'Biz halen Dolmabahçe Mutabakatı noktasındayız'

Erdoğan-Trump görüşmesi için “Fiyasko” diyen HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, görüşmenin noktayla değil 3 noktayla sonuçlandığını söyledi.

'Biz halen Dolmabahçe Mutabakatı noktasındayız'

HABER MERKEZİ - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi.

Konuşmasına Nuriye Gülmen, Semih Özakça ve Kemal Gün’ün açlık grevlerine değinerek başlayan Yıldırım, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve siyasi iktidar yetkililerinin söz konusu açlık grevlerine ilişkin ses çıkarmalarını istedi. Yıldırım, "Yetkililerin de artık ivedi olarak adım atmasını ve bu açlık grevlerine sebep olmuş gerçeği ortadan kaldıracak düzenlemeleri ivedi olarak bekliyoruz. Çünkü geçen her gün, her saat kritik aşamadaki 3 isim için hayati önemdedir" dedi.

‘CEZAEVLERİ İŞKENCEHANEYE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ’

Türkiye cezaevlerinin ülkenin kanayan yarası olduğunu belirten Yıldırım, cezaevi koşullarının katlanılmayacak duruma geldiğini ifade etti. "Cezaevi görevlilerinin cezaevlerini işkencehaneye dönüştürdüğü bir gerçeklikle karşı karşıyayız" diyen yıldırım, örnek olarak Elazığ Cezaevini gösterdi. Yıldırım, "Elazığ Cezaevi yeni bitmiş bir kampustur. Apar topar alt yapı koşulları sağlanmadan kapasitesinin çok üstünde tutuklu ve hükümlü yerleştirilmiş ve halk ihlalleri uygulanmaktadır. O yurttaşların hakları evrensel, anayasal haktır.

‘ÜLKEDEKİ TUTUKLULAR İÇİN KILINI KIPIRDATMIYOR’

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD’de tutuklu bulunan Reza Zarraf’ı, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olduğu için savunduğu yönündeki sözlerine de değinen Yıldırım, "Reza Zarraf’ın başka ülkedeki sözüm ona mağduriyetini gidermeye çalışan Cumhurbaşkanı, kendi ülkesindeki on binlerce tutuklunun hak ihlalleri konusunda kılını kıpırdatmamaktadır. Elazığ Cezaevinde çıplak arama yapıldığı, yeterli su verilmediği, kapasitenin 3 katına çıkıldığı, sosyal hakların kullandırılmadığı, tek kişilik koğuşlarda aylardır tutulan kişiler olduğu, revir haklarının gasp edildiği bilinmektedir" dedi.

‘FİGÜRAN OLMAYACAĞIZ’

Yıldırım, dün belirlenen Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üyeleriyle ilgili de konuştu. Baştan beri böylesi bir duruma taraf olmayacaklarını ifade ettiklerini belirten Yıldırım, "Böyle bir tiyatronun figüranı olmayacağız" dedi. Yıldırım, devamında şunları söyledi: "Yeni sistemin seçimlerinin nasıl olacağını düşünmek bile istemiyoruz. Zorla anayasa kılıfı geçirilmiş olabilir ama bizim için meşru değildir. Bu paketin yargıyı siyasallaştıran, hakim-savcı atamalarını koordine eden HSK seçimine yargının siyasallaşması dışında bir anlam ifade etmiyor."

‘BİZ MAHKEME HEYETİNİN HÂKİMLERDEN OLUŞTUĞUNU SANIYORDUK’

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 96 fezlekesinin olduğu ve 30 civarı duruşmaya SEGBİS ile katıldığı bilgisini paylaşan yıldırım, devamında şunları kaydetti: "Etkin bir yargılama yöntemi olmaması sebebiyle mahkemede hazır bulunma dışında hiçbir duruşmasına katılamayacağını ilan etti ve katılmıyor da. Ancak Viranşehir’de yürüyen bir dosyayla ilgili mahkeme heyeti duruşmaya getirilmesi talebi, dava dosyasını sürüncemede bırakma amacı taşımaktadır. Bu niyet okumaktan başka bir şey değildir. Biz mahkeme heyetinin hakimlerden oluştuğunu sanıyorduk. Müneccimlerden, falcılardan oluştuğunu bilmiyorduk. Hâkimler somut olgulardan hareket edip karar mı verirler yoksa niyet mi okurlar?"

‘SİYASİ İKTİDAR TERÖRİST İLAN ETTİKLERİNİN ARKASINA SIĞINIYOR’

Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Siyasi iktidar terörist ilan ettiklerinin arkasına sığınıyor. Geçen salı Diyarbakır milletvekilimiz Nursel Aydoğan’ın vekilliği düşürülürken paylaştığım belgede de vardı. İddianameyi hazırlayan savcı ağırlaştırılmış müebbet talebiyle tutukludur. Bize göre yaptıkları tek doğru iş 17-25 Aralık ve MİT TIR’larıydı dosyalarıydı. Bu konularda iddianame hazırlayınca terörist olacak ama HDP’liler aleyhine fezleke ve iddianame hazırlayınca hukuk insanı olacak. Siyasi iktidar terörist ilan ettiklerinin arkasına sığınmıştır. Bunların hazırladığı bütün iddianameler, dava dosyaları düşürülmelidir. Ki biz de suçlamalarınızı geri alalım. Bir kişi teröristse bütün söylem ve eylemleriyle teröristtir. Bir bölümde terörist, bir bölümde hukukçudur gibi safsatayı kabul edemeyiz. 2 yıl önceki HSYK seçimlerinde paralelcilerin aday listesi 5 bin 400 oy aldı, bugüne kadar ihraç edilen sayı 3 bin 700. Onların hesaplarına göre konuşuyorum, kalan bin 700 hakim ve savcı nerede? Belki de Viranşehir’dedir. Belki Figen Yüksekdağ hakkında dosya hazırlayanlardır. İktidarın siyasi yaklaşımını ve teröristlerle bağlantılı duruşunu reddediyoruz."

Yıldırım, konuşmasından sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.

‘NOKTA DEĞİL ÜÇ NOKTA KONULDU’

"Erdoğan ABD’ye giderken ‘virgül değil nokta’ konulacak demişti. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusuna Yıldırım, şu yanıtı verdi: "Yapılan ortak açıklamadaki temenniler ve niyetler üzerine de sadece Erdoğan konuştu. Görüşmenin içeriğine ilişkin, Erdoğan’ın gitmeden önce dile getirdiği hedeflerden de hiç bahsetmedi. YPG’den bahsedilirken Trump güldü. Ayrıca Trump çok kısa tuttu ve orada da Lavrov ile olan görüşmesini anlattı. Bu, neyin noktasının konulmaya gidildiği konusunda bizi tereddüt içinde bıraktı. Gerçekten ne konuşuldu, neyin kararı alındı? On binlerce km yol gidildi, haftalarca tartışıldı. Sonuç, büyük bir belirsizlik. Erdoğan’ın görüşmesi noktayla değil 3 noktayla sonuçlanmıştır. ‘Buyurun buradan sonrasını siz yorumlayın’ denilmiştir. Fiyaskodur. 20 dakika baş başa görüşmek için mi oraya gitti? Bir aydır ülke gündemini bunun için mi meşgul ediyor. Ayrıca Türkiye 1.5-2 yıl önce Rojava’da iyi bir partnerdi. Salih Müslim’in gelip gidiyordu. Süleyman Şah Türbesi taşındı. Türkiye, Suriye’de de Rojava’da da iyi bir aktör ve partnerdi. Bugün kim söyleyebilir ki Türkiye daha efektif bir dış politika yürütebiliyor? Bütün bunlar, Kürt fobisi üzerinden gelinen bir nokta olarak görülmeli. Ülke canını kaybetti, malını kaybetti, itibarını kaybetti.

ÜÇ HUKUKİ VE İDARİ GARABET

Yıldırım’a "Tuncay Özkan ve Eren Erdem’in Demirtaş ziyaretlerinden sonra Bahçeli’nin sert çıkışı" soruldu. Yıldırım, şöyle cevap verdi: "Hukuki ve idari garabet söz konusu. Birincisi; Demirtaş ve Yüksekdağ ile milletvekillerinin cezaevinde bulunmaları. İkinci garabet, kendi partisini milletvekilleri görüşemiyorken başka milletvekillerinin görüşebilmesidir. Üçüncü garabet, sanki Demirtaş avukatlarıyla mesaj veremiyor da, bir başka partinin milletvekilleri mesaj veriyor. Ayrıca Demirtaş ziyaretlerden rahatsız olmaz, o ziyaretler siyasi değil insanidir, nezaket ziyaretleridir. Ben eşbaşkanımı ziyaret edersem bu hem insani hem siyasidir ama bir başka partinin milletvekili Demirtaş ile görüştükten sonra onun adına siyasi mesaj veremez. Buna soyunursan başka yerlere çekilebilir. Demirtaş, özerklikle ilgili hiçbir cümlenin konuşulmadığını belirtti. İlk 4 madde; devletin adını, bayrağını marşını ve başkentini tanımlar. Sadece eş genel başkanımız değil hepimiz öyle düşünüyoruz; bizim bayrakla, marşla problemimiz yok. Ama bu ülkenin tek bir merkezde kati bir şekilde yönetilmesine karşıyız. Bu bizim programımızda var. Özerlik düşüncemiz, Türkiye’nin hantal yapıdan kurtulması, bizim parti politikalarımızdandır. Demirtaş bu partiye sonradan gelmedi, parti programının hazırlanmasında bizzat bulunmuştur."

‘DOLMABAHÇE MUTABAKATI NOKTASINDAYIZ’

Yıldırım, bir gazetecinin "AKP kongresinde Kürt sorunu çözümüne yönelik mesajlar verileceği yeniden çözüm sürecine gidilebileceği yönünde kulisler var. Siz bu sürecin neresindesiniz, olası bir sürecin içinde yer alır mısınız" sorusuna şu yanıtı verdi: "Biz hiçbir zaman Kürt sorunu başta olmak üzere sorunların çözümü için diyalog mekanizmalarının işletilmesinden kopmadık. Bu ülkede kan dökülürken bile ısrarla çözüm sürecini, diyaloğu, müzakereyi savunduk. Onu siyasi çıkarları için kullanan iktidar terk etti. Biz hiçbir zaman terk etmedik. Böyle bir şeyin başlaması durumunda sadece söylemler üzerinden değil, somut adımlar üzerinden hareket edilmelidir. Saray ya da iktidar, başkanlığa giden yolda bir çözüm sürecine ihtiyaç duyuyorlarsa bu ülkeye yazık ederler. Buna gerek yok. Bu ülkede kalıcı ve onurlu bir barışın sağlandığı günü görelim, o gün bizim siyasi hayatımızın son günü olsun. Akan kanın devam etmesini düşünemeyiz. Biz, çözüm iradesinden ayrılmadık. Biz halen Dolmabahçe Mutabakatı noktasındayız. Bu soruyu çözüm sürecini terk edenlere sormak gerekir. Ama onları sadece kongrelerde niyet beyanlarında bulunurken değil, somut adımlar atarken görmek isteriz. Her türlü rolü de üstleniriz." (dihaber)

HDP meclis ahmet yıldırım