‘İlk dört gün su vermediler’
Dün tahliye edilen HDP Milletvekili Ferhat Encü, cezaevinde yaşadıklarını anlattı. 70 gün tecritte tutulduğunu söyleyen Encü, iletişim hakkının da...
Dün tahliye edilen HDP Milletvekili Ferhat Encü, cezaevinde yaşadıklarını anlattı. 70 gün tecritte tutulduğunu söyleyen Encü, iletişim hakkının da elinden alındığını söyledi.
Sibel HÜRTAŞ / ANKARA
Dün akşam Kandıra F Tipi Cezaevinden tahliye edilen HDP Milletvekili Ferhat Encü Artıgercek’e konuştu.
Dört ay tutuklu kaldıktan sonra dün akşam tahliye edilen HDP Milletvekili Ferhat Encü, cezaevinde yaşadıklarını anlattı. Apar topar cezaevine götürüldüğünü, ihtiyaçlarını yanına almasına izin verilmediğini söyleyen Encü, şunları anlattı:
"Önce tecrite konuldum. İhtiyaçlarımın temini konusunda zorluk çektim. Cezaevine girdiğim ilk 4 gün su vermediler. Musluklardan su içmek zorunda kaldım. Bu da sağlıklı bir su değil. Bunun gerekçesi olarak kantin sırası gösterildi. Her hafta bir gün kantin sırası olduğunu ve benim kantin sıramın henüz gelmediği söylendi. Yemek konusunda da biraz sıkıntı yaşadım."
İLETİŞİM HAKKIM ELİMDEN ALINDI
Cezaevinde 70 gün boyunca tecritte tutulduğunu söyleyen Encü, yalnız bırakıldığını iletişim ve gazete hakkının kısıtlandığını anlattı:
"Aslında her hafta telefon görüşmesi olması gerekirken OHAL nedeniyle iki haftada bir telefon konuşması yapıldı ve görüşmelerimiz kısıtlandı. Ortak alan ve ortak sohbetlere çıkarılmadım, 70 gün boyunca tecritte kaldım. Mektuplarım çok geç geliyordu. Bana atılan bir yılbaşı mektubu, tahliye edildiğim gün elime geçti. Ayrıca mektuplar aracılığıyla yasama faaliyetlerine katılmak istiyordum. Bu mektuplarım da Meclis’e çok geç gitti. Konular gündemini yitirdi."
Diğer tutuklu milletvekilleri sayesinde tecritten çıkarıldığını anlatan Encü, milletvekilleriyle görüşemediğini, eş başkanları da ancak avukat görüşleri sırasında gördüğünü ve işaret diliyle anlaştıklarını söyledi. Encü, "Genel anlamda iyiler, sağlıkları moralleri yüksekti" dedi.
TUTUKLANMAM HUKUKİ DEĞİL SİYASİ
Ferhat Encü, tutuklanmasının hukuki değil siyasi bir karar olduğunu da belirterek, şunları söyledi:
"Kendi dosyamda suç unsuru diye bir şey yoktu. O bölgede sokağa çıkma yasakları için yaşadıklarımızı sırf kamuoyu ile paylaştığımız için twitter ve basın açıklamaları üzerinden olayları duyurduğumuz için böyle bir suçlama ile karşı karşıya kaldık. Savcılar, propagandayı da aşıp suçlamayı örgüt üyeliğine kadar götürdü. Bana yöneltilen suçlamalar arasında Medeni Yıldırım’ın ölümünün ikinci yılında anmam, Silopi’de bir hafta cenazesi sokak ortasında kalan Taybet ananın durumunu söylemem var. Savcının iddia ettiği HDP’nin KCK’nin siyasi yan kolu olmasına ilişkin saçma iddialarla karşı karşıyayız. Bütün arkadaşlarımızın dosyaları da benimkiyle benzer."
GÖRÜŞLERİMİZ İÇİN TUTUKLANDIK
Encü, "Milletvekillerimiz görüşlerini dile getirdikleri için şu an içerideler. Herhangi bir suçla alakalı değil. Bu görüşler en fazla ağır eleştiri olarak nitelendirilebilir ama maalesef örgüt üyeliği gibi çok ağır suçlamalarla karşı karşıyayız" dedi.
Bu kararların hukuki değil siyasi olduğunu kaydeden Encü, şöyle dedi:
"Biz bunun siyasi bir karar olduğunu biliyoruz. Referandum sürecinde evet çıkarmak istemelerinden kaynaklı. HDP’nin yürüttüğü siyasetin ne kadar çoğulcu bir barışçıl bir siyaset olduğunu onlar da biliyor. HDP siyasetinin onlar da farkında. Bundan kaynaklı sadece vekillerimiz değil belediye eş başkanlarımız ve parti yöneticilerimiz gözaltına alındı, tutuklandı. 6-7 bin partilimiz tutuklu durumda. Başka bir parti olsaydı şu an ayakta durmak gibi bir imkanı yoktu. Ama HDP sonuna kadar ayakta duracak."