Hatimoğulları: Öcalan ile görüşme sağlansın, barışın önü açılır
Artı Gerçek - DEM Parti Kadın Meclisi, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla İstanbul'da Barış Anneleri ile bira araya geldi.
Okmeydanı’nda bulunan bir düğün salonunda gerçekleşen buluşmaya, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, İstanbul İl Eşbaşkanı Gonca Yangöz, DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, İstanbul Milletvekili Özgül Saki ile çok sayıda kadın katıldı.
Buluşmanın gerçekleştiği salona Kürtçe ve Türkçe yazılı “Savaşa karşı barışı, tecride karşı özgürlüğü haykıralım”, “Özgür ve eşit yaşamda ısrarcıyız. Savaşlara karşıyız” ile “1 Eylül Dünya Barış Günü kutlu olsun” pankartları asıldı.
BARIŞ ANNELERİ: BİZ ANNELER BARIŞI GETİRECEĞİZ
Barış Anneleri’nden Sabiha Bozan, annelerin her zaman barışı savunacağını belirterek, “Yaşadığımız sürece, şartlar olursa olsun mutlaka bir gün bu ülkeye barışı getireceğiz. İktidarlarını savaşla sürdürüyorlar. Kimse kusura bakmasın biz anneler barışı getireceğiz" diye konuştu..
Barışın önemine değinen Barış Annesi Bedia Gökgöz de, “Onurlu bir barış istiyoruz. Barışı bütün dünya için istiyoruz. Ancak tecrit kalkmadan barış gelmez, Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kaldırın barış gelsin. Çocuklarımızın cenazelerini görmek istemiyoruz” ifadelerini kullandı.
'BARIŞ GÖRÜŞMELERİ SÜRECİNDE KALEKOLLAR YAPILDI'
Daha sonra konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise, "45 yıla yakındır bu ülkede, bu coğrafyada Kürt halkının örgütlü mücadelesine, Kürt halkının politik ve demokratik taleplerine karşı ne yazık ki silahla, çatışmayla, şiddet diliyle yanıt veriliyor" dedi. Hatimoğulları şöyle devam etti:
"Bakın Türkiye kısa süreli bir barış dönemi yaşadı. Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için bir fırsat yakalandı. Ama ne yazık ki bu iktidar ve geleneksel devlet aklı barıştan yana olmadı. Aslında kısa süren barış görüşmeleri sürecinde bölgede karakol ve kalekollar yapıldı. Savaşın yeni bir boyutu örgütlendi. Onun akabinde özellikle Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) aldığı karar ve Kürt halkını 'çöktürme planı'nın hayata geçmesi barış sürecini bitirmiştir. İktidar Erdoğan şunu demişti; ‘Kürt sorununu dolaba kaldırdık, dondurduk.’ Biz de bir kez daha diyoruz ki; Kürt sorunu çözülmeden bu ülkede barış olamaz. Türkiye’de çok sayıda aydın, yazar, sanatçı girişimlerde bulundu. Bunların en önemli çalışmalarından birisini Türkiye kamuoyu hatırlayacaktır, 'Türkiye barışını arıyor' konferansıydı ve onunla birlikte kurulan Türkiye Barış Meclisi. Bu ülkede demokrasiden, insan haklarından yana olan her kesimin hepimizin elini taşın altına koyması gereken bir dönemden geçiyoruz.
'KÜRT HALKI STATÜ TALEP EDİYOR'
Savaşa karşı en güçlü barış mücadelesini hep birlikte mutlaka yürütmeliyiz. Bakın bugün Rojava’da Kürt halkının verdiği mücadele, başta kadınlar olmak üzere orada verilen emek, IŞİD gibi kadın düşmanı tacizci tecavüzcü bir örgütü alaşağı etti. O nedenle Kobanê direnişi bizim için çok önemlidir. Sadece Kürt halkı için değil bölgedeki Arap, Êzîdî bütün halklar için çok anlamlı bir direniştir. Kadınlar için, bölge kadınları için kadınları erkek egemen zihniyetin İslam’ı siyasete alet eden o karanlık odakların kadınların üzerinde estirmeye çalıştığı teröre karşı da güçlü bir direniş. O yüzden bu direnişi cezalandırmaya kalkanlara bir kez daha diyoruz ki; Kürt halkı statü talep ediyor. Bu statüyü Suriye’de de Türkiye’de de talep ediyor. Bu statünün önünün açılması bölge barışına hizmet edecek çok önemli noktalardan biridir.
‘ÖCALAN İLE GÖRÜŞME SAĞLANSIN'
Sayın Öcalan üzerinde birkaç senedir devam eden tecrit, 'Kürt sorununu çözmeyeceğim' şeklinde verilen bir yanıttır. Cezaevlerinin adeta işkencehaneye dönüşmesi, siyasi tutsaklar üzerindeki baskılar bütün bunlar barış ve kardeşlik taleplerine, çözüm taleplerine verilen çözümsüzlük yanıtıdır. Buradan bir kez daha diyoruz ki; bu ülkede barışın önünü pekala açabiliriz. Bunun için tecrit ortadan kalkmalıdır, bunun için Sayın Öcalan ile başta ailesi ve avukatları görüşebilmelidir. Bunun barışın önünü açacağına yönelik inancımız tamdır." (MA)