Kılıçdaroğlu: Gülmen ve Özakça mektubuma Başbakan’dan yanıt alamadım
Kılıçdaroğlu, HaberSİZsiniz İnisiyatifinden Banu Güven’e konuştu. Anayasa’da yapılan değişiklikleri meşru bulmadıklarını söyleyen Kılıçdaroğlu'nun bir çağrısı da Hayır bileşenlerineydi...
HABER MERKEZİ - Ankara’dan İstanbul’a Adalet Yürüyüşü başlatan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yürüyüşünün 8. gününde mola verdiği Bolu’nun Yeniçağa İlçesi’nde bulunan Şair Dertli Parkı’nda, KHK’larla işsiz kalan gazetecilerin oluşturduğu HaberSİZsiniz platformundan Banu Güven’e konuştu.
Erdoğan’ın eleştiri konusu yaptığı seyyar karavanının önünde Banu Güven’in Facebook üzerinden canlı yayınlanan özel programına katılan Kılıçdaroğlu, Anayasa’da referandum sonrasında yapılan değişiklikleri sert sözlerle eleştirdi. Kılıçdaroğlu, "Devletin bütün baskısı, bütün parası, bütün bürokratları, bütün eşit olmayan koşullara rağmen yüzde 50’yi bulamadılar, Yüksek Seçim Kurulu’ndaki çeteyle beraber yüzde 51’i bulduklarını iddia ettiler. Biz bunu kabul etmiyoruz" dedi.
Gazetecilere yönelik baskılarla Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın durumuna ilişkin görüşlerini de paylaşan Kılıçdaroğlu, Gülmen ve Özakça için Başbakan’a yazdığı mektuba hala yanıt alamadığını söyledi. Ülkeyi Başbakan ile Bakanlar Kurulu’nun değil, tek bir kişinin yönettiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, Gülmen ve Özakça’nın durumuna ilişkin girişimlerini şu sözlerle ifade etti:
"BAŞBAKAN MEKTUBUMA HALA YANIT VERMEDİ"
"Numan Kurtulmuş beye ve Başbakan Binali beye bir görüşme sırasında bu iki arkadaşımızın durumlarını ifade etmiştim ve ilgilenmelerini söylemiştim. İkisinin açlık grevlerinde hayatlarını kaybetmeleri durumunda ciddi bir sorun doğabileceğini ifade ettim. İkisi de bana söz verdiler, ilgileneceklerine dair. Bu sözün üzerinden bir süre geçti ve ikisi daha sonra hapse kondu. Ben daha sonra Başbakan’a bir mektup yazdım, yazdığım mektubu kamuoyu ile paylaşmadım. Bu iki arkadaşın konumunu siyasi istismar konusu yapıyormuşuz gibi bir algı ortaya çıkmasın diye. Uzun süre bekledim. Çünkü Sayın Başbakan’a yazdığım mektupta bu iki arkadaş eğer hayatlarını kaybederlerse sadece içerde değil, dışarıda da çok zor duruma düşülür, dedim. İki kişinin hak arama, adalet arama için başvurabilecekleri bir adalet mekanizması yok. En azından kurulacak komisyonda ilk olarak bu iki arkadaşın dosyalarının ele alınıp inceleneceği konusunda bir çağrıda bulunun, ailelerine söyleyin, dedim. Maalesef şimdiye kadar bir yanıt alamadım. Şunu da ifade edeyim. Şimdi bizim ülkemizde bir Başbakan var, bir de Bakanlar Kurulu. Bunların varlığı Anayasa gereği. Gerçekte ise ne Başbakan var, ne de Bakanlar Kurulu. Gerçekte bir kişi var ve o bir kişinin verdiği talimata hepsi uyuyor. Bakanlar ve Başbakan’ın koltuğu şu anda boş. Bir kişi var ve onun iki dudağı arasından çıkan sözcükle Türkiye yönetiliyor. Maalesef Türkiye bu duruma geldi."
"YÜZDE 51 YSK ÇETESİ İLE SAĞLANDI"
Banu Güven’e referandum sürecinde yapılanlara ilişkin görüşlerini de aktaran Kılıçdaroğlu, Anayasa değişikliklerini meşru bulmadıklarını, bu konuyla ilgili Meclis’te yapılacak uyum yasalarını da aynı şekilde meşru bulmayacaklarını söyledi. Kılıçdaroğlu Anayasa değişikliğine ilişkin olarak şunları söyledi:
"Çağrım şu. Biz, referandum sürecinde demokrasi paydasında buluştuk. Bu çok önemli bir olay. Çok farklı siyasal partiler, çok farklı sivil toplum örgütleri, çok farklı meslek kuruluşları ve sıradan demokrasiye aşık vatandaşlar hep birlikte bir referandum süreci geçirdik. Devletin bütün baskısı, bütün parası, bütün bürokratları, bütün eşit olmayan koşullara rağmen yüzde 50’yi bulamadılar, Yüksek Seçim Kurulu’ndaki çeteyle beraber yüzde 51’i bulduklarını iddia ettiler. Biz bunu kabul etmiyoruz. Kabul etmediğimiz için şu anda yürürlükte olan Anayasa değişikliklerini de meşru kabul etmiyoruz. Dolayısıyla bu Anayasa değişikliğine paralel parlamentoya gelecek olan uyum yasalarının da hiçbirisini kabul etmiyoruz. Onları da gayri meşru görüyoruz. Buradan yola çıkarak biz mücadelemizi sürdüreceğiz. Yapılan değişikliğin gayri meşru olduğunu Hayır bileşenleri söylüyorlar. Şimdi biz bir adım daha attık: Adalet… Bir öncesi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ydi, demokrasiydi. İkinci adımımız adalet. Bu Adalet Yürüyüşü’nü başlattık. Yine Hayır bileşenleri, şu veya bu şekilde buna gerçekten de ciddi katkılar veriyor. Her kesimden Adalet Yürüyüşü’ne katkı var. Bakın, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy veren vatandaşlardan da bizim bu yürüyüşümüze destek verenler var. Seslerini pek çıkarmıyorlar ama yürüyüşümüze destek veriyorlar. Bu ikinci önemli bir adım. Bu adım Sarayı çok korkuttu. Niye korkuttu? Çünkü 2019’da kaybedeceğini çok net anladı. Bizim bu sürecin bir oya gibi işleyerek, kavgasız, dövüşsüz, toplumun her kesimini ikna ederek, toplumun her kesimini yanımıza çekerek, onları oturup ikna ederek Türkiye’nin bugün içine düştüğü açmazdan Türkiye’yi nasıl kurtarabiliriz? Adaleti nasıl sağlayabiliriz? Dış politikayı nasıl düzeltebiliriz? İçerde demokrasiyi nasıl geliştirebiliriz? Gerginlikleri nasıl azaltabiliriz? Farklı görüşteki insanların yan yana gelerek uygarca nasıl tartışabiliriz? Bütün bunların hepsini dile getirmek ve konuşmak zorundayız."
HABERSİZSİNİZ, KILIÇDAROĞLU YAYININI FACEBOOK'TAN YAPTI