DEM Partili Koçyiğit: 2-3 günde en az 15 bin futbol sahası kadar alan yandı, iktidar dua ile süreci kurtarmaya çalışıyor
DEM Parti Grup Başkanvekili Koçyiğit, 2-3 günde yanan orman alanının en az 15 bin futbol sahasına tekabül ettiğini açıklayarak 'Devasa bir felaketle karşı karşıyayız' dedi. İktidarı eleştiren Koçyiğit, 'Sosyal medyada dua ederek süreci kurtarmaya çalışan bir akılla karşı karşıyayız' vurgusu yaptı.

Artı Gerçek - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, güncel gelişmelere ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi.
Konuşmasında orman yangınlarına dikkati çeken Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Yüreğimiz, geleceğimiz, toprağımız yanıyor. Bununla beraber milyonlarca canlı da yanıp kül oluyor. Halk hep beraber ağlarken, hep beraber yüreği kavrulurken ne yazık ki bu ülkenin iktidarı süreci seyretmekle ya cumhurbaşkanı başdanışmanı gibi sosyal medya hesabından dua etmekle ya da olaya kayıtsız kalıp aslında hiçbir şey olmamış gibi kafasını kuma gömmekle meşgul” dedi.
'YANGINLARIN SORUMLUSU AKP HÜKÜMETİDİR'
"Bu yangınların sorumluluğunu sadece iklim krizine ve artan hava sıcaklığına yüklemek en büyük haksızlıklardan biridir" diyen Koçyiğit, yangınların en sorumlusunun "AKP hükümeti, önlem almayan kurumlar ve bakanlığın bizzat kendisi" olduğunu vurguladı.
'TÜRKİYE'DE İNSAN YAŞAMI SUDAN UCUZ'
Yangınlara müdahale ederken yaşamını yitirenlere işaret eden Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Kendilerine Allah'tan rahmet yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum. Bu sudan ölümleri başsağlığı dileyerek geçiştirmeyi de kabul etmiyoruz. Vicdanımız bunu kabul etmiyor, bunlar kader değil, önlenebilecek ölümlerdir. Ancak Türkiye’de ne yazık ki bunlar önlenemediği için insan yaşamı sudan ucuz olduğu için her gün yeni ölümlerle yeni yaşam kayıplarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Bir hafta önce ameliyat olan işçinin dinlenmesi gerekirken, orman alanlarına sürülmesi göz göre göre sağlık ve yaşam hakkının hiçe sayılmasıdır" diye konuştu.
'DEVASA BİR FELAKETLE KARŞI KARŞIYAYIZ'
Gülistan Kılıç Koçyiğit açıklamalarına şöyle devam etti:
"İletişim Başkanlığı'nın verilerine bakacak olursak 1 Ocak ve 6 Temmuz tarihleri arasında bin 351’i ormanlık alan olmak üzere, bin 830 orman dışı toplam 3 bin 181 yangın çıkmış. Sadece Haziran-Temmuz 2025’te yani bir aylık süreçte en az 650 yangın çıktı. Bu yangınlar binlerce alana tekabül ediyor. 23-24 Temmuz arasında yani iki günde 10 bin hektar alan yanmış, 2-3 günde yanan orman alanı en az 15 bin futbol sahasına tekabül ediyor. Bu anlamıyla burada devasa bir felaketle karşı karşıya olduğumuzu sıradan bir yangından bahsetmediğimizi ve geleceğimizi, önümüzdeki onlarca yılı etkileyecek devasa bir felaketle karşı karşıya olduğumuzun altını çizmek gerekiyor.
Yangın söndürme için norm kadro 25 bin olması gerekirken sadece 12 bin personel var ve bunların çoğunun kayıtlı olmadığını görüyoruz. Maliye personel almayın diyor maliyetleri artırıyor kemer politikası uyguluyor ama bu kemer sıkma politikası günün sonunda şu ana kadar 14 insanın yaşamına mal oldu. Bu yıl yaşanan yangınları da milyonlarca doların kaybına neden oldu. En önemlisi de orman habitatının yok olmasına neden oldu.
İHA-SİHA'LAR NEDEN KULLANILMIYOR?
Niye bu ülkedeki İHA-SİHA teknolojisini erken uyarı sistemini gerçek anlamda orman yangınlarını engellemek için kullanmıyorsunuz? Bu çıkan yasaların sermaye lehine olduğunu, maden şirketleri lehine esnetmek için çıkarılan ticari yasalar olduğunun altını çizmek istiyoruz. AKP’nin en büyük düşmanlığı doğaya karşıdır, halka karşıdır. Bugün bu ülkede bu kadar çok orman yangını çıkıyorsa, bütün yeşil alanlar imara açılıyorsa, kıyı hattı oradaki yaşayan halka değil de bazı turizm şirketlerine peşkeş çekiliyorsa, bunun sorumlusu sermayeden yana olan iktidarın bizzat kendisi olduğunu ifade etmemiz gerekiyor.
KARS KAĞIZMAN'DA SEL
8 köyümüzde çok ciddi bir şekilde tahribat yaşadı. Evler, hayvan barınakları çok ciddi bir şekilde zarar gördü. Duranlar, Keşkıran, Yağlıca, Kuruyayla, Güngendi başta olmak üzere 8 köy zarar gördü. Burada zarardan sonra bütün bu zararı gidermek için yine köylünün seferber olduğunu, köylünün yardımlaşma ve dayanışmayla süreci aşmaya çalıştığını görüyoruz. AFAD yok, yine devlet yok. Yetkili kurumlar kafasını kuma gömüyor, neredeyse ilk anda görünüyor ama sonrasını takip eden yok. Sadece ve sadece sosyal medyada dua ederek süreci kurtarmaya çalışan bir akılla karşı karşıyayız. (HABER MERKEZİ)