Erdoğan Düşman rolüne Almanya'yı seçti

Alman basını Erdoğan'ın Almanya'daki oyları mobilize etmek için Almanya'dan ve Merkel'den bir öcü yaratmak peşinde olduğunu yazdı. POLİTİKA- Cumhurbaşkanı...

Erdoğan Düşman rolüne Almanya'yı seçti

Alman basını Erdoğan'ın Almanya'daki oyları mobilize etmek için Almanya'dan ve Merkel'den bir öcü yaratmak peşinde olduğunu yazdı.

POLİTİKA- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya’da AKP’li bakanların yapacakları toplantıların güvenlik sebepleriyle iptal edilmesini "yasak" olarak değerlendirerek Nazi dönemi uygulamalarına benzetmesinin yankıları Alman basınında devam ediyor.

Yapılan yorumların birleştiği nokta, hem Almanya’da hem de Avusturya Başbakanı Christian Kern’in ortaya attığı gibi Avrupa genelinde tüm Türk politikacılarının referandum etkinliklerinin yasaklanması fikrinin doğru olmadığı yönünde. Ayrıca referandum anket sonuçlarının Erdoğan’ın beklediği kadar yüksek çıkmadığını, sonucun yükselmesi için Erdoğan’ın dışarıdan bir düşmana ihtiyaç duyduğu bu role de Almanya ve Merkel’i seçtiği yönünde oldu.

Sebastian Fischer, Spiegel’deki 7 Mart tarihli yazısında, "Erdoğan’ın yaptığı ‘Nazi’ benzetmesi kötü sona yaklaşanların kullandığı politik bir klasiktir, bunun da panzehiri provakasyona gelmemektir. Erdoğan Almanya’dan bir öcü yaratarak buradaki seçmeni böyle toparlamayı ve mobilize etmeyi umuyor" diye yazdı.

Provokasyona izin vermemeli

Frankfurter Allgemeine gazetesi köşe yazarı Berthold Kohler bugünkü ‘Erdoğan’ın Düşman Portresi’ başlıklı yazısında yine aynı argümanlar üzerinde durdu. Konuyu AB müzakereleri açısından ele alan Kohler, "Türkiye daha fazlasını istemiyor, Avrupa Birliği de daha fazlasını kaldıramıyor. Tam üyelik meselesi halloldu. Ama Erdoğan'ın olanaklarını çaresizce gözünde fazla büyüttüğü Boğaz'daki ülkenin Rus, Çin ve İslamcı çıkarların oyun sahasına dönüşmesi Batı'nın işine gelmez. Bu günler hiç olmadığı kadar zorlu olsa da, sesleri Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bastırılan akıllı Türkleri unutmamak gerekir. Almanya'nınki gibi bir demokrasi Erdoğan gibi bir otokrata her şeyi sunamaz. Ama (Almanya) (Erdoğan'ın) kendi oyununda biçtiği total güç rolünü de üstlenmemelidir. Erdoğan'a yaklaşımda geçerli olması gereken serinkanlılığı korumak ve ona 16 Nisan'da yardımcı olacak tutumlardan olabildiğince kaçınmaktır."

Mittelbayerische Zeitung gazetesi, Merkel'in Erdoğan'a açık bir yanıt vermekle birlikte Türkiye ile tüm ipleri de koparmak istemediğini, "Erdoğan tek adamlık yolunda çabaladıkça daha fazla Avrupa Birliği'nin demokratik temel değerlerinden uzaklaşıyor. Brüksel ile yürütülen üyelik müzakereleri ayıpları örten bir asma yaprağından farksız. Gerçekte her iki taraf da Türkiye'nin topluluğa üye olmasının ay kadar uzak olduğunu biliyor. Berlin ile Ankara arasındaki ilişki tıpkı bir ip cambazlığı. Angela Merkel, Erdoğan'ın çıkışlarını her ne kadar açık bir biçimde geri çevirmiş olsa da bütün evi ateşe atmayı, Ankara ile tüm ipleri koparmayı o da istemiyor. Özellikle de şimdi, çünkü Almanya, 3 milyon Türkiye kökenli yurttaşıyla Boğaz'daki ülkeyle türlü akrabalık, arkadaşlık ilişkileri üzerinden ekonomik, tarihi ve kültürel bağlara sahip. Ve bunları koparmak değil daha da derinleştirmek esas. Türkiye Erdoğan'dan çok daha fazlasıdır" yazdı.

Mannheimer Morgen gazetesinde ise Merkel'in Erdoğan ile karşılıklı hakaret yarışına girmemekle doğru yaptığı belirtiliyor: "Başbakan Angela Merkel Federal Hükümet adına Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çıkışlarına açık bir dille ama hakaret etmeden tepki gösterdi. Uzun süredir siyasi görgüyü ve hukuku ayaklar altına almış biriyle karşılıklı hakaret yarışına girmek tamamen yanlış olurdu. Ya da bir yasaklar yarışına… Kuralları ihlal eden kendini rezil eder, kurallara uyan değil! Sindirmesi zor olsa bile, Almanya'da Erdoğan'ın kendisinin ya da temsilcilerinin mitinglerde konuşmasına tahammül edilmek zorundadır. Elbette her zaman yasalara ve güvenlik yönetmeliklerine uyulması şartıyla. Toplantı özgürlüğü hakkı da ifade özgürlüğü hakkı da geçerlidir. Türk konsolosluklarında anayasa referandumunun yapılmasına da hoşgörü gösterilmek zorundadır."

Ekonomik yaptırımlar ve yasaklar sadece Erdoğan'a yarar

Abendzeitung München gazetesi de Almanya'nın Türkiye'ye ekonomik yaptırımlar getirmesinin Erdoğan'a zarardan çok yarar getireceğini ifade ederek, "Türkiye Cumhurbaşkanı'nın Nazi ithamları ne kadar iğrençse bunlarla neyi amaçladığı da bir o kadar aşikâr. Erdoğan provoke etmek istiyor ve Alman hükümetini düşüncesiz ve hızlı adımlar atmaya yönlendirmek istiyor, turizm boykotu, seyahat ve toplantı yasakları gibi. Zira bu yöndeki tehditler, Boğaz'daki despota zarardan çok yarar sağlıyor. Bu senaryolarla halkına kendini bir kez daha adaletsiz, demokratik olmayan Almana kafa tutan, büyük Zampano gibi sunabilir. Bu tarz girişimler Türkiye'deki turizmin bir boykota ihtiyacı olmadığı için (zira uzun süredir yerlerde yatıyor) ve Almanya'da ifade özgürlüğü hâkim olduğu için de yakışıksız. Şu anda yapılacak en iyi iş serinkanlılığı korumak, sevilmeyen Türklerin Almanya’ya seyahat etmesine izin vermek ve onları olabilecek en büyük protestolarla karşılamak. Bu, Erdoğan'a olmasa da 16 Nisan'da diktatörlüğe giden yolda kendisine arka çıkması istenen halka demokrasi konularında ders niteliğinde bir öykü olur" şeklinde yer aldı.

Stuttgarter Zeitung gazetesi de ifade özgürlüğü üzerinden bir değerlendirme de bulundu ve ifade özgürlüğü zayıflık değil bir güç işaretidir diye yazdı. Yazının devamında, "Açık olan şu ki toptan bir seçim etkinliği yasağıyla, öfkeli tepkiler bir yana, çağdaş sultana nihayetinde bir iyilik yapmış oluruz. Erdoğan inancı nedeniyle zulme maruz kaldığını ve bu tarz bir hükmü de Müslüman düşmanı bir eylem olarak açıklayacaktır. Sonuç olarak Almanya'da konuşma yasağı ona halkoylamasında daha ziyade yarar getirecektir. Sadece taktik hesap açısından bile o nedenle anlaşmazlığın körüklenmemesi daha akıllıca olur. Hiç olmazsa Erdoğan devleti yeniden yapılandırmasını diktatörce yapmıyor, oylamaya sunuyor. Egemen bir demokrasi, hoşgörüsüzlük temsilcileri tarafından hoşgörüsüzlüğe yönlendirilmeye imkân tanımamalıdır. Her ne kadar tahammül etmesi zor da olsa ifade özgürlüğü bir güç işaretidir, zayıflık değildir. Şiddet vaazı amacıyla istismar edilmesi halinde ise sınırlarına gelmiş olur" ifadeleri yer aldı.

erdoğan merkel almanya tepki basın