Erdoğan AB için referandumu işaret etti

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT World Forumu'nda yaptığı konuşmada Avrupa Birliği'nin 1960'lardan bu yana Türkiye'yi oyaladığını öne sürdü.

Erdoğan AB için referandumu işaret etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT World Forumu'nun kapanış oturumunda konuştu. Erdoğan, "Bu mantıkla giderse, AB konusunda bize düşen de 81 milyona gitmek, 81 milyon ne karar veriyor ona bakmak" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi yapısının değişmesi gerektiğini savunarak, "BM, adalet arayışına hâlâ cevap oluşturamamıştır. BM, Kıbrıs konusunda da bir şey yapamadı. Suriye'de yaşananlar, Afganistan, Yemen çözüme kavuşmadı. Bütün her yerde adalet çökmüş. İsrail kabul etmedikten sonra BM'de kimse bir şey söyleyemiyor. 5 tane daimi ülkeden bir tanesi 'hayır' diyorsa mesele bitiyor. Olması gereken 5 daimi üye dönemi geçti. Neden? Bu 2. Dünya Savaşı şartlarıydı. Aynı şartları yaşamıyoruz. Yeni bir dönüşüm, değişime gitme zamanıdır. Yeni dönüşüm- değişimde, 193 üyenin de içinde yer alacağı, dönüşümlü olarak daimi üye sıfatı alması lazım. Onun için de ben diyorum ki dünya beşten büyüktür" yorumunu yaptı.

"İDLİB BİR SÜRGÜN YERİYDİ"

İdlib konusunda Rusya ile yaptıkları anlaşmaya da değinen Erdoğan, "İdlib bir Halep sürgün yeri haline gelmişti. Halep'ten kaçanlar İdlib'e geldiler. 3.5 milyon insanın olduğu bir yer haline geldi. 3 tane önemli zirve yaptık; öncesinde de Astana süreci başladı. Bu süreç bize bazı tedbirlerin alınmasını tavsiye etti. Rusya-Türkiye-İran olarak çalışmaları başlattık. Gerek Soçi'de gerek Ankara ve Tahran'da çok güzel çalışmalar yapıldı. Bu çalışmaların ardından rejimin Suriye'de İdlib'i bombalaması, İdlib'te çok sıkıntılı bir havanın esmeye başlaması çok seri bir adım atmamızı gerektirdi. Putin ile görüşmemizi yaptık ve Soçi'de bir davet aldık. Putin ile bir final zirvesi yaptık diyebiliriz. Bu final idlib içindi. 10 Maddelik bir muhtıra imzalandı. Aramızdaki muhtıraları, mutabakatı devreye soktuk. Bunu devreye sokarken sayın Putin'in kararlılığı, şahsımın kararlılığı işimizi kolaylaştırdı. Temenni ederim İstanbul'da yapılacak dörtlü zirveden de olumlu bir sonuç alırız" dedi.

"ORAYA BİZİ SURİYE HALKI, DAVET ETTİ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriye'de 19 bin tır silah, mühimmat, araç, gereç, oradaki terör örgütlerine getirildi. Kim tarafından? Amerika tarafından. 3 bin kargo uçak, silah, mühimmat, araç, gereç oraya getirildi. Şu anda Suriye'nin kuzeyinde 22 tane Amerika'ya ait üs var. Bunlar güçlendiriliyor, neyle güçlendirilecek. İşte bu getirilen silah, mühimmat, araç, gereç, bunlarla. Benzer şekilde 5 üs de Rusya'nın var. Bütün bunlar acaba niçin buralarda kuruldu, niçin bunlar var? Bir taraftan lafa geldiği zaman 'Suriye'nin toprak bütünlüğü' diyeceksiniz. Öbür taraftan getirip 22 tane üssü orada kuracaksın. Öbür taraftan 'Deyrizor petrollerini kim paylaşacak, nasıl paylaşacak?' bunların hesabını yapacaksın. Öbür taraftan Suriye fakirlik, garip gureba böyle bir durumun içerisinde diyeceksin, ondan sonra da bize 'burayı terk etmeniz lazım' diyeceksin. Hayır, biz orayı terk etmeyeceğiz. Ne zaman ki Suriye halkı seçimlerini yapar, seçimlerini yaptıktan sonra biz Suriye'yi sahiplerine terk eder, oradan ayrılırız ama şu anda Amerika'yı oraya devlet davet etmedi ama Amerika orada. Rusya'yı devlet davet etti. Biz de diyoruz ki burada sulhü sükun sağlansın, çünkü oraya bizi Suriye halkı, davet etti. 'Bizi kurtarın' dediler, 'gelin' dediler. İdlip'te İdlip halkı bizi davet etti. Afrin'de öyle. Biz onların daveti üzerine buralara gittik çünkü nerede bir mazlum varsa biz elimizden geldiği kadar orada yardıma koştuk, koşmaya devam edeceğiz." diye konuştu.

"EKONOMİK SAVAŞIN KARŞISINDA PES ETMEYECEĞİZ"

ABD'nin, Türkiye'nin Rusya'dan füze savunma sistemi almasına itiraz etmesini eleştiren Erdoğan, "Biz, Rusya'dan 'S-400 alacağız' dedik. ABD 'sizin S-400 almanızı doğru bulmuyoruz' dedi. Niye? 'Siz NATO üyesisiniz, NATO üyesi kalkıp da NATO üyesi olmayan bir ülkeden S-400 alamaz.' dediler. Şimdi o kadar garip bir yaklaşım tarzı ki, bana S-400 alamazsın derken, Yunanistan S-400 almış Rusya'dan. Peki, o zaman Yunanistan'a niye öyle bir şey demiyor. Ona böyle bir yasak yok bize var. Kusura bakmayın biz buna uyamayız. Sağ olsun NATO Genel Sekreteri Stoltenberg bir açıklama yaptı. 'Türkiye bir ortağımız olarak, bu konuda tercihlerinde serbesttir' dedi. Biz şu anda ülkemiz savunması için bu adımı attık. Peki, Amerika'dan böyle bir şey istemediniz mi?' Biz Amerika'dan savunma sanayimiz için çok şey istedik. Amerika istediklerimizin büyük bir çoğunluğuna hep şu cevabı verdi. 'Kongre müsaade etmedi.' cevap bu. Peki, kongre bize müsaade etmiyor da terör örgütü PYD-YPG'ye mi müsaade ediyor. Kalkıp 19 bin silah araç, gereç bunları terör örgütüne gönderiyorsun. Bana paramla vermiyorsun ona parasız veriyorsun. Ya böyle bir şey oyabilir mi? Bunlar ne oluyor, bu ekonomik savaşı getiriyor. Diyor ki 'nasıl olsa ben güçlüyüm, güçlü olduğuma göre haklıyım' Biz de diyoruz ki 'Bizim felsefemiz bu değil, haklı olan güçlüdür.' Bu ekonomik savaşın karşısında pes etmeyeceğiz. Mücadelemizi milletçe vereceğiz, ben milletime güveniyorum. Bu millet aç kalmıştır, susuz kalmıştır ama bağımsızlığını hiçbir zaman hiç kimseye kaptırmamıştır. Kaldı ki öyle bir durum yok. Kılıçdaroğlu, 'Önümüzdeki yıl Türkiye aç maç' diyorsa da biz bir avuç ekmeği paylaşırız yeri gelirse" diye konuştu.

BATMAN AÇIKLAMASI

Batman'da 7 askerih hayatını kaybetmesine de değinen Erdoğan intikam alınacağını ifade etti: "Kesinlikle durmak yok. Terörün bedelini teröristlere ödeteceğiz. Yedi şehidimiz var, duracak değiliz, durmayacağız, 700 teröristi öldüreceğiz, bunda kararlıyız."

"AB BİZİ OYALIYOR"

AB'nin Türkiye'yi yıllardır tam üyelik için oyaladığını savunan Erdoğan şunları söyledi:

"Sene 63, sene 2018, hala bizi oyalıyorlar. Böyle bir zulüm olmaz ya böyle bir zulüm olmaz. Hiçbir alanda bizimle mukayese edilemeyecek ülkeler AB'ye üye yapıldı. Kopenhag Kriterleri denildiği zaman biz bu kriterlerin neredeyse hepsini yerine getirdik ama bunlarla yakından uzaktan alakası olmayanlar şu anda üye. Türkiye ile ilgili olarak bakıyorsunuz sudan sebeplerle bizim karşımıza geliyorlar. Diyoruz ki, 'Bakın içinizde en kıdemli Başbakan, Cumhurbaşkanı benim. Bu sürecin içinde, AB üyelerinden bir çoğu burada yoktu ve zirve toplantılarına katılırdım AB'de.' Mesela o zaman Fransa'nın Başkanı Chirac, Almanya'nın Şansölyesi Schröder oturur konuşurduk. Tabii isim vereceğim artık kusura bakmasın, Sarkozy, Fransa'nın başına geldi, Şansölye Merkel de Almanya'nın başına geldi. Onlar geldikten sonra Liderler Zirvesini kaldırdılar. Bizim de o an itibariyle bir fasılda, aç kapa yapıldı, diğer fasıllara hiç girilmedi. Yeni bazı kararlar aldılar. Dediler ki, 'Bundan sonra bu fasılların açma kapaması yapılmayacak.' E ne yapılacak? 'Sadece açma. Lider de katılmayacak.' Peki o zaman neyi biz konuşuyoruz ve müzakere edeceğiz, kim müzakere edecek? Türkiye ile ilgili olarak, AB'de önünün açık olduğuna dair bir emare yok ve bize devamlı nasihat çekiyorlar. Nasihatleri şu, 'Size biz şöyle farklı bir uygulama yapalım. Bu farklı uygulama ile Türkiye'yi buraya alalım. Biz de diyoruz ki, 'olmaz' Şimdi son seyahatimde ABD'de birkaç AB başkanına onu söyledim, 'Siz beni yoruyorsunuz, ben de sizi yoruyorum. Alacaksanız alın, almayacaksanız söyleyin biz yolumuza gidelim, siz de yolunuza gidin. Yormayalım birbirimizi. Ama bunlar ne yormaktan bıkıyor... Sayın Merkel'e de onu söyledim, 'Ya almayacaksanız bize söyleyin, biz kendi siz de kendi yolunuza aynı devam edelim. Yani almayacağız da demiyorlar." (HABER MERKEZİ/DHA)

erdoğan cumhurbaşkanı Birleşmiş Milletler