Cuma Çiçek, Kılıçdaroğlu'nun 'Kürtler' videosunu değerlendirdi: Bugünkü ihtiyaç kardeşlik değil hak siyaseti

Kılıçdaroğlu'nun Kürtler üzerine yayınladığı video üzerine konuştuğumuz siyaset bilimci Cuma Çiçek, söylemlerin sorunların nasıl çözüleceğini göstermediğini belirtti. Çiçek "Kimlik meselelerinde bugünkü ihtiyaç kardeşlik siyaseti değil hak siyaseti" dedi.

Cuma Çiçek, Kılıçdaroğlu'nun 'Kürtler' videosunu değerlendirdi: Bugünkü ihtiyaç kardeşlik değil hak siyaseti

Cengiz Anıl BÖLÜKBAŞ

ANKARA - CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu sosyal medya hesabı üzerinden "Kürtler" notuyla paylaştığı video kamuoyunda bir süredir tartışılıyor. Siyaset Bilimci Cuma Çiçek'e göre, Kılıçdaroğlu'nun söylemi, çözüm kapısını gösteren ama kapının ötesini göstermeyen bir siyaset dili. Çiçek, "Kardeşlik söylemi tek başına bir anlam ifade etmiyor. Kimlik meselelerinde bugünkü ihtiyaç kardeşlik siyaseti değil hak siyaseti" dedi.

KILIÇDAROĞLU NE DEMİŞTİ?

Kılıçdaroğlu, yaptığı paylaşımda, "Son yıllarda ne zaman seçim konuşsak, Saray ne zaman seçimi kaybedeceğini görse Kürtlere toplu bir yafta, terörist muamelesi yapma durumu başlıyor... Sevgili halkım siz bu yaptıkları propagandaya sakın ama sakın kanmayın. Kardeşlik hukukumuzu unutmayın. Kesinlikle unutmayın. Türk ile Kürdü kardeş yapan kader var. Kader bizi bir araya getirdi" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu'nun paylaşımları hakkında birçok olumlu ve olumsuz eleştiriler yapılıyor. Peki, "Kürtler" notuyla paylaştığı videonun etkisi ne oldu, ne olacak? Kılıçdaroğlu'nun söylemleri Kürt meselesine dair neler söylüyor?

'SORUNUN NASIL ÇÖZÜLECEĞİNİ SÖYLEMİYOR'

Helalleşme söylemiyle başlayan siyasetin Kılıçdaroğlu tarafından sürdürüldüğünü söyleyen Çiçek, bu söylemin sokakta da bir karşılık bulduğunu belirtti. Bu durumu bir yönüyle "şaşırtıcı" olarak nitelendiren Çiçek, helalleşme söyleminin bir barışmayı, karşılıklı bir hakkı helal etmeyi içerse de aslında var olan sorunların nasıl çözüleceğini söylemediğini dile getirdi. Çiçek, Kılıçdaroğlu'nun söyleminin çözüm kapısını gösteren ama kapının arkasını göstermeyen bir siyaset olduğu görüşünde. Çiçek'e göre, bu durum Türkiye'deki değişim ufkunun sınırlı olması ile de ilgili:

"Son 7 yıldaki hatta 2013'e kadar götürebildiğimiz bu otoriterleşme süreci, sosyal demokratlarda, sosyalistlerde hatta Kürt muhalefetinde de değişim ufkunu sınırlandırmış durumda. Yoksa Kürtlerin varlığından bahsetmek ve kardeşlik söylemi, analizimizin zaman aralığını genişletip 1950'lerden bugüne kadar yaşanmış süreci göz önüne aldığınızda hiçbir yenilik barındırmayan bir söylem. Hatta geçmiş referanslara göre referans çizgisini de geriye çeken bir söylem. Türkiye Kürt meselesinde üç büyük çözüm süreci geçirdi. Meselenin ne olduğu, taleplerin neleri içerdiği, aktörlerin kim olduğu konusunda konuştuk ve bu konuda referanslar oluştu. Ancak özellikle son yedi yılda yaşanan otoriterleşme süreci, kardeşlik söylemini bile önemli kılmış durumda. Bu yüzden insanlarda karşılık buluyor."

'SADECE KONUŞMAYI ÖNEREN BİR MİLLET İTİFAKI VAR'

Kimlik meselelerinde bugünkü ihtiyacın kardeşlik siyaseti değil hak siyaseti olduğunun altını çizen Çiçek, Türkiye'de dışlanmış, yok sayılmış, hakları elinden alınmış gruplara karşı kardeşlik söyleminin tek başına bir anlam ifade etmediğini vurguladı. Çiçek'e göre, bu anlamda, taleplerin ne olduğu, nasıl çözüleceğine yönelik bir siyaset inşa etmek gerekiyor ancak Kılıçdaroğlu'nun söylemine göre bu talepler seçim sonrasına bırakılmış durumda:

"14 Mayıs'ı Millet İttifakı biraz normalleşme süreci olarak görüyor. 'Yeniden kanuna dönelim, biraz konuşma zemini genişlesin, zaten kardeşiz, bu çerçevede çözeceğiz' diyor. Millet İttifakı'nın kazanması durumunda bir konuşma zemini oluşabilir. Toplumu susturmaya yönelik ‘susturma siyaseti’ yürüten bir Cumhur İttifakı var. Bunun karşısında bize sadece konuşmayı öneren bir Millet İttifakı var. Ama bu konuşma nereye evrilir, bir çözüm çıkar mı, ben bu konuda bir siyasal ufuk göremiyorum."

'KÜRT MESELESİNİ DEMOKRATİK DÖNÜŞÜMÜN DİNAMİĞİ YAPACAK POLİTİK AKIL YOK'

Kimlik meselesi ve özellikle Kürt meselesindeki çözümsüzlük ve çatışma zemininin siyasal alanda otoriter rejim inşasında çok kullanışlı bir enstrüman olduğunu dile getiren Çiçek, bu meselenin ekonomik alanda da eşitsizlik kaynağı olduğunu dile getirdi. Kimlik ve sınıf meselesini ayrıştıran bir yaklaşım olduğunu belirten Çiçek, kimlik meselesinin ana zemininin sınıf ve kaynak bölüşüm meselesi olduğunun altını çizdi. Çiçek'e göre esas sorunlardan birisi de, özgürlükçü ve kapsayıcı bir kimlik politikasıyla Kürt meselesi gibi bir meseleyi Türkiye'nin demokratik dönüşümünün dinamiği haline getirebilecek bir politik aklın olmaması:

"Kürt meselesini Türkiye'deki demokratik değişim ve dönüşümün temel dinamiklerinden biri haline getirecek, ekonomik alanda iller, bölgeler, gruplar arasında daha dengeli ve kapsayıcı bir gelişme modeli için yeni bir kimlik politikası inşa edebilecek bir politik akıl var mı? Benim gördüğüm eksiklik bu. Milleti İttifakı'nın demokrasi ufkunun sınırlarını belirleyen de önermiş olduğu çözümler. Millet İttifakı buna dair parlamentoda çözeceğine dair bir niyet paylaşıyor. Ancak Kürtlerin somut olarak, kendilerini yönetme, kimlik, anadil, merkezi hükümete katılma, kaynak bölüşümü talepleri var. Bunların hangileri, nasıl, hangi vadede karşılanacak? Ortada böyle bir sorun var. Bir blok olarak düşünürseniz AKP dışındaki yüzde 60'lık muhalif kesimin yaklaşık beşte birini oluşturan Kürtlerin müstakbel yönetimde bir payı yok. Ancak mutfağa girip beraber yemek yapacaksak masada da beraber oturup yemeği beraber yemek, en azından karnınızın doyması gerek. Yedi yıldır yaşanan siyasal ve sivil alanın daralmasından kaynaklı, muhalefet, içinde olduğu ağır tablodan çıkmayı öncelemiş durumda. Bu siyasete HDP siyaseti de rıza göstermek zorunda kaldı."

Cuma Çiçek kimdir?

1980 yılında Diyarbakır’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Diyarbakır’da gördükten sonra 2004 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nü tamamladı. Aynı üniversitede 2005-2008 yılları arasında Şehir ve Bölge Planlama Yüksek Lisans Programı’nı bitirdi. Tezinde Diyarbakır’da yönetişim sürecini eleştirel bir perspektifle ele aldı.

2009-2014 yılları arasında Paris Politik Etütler Enstitüsü’nde (Institut d’Etudes politiques de Paris - Sciences Po.) Siyaset Bilimi Anabilim Dalı’nda, Siyaset Sosyolojisi ve Kamu Politikaları/Eylemleri alanında doktorasını tamamladı. Birikim, Praksis, İktisat Dergisi, Turkish Studies, Dialectical Anthropology dergilerinde Kürt meselesi, Kürt İslâmcılığı, yerel yönetimler, bölgesel eşitsizlik, sınıf ve kimlik ilişkileri, çatışma çözümü ve toplumsal barış inşası konularında makaleleri yayınladı.