Deniz Baykal: Kılıçdaroğlu 'Cumhurbaşkanı adayıyım' derse arkasında oluruz
Baykal, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı olmayacaksa parti başkanlığını bırakması gerektiğini söyledi.
HABER MERKEZİ- Bir televizyon kanalında soruları yanıtlayan Deniz Baykal, 'Kemal Kılıçdaroğlu ben Cumhurbaşkanı adayıyım derse biz de 'tamam' deriz, arkasında oluruz, adayımız o olur." dedi
Son günlerde Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmeye de açıklık getiren Baykal, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmesine ilişkin olarak "Talep benden geldi. Türkiye olarak yeni bir noktadayız. Parti olarak da yeni bir noktadayız. Ben bu süreci çok dikkatle izlemeye çalışıyorum, referandum öncesinden. Türkiye’nin böyle bir siyasi döneme açılacağı ve tek adam yönetimine sürükleneceği ortaya çıktığı andan itibaren yoğun çalışma içinde olmaya çalışıyorum. Yeni bir sonuç çıktı, doğru okuyarak adım atmamız lazım. Yapılması gerekenler var, yapılmaması gerekenler var. Bu konuda doluyum, bunu ifade etmek istiyordum. Siz bu konuda kamuoyunda değerlendirme yapmak için çağırında önce Genel Başkan’a aktarmak zorundayım. Genel Başkanın televizyondan dinlemesi doğru olmaz diye düşündüm. Türkiye’yi konuştuk." şeklinde konuştu.
Baykal, son görüşmede Kılıçdaroğlu'na rest çektiği yolundaki iddilar kendisine sorulduğunda ise "Rest çekme, bilmem ne benim üslubum da değil." diyen Baykal, sözlerine şöyle sürdürdü;
"Partinin, ülkenin önemli sorunları var, konuşmamız lazım. Esas itibariyle tabloyu yorumlayalım. Herkes bugüne kadar alıştığı biçimde siyaset yapmaya devam ediyor. Artık yeni bir tablo şekilleniyor. Bizim siyasetteki değişimi, köklü dönüşümü tarihin bizi yeni bir sayfaya sürüklediğini değerlendirelim ve reflekslerimizle, alışkanlıklarımızla siyaset yapmaktan çıkalım ve yeni şartların gerektirdiği biçimde siyaset yapalım."
SON SEÇİM TARİHE GEÇECEKTİR
"Bu seçimin, bizim sandık geleneğimizdeki 1950 öncesinden başlamıştır, 1946 seçimleri talihsiz bir denemedir, valilerin müdahale ettiği, yönlendirdiği bir seçim olmuştur. Açık oy, gizli tasnif gibi acı bir deneyle başladık ama o acı deneyimin bir yararı oldu, herkes ibret aldı. İsmet Paşa 12 Temmuz bildirisini yayınladı, daha sonra 1950’de örnek bir seçim yapıldı ve 27 yıllık bir iktidar sandıkla değişti. Muhteşem bir olaydır. Bu son referandum, bütün bunların ötesinde, hem referandum sürecindeki haksızlığıyla, adaletsizliğiyle, hukuksuzluğuyla, hem de sandık sürecinin çarpıklığıyla, belki dünya tarihinde ilk kez mühürsüz oy kullanmayı yasal kabul eden bir yetkili organ kararının ışığında yapılmış olmasıyla başlayan seçim süreci."
"MECLİS MÜZAKERE EDİLİRKEN 12-13 MİLLETVEKİLİ TUTUKLI OLAMAZ"
"Usul esastan önce gelir, kimse usulle oynama yetkisine sahip değildir. Siz uğraştığınız zaman, gelecek defa ne olacak. Sandıklar kapanmıştı saat 4'te. Ondan sonra alınan bir olay ve kullanılan oy pusulalarına mühür basılarak yapılan sandık çalışması var. Bu olamaz. Sonucu belli bir ölçüde değiştirmiştir. Yüzde yüzü ‘evet’ çıkan bin civarında sandık var ve bunlar da Güneydoğu’da. Nasıl olur, sandık temsilcisi yok, hiçbir şey yok, ne kadar üye varsa hepsi de ‘evet’ diyor. Yakışır mı bunlar. Buna bir gayretle meşruiyet vermek için YSK çarpıcı bir karar aldı. Meclis’te müzakere edilirken 12-13 milletvekili tutuklu. Olmaz. Bugün Venedik Komisyonu da, AGİT de bunları söylüyor."
"YÜZDE 51 İLE ANAYASA DEĞİŞMEZ"
"Yüzde 49- 51... Yüzde 51 ile ‘maç bitti bir sıfır galibiz’ denildi. 51 ile belediye başkanı, iktidar olunur ama anayasa değişmez. Oldu ama iyi olmadı, vicdan kanıyor. Üstelik bu kadar büyük bir değişiklik. Yüzde 51 ile kabul edilebilir diyenler de bunu kabul etmedi. Meclis’in yüzde 51’i ile kabul edilmiyon tasarı, daha yüksek, peki millette niye yüksek değil de 51 yetiyor. Ondan sonra ki önemli değil mi. 46 seçimi 27 yıllık iktidarı bitiren seçim oldu. Valiler müdahale etti, şimdi de müdahale etti. 46 seçimi nasıl bitirmişse iktidarı ve yıllarca dile dolanmışsa, bu da öyle olacak. Bu çok ayıplı bir seçim, yakışmıyor bu seçim Türkiye’ye. Yüzde 49-51 sonuç, gönül rahatlığıyla ‘anayasa değişmiştir’ demek içinize siner mi?"
"Bu tablo Türkiye’ye yakışmıyor, bunu görelim. Bunu meşru kılacak bir şey yok. Türkiye’ye böyle bir sandık adaletini gerçekleştiremeyen ülke konumuna sokmasın kimse kendi iktidarı için. Referandumda evet diyenlerin yüzde 22’si yani 3’te 1’i bu referandum adil mi diye sorulduğunda ‘hayır’ diyorlar, ‘evet’ diyenler. Bunu bir daha görmeyelim. Referandumun sevindirici tarafı da var. Bu kadar haksızlığa rağmen toplumun yarısı hayır demeye devam etti. Bu çok güzel bir şey. Evet isteyenlerin mutlu olmamalarının sebebi bu. ‘Hayır’da bu Türkiye’nin siyaset yelpazesinde olan tüm renkler hiçbir emir komuta olmadan doğal olarak bir araya geldiler. Türkiye birden bir kucaklaştı. Saadet var, MHP tabanı var, ÖDP’si sol siyasetler var, sosyal medya bütün kesimleriyle var, CHP var. Fevkalade zengin bir tablo ortaya çıktı. Kürtler var. Birlikte olmakta sakınca görmediler. MHP ile Kürtler bir araya geldiler."
KILIÇDAROĞLU ADAYI DERSE DESTEKLERİZ
Kemal Kılıçdaroğlu ben Cumhurbaşkanı adayıyım derse biz de 'tamam' deriz, arkasında oluruz, adayımız o olur. 'Hayır, olma' demeyi uygun görmeyiz. Doğal olarak Cumhurbaşkanı adayı olma hakkı var. Kendisi uygun gördüğünde böyle bir karar alacaktır. Yüzde 49'u tutmanın yolu, adayı netleştirmek. Eğer Kılıçdaroğlu aday değilim derse kurultayı toplamalı ve aday olacak kişi genel başkan olmalı. Abdullah Gül yüzde 49'un adayı olabilir. Gül aday olursa değerlendirilmesi lazım. Gül aday olursa değerlendirilmesi lazım.
Fatih Sultan Mehmet'in, "İnsanlara : " Dinin nedir ? Namaz kılıyor musun ? Oruç tutuyor musun ? " gibi Allah’ın soracağı soruları sormayın! İnsanlara : " Aç mısınız ? Bir şeye ihtiyacınız var mıdır ? Bir sorunun var mı ? " gibi kulun kula soracağı sorun." Sözünü anımsatan Baykal, "işte laiklik budur. Ülkeyi yönetenin işi vatandaşın dinine, inancına karışmak değildir" diye konuştu.
CUMHURBAŞKANI ADAYI OLMAYACAKSA BAŞKANLIĞI BIRAKSIN
Kılıçdaroğlu aday olmayacaksa, içinde genel başkanlık yarışının da olduğu bir dönem başlıyor. Bu çok doğal bir şey. Hiçbirimiz hiçbir yerde ebediyen duracağız diye bir şey yok. Şunu söyleyemeyiz. Biz bir aday göstereceğiz, ben partinin başında kalacağım bu yüzde 49’la aramda bir şey olacak ve o seçimi alacak. Ciddi olalım böyle bir şey olamaz. Başka bir aday olursa o partiyi kim tanzim edecek. Ben parti içi süreç işletmeyelim diyorum. O süreç aday belirledikten sonra işlesin. Ciddi aday belirleyeceğiz. Arkasında duracağız.