Bakırhan, Tekirdağ'da: Adalet olmadığı için Narin yaşamını yitirdi

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Tekirdağ'da “Ekmek ve Adalet” buluşmasına katıldı: "Adalet olmadığı için 8 yaşındaki Narin yaşamını yitirdi. Kadınları, çocukları katledenler hak ettikleri cezaları almış olsaydı Narin bugün yaşıyordu."

Artı Gerçek - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), “Ekmek ve Adalet” kampanyası kapsamında Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde bulunan Ünal Baysal Kültür Merkezi’nde sivil toplum örgütleri ve sendika temsilcileriyle bir araya geldi.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan buluşmada 8 yaşındaki Narin Güran'ın ölü bulunmasına da değinerek, adaletin önemine vurgu yaptı.

Konuşmasına Kürtçe başlayan Bakırhan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Bu ülkenin temel sorunu adalet ve demokrasi mücadelesi. Ekmek mücadelesiyle demokrasi ve adalet mücadelesini birbirinden ayrı göremeyiz.

Adaletin olmadığı ülkelerde ekmek eşit paylaşılmıyor. Adaletin asgari düzeyde işlediği ülkelerde ise ekmek daha eşit dağıtılıyor. Adalet bu ülkede yaşayan 85 milyon insan için en gerekli meselelerden biridir. Su kadar, hava kadar büyük bir ihtiyaçtır.

Eğer ekmeğimiz olsun istiyorsak, insanca yaşayalım diyorsak, çocuklarımızın huzurlu mutlu bir ülkede insanca, iş bularak, aş bularak, kendi kimliğiyle eşit bir yurttaş olarak yaşamasını istiyorsak, adalet mücadelesi bizim için önemlidir.

Adalet olmadığı için Çorlu tren kazasında yaşamını yitirenlerin hesabı sorulamadı. Adalet olmadığı için 8 yaşındaki Narin yaşamını yitirdi. Kadınları, çocukları katledenler gerekli olan cezaları almış olsaydı Narin bugün yaşıyor olacaktı. Narin'i katleden o vahşilerin, o katillerin bir an önce açığa çıkarılması gerekiyor. Narin bu ülkenin kendi geçmişiyle yüzleşmesi için önemli bir meseledir."

'KÜRT İLLERİNDEKİ İKİLİ HUKUK SİSTEMI BUGÜN TRAKYA, EGE VE KARADENİZ'DE DE UYGULANIYOR'

“Emek ve Adalet” kampanyası kapsamında Türkiye’nin dört bir tarafını dolaştıklarını belirten Bakırhan, şöyle konuştu

“Kars’taki hayvan pazarında, Van’da, Mardin’de mercimek ve buğday üreticilerinin, İzmir Torbalı’da tarımla uğraşanların feryatları hep aynı. Ekolojistlerin mücadelesiyle biraz önce burada Ergene’de zehir soluduğumuzu belirten arkadaşımızın derdi aynıdır. Emekli Sen’den arkadaşlarımızın sunduğu düşünceler hepimizin ortak düşünceleridir. Bu ülkede adalet ve demokrasi olmadığı için çevre katliamı yaşanıyor, ekokırım yaşanıyor. Sermayenin sınırsız kâr elde etmesine zemin hazırlayan bu iktidar var olduğu sürece, çevre tahribatı artacaktır. Nefes alamayacağız. Adalet olmadığı için asgari ücretle geçinmeye çalışan insanlarımız zor durumda, emekliler kira ödeyerek kalacakları bir ev bile bulamayacaklar. Bu ülkenin temel sorunu adalet ve demokrasidir. Ekmek mücadelesi ile adalet ve demokrasi mücadelesi asla birbirinden ayrı görülemez. Dün Kürt illerinde ikili hukuk uygulayan bu sistem, bugün Trakya, Ege ve Karadeniz’de de aynı uygulamayı yapıyor. Daha dün Hopa’da ormanımıza, toprağımıza, çayımıza dokunmayın diyen bir yurttaşımız, vahşi kapitalist sistemin temsilcisi tarafından katledildi."

‘SAVAŞA KAYNAK BULUYORLAR’

“Açlık sınırının 21 bin lira olduğu bu ülkede, 17 bin lirayı bize reva gören bu iktidar adaletsizlik yapmıyor mu? Emekliye gelince ‘kaynak yok’ diyorlar. Ama savaşa kaynak buluyorlar. Türkiye’nin Irak'ta, Suriye’de, Libya’da ne işi var? Türkiye’nin Suriye’deki paramiliter güçlere harcadığı para ile Tekirdağ’da kimse aç kalmazdı. Bugün Kurdistan Bölgesi'nde 80 tane askeri üs kurulmuş. Kürtlerle savaşmak yerine barış yapılsaydı, oraya harcanan paralarla Trakya’da üreticiler ürünlerini değerinde satabilirlerdi. Türkiye’de yaşayan 85 milyon insan olarak sorunlarımızı birlikte hissetmedikçe, aramıza duvarlar örerek bizleri bölmeye ve sömürmeye devam edecekler. Tam da DEM Parti, bu sömürü düzenine, aramıza örülen bu duvarlara karşı mücadele ederek, ortak bir zeminde bizi bir araya getiren bir parti olarak mücadelesini sürdürüyor."

‘İKTİDAR BİZİM DOSTUMUZ DEĞİL'

“Torbalı’ya gittik, biberler ve domatesler tarlada çürüyor. 'Neden toplamıyorsunuz?' diye sorduğumuzda, ‘Zaten ekim yaparken büyük masraf ettik, şimdi toplarsak zarar edeceğiz’ dediler. Çiftçinin ürünü tarlada çürüyor, ürettiği ürünü toplayamıyor çünkü beyefendilerin verdiği taban fiyat komik. Kızıltepe’de buğdayın maliyeti 8 TL, ama ofis 8 TL’ye buğdayı almaya çalışıyor. Zarara kimse katlanmaz. Desteklemek yerine köstek oluyorlar.

Bu iktidar bizi dışarıdan mal ve hizmet ithal eden bir ülkeye dönüştürdü. Tarım ülkesiydik, kendimize yetiyorduk, dünyada en büyük tarım ve su potansiyeline sahiptik. Ama hepsini bitirdiler. Su gördükleri her yere birer HES yaptılar. Her gördükleri ağacı kestiler, dere bırakmadılar, su bırakmadılar. En önemlisi, demokrasi ve özgürlük bırakmadılar. Bir ülkede fabrikadan çok cezaevi yapılıyorsa, orada yolsuzluk ve adaletsizlik var demektir. Orada işçiyi ve emekçiyi düşünen bir yönetim yok, sermayeyi düşünen bir iktidar vardır. Türkiye’deki iktidar bizim dostumuz değil. Çiftçinin, tarımla uğraşanın düşmanı, kültürün, hak arayanın düşmanı."

MUHALEFETE: PARTİ İÇİ İKTİDAR MÜCADELENİZİ ERTELEYİN

DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, CHP'ye de çağrıda bulundu. Bakırhan şunları söyledi:

"Lütfen parti içi iktidar mücadelenizi erteleyin. Bu halkın gerçek gündemi ile ilgilenin. Halkın gerçek gündemi, iş, aş, asgari ücretin artırılması, eko yıkımın durdurulması ve derelerin, çayların sermayeye peşkeş çekilmemesi için mücadele etmektir. Bu ülkenin gerçek gündemi, Narin'i katledenleri bulmak ve yargı önüne çıkarmaktır. Kendi dilini konuşamayan Kürtlerin, inancını özgürce ifade edemeyen Alevilerin eşit yurttaşlık taleplerini savunmaktır. DEM Parti olarak Ekmek ve Adalet buluşmalarını bu zemini güçlendirmek için yapıyoruz. Nerede ekmek ve adalet çalışması görüyorsanız katılın. Bu sadece DEM Parti'nin çalışması değil, Türkiye'nin gerçek geleceğinin kampanyasıdır. Geleceğimize ve ekmeğimize sahip çıkmadığımız sürece, çocuklarımızı okula göndermekte zorlanacağız. Geçmişte okullar açılırken biz de çocuktuk, heyecan duyardık. Annemiz ve babamız bizi kırtasiyeye götürür, renkli defterler ve kitaplar alırdı. Şimdi anneler ve babalar çocuklarının çantasını, ayakkabısını, kitabını nasıl alacaklarını düşünüyor. İşte böyle bir iktidar tarafından yönetiliyoruz. Bu iktidar, bu durumu bilerek ve isteyerek yapıyor."

ÇOCUKLAR OKULA AÇ GİDİYOR

Çocuklar okula gidiyor, beslenme çantası hazırlanıyor. O bile verilemiyor. Birçok çocuk karnını doyuramıyor. Yokluk ve yoksulluk geride kaldı diyen cumhurbaşkanına sesleniyoruz: Her gün bir öğün öğrencilere sıcak yemek verin. O zaman deriz ki gerçekten öğrenci dostusunuz, emekçi dostusunuz, çocukları ve geleceğimizi düşünüyor. Ama bunu yapmazlar. Sermayeye vergi indirimi yaparlar, ucuz kredi verirler, vergilerini affederler, yolsuzluk ve hırsızlık yapanları serbest bırakırlar. Figen Yüksekdağları, Selahattin Demirtaşları ve Leyla Güvenleri cezaevinde tutarlar. Bunların adaleti budur. Türkiye'yi talan edenler bırakılır, ama Kürtler, muhalifler ve devrimciler cezaevinde çürümeye terk edilir. Buna izin vermeyeceğiz. İlk önümüze gelen sandıkta bu adaletsizlik ve hukuksuzluk yapanlara gerekli dersi vereceğiz.” (MA / HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar