Bahçeli'den süreç açıklaması: 'Dipsiz tartışmaları mutabakata bağlamanın hedefindeyiz'
Grup toplantısında konuşan Devlet Bahçeli sürece dair, 'Dipsiz tartışmaları mutabakata bağlamanın hedefindeyiz' vurgusu yaptı. 'Cemevinin ibadethane olarak tescili' konusunda yeşil ışık yakan Bahçeli, DEM Parti'yi 'dili' konusunda CHP'yi de Brüksel mitingi ile ilgili eleştirdi.

Artı Gerçek - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.
Konuşmasında Kürt sorununun çözümüne dair başlatılan sürece değinen Bahçeli, "Türk ve Türkiye yüzyılında sürüp giden dipsiz tartışmaları mutabakata bağlamanın hedefindeyiz. Bu hedef ahlakidir. Siyasi manevi, kültüren ve fikir imkânlarla kireçlenmiş kronik gerilimleri bertaraf etmek mümkündür. Çabalarımız bu yöndedir. İdeolojik manipülasyonlara direnmek, devamlı canlı tutulan önyargılara dik duruş göstermek en başta siyaset müessesinin ortak sorunu olmak zorundadır. Sanat ve sahte bir içerikten mührem olan Türk-Kürt ayrışmasını tetikleyen iç ve dış düşman cephesidir" dedi.
'CEMEVİNİ İBADETHANE OLMALI' ÇIKIŞI
"İşin özünde hepimiz Müslüman değil miyiz?" diye devam eden Bahçeli, "Birbirimize yan gözle bakmaktan bıkmadık mı? Yetmedi mi çektiğimiz çile ve eziyetler... Yetmedi mi yanlış anlamalar ve peşin hükümler? Cemevinin ibadethane olarak tescili hususunda atılgan olmak engelleri birer birer kaldıracak irade cesaretini sergilemek gerekir. Alevi, İslam inancına mensup kardeşlerimizin cemevini ibadethane olarak görmelerine anlayış ve saygı duymak lazımdır" dedi.
'KURUCU ÖNDERİN ÇAĞRISI BİZİM İÇİN ESASTIR'
Meclis’te kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun çalışmalarının sonuna yaklaşıldığına işaret eden Bahçeli, şöyle devam etti:
"Sorumsuz ve suçlayıcılıktan uzak durmalıyız. Bilinmelidir ki her şey Türkiye içindir. Denizi geçtikten sonra derede bocalamanın hiç kimseye faydası olmayacaktır. Bu arzu ve amaçtan sakınanlar, ahlaken, tarihen, vicdanen ve siyaseten çok ağır sonuçlarla karşılaşacaklar. 27 Şubat İmralı açıklaması dışında hiçbir söz, tez, teklif ve değerlendirmenin bize göre hükmü yoktur. Kurucu önderin 27 Şubat açıklaması bize göre esastır. Bu esas üzerinde yürüyen her insan akıllı insan demektir."
'DENİZİ GEÇİP DEREDE BOĞULMANIN KİMSEYE FAYDASI OLMAYACAKTIR'
Meclis çatısı altında 'taşkın sloganlara' izin verilmemesi çağrısında bulunan Bahçeli, DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit'in yaşamını yitiren askerler için sarf ettiği "gencecik cesetler" ifadesini de eleştirdi: "Heyecanla çılgınlık arasında kesin bir ayrım yapmak, yanlışa yorulabilecek şuursuz tezahürat ve telaffuzlardan kaçınmak elzemdir. Şehitlerimize gencecik cesetler demek doğru ve isabet kaydeden bir söz değildir. Herkes ve hepimiz ‘Terörsüz Türkiye’ hedefinin sekteye uğramamasına özenle dikkat etmeliyiz. Hepimiz Türk milletiyiz. Denizi geçtikten sonra derede bocalamanın hiç kimseye faydası olmayacaktır."
ÖZGÜR ÖZEL'E: KALABALIKTA YAPILAN KABADAYILIĞIN TENHADA ÖZRÜ KABUL EDİLMEZ
Grup toplantısı konuşmasında ana muhalefeti ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i hedef alan Bahçeli özetle şunları söyledi:
“Özgür Bey’in İspanya ile başlayan yurt dışı turunun her ayağında ülkemizi kötülemesi, dahası Sayın Cumhurbaşkanımıza Gazze konusunda parmağını kıpırdatmadı diyerek iftira atması olacak ve sineye çekilecek şey değildir. Gazze’de yaşanan insani felaketi dünyaya süreklilik içinde ve ısrarla anlatan Türkiye’nin vicdan, merhamet ve insan odaklı diplomasi vizyonudur.
CHP Genel Başkanı geçen hafta bize parmak sallayarak konuştu. Öfkeden deliye dönmüş, sinirden sanki nöbet geçiriyormuş gibiydi. Kendisine sakinlik ve soğukkanlılığı temenni ediyorum. Ancak Özgür Bey’in yalan ve iftiralara sarılarak yaptığı çiğ ve çirkin siyasetin bizim nazarımızda delikli kuruşla ne bir değerinin ne de bir ederinin olmayacağını hatırlatıyorum. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim, kalabalıkta yapılan sahte kabadayılığın tenhada özrü kabul edilmez, edilemez.
ÖZEL'İN ERDOĞON-TRUMP GÖRÜŞMESİ İLE İLGİLİ SÖZLERİNE YANIT
Özgür Bey’in Brüksel’de ikram edilen meydanda yaptığı mitingde iktidarın Trump’a çalışmaya başladığını iddia etmesi, Türkiye’mizi ayaklar altına alması gayri milli ve gayri ahlaki bir siyasetin kokuşmuş örneğidir. Yazıklar olsun, yazıklar olsun, buna ortak olanlara da yuh olsun. Bakınız, bu yılki Nobel Barış Ödülü Venezuelalı sözde bir muhalefet liderine verildi. Bu hanımefendi, ABD’nin ülkesine müdahale etmesini isteyecek kadar zıvanadan çıktı. Siyonizm’in hayranları arasında yerini aldı. İsrail’in bile ülkesine askeri müdahale etmesini talep etti. Bildiğiniz gibi ödülü de ABD Başkanı’na ithaf etti. Cezaevinde bulunan eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı da “Venezuela’da demokrasi ve özgürlük mücadelesi verenlerin başarısı” diyerek bu bahsettiğim şahsı aldığı Nobel Barış Ödülü’nden dolayı kutladı. İşte CHP budur. Dinamiti bulup insanlığın felaketine hizmet eden birisinin adına verilen “Barış Ödülü” elbette ve kesinlikle bizim nezdimizde rüşvetin, hilenin, emperyal heveslerin ve su katılmamış rezaletlerin küresel dolaşımından başka bir şey olmayıp yok hükmündedir. Alın ödülünüzü tepe tepe kullanın, sonra da başınıza külah diye geçirin.
İstiyoruz ki, kol kırılsın yen içinde kalsın. İstiyoruz ki, geçmişten tevarüs ettiğimiz yaraları saralım ve şifa dağıtalım. Kardeşçe ve huzur içinde yaşayalım. Kimin ne meselesi, kimin ne diyeceği varsa oturup konuşalım, ortak aklın ve ortak iradenin refakatinde ülkemize müftehir bir siyaset ruhuyla hizmet edelim. Ülkemizi yabancılara şikayet etmek şerefli bir tavır değildir. CHP yanlış rotadadır. CHP’nin başındaki zat histeri krizine tutulmuştur. Aklıselim, kalbiselim ve zevkiselim sacayağında konuşmaya ve sorunları mutabakatla ele almaya asgari seviyede talebimiz olacaktır." (HABER MERKEZİ)