, siyasi partiler açısından yanlıştır.
Yani biz kişilere yakınlık uzaklıkla ilgili bir değerlendirme yapmıyoruz insanlar hakkında.
Bizim değerlerimize ilkelerimize yakınlar mı? Bizim için gruplaşma varsa tek bir gruplaşma var o da ilke ve değerler etrafında gruplaşma olur.
Çokça konuşuluyor bu iddia: Abdullah Gül, önümüzdeki seçimde sizin cumhurbaşkanı adayınız mı?
Biz Sayın Gül ile yeni bir parti kurulması ihtiyacını nereden baksanız en az 1,5 yıldır konuşuyoruz.
Baş başa görüşmelerimizde ya da daha geniş gruplar halinde görüşmelerimizde böyle bir konu tek bir defa bile gündeme gelmemiştir.
Salgın sürecindeki kazanımların ardından bir erken seçime gidilebileceği iddiaları konuşuluyor. Siz bir erken seçim öngörüyor musunuz?
2018 seçimlerinden bu yana, parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana 2 yıl bile geçmedi.
Arada yerel seçimler oldu. İktidar partisi İstanbul'u kaybetti, Ankara, Antalya, Adana, Mersin belli başlı illerin tamamı muhalefete geçti.
O tecrübenin üzerine iktidar, hem Meclis'teki çoğunluğunu, hem de sahip olduğu cumhurbaşkanlığı gücünü kolay kolay riske atmaz diye düşünüyorum ben açıkçası.
Bugün bu gücün elden kayıp gitme ihtimali çok yüksektir ve zayıf bir noktada böyle bir şey yapacaklarını ben tahmin etmiyorum.
Bir de 3 yıllık bir görev süresi var. Bu 3 yılda da belki destek toplanır, memleket toparlanır diye bir iyimser beklentiye de sahip olabilirler ki keşke öyle olsa, biz de çok mutlu oluruz.
Ama olmayacak. Dolayasıyla benim apar topar bir erken seçim beklentim yok. Ama 2023 Haziran'a kadar Türkiye dayanır mı, sistem dayanır mı? O ihtimal de çok zayıf doğrusu.
Seçim ihtimalini 2021-2022'de biraz daha yüksek görüyorum.
Bir de, her ne kadar AKP sözcüleri doğrulamasa da, iktidarın cumhurbaşkanlığı seçim sisteminde değişikliğe gideceği iddiası kulislerde konuşuluyor. Siz böyle bir ihtimal görüyor musunuz?
Zemin kaybedilmeye başlayınca, destek kaybedilmeye başlayınca, oyunun kurallarını değiştirip, yeni kurallarla iktidarın devamı...
Bu bizim toplumumuzda tutmuyor, bu defalarca test edilmiş. Bunu insanlar herkesten önce anlıyor.
Çok fazla konuşulmasına bile gerek kalmıyor. Eski kurallara göre iktidar olamıyorum, kuralları değiştireyim ki yeni kurallara göre iktidar olmaya devam edeyim.
Bizim halkımız bunu anladığı anda işi bitirir, sona gidişi hızlandırır.
Bir de CHP'li bazı parti yöneticilerinin açıklamaları üzerinden, işte "saray rejimi" ifadesi kullanıldığı için AKP sözcüleri bunu "darbe iması, darbe çağrısı" olarak yorumluyor. Siz böyle bir ihtimal görüyor musunuz?
Biz açıkçası, eğer Türkiye'de işler kötüye gidiyorsa, bunun tekrar düzeltilmesinin tek ve meşru yolunun siyaset olduğuna inanıyoruz.
Türkiye'de yeniden böyle ihtimallerin gündeme gelmesi bile son derece üzücü. İnsanların aklına bunlar gelebiliyorsa, insanlar "acaba" diyorsa bu ülkem adına beni üzer, yazıktır.
Bir yandan bu 15 Temmuz'un hatırası da daha çok taze. Hiç olmaz, olamaz derken, Türkiye böyle hain bir teşebbüsle karşı karşıya kaldı.
O da bir gerçek. Ama iktidarın bunu bir mağduriyet gerekçesi olarak göstermesi ya da bu riske vurgu yaparak, kendi iktidarını güçlendirme çabası da bir başka hata.
Başta söyledim ya, iyi bir gelecek vaadedemeyince, korkularla yönetme, korkutup da destek toplama.
Bu korku kaynaklarından birisini de askeri darbe olarak kullanmak iktidar açısından maalesef bir yöntem gibi görünüyor.
En azından o hissiyatı verecek bir propaganda mekanizması kullanıyorlar. "Bak biz olmazsak kötüsü gelir ha, bizi destekleyin yoksa darbe kapıda" hissiyatı.. Bunlar açık açık söylenmiyor ama bu hissiyatı oluşturma çabasını ben biraz görüyorum.
Bunlar çok yanlış. Bugün iktidarın çıkıp söylemesi gereken, kardeşim biz iktidarız, böyle bir şeye asla izin vermeyiz, biz yerimizdeyiz buradayız, havasında olması lazım. Bunları söylemeyip de el altından, satır aralarında o ihtimal varmış gibi mağduriyet havası oluşturup oradan destek toplamaya çalışmak, yazık, bu ülkeye yazık, ülkem adına üzülüyorum doğrusu. Hükümete düşen tedbirini almak, gereğini yapmaktır."