'Burası Türkiye'nin eyaleti değil'

Hollanda Sosyalist Parti milletvekili Saadet Karabulut, yaşananların Hollanda'da  AKP'nin ‘provokasyonu' olarak algılandığını belirtti. Karabulut, ‘AKP'nin dürüstlüğü ve inandırıcılığı artık bir soru işareti' dedi.

Evrim KURDOĞLU

Türkiye ile Hollanda arasında devam eden siyasi krizi Hollanda Sosyalist Parti milletvekili Saadet Karabulut Artı Gerçek için değerlendirdi. Karabulut, Hollanda hükümetinin çözümden yana olduğunu vurgularken, Türkiye'den bir özür de beklendiğini belirtti. Hollanda milletvekili Türkiye hükümetinin bu agresif tavırları ile Hollanda'da yaşayan Türkiyelilerin de hayatını zorlaştırdığını söyledi. Hollanda ifade özgürlüklerinin kısıtlanmadığının da altını çizen Karabulut ‘Burada herkes her istediği veya savunduğu düşünceyi özgürce konuşabilir, tartışabilir. Türkiye'nin söylediği gibi evet toplantıları engellenmiyor. AKP'li vekiller burada toplantılar düzenleyip, konuşma yapabiliyorlar' dedi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan kaya'nın Hollanda'dan sınırdışı edilmesinin ardından hızla gerilimi tırmanan Türkiye-Hollanda ilişkilerini ve yaşananların Hollanda'daki yansımalarını değerlendiren Hollanda Sosyalist Parti milletvekili Saadet Karabulut' a göre Hollanda'da yaşayan Türkiyeliler için sıkıntılı günler aslında çok daha önce başladı:

'15 TEMMUZ'DAN SONRA GERİLİM ARTTI'

"Hollanda, Türkiye'de olan gelişmelerden direkt etkilenen bir ülke. 15 Temmuz'dan sonra burada da zor günler başladı. OHAL ilanı ile birlikte Türkiye'de yaşanan insan hakları ihlallerine karşı durmaya çalışan herkes tıpkı Türkiye'de olduğu gibi ya Gülen Cemaati ya da PKK'li olarak fişlendi. Türkiyeliler burada Erdoğan destekçileri ya da karşıtı olarak iki grup haline geldi. Bunun üzerinden gerilimler yaşanmaya başladı. Zaten 15 Mart'ta seçimlerimiz var. Böylesine gergin bir ortamda AKP'li bakanların gelmek istemesi huzursuzluğu daha da arttıracaktı. Bu yüzden Hollanda hükümeti bakanların ziyaretini engellemek değil en azından seçimler bittikten sonra gelmesini istiyordu."

‘HOLLANDA'YI BU UYGULAMALARA TÜRKİYE MECBUR BIRAKTI'

Hollanda hükümetinin, sorunu çözümcül bir yaklaşımla sonuçlandırmak istemesine rağmen Türk hükümetinin bilerek sorunu krize çevirdiği yönündeki algının çok güçlü olduğunu belirten Karabulut, Hollanda siyasetinin muhalif ve koalisyon partileriyle birlikte hükümete destek verdiğini söyledi:

"Hollanda ve Türkiye görüşme halindeyken Çavuşoğlu çok sert açıklamalar yaptı, tehdit etti. Sonra bir baktık ki bakan geldi. Üstelik bir de Türk Başkonsolosu Belediye Başkanı'na yalan söylüyor. Bakan yok deyip arka yollardan başka arabaya bindiriyorlar. Bunlar kabul edilebilecek şeyler değil. Burası Türkiye'nin bir eyaleti ya da şehri değil. Burası kendi kuralları, hukuku, yasaları olan başka bir ülke. Hollanda iki sebeple bakan Fatma Betül Sayan Kaya'nın ziyaretini ertelemesini istedi. Birincisi, buradaki Türkiyelilerin anlattığım gibi gerilimli olması ve 15 Mart'ta seçim olması. İkincisi ise 15 Temmuz'dan sonra Türkiye demokrasi ve insan haklarından oldukça uzaklaştı. Bu gelişmeler üzerine Hollanda hükümeti dün yaptığı uygulamalara Türkiye tarafından mecbur bırakıldı. Kendi güvenliği ve egemenliğini korumak için Hollanda bunu yapmak zorundaydı. Bu yüzden bugün Hollanda meclisinde koalisyon partilerinden muhalefet partilerine tüm siyasiler hükümete destek veriyor."

‘TÜRKİYE PROVAKASYONUYDU'

Hollandalı siyasetçi Türkiye'nin izlediği bu tavrın Hollanda siyasetinde soru işaretleriyle karşılandığını vurguladı:

"Türkiye'nin bu kadar yalanı, böylesine bir tavrı neden yaptığı burada tüm siyasilerin kafasında sorun işareti oluşturdu. Elbette kesin olarak AKP bunu kendi iç siyasetinde ‘evet' oylarını arttırmak için yaptı diyemiyoruz. Ama bu Türkiye'nin bir provakasyonu olarak algılandı ve AKP hükümetinin dürüstlüğü ve inandırıcılığı artık burada bir soru işareti."

Türkiye ve Hollanda ilişkilerinin önümüzdeki günlerde belirsizliklerle dolu olabileceğinin altını çizen Karabulut, Türkiye'nin ekonomik yaptırımlar konusunda adım atacağını düşünmediğini belirtti:

"Bence Türkiye yaptırım uygulayacağız diyerek çok hızlı hareket etti. Ekonomik ilişkilerin yaptırımlarla bozulması Türkiye'nin aleyhine olur. Şimdi hem Türkiye'de hem Hollanda'da seçimler var. İki ülke ilişkilerinin geleceğini şimdiden tahmin etmeye çalışmak pek mümkün değil. Ama Hollanda tarafı yine diplomatik çözüm yolundan uzaklaşmaz. Erdoğan zaten dış politikayı iç politikaya kurban eden bir siyasetçi. Rusya ile gerilim yaşadı ama sonunda Putin ile yakınlaşma yaşadı."

‘ÖZÜRÜ BİZ BEKLİYORUZ'

İki ülke arasında bir başka gerilim noktası olan özür meselesi ise gündemdeki yerini korurken Sosyalist Parti milletvekili Karabulut özür bekleyen tarafın Hollanda olduğunu söyledi:

"Türkiye, Hollanda'dan özür bekliyor ama Başbakan Rutte zaten özür dilemeyeğini açıkladı. Kaldı ki bize ‘Nazi kalıntısı' diyen Türkiye'den biz özür bekliyoruz. İkinci dünya savaşında Rotterdam Naziler tarafından yıkılan bir şehir. Biz bu konuda acı yaşamış bir ülkeyiz. Biz Türkiye'den özür bekliyoruz."

Türkiyeli bir ailenin çocuğu olan Karabulut, AKP yönetiminin izlediği bu siyasetle de Hollanda'daki Türkiyelileri zor durumda bıraktığını belirtti:

‘ERDOĞAN İNSANINI SEVİYORSA BUNU YAPMAZ'

"Biz hepimiz Hollandalıyız ama Türkiyeliyiz de aynı zamanda. Bu yüzden de Erdoğan ve AKP bu yaptıklarıyla Türkiyelileri zor durumda bırakıyor. Dün olanlardan sonra insanlar bugün işe giderken ‘biz iş yerinde olanları nasıl açıklayacağız' diyor. Burada AKP'nin Avrupa'daki lobi faaliyetlerini yürüten UETD (Avrupalı Türk Demokratlar Birliği) insanları fişleyip ikiye bölerken, AKP'de buraya uyumu zorlaştırıyor. Erdoğan eğer gerçekten kendi insanlarını seviyorsa asıl bunları yapmaması gerekir."

Avrupa'nın, AKP hükümeti tarafından ‘hayır'cı gibi gösterilmesinin gerçek olmadığını savunan Hollandalı siyasetçi Karabulut hem ‘evet' hem de ‘hayır' toplantılarının özgürce yapılabildiğini açıkladı:

"Türkiye sanki burada ‘evet' toplantıları yapılmıyormuş gibi gösteriyor ama bu doğru değil. AKP'li vekiller rahatça gelip Hollanda'da düzenlenen ‘evet' toplantılarına katılabiliyor. Burada ifade özgürlüğü var, herkes her istediği düşünceyi özgürce savunabiliyor." (Artı gerçek)