Bahçeli'den İmralı açıklaması: İmralı'ya gidecek heyette MHP de yer almaya hazırdır
MHP Genel Başkanı Bahçeli, 'Cumhur İttifakı'nda çatlak' iddialarına sert sözlerle yanıt verirken, sürece dair de önemli mesajlar verdi. Bahçeli, Meclis'te kurulan komisyondan bir heyetin İmralı'ya gitmesinin 'süreci hızlandıracağını' gidecek heyette MHP'nin de yer almaya hazır olduğunu söyledi.
                        Artı Gerçek - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. "Cumhur İttifakı'nda çatlak" iddialarına sert sözlerle tepki gösterirken, Kürt sorununun çözümü kapsamında Meclis'te kurulan komisyondan bir heyetin İmralı'ya gitmesinde 'sakınca olmadığını' ve gidecek heyette MHP'nin de yer alabileceğini söyledi.
Bahçeli, konuşmasında 'Edirne-İmralı itilafı çıkaranlara' da tepki gösterdi.
'SORUNLAR YUMAK YUMAK OLSA DA BİZ VARIZ'
Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Halkımızın nabzını uttuk kafalarda biriken soru işaretlerini gidermek için gayret bizden Tevfik Allahtan anlayışıyla hareket ettik. Müessir sonuçlar aldık çelişki içine sürüklenmiş vicdanları samimi temaslarla tatmin ettik.
Ev ve iş yeri ziyaretlerimizi paylaştık. Cumhur İttifakı’nın hedeflerini açıklayacağız, sorunları dinleyecek çözüm yolu bulmanın arayışında olacağız.
Sorunlar yumak yumak olsa da gene biz varız ve her zaman milletimizin hizmetindeyiz. Biz Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakıyız.
'DÜNYA MELEZ ÖZELLİKLİ YENİ BİR ORTAÇAĞ KAPANINA SIKIŞMIŞ VAZİYETTEDİR'
Çağımızın öne çıkan en büyük sorunu sürekli tırmanan çatışmaların hız kesmeyen ekonomik kapışmaların, devamlı genişleyen ticaret savaşlarının yol açtığı küresel huzursuzluk sarmalıdır. Coğrafyaların tansiyonu kaygı verici seviyededir. Dünya melez özellikli yeni bir ortaçağ kapanına sıkışmış vaziyettedir. 2. Dünya savaşından sonra tesis edilen uluslararası düzen ve denge mekaniği her tarafından ölümcül darbeler almaktadır. Sistemsel çöküş neredeyse kaçınılmazdır.
'SUDAN'DAKİ VAHŞET GAZZE'Yİ ARATMAMAKTADIR'
Sudan ordusu ile çatışan hangi çevrelere taşeronluk yaptığı az çok belli olan hızlı destek kuvvetler isimli paramiliter isimli oluşumun geçtiğimiz günlerde ele geçirdiği şehirde sivillere uyguladığı zulüm tek kelimeyle dramdır. Maruz kaldıkları vahşet neredeyse Gazze’yi aratmayacak düzeydedir. Sudan’da işlenen insanlık suçlarını kınıyor, bu ülkenin birliğe dirliğe ve iç barış huzuruna kavuşmasını diliyorum.
BARRACK'A TEPKİ
ABD Başkanı’nın Gazze’deki ateşkesle ilgili kırılgan değil çok sağlam sözleri de gerçeklerle bağını koparan hayal alemine dalan keyfi ve tarafgir konuşan bir siyasetçinin bitmek bilmeyen hezeyanıdır. Madem ateşkes kırılgan değildir o halde 20 günlük zaman diliminde 254 Filistinlinin kanını döken soykırıma devam eden deccal ülkenin hunhar saldırıları nasıl izah edilecektir? ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’a Bahreyn’in başkentinde Türkiye ile İsrail arasında Hazar Denizi’nden Akdeniz’e kadar iş birliği göreceksiniz beyanatı görev yaptığı ülkeye politik rota çizme densizliğine heves eden bir sefilin ileri düzeyli akıl tutulmasıdır. Ülkemizde görev yapa dış misyon görevlilerinin yerini yurdunu bilmesi lazımdır. Hudut aşımına asla girmemeleri asıldır, kaçınılmazdır!
*Tom Barrack: Türkiye ve İsrail birbiriyle savaşmayacak
'PROVAKASYONLARA TEŞNE OLMA GAYRETİ YOK HÜKMİNDEDİR'
Özellikle ifade etmek isterim ki aynı yerde bulunmak aynı nitelikte olmanın göstergesi değildir. Aynı suyu içen arı bal verirken yılan zehrini döktü.
Maksadı bulanık, bakışı dağınık, iradesi çarpık, iddiası güdük, itibarı sönük kimi çevrelerin terörsüz Türkiye hedefini sabote etme çabası, duygusallıkları kaşıyarak provakasyonlara teşne olma gayreti bizim nazarımızda yok hükmündedir. Terörle anılan bir ülke olmaktan hızla kurtuluşun adım adım ilerlediği şu günlerde “Terörsüz Türkiye” seferini durduracağını zannedenlerin, buna dair siyasi plan yapanların üzerinde durdukları zemin kaydıkça daha çirkefleşmeleri beklenen ve öngörülen bir durumdur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” çalışmalarının sonuna gelmiştir. Ümid ediyorum ki bu kapsamında belirlenecek ve çerçevesi çizilecek yol haritası mucibince hukuki, siyasi ve demokratik atılımlar geniş bir mutabakat düzleminde temin edilecektir.
'KOMİSYONUN İMRALI'YA GİTMESİ SÜRECİ GÜÇLENDİRECEKTİR'
Elbette PKK'nın kurucu önderliğinin son düzlükte görüş düşünce ve kanaatleri alınmalı kısır tartışmalar sonlandırılmalıdır. Bir kez daha ve ısrarla söylemem lazım gelirse, Meclis’te kurulan Komisyon’dan seçilecek milletvekillerinin İmralı’ya giderek ilk ağızdan ve ilk elden ihtiyaç duyulan mesajları alması süreci çok daha güçlendirecektir. Milliyetçi Hareket Partisi böylesi bir heyete katılmaya hazırdır.
'İMRALI SÖZÜNÜ TUTMUŞTUR'
Korkuya, kaygıya, çekinmeye, çelişkide bocalamaya gerek yoktur. Bugüne kadar İmralı sözünü tutmuş, açıklamalarının arkasında durmuştur. Nitekim 27 Şubat Barış ve Demokratik Toplum çağrısının hitamındaki gelişmelere dikkatle bakılırsa ne demek istediğim gayet berrak şekilde idrak edilecektir. En son olarak 26 Eylül 2025 tarihi itibariyle bir grup PKK’lının ülkemizden ayrılması, münfesih örgütün tamamen çekildiğini duyurması Terörsüz Türkiye hedefinde kayda değer gelişmelerin tezahür ettiğini gözler önüne sermiştir. Umutlu olmamız, gelecekten heyecan duymamız için pek çok sebebimiz vardır ve ortadadır.
SDG AÇIKLAMASI
Bölücü terör örgütünün örgütsel varlığı lağvedildikten sonra örgüt elemanlarının SDG/YPG’ye silahlarıyla birlikte katılmalarını, bu terör örgütü yapılanmasının Suriye merkezi yönetimiyle entegrasyon müzakereleri devam ederken ayrı bir tümen kurma taleplerini milli güvenliğimize doğrudan bir tehdit olarak değerlendiriyoruz. PKK’nın başka bir cinayet ve melanet bedene girerek varlığını sürdürmesi Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge hedefleriyle ters düşecek, baştan ayağa çelişecektir. Türkiye’mizin ve Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğüne karşı oluşacak yakın tehlikenin bire bir takibiyle birlikte sahada önüne geçilmesi akut bir ihtiyaç olarak karşımızdadır.
'İMRALI-DEMİRTAŞ İTİLAFI'
İmralı ile Edirne itilafı çıkarmanın, terörsüz Türkiye hedefini baltalamanın arayış ve anlayışında olan bazı medya kuruluşlarının sipariş ve sivri görüşeleri seslendiren sözde uzmanların nereye hizmet ettiklerini çok iyi biliyoruz
Hem Öcalan'ın hem de Demirtaş'ın arasına mayın döşemek suretiyle terörsüz Türkiye adımlarını kösteklemeye çalışanların potansiyel hazımsızlıklarını görüyor, hiç kimsenin bu oyuna gelmeyeceğini görüyoruz.
'CUMHUR İTTİFAKINDA ÇATLAK' İDDİALARINA YANIT
Şunu da herkesin bilmesinde yarar görüyorum; Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur ittifakı arasında Terörsüz Türkiye hedefi etrafında ne bir görüş ayrılığı ne de siyasi bir ihtilaf asla, kat’a söz konusu değildir. Ne tuhaf bir garabet haldir ki, Cumhur İttifakı’nda sürekli kriz izi sürüyorlar. Çatlak var demekten bıkmadılar, cam çerçeve kırıldı demekten usanmadılar, koptu kopacak, bitti bitiyor yalanlarından hiç dönüş yapmadılar.
Biz çeliğe su verdikçe, biz vatan ve millet aşkında tek yürek oldukça, CHP’sinden diğer muhalefet partilerine, yarım porsiyon aydınlardan fikri saplantı içinde sarkaç gidip gelen fuzuli yorumculara, bir kısım köşe yazarıyla sosyal medya tetikçilerine kadar niyet okuyucuları papatya falı açıyorlar.
Cumhur İttifakı bayraktır, vatandır, millettir, dünyayı Türkçe okuyan, ihanete ve zulme kahramanca direnen Kızılelma ruhu, İ’la-yı Kelimetullah şuurudur.
29 EKİM VE KIBRIS İDDİALARINA YANIT
29 Ekim tarihinde Anıtkabir’e niye gitmemişim, Külliye’deki Cumhuriyet resepsiyonunu neden protesto etmişim. Yok Kıbrıs politikasında derin anlaşmazlık varmış, yok gözünün üstünde kaşın varmış, yok öyleymiş yok böyleymiş. Geçiniz beyler geçiniz, iddia sahiplerinin hepsi çuvalladı, yine ters köşeye yattı, zahmet olmazsa sahte ve kaotik görüşlerinizi Cibali Karakolu’na gidip anlatın. Galata Köprüsü’nü satarken yakayı ele veren Sülün Osman hayatta olsaydı bu kadarına da pes doğrusu diyerek tasını tarağını topladığı gibi terki diyar eylerdi. 29 Ekim’de Anıtkabir’e gitmemizin nedeni insani bir halden kaynaklanmış olamaz mı?
Anıtkabir’e haydi gidemedik, peki resepsiyona katılınca bu defa da Anıtkabir’i protesto etmiş gibi takdim edilmeyecek miydik? Anıtkabir’deki törene gitmeyince resepsiyona katılmak ne kadar doğru, dengeli ve isabetli bir davranış olarak değerlendirilirdi? Peki Anıtkabir’e gitmeyip de koşa koşa resepsiyona katılanları, boy boy fotoğraf karesi servis edenleri görmemek ayıplı ve alçalmış bir çifte standart değil midir? Ben az söyledim, tezvirata ve tefrikaya yatırım yapan güruh çok anlasın, eğer anlayabilirse, eğer takatleri yeterse.
'AK PARTİ İLE ARAMIZDA HAKİKAT VARDIR'
Tıynetini çok iyi bildiğimiz bir gazeteci, merhum Server Yesari Bey’in Hisarbuselik şarkısını dinlemeye ne derseniz diyerek, arada hadiseler var, MHP ile AK Parti’nin bağı kopar mı başlıklı bir köşe yazısını geçen pazar günü kaleme almış. Detaya girmeden şunu söylemeliyim ki, AK Partiyle aramızda bir hadise değil iki tarafı sımsıkı saran ve kuşatan bir hakikat vardır, akıl ve vicdanları ipotekli olanların bunu anlaması ise mümkün değildir.
Dedikodunun gönüllü havarilerine, fesadın canlı cesetlerine, FETÖ’cü hainlerin yalan ve iftira dolu sözlerine eyvallah edersek, Türk ve Türkiye Yüzyılından dönersek, kaynağını Türk-İslam ülküsünde bulan Türk milliyetçiliğinden ödün verirsek, şimdi birileri kulağını açıp dinlesin, gök girsin kızıl çıksın. Cumhur İttifakı yoluna devam edecek, tarihi mücadelesini sürdürecek, yeni yüzyılın çatısını el birliği, güç birliği, hedef birliği, inanç birliği, ülkü birliği eşliğinde imanla örecektir." (HABER MERKEZİ)