Bahçeli'den başörtüsü yorumu: Kılıçdaroğlu bu kadar hassas ise vekillerinden başlasın

Bahçeli'den başörtüsü yorumu: Kılıçdaroğlu bu kadar hassas ise vekillerinden başlasın
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dünkü başörtüsü çıkışına ilişkin olarak, "Kılıçdaroğlu başörtüsü meselesine bu kadar hassasiyet gösteriyorsa milletvekillerinden başlasın başörtüsüne" dedi.

Artı Gerçek - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu, toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bahçeli bugünkü mesaisini de CHP'yi, İYİ Parti'yi, HDP'yi, Yunanistan'ı ve anketçileri hedef alarak geçirdi.

KILIÇDAROĞLU'NUN BAŞÖRTÜSÜ AÇIKLAMASINA TEPKİ

Bahçeli'nin gündeminde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dünkü başörtüsü çıkışı da vardı. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bahçeli konuya dair "Kılıçdaroğlu başörtüsü meselesine bu kadar hassasiyet gösteriyorsa milletvekillerinden başlasın başörtüsüne" yorumunu yaptı. Bahçeli, "Helalleşme kisvesi altında başörtüsünü istismar etmenin bir manası yoktur. Böyle bir yasa TBMM’ye geldiğinde MHP, geçmiş dönemde başörtüsü konusunda vermiş olduğu Meclis kararının arkasında durur. Yeni karar da ihtiyaç olmadığını söyler" ifadesini kullandı.

OY ORANINI AÇIKLAYAN ANKET ŞİRKETLERİNE KIZDI

Bahçeli grup toplantısında yaptığı konuşmasında da anket şirketlerini hedef alarak, "Satılmış anketçilerde eğer yüz kaldıysa sokağa çıkıp çıkmamayı, kamuoyu araştırması yapıp yapmamayı bir kez daha düşünmelerinde yarar olacağı kanaatindeyim. Anketler şunu söylemiş, bunu söylemiş. Bizim için vızıltıdır” ifadelerini kullandı.

MHP, PARTİSİNİN OY ORANINI YÜZDE 7.9 OLARAK AÇIKLAYAN METROPOLL'Ü HEDEF ALMIŞTI

2 Ekim günü de MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız açıkladığı son kamuoyu araştırmasında kararsızlar dağıtılmadan önce partisinin oy oranını yüzde 7.9 olarak tespit eden MetroPOLL Araştırma'ya tepki göstermişti.

Şirketin sahibi Özer Sencar'ı 'masa başında anket hazırlamakla' suçlayan Yıldız, kişisel Twitter hesabında yaptığı paylaşımda şunları yazmıştı: "MetroPOLL araştırma şirketi yetkilisi Özer Sencar, masa başında hazırladığın anket sonuçları ile herhangi bir mesafe alamadığını görmüyor musun? Gerçeklik duygusunu bu denli yitirmenize hangi travma neden oldu?"

KILIÇDAROĞLU'NA: KENDİ DNA TESTİNE YAPTIRIRSAN ÖLEN TERÖRİSTİN TEST SONUÇLARINI GÖRMÜŞ VE ANLAMIŞ OLURSUN

Konuşmasında CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu da hedef alan Bahçeli, "Cumhurbaşkanı adayı olmak için gözünü hırs bürümüştür" dedi. Mersin saldırısı üzerinden de Kılıçdaroğlu'nıu hedef almayı sürdüren Bahçeli, "DNA testi isterken hiç mi utanmadın? Kendi DNA testine yaptırırsan ölen teröristin test sonuçlarını görmüş ve anlamış olursun" dedi.


Bahçeli'nin grup toplantısındaki konuşması şöyle:

EYT AÇIKLAMASI

"TBMM’de milletimizin beklenti ve taleplerini de birer birer yasalaştırarak hayata geçireceğiz. Bunlardan birisi hiç şüphesiz EYT’li kardeşlerimizin mağduriyetleridir. Ümit ediyorum ki bu yıl bitmeden bu yara kapanacak, bu adaletsizlik köklü bir çözüme kavuşturulacaktır.”

ANKETÇİLERE TEPKİ

"Satılmış anketçilerde eğer yüz kaldıysa sokağa çıkıp çıkmamayı, kamuoyu araştırması yapıp yapmamayı bir kez daha düşünmelerinde yarar olacağı kanaatindeyim. Anketler şunu söylemiş, bunu söylemiş. Bizim için vızıltıdır. Biz milletimize bakarız. Milletimiz ne diyorsa onun gereğini yaparız. Üfleyerek hamam ısıtmaya, kişneyerek at doyurmaya çalışanlara aziz Türk Milleti zamanı geldiğinde hesabı çekmek için bekliyorlar."

Anketler şunu söylemiş, bunu söylemiş, bizim için vızıltıdır. Biz milletimize bakarız, milletimize kulak veririz, milletimiz ne diyorsa onun gereğini canla, başla ve coşkuyla yaparız. Üfleyerek hamam ısıtmaya, kişneyerek at doyurmaya çalışanları aziz Türk milleti zamanı geldiğinde sandığın başında hesaba çekmek için bekliyor olacak.

'BİZİM CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZ SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN'

Yine durmuyoruz, yeni bir siyasi çalışmayla sahadaki varlığımızı takviye ediyoruz. 8 Ekim 2022 tarihinden itibaren, yani önümüzdeki cumartesi günü başlamak suretiyle, "Adım Adım 2023; Köyüm Benim Sohbet Toplantıları”yla vatanımızın en ücra köşelerine bir kez daha gönül ve sevda seferine çıkıyoruz. Köylerde olacağız, köylülerimizi ziyaret edeceğiz, hasret yangınını birlikte söndüreceğiz. Bu esnada 16 Ekim 2022 tarihinde Konya’da, 23 Ekim 2022 tarihinde de Manisa Açık Hava Toplantılarımızı yapacağız. Aday belli, karar net diyeceğiz. Bizim Cumhurbaşkanı adayımızın Sayın Recep Tayyip Erdoğan olduğunu sonuna kadar haykıracağız. TBMM’de sayısal ve siyasal seviyede güçlü bir Milliyetçi Hareket Partisi grubunun teşekkülü için milletimizden destek isteyeceğiz. Cumhur İttifakı’nın anayasayı değiştirme çoğunluğuna ulaşması için üzerimize ne düşüyorsa yapacağız. Türkiye’yi ne zillete düşüreceğiz, ne de zalimlerin emellerine teslim edeceğiz. Önce ülkem ve milletim diyen her insanımızı saflarımıza çağırıyorum. Milli birlik ve huzurlu yarınlara ulaşmak isteyen her insanımızı aramıza buyur ediyorum. Paylaşılacak vatanım, vazgeçilecek insanım yok diyen her vatandaşıma haydi birlikte olalım diyorum. Biz birlikte Türkiye’yiz diyen vatansever yüreklerle çok daha güçlü olacağımıza inanıyorum. Milli birlik ve kardeşliğimiz, milli hâkimiyet ve hükümranlık haklarımız, refah ve bereketimiz, huzurlu ve güvenli yarınlarımız için milletimize çağrım, gelin bir olalım, diri olalım, birlikte Türkiye olalım. Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcımızın koordinesinde, siyasi ve saha çalışmalarımızda görev alan, partimizi ve Cumhur İttifakını bihakkın anlatan siz değerli milletvekili arkadaşlarıma, MYK-MDK üyelerimize, elbette teşkilatlarımızın asil mensuplarına, ezcümle tüm dava arkadaşlarıma gönülden teşekkürlerimi sunuyorum.

Usta ve üstat şairimiz Merhum Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi:

Kırılır da bir gün tüm dişliler,

Döner şanlı şanlı çarkımız bizim.

Gökten bir el yaşlı gözleri siler,

Şenlenir evimiz barkımız bizim.

Yokuşlar kaybolur, çıkarız düze,

Kavuşuruz sonu gelmez gündüze,

Sapan taşlarının yanında füze,

Başka alemlerle farkımız bizim.

Kurtulur dil, tarih, ahlak ve iman,

Görürler nasılmış, neymiş kahraman,

Yer ve gök, "Su vermem” dediği zaman,

Her tarlayı sular arkımız bizim.

Bizim anlayışımız şudur: Dağa giden baltasını, suya giden helkesini, köye giden de yüreğini alıp gitmelidir. Çok şükür bu yürek bizde vardır.

Toprağını süren, ekinini işleyen, hayvanını yemleyen, bağını-bahçesini belleyen, çiftini çubuğunu işleten yağız yüzlü, elleri nasırlı, helal aşlı köylülerimize bin selam olsun. Onlarlayız, nitekim onların bir adım arkalarındayız.

Değerli Milletvekilleri, İkinci Dünya Savaşı’nın hitamında, mütehakkim arzularla tesis ve tezahür eden küresel sistem çetin sınamalar eşliğinde çok ciddi sarsıntılar geçirmektedir. Coğrafyalar sert kutuplaşmaların, doğuş alanı bölgesel tesir alanı küresel nitelikli yaygın çatışmaların baskısı altındadır. Ülkeler arası irtibat ve ilişki ağları üst üste darbe almaktadır. Krizlerin biri biterken diğeri başlamaktadır. Müesses paradigma her yanından tahrip olurken, beşeriyetin barış, huzur ve güvenlik açığı tehlikeli şekilde genişlemektedir.

MAHSA AMİNİ PROTESTOLARI

İran’da, 13 Eylül 2022 tarihinde Mahsa Amini isimli bir genç kızın, başörtüsünü doğru bağlamadığından dolayı göz altına alınması ve sonrasında patlayan şiddet olayları neredeyse bir isyan noktasına ulaşmıştır. Kadın hakları ve özgürlük üzerine inşa edilen toplumsal gösteriler dış etkiler kanalıyla farklı bir boyut kazanmıştır. Bizim dileğimiz İran’da sükûnet, huzur ve istikrar ortamının bir an evvel hakim olmasıdır. Kırgızistan ile Tacikistan arasındaki 31 yıllık sınır ihtilafı silahlı çatışmaya kadar dayanmış, geçici ve zoraki olsa da şimdilik yapılan bir ateşkes anlaşmasıyla eller tetikten çekilmiştir. Bosna sıkıntılı, Kosova kaygılı, Türkmeneli kuşatma altındadır. Ermenistan, Karabağ’daki tahriklerini sürdürmüş, anlaşmaları çiğnemiş, sıcak çatışmalarda çok sayıda Azerbaycan neferi şehit olmuştur. İtalya’da sandıktan çıkan yeni bir siyasi irade Avrupa’yı telaşlandırmış, Bulgaristan’da 18 ayda dördüncü kez seçimler yapılmış, Irak’ta siyasi kriz yaygınlaşmış, Suriye’de istikrasızlık varlığını muhafaza etmiştir. Güney sınırlarımız boyunca terör koridoru açmak, garson terör devletçikleri kurmak amacıyla kolları sıvamış dost görünümlü muhasım ülkeler her fırsatı lehlerine çevirmek için tahrik ve tertiplerini bir üst faza çıkarmışlardır.

"YUNANİSTAN BU HÜKMÜ KASTEN, BİLE BİLE İHLAL VE İNKAR ETMİŞTİR"

ABD, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne uyguladığı silah ambargosunu manidar bir zamanlamayla rafa kaldırmıştır. Kıbrıs’ta eşit ve egemen iki devletli çözümün önüne engel çıkarmak için yeni bir senaryo gündemdedir. Yunanistan 18 ve 23 Eylül tarihlerinde gayri askeri statüdeki Ege adalarından Midille’ye 23, Sisam’a 18 zırhlı askeri araç sevk etmiştir. ABD menşeli silahlar etrafımızı çevrelemiştir. Kuzey Ege adalarına toplam bir tümen, üç tugay ve beş alay konuşlandıran Yunanistan ABD’nin dolduruşuna gelip Türkiye’ye meydan okumaktadır.

Ülkemize Akdeniz ve Ege’den silah gösterilmektedir. Lozan ve Paris Antlaşmalarının açık hükümleri yok sayılmaktadır. Türkiye batıdan, doğudan, güneyden, hatta kuzeyden çembere alınmaktadır. Geldiğimiz bu aşamada, Yunanistan’ın Kuzey Ege adalarıyla Oniki ada üzerindeki egemenlik iddiaları kesinlikle haksız ve hukuksuzdur. İkinci Balkan Savaşı’ndan sonra Londra’da toplanan bir konferansta, Gökçeada, Bozcaada ve Meis Adası Osmanlı İmparatorluğu’na bırakılmıştı. İşgal altındaki diğer adalar ise askeri maksatlarla kullanılmamak şartıyla ve silahlandırılmamak kaydıyla Yunanistan’a verilmişti.Aslında bu adaların mülkiyeti değil, yalnızca kullanım hakkı Yunanistan’da kalmıştı. Lozan Antlaşması’nın 12’inci maddesi ile bu statüko tescil ve teyit edilmişti. Bu antlaşmanın 13’üncü maddesine göre de Yunanistan’ın adaları askeri hedefler doğrultusunda kullanamayacağı hükme bağlanmıştı. Fakat Yunanistan bu hükmü kasten, bile bile ihlal ve inkar etmiştir.

Mevcut durum itibarıyla Kuzey Ege Denizi’nde, askersiz ve silahsız olmak kaydıyla Yunanistan’ın kullanımına verilen 9 Türk Adası’nın hepsi A’dan Z’ye asker ve silahla doldurulmuştur. Bu nedenle, Kuzey Ege adaları Taşoz, Semadirek, Limni, Bozbaba, Midilli, İpsara, Sakız, Sisam ve Ahikerya’nın egemenlik yetkisi, mülkiyet hakları, deniz yetki alanlarıyla hava sahası kuşkusuz ve hukuken artık Türkiye’dedir. Aynı şey Oniki ada için de geçerlidir. Dünyaya ilan ediyorum, hakkımızı yedirmeyiz, hakkımızı çiğnetmeyiz, hakkımızdan vazgeçmeyiz, hakkımıza ve hukukumuza göz koyanların da gözünü oyarız. Hak demek şeref demektir.

Şerefimiz için de seve seve şehadeti dahi göze alacağımızı emperyalizmin Miçosu ve onun zalim destekçileri asla akıllarından çıkarmamalıdır. Yunanistan Başbakanı, Türkiye’nin Ege’de yalnız olduğunu söylemiş. Halt etmiş, baltayı taşa vurmuş. Yalnız değiliz, Allah’ımız var, milletimiz var, tarihimiz var, sorulacak hesabımız var, ulaşacağımız zaferlerimiz var. Karnı acıkan katık istemez, uykusu gelen yastık istemez, hedefe kilitlenen rüzgar beklemez.

"KIRIM’IN İLHAKINA NASIL KARŞI ÇIKTIYSAK, AYNI TAVRI AHLAKİ TUTARLILIK GEREĞİNCE SON İLHAK KARARINA DA GÖSTERİYORUZ"

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin, geçen hafta, Ukrayna’nın doğusundaki Luhansk ve Donetsk ile güneyindeki Herson ve Zaporijya’nın ilhak kararını açıklamıştır. Uluslararası sistem tarihi bir kırılma yaşamaktadır. Ayrılıkçı unsurların kendilerine destek ve yardım gayesiyle davet ettikleri bir güce ilhakı esas alan bu son gelişme etnik ve mezhep temelli çatışmaları körüklemekle birlikte çok tehlikeli sonuçlara kapı açacaktır. Ukrayna’nın egemenlik haklarına ve toprak bütünlüğüne yönelik bölücü operasyonu asla tasvip etmiyor, kesinlikle doğru bulmuyoruz. Rusya-Ukrayna savaşının öngörülemez, barış ümitlerini sekteye uğratan bir safhaya geçtiğini düşünüyoruz.

Kırım’ın ilhakına nasıl karşı çıktıysak, aynı tavrı ahlaki tutarlılık gereğince son ilhak kararına da gösteriyoruz. 3 Mart 2022 tarihli Meclis Grup Toplantımızda demiştim ki: "6 Nisan 2014’ten beri Donbas bölgesinde sürmekte olan çatışmalarda bugüne kadar 13 binden fazla kişi hayatını kaybetmiştir. Rusya Federasyonu, Ukrayna üzerinden eski hakimiyet havzalarına tutunmayı ve buraları kontrol altına almayı hedeflerken, ABD de afişe ettiği Rus tehlikesine dayanarak Avrupa’yı ve NATO müttefiki ülkeleri ortak tehdit mimarisi etrafında toplamaktadır. Yani kazan kazan politikası devrededir.

Yeni dünya düzeni diye hikayesi yazılan, tanımı yapılan çok vektörlü, çok bilinmeyenli karmaşık denklemin, ABD ile Rusya arasında yeşeren adı konmamış bir al-ver sürecinin mahsulü olduğunu görmek lazımdır.” Mezkur bu konuşmamda, Ukrayna’nın siyasi ve toprak bütünlüğüyle, bağımsızlığına ve egemenlik haklarına mutlak surette saygı duyulması gerektiğini vurgulamıştım. Dünyanın hemen hemen tamamında ayrılıkçı hevesler taşıyan topluluklar ve bölgeler olduğu aleni bir gerçek halinde ortadadır.ABD’de Kaliforniya, Kanada’da Quebeck, Çek Cumhuriyeti’nde Moravya, Polonya’da Yukarı Silezya, Romanya’da Sekelistan, İtalya’da Lombardiya, Veneto, Sicilya ve Güney Tirol, İspanya’da Bask Bölgesi ve Katalonya, Fransa’da Korsika ve Bretonya, Belçika’da Flanders ve Valon Bölgesi, Almanya’da Bavyera, Birleşik Krallık’ta İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda bu durumdadır. Rusya’nın ağır sorunlar ihtiva eden ilhak kararı ve bununla mündemiç siyasi tasavvuru uluslararası düzen ve dengeyi uçuruma çekme ihtimali taşımaktadır.

Üstelik uluslararası hukuka zincir vurulmuştur. Dünyanın siyasi ve ekonomik istikrarını daha da zedelenmesinin önü ardına kadar açılmış, yeni ilhakların ve hatta ayrılma taleplerinin perdesi aralanmıştır. Bu çerçevede 3 Mart 2022 tarihiyle 8 Mart 2022 tarihli grup toplantılarımızda paylaştığım stratejik öngörülerimizin bir kısmı gerçekleşmiştir. Nihayetinde ayrılıkçı niyetler okşanmış, ilhak kararı oldubittiye getirilmiştir. Türkiye haklı ve meşru tepkisini göstererek Ukrayna’nın Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya bölgelerinin ilhak kararını reddetmiştir. Bizim halisane temennimiz Rusya ile Ukrayna arasında kalıcı ve köklü bir barışın temin edilmesidir. Şayet barış gerçekleşmezse insanlığı geniş çaplı savaşlar döneminin beklediğini bugünden söylemek afaki bir değerlendirme de olmayacaktır.

KILIÇDAROĞLU'NUN CUMHURBAŞKANI ADAYI OLMAK İÇİN GÖZÜNÜ HIRS BÜRÜMÜŞTÜR

"Kılıçdaroğlu'nun durumu kritiktir. Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adayı olmak için gözünü hırs bürümüştür. Bizim için sorun yoktur. İP başkanının Kılıçdaroğlu'na ömür boyu şükran duyacağını söyledikten sonra, CHP'ye borçlarını ödediğini söylemesi pazarlığı kızıştıran bir taktiktir. HDP ile masa altında el ele tutuşup, masa üstünde restleşenlerin itibarı sıfırdır. Biz kimin ne olduğunu neyi hedeflediklerini iyi biliyoruz. Hiç kimse bize hikâye anlatmasın. CHP demek HDP demektir. CHP demek İP demektir. HDP demek PKK demektir. Cinayet demektir, ihanet demektir. Zilletin diğer ortakları da küsurat partilerinden başka bir şey değildir.”

KILIÇDAROĞLU'NA: KENDİ DNA TESTİNİ YAPTIRIRSAN, ÖLEN TERÖRİSTİN TEST SONUÇLARINI DA GÖRMÜŞ VE ANLAMIŞ OLURSUN

"Mersin Mezitli Polisevi’ne CHP’nin gazeteci kisveli teröristi kanlı bir eylem düzenledi. Bir polisimiz şehit olurken bir polisimiz de yaralandı. Bu hain terörist CHP’nin gazeteci olarak sahip çıktığı bir katildi. CHP ile PKK’nın bir kez daha yolu kesişti. Devletin açıklamasına güvenmeyip PKK’nın sefil beyanına itibar eden Kılıçdaroğlu Mersin’deki etkisiz hale getirilen teröris için duyanları bu kadar da olmaz dedirtecek şekilde DNA testi istedi. Sayın Kılıçdaroğlu sen kimin yanındasın, haber kaynakların kimler? PKK’nın telkin ve tesirine kapılmak taşıdığın sorumlulukla bağdaşmıyor. DNA testi isterken hiç mi utanmadın? Kendi DNA testine yaptırırsan ölen teröristin test sonuçlarını görmüş ve anlamış olursun. CHP’nin tutuklu ve hükümlü sözde gazetecileri kan döküyor, kurşun atıyor, PKK kamplarında eğitim görüyor. Teröriste gazeteci diyenler bizim gözümüzde teröristtir. Haine merhamet mazluma ihanettir." (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar