Cuma’sı da Newroz’u da suç sayıldı

Siyaset yapması, Newroz kutlamalarına katılması, camide namaz kılması, ‘barış istiyoruz’, ‘Allah’tan korkun zulüm yapmayın’, ‘bizim için canlar...

Cuma’sı da Newroz’u da suç sayıldı

Siyaset yapması, Newroz kutlamalarına katılması, camide namaz kılması, ‘barış istiyoruz’, ‘Allah’tan korkun zulüm yapmayın’, ‘bizim için canlar arasında fark yoktur’ sözleri iddianameye girdi.

Sibel HÜRTAŞ

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında 4 Kasım 2016 tarihinde Diyarbakır'daki evinde gözaltına alındı. Ertesi gün de Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ, milletvekilleri İdris Baluken, Nursel Aydoğan, Leyla Birlik, Selma Irmak, Gülser Yıldırım, Ferhat Encü ve Abdullah Zeydan ile birlikte tutuklanarak, Edirne F Tipi Cezaevi’ne gönderildi.

Demirtaş’ın tutukluluğunda100’üncü gün.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında 143 yıl hapis istemiyle hazırladığı iddianamede, Demirtaş’ın son 10 yıldaki tüm konuşmaları, faaliyetleri ve eylemleri "suç" olarak tanımlanıyor. Demirtaş’ın Cuma namazı kılmasından, Newroz kutlamalarına katılmasına kadar her türlü eylem iddianamede "suç" olarak yer alıyor.

İddianamenin en kritik bölümlerini ise KCK yöneticisi olma ve Kobane olaylarını "azmettirme" suçlamaları kapsıyor. Avukat Mehmet Emin Aktar, Demirtaş’a yönelik bu suçlamaların hukuki temellerinden yoksun olduğunu savunuyor.

Demirtaş hakkında hazırlanan iddianamenin satır başları şöyle:

TERÖR ÖRGÜTÜ KURMA, YÖNETME

İddianamede, Abdullah Öcalan’ın talimatıyla 2007 yılında "Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde Bağımsız Kürdistan’ın kurulması" amacıyla KCK’nın kurulduğu, Demirtaş’ın da KCK’nın siyasi sorumlusu olduğu belirtiliyor.

Savcının Demirtaş’a yönelik bu suçlamasının delilleri arasında, bir bilgisayarda ele geçirilen ve Sabri Ok’un kaleme aldığı belirtilen bir mektupta Demirtaş’ın adının geçtiği iddiası yer alıyor. Deillerin arasında Selahattin Demirtaş’ın Kamuran Yüksek ve Osman Baydemir ile yaptığı telefon konuşmaları ile parti üyeleriyle gerçekleştirdiği ortam dinlemelerine ait çözümler yer alıyor. Çözüm sürecinde kaydedildiği anlaşılan ortam dinlemelerinin bir çoğunda, Demirtaş’ın silahların tamamen bırakılmasından bahsetmesi dikkat çekiyor.

Demirtaş’ın avukatı Mehmet Emin Aktar, terör örgütü yöneticiliği ile ilgili suçlamaları değerlendirirken, ortam dinlemesi ve telefon dinlemesine ilişkin kararların Demirtaş’ın yasama dokunulmazlığı sürerken alındığına dikkat çekiyor. Bu kararı alan hakimlerin daha sonra FETÖ soruşturması kapsamında tutuklandığını belirten Aktar, "Bu deliller hukuka aykırı elde edilmiştir. Hiçbir şekilde yargılamanın konusu yapılamaz" diyor. Aktar, Demirtaş’ın örgütün yöneticisi olduğu suçlamalarına karşılık, "İddianamede KCK yöneticiliği için ileri sürülen deliller komik deliller. Demirtaş bir partinin eş başkanı, Cumhurbaşkanı adayı olmuş bir kişiden söz ediyoruz. Demirtaş’ı KCK şemasında nereye oturttukları belli değil" diyor.

DEMOKRATİK TOPLUM KONGRESİ NASIL TERÖR ÖRGÜTÜ OLDU?

Demirtaş’ın yanı sıra Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk başta olmak üzere çok sayıda Kürt siyasetçinin de tutuklanmasına neden olan Demokratik Toplum Kongresi’nin bir terör örgütü yapılanması olduğuna ilişkin değerlendirme de iddianamede yer alıyor.

2007 yılında Kürt sorununun demokratik barışçıl yöntemlerle çözümü için kurulan bu çatı örgütünün bileşenleri arasında siyasi partiler, dernek, sendika, vakıflar, gazeteciler, aydınlar, sanatçılar yer alıyordu. Kongresini kamuoyuna açık yapan ve bugüne kadar tüm çalışmalarını açıktan yürüten bu yapılanma ile ilgili iddianamede yer alan ifadeler, yorumlar ve değerlendirmelerden öteye gitmiyor.

İddianamede, Demokratik Toplum Kongresi’nin Abdullah Öcalan’ın talimatıyla KCK’nin Türkiye Meclisi olarak kurulduğu belirtiliyor. Bu iddialara yönelik deliller ise Öcalan’ın avukatlarıyla yaptığı görüşmeler, KCK kararları ve tanık ifadelerine dayandırılıyor. KCK sözleşmesi ile Demokratik Toplum Sözleşmesi’ni karşılaştıran Savcılık, iddianamede, her iki sözleşmenin de bilim, kültür, sanat, ekoloji ve yerel yönetimler, gençlik, kadın gibi konularda dile getirdiği birer paragraflık ifadelerin birbiriyle benzerliklerine dikkat çekerek, arada doğrudan bir bağ olduğunu savunuyor.

Selahattin Demirtaş hem DTK yöneticisi olmakla suçlanıyor hem de DTK kongresinde yaptığı konuşmalar nedeniyle "halkı kin ve düşmanlığa sev etmekle" suçlanıyor.

Demirtaş’ın avukatı Mehmet Emin Aktar, "DTK yasal bir oluşum. Herkesin kendisini içinde ifade ettiği ve gittiği bir şey. Bu oluşum içinde gazeteciler var. AKP içinde milletvekili olanlar hatta Cumhurbaşkanı’nın danışmanlığını yapan insanlar DTK’da görüşlerini ifade ettiler. Herkes DTK’yı tartıştı, bu kentte DTK’da görüşünü açıklamamış bir sivil toplum örgütü ya da siyasetçi yoktur. Burası faaliyetleri açık bir yapılanmadır" diyor.

Cuma’sı da Newroz’u da suç sayıldı - Resim : 1

KOBANE EYLEMLERİ

Demirtaş hakkında hazırlanan iddianamenin en kritik bölümünü Kobane olayları oluşturuyor. HDP, 2014 yılında Kobane’ye yönelik IŞİD saldırısı üzerine Türk hükümetine Kobane’ye yönelik ambargonun kaldırılması için çağrıda bulunmuş; 6-7-8 Ekim tarihlerinde çıkan sokak çatışmalarında 43 sivil 2 polis yaşamını yitirmişti. İddianamede, HDP MYK ve Selahattin Demirtaş’ın insanların sokağa çıkması için çağrıda bulunduğu belirtiliyor. Demirtaş, bu olaylarda "azmettirici" olmakla suçlanıyor.

Demirtaş’ın avukatı Mehmet Emin Aktar, Kobane olaylarıyla ilgili suçlamaları ise şu şekilde değerlendiriyor: "Kamuoyunu en fazla zorlamayı düşündükleri konu Kobane konusu. İddianamede HDP MYK’sının bir kararından bahsediliyor, ancak böyle bir karar yok. Dahası Selahattin Demirtaş, olaylar sürerken kamuoyuna ‘şiddeti durdurun’ çağrısı yaptı. HDP, olaylardan sonra Meclis’e olayların araştırılması için Meclis Önergesi verdi ancak bu önerge AKP’lilerin oylarıyla reddedildi. Burada yapılması gereken şey olaylarda hayatını kaybedenlerin faillerini bulmaktı. Bugüne kadar tek kişinin faili ortaya konulmuş değil. Buna karşın Savcılık, Demirtaş’ı olaylarla ilgili suça tahrik etmek ve azmettirmek eylemleriyle suçluyor. Sanki işlenen bütün suçlara ortak gibi. Bu uygulanamaz bir hükümdür."

MİTİNGLER, EYLEMLER VE CUMA NAMAZI SUÇLAMALARI

İddianamenin büyük bir bölümü Demirtaş’ın eylem, faaliyet ve basın açıklamalarına ayrılmış.

Demirtaş hakkındaki bu suçlamaların en dikkat çekici olanı kuşkusuz, 2013 yılında katıldığı bir Cuma namazı ile ilgili olanı. İddianamede, firatnews’da KCK’ya atfen "İnanç Komitesi müslümanları direnişe çağırdı" başlıklı bir haberin yayımlandığı, bu haberin ardından Demirtaş’ın da Cami’de Cuma Namazı kıldığı belirtiliyor. Demirtaş, bu nedenle "örgüt adına suç işlemekle" suçlanıyor.

Demirtaş’ın 2013 yılında katıldığı bir Cuma namazı da iddianamenin konuları arasında. Demirtaş, bu namaz çıkışında etrafındaki cemaate, "Keşke Bunlar saraydaki zattan korktukları kadar Allah'tan korksalardı bu kadar katliam bu kadar zulüm yaşanmazdı. Kimseye zulüm edilmesinden yana değiliz, tek bir insanın yaşamını yitirmesini asla onaylamayız istemeyiz. Bizim için canlar arasında fark yoktur. Bir insan teneşire yatırıldığında onun üstünde artık üniforma yoktur, onun üstünde artık kıyafet yoktur. Genaral midir, polis midir, gerilla mıdır artık o saatten sonra Allah’ın huzurunda onun kıymeti yoktur" sözleri suç olarak değerlendirildi. Demirtaş’ın burada kullandığı "gerilla" ifadesi "örgüt propagandası yapma" kapsamında değerlendirildi.

İddianamade, Demirtaş’ın Abdullah Öcalan için "Halk Önderi’ne Halk Önderi Denir" sözü, başka bir konuşmasında da"7 aydır İmralı’da bir halkın önderine uyguladığınız işkenceyi asla kabul etmedik, kabul etmeyeceğiz" sözleri "suçluyu övme suçu" olarak değerlendirildi. Demirtaş’ın Mazlum Doğan için yaptığı konuşmalar da PKK propogandası kapsamına alındı.
Cuma’sı da Newroz’u da suç sayıldı - Resim : 2
Demirtaş’ın 2014 yılında başlatılan operasyonlarla ilgili konuşmaları, sokağa çıkma yasaklarına yönelik eylemleri, Newroz mitinglerine katılımı, anadilde eğitim kampanyalarında yer alması, hendeklere yönelik sözleri de suçlamalar arasında. Avukat Mehmet Emin Aktar, bu faaliyetlerin hepsinin yasama dokunulmazlığı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor.

Aktar, "Yasama bağışıklığı iki başlığa ayrılır. Yasama sorumsuzluğu ve dokunulmazlığıdır. Yasama sorumsuzluğu yasama faaliyetleri sırasında yaptığı konuşmalar, kullandığı oylar ve fikirlerinden dolayı hiçbir şekilde suçlanmamasıdır. Bunları tekrar etmekten dolayı da suçlanamaz. Sona erse de suçlanamaz. Anayasa’da bu hükümler düzenlenmiştir. Demirtaş, ‘Ben bu sözleri zaten Meclis’te söyledim. Dışarıdakiler de onların tekrarı niteliğindedir’ diyor, benzer davalarda. Bu açıdan bakıldığında dokunulmazlık kaldırılsa da bu sözleri yargılama konusu olamaz" diyor.

DEMİRTAŞ’A YÖNELTİLEN SUÇLAMALAR

-Silahlı Terör Örgütü kurmak veya yönetmek,

-Terör Örgütü propagandası yapmak,

-Suçu ve suçluyu övmek,

-Halkı kin ve düşmanlığa alanen tahrik etmek,

-Halkı kanunlara uymamaya tahrik etmek,

-Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme, bunların hareketlerine katılmak,

-Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmamak,

-Suç işlemeye alanen tahrik etmek,

-Halkı kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne kışkırtmak.

iddianame diyarbakır selahattin demirtaş