Altaylı: YSK görevini yapmadı, doğruyu söylemedi
‘Ya bu yanlış listeler, bile bile verilmiş ve ‘gerektiğinde bunu dayanak yaparak seçimi iptal ettiririz’ diye düşünülmüşse. Şüpheciyim arkadaş, düşünebilirim!’
İstanbul'da seçimlerin yenilenmesi kararının ardından, medyadaki seçim yazıları da yeniden hareketlendi.
"23 Haziran’a kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul’a kamp kuracak" diye yazan hükümete yakın Habertürk gazetesi köşe yazarı Fatih Altaylı, "Seçimin Erdoğan ile İmamoğlu arasında geçmesi gerekiyor. Kılıçdaroğlu ile değil" ifadelerini kullandı.
Yazısındaki bir bölümü YSK'ye ayıran ve Yüksek Seçim Kurulu üyelerini dava etmeyi düşündüğünü yazan Altaylı, "Kurulun kararlarına yargı yolu kapalı elbette ama kurul üyeleri bizatihi layüsel değiller. Yani hesap sorulamaz, hikmetinden sual olunamaz değiller" diye yazdı.
"Niye mi dava edeceğim?" diyen Altaylı, nedeninin; ‘YSK üyelerinin yalan söylemesinden’ kaynaklı olduğunu ifade ederek ekledi: "Kendi hatalarından dolayı beni mağdur ettikleri için. Kime oy verdiğim önemli değil, oyum çöpe gitti."
Seçim iptalinin gerekçesi olarak gösterilen sandık kurulu başkanlarının listelerine ilişkin YSK’ye seslenen Altaylı, "Ya bu yanlış listeler bile bile verilmiş ve "Hini hacette bunu dayanak yaparak seçimi iptal ettiririz" diye düşünülmüşse.." ifadelerini kullandı.
‘YSK GÖREVİNİ YAPMADI, DOĞRUYU SÖYLEMEDİ'
"Oyum çöpe gitti. O tarihte İstanbul’da olabilmek için uçak bileti alıp İstanbul’a döndüm. Sabahın köründe kalkıp oy atmaya gittim. (23’ünde yine gideceğim merak etmeyin.) Tüm emeklerim boşa çıktı. Üstelik şimdi 23’ünde tatilden bir kez daha geri döneceğim, peşin ödediğim kirama rağmen yazlıktan ez az 3 gün daha az yararlanacağım. Çok ciddi bir zaman ve para kaybım var. Niye? YSK görevini layığıyla yapmadı diye" ifadelerini kullanan Altaylı’nın, yazısında YSK’ye yönelik sözlerine ilişkim bölüm şöyle:
"Diyebilirler ki; "Bizde kusur yok, ilçe seçim kurulları hata yapmış".
Anlamam kardeşim.
İlçe seçim kurulları bana mı bağlı, size mi bağlı.
Üst makam olarak onların yaptığından sorumlu değil misiniz?
Alttakinin hatası baki kalacaksa üste bir "Yüksek" kurula ne gerek var.
Sizin işiniz onları denetlemekti. Siz kalkıp "Bize güvenin dünyanın en güvenli seçimini yapıyoruz" dediniz.
Biz de güvendik.
Şimdi anlıyoruz ki, bize doğruyu söylememişsiniz.
Oldu mu yani!
Ve bütün mesele kamu görevlisi olması gereken sandık kurulu başkanlarından dolayı başımıza geldi.
İlçe seçim kurulları kamu görevlisi olmayan kişileri sandık kuru başkanı olarak atamış!
Şimdi o ilçe seçim kurulları hakkında suç duyurusunda bulunmuşsunuz.
Peki ya şimdi onlardan "Vallahi de billahi de bu isimleri bize en yüksek mülki amir verdi. Bunların kamu görevlisi olup olmadıklarını biz ne bilelim. Kaymakamlardan gelen listelerden seçtik" deseler ve bunu kanıtlasalar ne olacak!
Sonuçta o kaymakamlar İçişleri Bakanlığı’na bağlı.
O kaymakamlardan hesap sorulacak mı?
Ya bu yanlış listeler bile bile verilmiş ve "Hini hacette bunu dayanak yaparak seçimi iptal ettiririz" diye düşünülmüşse.
Belki saçma ama geliyor akla. Kızmasın kimse…
Şüpheciyim arkadaş, düşünebilirim.
Bakın bunları haftalardır soruyorum.
Haftalardır yazıyorum.
Tek kuruşluk bir açıklama duymadım.
O yüzden ben en iyisi dava mı açsam diyorum.
Belki orada anlatırsınız."
Yazının tamamını okumak için tıklayınız...
(HABER MERKEZİ)