‘HDP her kimliğin, her rengin siyaset yapabileceği bir alan’
Halkların Demokratik Partisi (HDP), 4. Büyük Olağan Kongresi’ne hazırlanıyor. HDP, 23 Şubat Pazar günü toplayacağı kongrede, yeni dönemi göğüsleyecek kadrolarını ve yeni dönem politikalarını belirleyecek.
Kongrenin odağında; 'Türkiyelileşme', 'demokrasi ittifakı', 'Kürdistani partilerle ittifak' gibi bir dizi tartışma konusu bulunuyor. İstanbul’da 31 Mart yerel seçimleri ile yenilenen İstanbul seçiminde kritik bir rol oynayan HDP’nin Kongre’de alacağı kararlar da karanlık günlerden geçen Türkiye siyaseti bakımından önem taşıyor.
Artı Gerçek olarak, HDP içinden aktörlerle HDP’nin yeni dönem politikalarını konuştuk. Farklı siyasi çevrelere ise "nasıl bir muhalefet" sorusunu yönelttik.
Derya OKATAN - Rıfat DOĞAN
ARTI GERÇEK- Halkların Demokratik Partisi (HDP), Türkiye’de ezilen kimlik ve inançların kendisini bulabildiği, siyaset yapabildiği bir parti. HDP, programında, bu durum "Ezilenlerin ve sömürülenlerin; işçilerin, emekçilerin, yoksulların, farklı ulus, dil, kültür ve inançlardan tüm halkların, göçmenlerin, mültecilerin, kadınların, köylülerin, gençlerin, emeklilerin, engellilerin, LGBT bireylerin, küçük esnafın, dışlanan ve yok sayılan bütün halkların ve inanç topluluklarının, yaşam alanları tahrip edilenlerin buluştuğu ortak mücadele partisidir" şeklinde tarif ediyor.
İki haftadır sürdürdüğümüz HDP dosyasının son bölümünde kayıt cihazımızı farklı kimlik ve inançlardan HDP’lilere uzattık:
HÜDA KAYA: SEMBOLİK TEMSİLİYETLERİN ÖTESİNE İHTİYACIMIZ VAR
Hüda Kaya (HDP İstanbul Milletvekili): HDP, eleştiriye, özeleştiriye en çok ihtiyaç duyduğu bir süreçten geçiyor. Halkımız zaten görüşlerini taleplerini, önerilerini çekinmeden ifade ediyor. Fakat bu taleplerin şahsen çok da karşılık bulamadığını düşünüyorum.
7 Haziran sürecinden bugüne kadar özellikle dindar muhafazakâr kesimde AKP’den sürekli bir kopuş var, artarak devam ediyor. Ama muhalefetin ve bizlerin bu kopuşları değerlendirememesi asıl sorun. Bilakis HDP açısından muhafazakâr dindar kesim ile mesafe arttı son yıllarda. Dindar muhafazakâr derken sadece AKP’den kopanları kastetmiyorum, doğrudan HDP tabanının çoğunluğunu oluşturan, yurtsever muhafazakâr halkımız da söz konusu. HDP olarak politik dilimizle, basın açıklamalarımızla, konuşmalardaki üslup, pratik eylemsel faaliyet ve yaklaşımımızla bu kesimleri tam anlamıyla kucaklayıcı ve karşılık oluşturabilecek adımlar atabildiğimizi söyleyemiyorum. 7 Haziran sonuçları dahi doğru okunamadı. AKP’den kopuşlar doğrudan HDP’ye geçti. Ve bu, HDP’nin yüzü daha çok seküler kesime dönük olmasına rağmen gerçekleşti.
Sembolik temsiliyetlerden ötesine ihtiyacımız var. Bileşenler ötesi bir ittifaka ihtiyacımız var. Biz Türkiye halklarının tamamını kucaklayabilecek, kapsayabilecek, kendimizi anlatabilecek perspektif, imkân ve anlayışa sahibiz. Fakat bu neden böyle bir coşku ve ruha dönüşemiyor? Anlaşılmaz bir şekilde içe kapanıklılık hali var; hem ideolojik olarak kapalılık var, hem de savunma pozisyonunda kaldık.
Elbette, HDP olarak maruz kaldığımız saldırılar yüzünden gerektiği gibi aktif bir harekete, seferberliğe giremedik. Nasıl ki daha önce on binimizi aldılar, bizler yüz binler olduk, şimdi yüz binimizi aldılar ve mutlaka milyonlar olarak çıkacağız. HDP barıştan, eşitlikten, emekten, doğadan yanayım diyen, birbirinden farklı hatta bazı konularda birbirlerine ters olsa da her kimliğin, her rengin hak mücadelesi ve siyaseti yapabileceği bir alan.
ALİ KENANOĞLU: HDP ALEVİ KİMLİĞİ İLE SİYASET YAPABİLDİĞİMİZ TEK PARTİDİR
Ali Kenanoğlu (HDP İstanbul Milletvekili): HDP Türkiye’nin muhalif yapısının dinamiğidir. HDP’nin kongresi Türkiye’deki muhalefetin çıtasını göstermesi açısından bir veri oluşturmaktadır. HDP Kongresi kalabalık ve coşkulu geçerse anlayın ki, Türkiye’nin muhalif yapısında cesaret, direniş ve değiştirme umudu o derecede yüksek demektir. Yeni dönemde HDP’nin iki hedefi olmalıdır. Birincisi dört parçaya bölünmüş ve yüz yıldır tüm hakları gasp edilmiş, inkâra, asimilasyona ve imhaya uğrayan Kürt halkının ulusal birliğini sağlamak. İkincisi ise Türkiye ve tüm Ortadoğu halklarının başına bela olan ve kâbusa dönüşen AKP-MHP faşist blokunu iktidardan indirmek olmalıdır. Tüm muhalif güçlerin AKP’den kurtulacak ve AKP sonrasını da halkın menfaatine, demokratik bir iktidara evriltecek bir demokrasi ittifakının elzem olduğuna inanıyorum. Demokrasi ittifakı öncelikle parlamenter sistem ve yerel yönetimlerin güçlendirildiği demokratik bir Anayasayı hedeflemelidir.
HDP, Alevi kimliğiyle siyaset yapabildiğimiz tek partidir. HDP içerisinde Alevi kimliğiyle siyaset yapan arkadaşlarımız, benimle birlikte üç de milletvekilimiz vardır. Ancak bunun yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Alevi meselesi yaşadığımız toprakların en köklü, en uzun süreli meselesidir. O nedenle 600 milletvekilinden sadece üç milletvekilinin gündemi olması yeterli değildir. HDP’nin Kürt seçmenden sonra genişleyebileceği, oy aldığı en kitlesel topluluk Alevilerdir. Dolayısıyla bu ilişkinin daha kapsayıcı ve daha sağlıklı kurulması hem HDP hem de Alevi toplumu açısından önemli olacaktır.
FATMA ÇELİK: HDP KARADENİZ’DE ISRARCI
Fatma Çelik (HDP Samsun İl Eşbaşkanı): Tüm zorluklarına rağmen Karadeniz’de bir HDP çalışması var ve bu konuda ısrarcıyız. Bazı kentlerde daha zayıf olsa da mesela Samsun’da daha güçlü. HDP Karadeniz’de kendisini anlatıyor. Belki sokakta fazla görünür olamıyor, hem devlet fırsat vermiyor hem de bazen devletin kışkırttığı kişiler de olabiliyor. Ama HDP kendisini anlatıyor. Karadeniz’deki sivil toplum kuruluşlarıyla da ilişkileri sürdürüyor. Daha önce HDP’ye mesafeli olan bazı kurumların son dönemde bu mesafeli kaldırdığını söyleyebiliriz. Ortak çalışmalar yürütebiliyoruz.
Samsun’da HDP’nin demokrasi ittifakı hedefi çerçevesinde de önemli çalışmalarımız oldu. Görüşmelerimiz olumlu sonuçlandı.
Karadeniz’de güçlü bir kadın hareketinden de söz edebiliriz. OHAL koşullarında bile, diğer pek çok kentte olduğu gibi burada da kadınlar her zaman sokağı zorlamaya devam ettiler. HDP, kadınların yaşadığı sorunlara dair çözüm üretme konusunda ciddi çaba sarf ediyor. Karadeniz’de HDP’li kadınların varlığının hissedildiğini söyleyebiliriz. Kongre sonrası için de hem kadın politikamızı güçlendirmek hem de Demokrasi İttifakı çalışmalarımızı hızlandırmak gibi bir hedefimiz var.
Faşizm hala ayakta ise eğer bu, bizim birleşik mücadeleyi yeterince güçlendiremediğimiz ve örgütsüzlüğümüzden kaynaklıdır. HDP ve özgürlük güçleri bir araya gelirse faşizmi yenebiliriz. HDP sadece direniş hareketi değil, aynı zamanda faşizme karşı halkların, işçi sınıfı ve emekçilerin zaferini örgütleyen siyasi özne olma olmalıdır.
TUMA ÇELİK: TÜRK, KÜRT, ERMENİ DİYE BAŞLAYAN CÜMLELERDEN FAZLASI GEREKLİ
Tuma Çelik (HDP Mardin Milletvekili): Hristiyan, Musevi ve diğer toplulukların karşı karşıya kaldığı sorunlar yüzyıllık sorunlar. Patrikhane, metropolit, hahambaşılık ve diğer dini önderliklerin tüzel kişilikleri yok. Vakıfların mülkiyet sorunları, okulların içinde bulunduğu ekonomik zorluklar gibi pratik olarak varlıklarını etkileyen pek çok sorun var. Ayrımcılık ve nefret saldırıları da sürekli gündemimizde. Cemaatlerimiz tam anlamıyla tek adam rejiminin insafına bırakılmış durumda. En ufak sorunlarda dahi Saray’ın kapısının çalınması gerekiyor. Bu sorunlar aynı zamanda Türkiye’nin demokratikleşmesi önündeki en temel engeller. Öteki algısı her fırsatta yeniden üretiliyor. Kimse unutmasın, Süryanice, Ermenice, Ladino yok olma tehlikesi altında. Nüfus eriyor; Rumların nüfusu için 15 bin telaffuz ediyor durumun vahameti sanıldığından daha ciddi.
Sorunlara dair politika üretmek konusunda zaten toplumsal muhalefetin ciddi sıkıntıları var. Biz HDP olarak bu konuda genel muhalefet alanından daha cesur bir yerde duruyoruz ama biz de bu sorunları kendi sorunlarımız olarak görmek konusunda zaman zaman yetersiz kaldık. Türkiye’de eğer halen bir Süryani çocuk kendi okulunda okuyamıyorsa bu, HDP’nin en temel sorunlarından biri olmalı. Ezberlerin ötesine geçebilmeli. Basın açıklaması yazmaktan öteye geçebilecek bir reflekse ihtiyacımız var. Mesela antisemitizmi dert etmeli ve buna dair daha güçlü bir söylem geliştirebilmeliyiz. Türk, Kürt, Ermeni diye başlayan cümlelerden daha fazlası, daha kapsayıcısı gerekli. Bu konuda HDP’nin bir iradesi var. Şimdiye kadar ortaya konan irade ve çaba bizim umutlu olmamızı sağlıyor.
Türkiye’deki Hristiyanlar ve Yahudiler kırılgandır. Ankara’da esen rüzgârlar Midyat’ta, Kurtuluş’ta, Ulus’ta fırtınaya döner. Bunun tersi de mümkündür. Tek bir adım büyük umutları yeşertebilir. Bu adımı atabilecek güç HDP’de vardır. Hepimiz bir zulüm cenderesi içindeyiz. Birbirimizi anlamak da zor değil. Yeter ki bunun kanallarını yaratabilelim, birbirimizin hissiyatına ortak olalım. Yüzleşmeye giden yolu ancak ortak hissiyatları açığa çıkartarak yaratabiliriz. 4. Olağan kongremizin bu hassasiyeti yaratabileceğine inanıyorum.
GARO PAYLAN: ERMENİLER HDP’NİN MÜCADELESİNİ TAKDİRLE İZLİYOR
Garo Paylan (HDP Diyarbakır Milletvekili): HDP hep bir direniş partisi olarak algılanıyor ve bu konuda çok büyük takdir görüyoruz. İktidarın bütün faşizan politikalarına karşı HDP sonuna kadar direniyor. Türkiye toplumu da bunun farkında. Dünyada son 5 yılda HDP’nin başına gelenler herhangi bir partinin başına gelseydi o parti ayakta kalamazdı. Ancak artık o direniş pozisyonunda çıkma beklentisi var halkımızda. Artık yalnızca direniş pozisyonunda değil, Türkiye’nin geleceğinin belirlenmesinde rol alan bir siyasi parti haline gelmeliyiz. Türkiye toplumuna şunu göstermeliyiz; HDP Türkiye’yi yönetebilir. HDP bütün ihtisas alanlarında iddia sahibidir. Türkiye’ye huzur getirebilir, refahla buluşturabilir. Kongre sonrası, HDP’nin bu iddiaları göstereceği bir dönem olacaktır.
Ben bir Ermeni olarak partimde herhangi bir şekilde ayrımcılığa uğramadım ve kendimi hep eşit hissettim. Yalnızca Ermeni olarak görülmek de istemedim. Çünkü benim pek çok özelliğim var; hayattaki birikimimi, deneyimimi partime yansıttığımı düşünüyorum. Sadece Ermeni olarak görülmek de iyi bir şey değil, diğer özelliklerin öne çıkarılması iyileştiren bir şey. Bunu HDP’de yaşadım.
Devletin Kürt düşmanlığı HDP’nin o noktada savunmasını getirdi. HDP’nin kriminalize edilmesi tabi ki Ermeni halkının korkularını, kaygılarını devreye soktu. Azınlık psikolojisi anlaşılır bir şey. Ben şunu net olarak söyleyebilirim, Ermeni halkı HDP’nin yanında, HDP’nin mücadelesini takdirle izliyor. Çünkü HDP’nin eşitlik ve adalet mücadelesi verdiğini tüm halklarımızla birlikte Ermeni halkımız da görüyor.
METİN KILIÇ: ÇERKESLER SORUNLARINI KİM DİLE GETİRİYORSA ONA SAHİP ÇIKIYOR
Metin Kılıç (HDP eski PM üyesi): HDP’nin yeni döneminde kişisel beklentiler de var, ama önemli olan Çerkesler adına beklentilerimiz. Bugüne kadar Çerkeslerle kurumsal anlamda ilişki kurulamadı. Önümüzdeki dönemde bunun aşılmasını diliyorum. HDP’nin içine kapanık yapısını aşması gerekiyor. 2015 seçim sürecinde ilişki kurulabilmişti. HDP halkların, tüm ezilen kesimlerin temsilcisi olmak istiyorsa irade koyması ve ilişki geliştirmesi gerekiyor. İlişki kurulmak istenen halklara ve diğer kesimlere yönelik çalışma masaları oluşturulabilir, sorunları kendi ağızlarından dinlenerek çözüm üretilebilir. HDP, 2015 seçimlerinde Çerkeslerden çok ciddi ilgi gördü ve oy aldı. Sonra hem iklimin getirdiği koşullar hem de içe kapanma ilişkileri geriletti. Çerkesler kendileriyle ilgili sorunları kim dile getiriyorsa ona sahip çıkıyorlar. Sadece meclis kürsüsünden yapılan açıklamalar ya da Genel Merkezin açıklamaları da yeterli değil, bire bir ilişki kurarak sahada karşılığının alınması lazım.
-Son-