CHP'den Sarıyıldız tepkisi: Davutoğlu'nu gören oldu mu?
HDP Milletvekilleri Faysal Sarıyıldız ve Tuba Hezer’in milletvekillerinin düşürülmesine ilişkin oturum tartışmalara sahne oldu.
Sibel HÜRTAŞ
HDP Milletvekilleri Faysal Sarıyıldız ve Tuba Hezer’in milletvekillerinin düşürülmesine ilişkin TBMM Başkanlık tezkereleri, bugün TBMM gündemine geldi. AK Parti grubu, HDP’li Sarıyıldız ve Hezer’in, milletvekilliklerinin düşürülmesi için görüşmelerin öne alınması talebinde bulundu.
CHP Milletvekili Özgür Özel, Sarıyıldız ve Hezer’in TBMM’ye devamsızlıkları nedeniyle milletvekilliklerinin düşürülmesinin istendiğini anımsatarak, "Ahmet Davutoğlu’nun ve ekibinin Meclis’e devam ettiğini gören var mı?" diye sordu. Özel, şunları söyledi:
"Görevden aldığınız, selam vermekten korktuğunuz ama güç ondayken hürmetler bildirilen o ekibin bugün buraya gelememe halini yaratıyorsunuz. Ama Anayasa görüşmelerinde oy kullanma dışında buraya gelmemiş birine uygulamadığınız kuralı muhalefete uyguluyorsunuz. Nerede kanun önünde eşitlik? Nerede Anayasa eşitlik? Bunlar sizin siyasi tarihinize geçecek kara birer lekedir."
Özel, Davutoğlu örneği üzerinden AK Partili milletvekillerine, "İşinize gelince sus pus oturanla başına gelince bülbül kesiliyor. Bugün sus pus oturursanız günü geldiğinde bülbül kesildiğinizde sesiniz ne kadar güzel olursa olsun o nağmeleri o kulaklar duymaz" diye seslendi.
AKP’DEN SUÇLAMA
AK Parti Grupbaşkanvekili İlknur İnceöz ise Faysal Sarıyıldız için "PKK Türkiye’yi boğacak’ dedikten sonra Türkiye’yi terk etti. Gelseler de haklarında yürüyecek dosyalar olduğu için de yurt dışındalar" dedi.
HDP: SABRIMIZIN DA SINIRI VAR
HDP Grupbaşkanvekili Filiz Kerestecioğlu, bu sözlere tepki gösterdi. Kerestecioğlu, şunları söyledi:
"Siz yüksek yargıç mısınız? Kapatın o zaman mahkemeleri, zaten yargıya gerek yok. Siz hakimsiniz. Oradan vekillerle ilgili akademisyenlerle ilgili Cumhuriyet Gazetesi çalışanları ile herkesle ilgili atacaksınız tutacaksınız, kendinizi yargıç yerine koyacaksınız, sonra da demokratik siyaset deyip yerinize oturacaksınız. Yok böyle bir şey, buna izin vermeyiz. Tahammül etmeyiz. Barışçıl bir siyaset izliyoruz ama sabrımızın da sınırı var."
Konuşmalardan sonra tezkerenin gündeme alınması için oylama yapılacaktı. Muhalefetin talebi üzerine yapılan yoklamada, yeter sayısı bulunamadığı için oturuma kısa bir ara verildi. Aranın ardından yeter sayısının bulunmasıyla birlikte oturuma devam edildi ve Tuba Hezer için görüşmeler başladı.
"SORUN DEVAMSIZLIK DEĞİL SORUN KÜRT SORUNU"
TBMM’de HDP Milletvekili Tuba Hezer’in milletvekilliğinin düşürülmesi ile ilgili Başkanlık tezkeresinin görüşülmesine başlandı.
Tezkereyle ilgili söz alan CHP Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, Hezer’in milletvekilliğini devamsızlığından dolayı düşürüldüğünü anımsattı ve isim vermeden Ahmet Davutoğlu’nu işaret ederek, devamsızlık yapan AK Parti milletvekillerinin durumunun da tespit edilip gündeme alınması gerektiğini söyledi. Bekaroğlu, "Eğer devamsızlıktan değil başka sebeplerden dolayı diyorsanız o zaman ayrımcılık yapıyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz" dedi.
"Tuba Hezer’i neyle suçluyorsunuz" diye soran Bekaroğlu, şöyle konuştu: "Bu mesele Kürt meselesidir. Kürt meselesinde zamanında başımızı kuma gömmesiydik gerçekten görüp teşhis etseydik ne yapılması gerekenleri tespit edip cesaretle yapsaydık şu anda bunu yapmazdık, TBMM’yi bu duruma düşürmezdik. Bu konu devamsızlık konusu değil, ayıp. Bu Meclis’i bu duruma düşürmeye hakkı yoktur. Mesele Kürt meselesidir. Kürt meselesini TBMM ele almalı."
Kürt meselesinin sadece güvenlik politikaları ile çözülecek bir mesele olmadığını söyleyen Bekaroğlu, şunları söyledi: "Türkiye’nin PKK ile ilgili uygulamadığı güvenlik politikası yoktur. 1990’larda hukukun dışına da çıkıldı, Türk Kürt büyük bedeller ödedi. Binlerce genci kaybettik, hala kaybetmeye devam ediyoruz. Hala insanlarımız ölmeye devam ediyor. Niye biliyor musunuz? Hepimiz başımızı kuma gömdük. O nedenle biz de sorumluyuz. Hala 2017’de kısıtlamalarla, yeniden daraltmalarla bu işi çözebileceğinizi düşünüyorsunuz. Yanılıyorsunuz. Bu politikalarla devam ederseniz iki üç dönem sonra yine bunları konuşmaya devam edeceğiz ama yine belki evlatlarımızı kaybetmiş olacağız. İnsandan daha kıymetli bir şey yoktur. Hiçbirşey insanın canı kadar önemli değil. İnsanlık da dinler de bunu gerektirir, bunu söyler. "