Bilgen: En büyük kötülüğü yönettiğiniz ülkeye yapıyorsunuz
HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın İzmir’de, 'Yunan’ı denize döktüğünüz gibi bir daha bunu yapmaya var mısınız' sözlerine tepki gösterdi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Seyhan İlçe Örgütü, 3'üncü Olağanüstü Kongresi'nde konuşan HDP Grup Başkanvekili ve Kars Belediyesi Eşbaşkan Adayı Ayhan Bilgen, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İzmir’deki aday tanıtım toplantısında, "Yunan’ı denize döktüğünüz gibi bir daha bunu yapmaya var mısınız" sözlerine tepki gösterdi.
'EN BÜYÜK KÖTÜLÜĞÜ YÖNETTİĞİNİZ ÜLKEYE YAPIYORSUNUZ'
"Bir parti kazandığında ya da kaybettiğinde ülke işgal edilmiş gibi algılanıyorsa; burada zaten siyaset bitmiştir" diyen Bilgen, "Sırf koltuk için sırf makam için, sırf biraz daha o mali kaynakları tüketebilmek için eğer bu ülkeyi ötekileştirerek, bu ülkede farklı siyasi eğilimleri ve yaklaşımları düşmanlaştırarak, siyaset yapıyorsanız. En büyük kötülüğü yönettiğiniz ülkeye yapıyorsunuz" dedi.
'MÜCADELEYİ CEZAEVİNDEKİ ARKADAŞLARIMIZIN SIRTINA BIRAKMAYACAĞIZ'
DTK Eş Başkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in 60’ncı gününü geride bıraktığı açlık grevi eylemine de değinen Bilgen, Güven’le birlikte yüzlerce tutuklunun açlık grevinde olduğunu söyledi:
"Bu mücadeleyi cezaevindeki arkadaşlarımızım sırtına bırakabilmek bizim kabul edebileceğimiz bir şey değildir. Onlar ellerinden başka bir şey gelmediği için hayatlarını ortaya koyuyorlar. Canlarını açlığa, bir biçimde aslında en ağır bedeli ödemeye katılıyorlar. Eğer bu yükü onların üzerine bırakırsak, sadece onların fedakarlık yapmasını onların adanmış bir birey gibi yaşama iradesini ortaya koymasını biz sadece dışardan seyredersek, hem onlara haksızlık etmiş oluruz hem de daha önemlisi de inandığımız değerlere hak ettiği takdiri, desteği ve saygıyı göstermemiş oluruz. Arkadaşımızın mücadelesine her şart altında sahip çıkacağımızı bir kez daha ifade ediyorum."
'AÇLIK GREVİNİ SUÇ SAYMAK ÇARESİZLİKTİR'
Açlık grevlerinin tüm dünyada pasif direnişin sivil itaatsizlik eylemi olduğunu belirten Bilgen, "Bunu kriminalize etmeye çalışmak, sanki bir pasif direnişle bu ülkenin güvenliğini tehdit ediyormuş gibi bir algı oluşturarak, bu çaba ve arayışı bir suç kategorisine sokmaya çalışmak, aslında bir ülke yönetenler için bir çaresizliktir" dedi.
Mardin il binalarının polislerce basılmasına tepki gösteren Bilgen, önceki dönem eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın resimlerinin bu ülkeyi yönetenler tarafından tehlike olarak tarif edildiğini ifade etti.
'SİYASİ AHLAK DİBE VURMUŞ DURUMDA'
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün İzmir’de aday tanıtım toplantısında, "Yunan’ı denize döktüğünüz gibi bir daha bunu yapmaya var mısınız" sözlerine tepki gösteren Bilgen, "Bir parti kazandığında ya da kaybettiğinde ülke işgal edilmiş gibi algılanıyorsa; burada zaten siyaset bitmiştir" dedi.
Siyasi ahlakın dibe vurduğunu söyleyen Bilgen, "Ahmet kazanırsa, koltuğa oturursa; zafer olacak, kurtuluş olacak. O ülkenin bekası kurtuluşmuş olacak. Mehmet oturmuşsa o koltuğa, ihanet olacak, düşman işgali gerçekleşmiş olacak. Böyle bir anlayış ve yaklaşımla siyaset yapıyorsanız; aslında söyleyecek sözünüz kalmamıştır. Sözünüz varsa vaatlerinizi ortaya koyun. İnandırıcı bir tarafı kalmışsa. Ama sırf koltuk için sırf makam için, sırf biraz daha o mali kaynakları tüketebilmek için eğer bu ülkeyi ötekileştirerek, bu ülkede farklı siyasi eğilimleri ve yaklaşımları düşmanlaştırarak, siyaset yapıyorsanız. En büyük kötülüğü yönettiğiniz ülkeye yapıyorsunuz" ded,.
'TÜRKİYE'DE BİR MUHALİFLİK SORUNU OLDUĞUNUN FARKINDAYIZ'
HDP'ye karşı giderek ağırlaşan baskılara da değinen Bilgen, "Bugün, kim nerede ne söylerse kriminalize ediliyor. Bir dava açmanın bir fezleke göndermenin vesilesi haline geliyor" dedi:
"Biz 7 Haziran koşullarında siyaset yapmıyoruz. Dünya ve Türkiye bir takım değişimler yaşadı. Bulunduğumuz coğrafya çok önemli değişikliklere tanıklık etti. O günlerde HDP adına söz söylemek, televizyon ekranlarında önemli bir takdire dönüşüyordu. Ama bugün hepimiz biliyoruz ki, kim nerede ne söylerse kriminalize ediliyor. Bir dava açmanın bir fezleke göndermenin vesilesi haline geliyor. Eşitlik dediysek, kardeşlik dediysek, özgürlük dediysek zor günlerde de bu değerleri savunmaya devam edeceğiz. Onun içinde özgürlükten, eşitlikten, barıştan yolu geçen herkesle birlikte olmayı, bazen de onlara rağmen de savunacağız. Tercih edeceğiz. Biz Türkiye’de bir muhalefet sorunu olduğunun farkındayız. En son 24 Haziran seçimleri, daha önce 16 Nisan referandumu, bizim topluma karşı bir borcumuz olduğunu, topluma karşı bir mükellefimizin olduğunu bir vebalimizin olduğunun bilincindeyiz. Bu ülkede 17 yıldır bu iktidar bu ülkede fütursuzca bu işleri yapıyorsa. Bu sadece iktidarın gücünden kaynaklanmaz. Bu aynı zamanda muhalefetin zayıflığından da kaynaklanır. Muhalefetin alternatif ortaya koyamamasından kaynaklanır. Muhalefetin darlığından iktidarın kötü bir taklidi olmasını maharet saymasından kaynaklanır. Biz HDP’yi yok sayanları, 6 milyon oyu kriminalize etmeye çalışanları zaten biliyoruz. Sizde onlarla birlikte HDP’yi yok sayma yarışına girecekseniz; yolunuz açık olsun. Bizim kaybedecek bir şeyimiz yok. Biz zaten en zor koşullarda her zaman demokrasiyi, özgürlüğü, herkesin kendini ifade edilmesini, kimsenin kimliğinden dolayı utanmamasını, kimliğinden ötürü dışlanmamasını en zor şartlarda savuna savuna bu noktaya geldik. Biz programımızın arkasındayız. Biz ilkelerimizin arkasındayız. Bu ülkede demokrasinin nasıl inşa olacağını, bu ülkede barışın nasıl tesis edileceğini gayet iyi biliyoruz." (HABER MERKEZİ)