Kılıçdaroğlu, TTB'nin bildirisini kürsüden okudu

Savaşa karşı çıktıkları için operasyona uğrayan Tabipler Birliği'nin bildirisini okuyan CHP lideri, AKP iktidarına 'Niye alınıyorsunuz?' diye sordu.

Kılıçdaroğlu, TTB'nin bildirisini kürsüden okudu

HABER MERKEZİ- Afrin harekatına verdiği destekle bilinen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, savaşa karşı çıktıkları için bu sabah operasyona uğrayan ve gözaltına alınan TTB'nin bildirisini partisinin grup toplantısında okudu. Kılıçdaroğlu, "Hangi savaş doğada ve insanda tahribat yapmadı. Her savaş insani dram getiriyor. Gözümüzün önünde Suriye var. 3.5 milyon mülteci var Türkiye'de. 30 milyar dolar harcadıklarını söylediler, 3 milyar dolar bile harcamadılar. Suriyeli çocukların nasıl dilendiklerini de biliyoruz. Bu dramı yaratan savaş değil mi? Niye alınıyorsunuz?" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:

"Bugün Türkiye'de 352 bin çocuğumuz var otizmli ama eğitime ulaşan otizmli çocuk sayısı 26 bin 586. Çok çok az. Bu çokcukların eğitime ihtiyacı var. Otizmli bir çocuğun haftada 40 saat eğitim görmesi gerekir bu sorunu aşabilmesi için. 3 temel sorunumuz var. Çocuklara yeterli eğitim verilmiyor. Bunu sözünü veriyorum. Bunun mücadelesini de yapacağız. Sosyal devletin görevlerinden birisi iyi eğitim alacakları fiziki mekanları yaratmaktır. Bugün 7 bin öğretmen açığımız var. Onun da sözünü veriyorum. Arkadaşlarımız bir araştırma önergesi hazırladılar. Gönül isterdi ki bu araştırma önergesi bütün partilerin desteği ile kabul edilsin. Bütün taraflar bilgi versinler ve çözüm üretelim. Bizim verdiğimiz önerge AK Parti milletvekilleri tarafından reddedildi. Bunu da 353 bin ailenin takdirine sunuyorum. Biz konu araştırılsın derken, onlar konu araştırılmasın diye karar verdiler. Biz her türlü mücadeleyi yapacağız. Bunu tüm vatandaşlarımın bilgisine sunarım.

'NİYE ALINIYORSUNUZ?'

"Türkiye'nin gündemi o kadar hızlı değişiyor ki, emin olun yarın sabah ne olacağını kimse bilmiyor. Başka bir ülke de yok. Bir endişe, bir yılgınlık, bir karabulut gibi toplumun üstüne konmak istiyor. Bu sabah da bir baktık, TTB Merkez Konseyi'ne polis operasyon yapmış. Gözaltıa almalar, mahkemeye çıkarmalar. Yazı yazarsınz gelir, bu insanlar kaçacak değil. Sanırsınız ki bildiri iktidar partisini en ağır şekilde eleştiren bildiri.

"Okuyorum; "Biz hekimler uyarıyoruz. savaş doğada ve insanda tahribat yapan, insan eli ile yaratılan bir halk sağlığı sorunudur". Doğru mu? Doğru. Hangi savaş doğada ve insanda tahribat yapmadı. Her savaş insani dram getiriyor. Gözümüzün önünde Suriye var. 3.5 milyon mülteci var Türkiye'de. 30 milyar dolar harcadıklarını söylediler, 3 milyar dolar bile harcamadılar. Suriyeli çocukların nasıl dilendiklerini de biliyoruz. Bu dramı yaratan savaş değil mi? Niye alınıyorsunuz? "Yaşatmaya ant içmiş mesleğin mensupları olarak, yaşamı savunmanın birincil görevi olduğunu aklımızdan çıkarmıyoruz". Doğru. Aklı başında hangi insan hayatı savunmaz. Bunlar da bunu söylüyorlar. "Savaşla baş etmenin yolu adil, özgür ve barışçıl bir yaşam kurmak ve bunu sürekli kılmak". Özgürlükten ve barışçıl dünya yaratmaktan kim rahatsız olabilir. "Savaşa hayır, barış hemen şimdi" demişler. Sen misin bunu diyen. Gözaltına alındılar. Bu tür davranışlar, sizin yaptığınız ve toplumun tümünün desteklediği Afrin operasyonuna gölge düşürür. "Bir yerde bir hata yapıyoruz, bu hatayı kimse görmesin" diye. Neden yapıyorsunuz bunu? İnsanlar düşüncelerini özgürce ifade edebilirler. Bütün dünyanın ilgisini farklı bir noktaya çektik. Doktorların üzerine gidiyorlar. Asker bile dağda, terör örgütü mensubunu yaralı yakaladığında, alıyor hastaneye götürülüyor. Bu ordunun saygınlığı açısından çok ama çok önemlidir. Siz, doktorun düşüncesini açıklamasına tahammül edemiyorsunuz, bu doğru değil. Umarım hükümet bütün bunlardan ders çıkarmış olur.

"Daha önce pek çok çevrede ifade ettim. Türkiye bulunduğu coğrafya itibarıyla çok stratejik bir bölgede. Bu bölgede Türkiye'nin bütün bölgeye örnek olabilecek demokratik atılımları atması, bölgeye örnek olması bizim dünyada saygınlık kazanması için çok önemlidir. Elbette hiçbir ülke teröre açıkça destek vermez, sonlandırmak ister. İnsan haklarına evet, demokrasiye evet, teröre hep beraber hayır demek zorundayız. Bizim Afrin'e yapılan operasyona desteğimiz tamdır ama ÖSO ile paralel anılması rahatsızlık yaratıyor. Giden bizim ordumuz, neredeyse bunu ÖSO'nun kahramanlığına bağlayacağız. Ordunun kahramanlığını, haysiyetini korumak her vatandaşın en temel görevidir. Ayırca, Mehmetçik kanı ile oy devşirmeye çalışmak da büyük bir ahlaksızlıktır.

"26 Ocak 2011 Suriye'de iç ayaklanmalar var. 29 Nisan 2011 kaçanlar sınırlarımıza geldiler mülteci olarak. IŞİD, El Nusra gibi pek çok radikal grup bu süreç içinde oluşmaya başladı ve bunlara TIR'larla silah gönderildi. Biz dedik ki "sakın ha Türkiye'yi Ortadoğu bataklığına sürüklemeyin." Bunların hiçbirisi iktidar tarafından kabul görmedi. Onlar her fırsatta bizi eleştirdiler. Suriye karıştığı zaman Rusya ve Amerika bölgede ana aktör olarak bulunmuyordu. İleride Türkiye'nin başına büyük felaketler açar diye dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a bir mektup gönderdim.

"Bakın ne diyorum mektupta, "Sayın Başbakan Suriye’deki gelişmeler, ekonomiyi turizm ve taşımacılık alanları dahil olumsuz etki yapmaya devam etmektedir. Öte yandan Suriye’deki şiddet ve çatışmaların durdurulmaması halinde iç savaş boyutlarının genişleyerek bölgesel itilafta dönüşmesi dışlanamayacak bir olasılıktır. CHP olarak, Suriye’nin bağımsızlığının korunmasından yanayız. Türkiye barıştan yana politika izleyerek öncelikle şiddete son verilmesini sağlamalıdır. Uluslararası toplumun çözüm gayretleri istenilen sonuçları vermemiştir. Mevcut koşulları ve CHP olarak önerileri de dikkate alarak, bu sefer hazırladığımız kapsamlı çözüm önerimizi ekte takdir ediyorum. Hükümetinizin bu öneriye sahip çıktığı takdirde uluslararası toplumun çabaları etkinlik kazanabilecektir. Saygılarımla Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan. 2012"

"2012’de bunları söylüyoruz. Ama onlar bizi eleştirdiler. Bölgeye MİT TIR’larıyla silah göndermeye devam ettiler. Hürriyet Gazetesi’ne açıklama yapıyorum. "Suriye politikası PKK’yı güçlendiriyor. Çok ciddi endişelerim var. Birincisi silahların PKK’nın eline geçmesidir. İkincisi, diğeri komşularla ilişkiler gerildi."

"Hürriyet’te yaptığım açıklamadan iki yıl sonra. İsmail Hakkı Pekin, şu açıklamayı yapıyor. Gönderilen silahların bir kısmının PKK’nın eline geçtiği iddia ediliyor. Bizim uyarımızdan iki yıl sonra terör örgütünün eline geçtiğini ifade ediyor.

'SABAH AKŞAM CHP'Yİ SUÇLADILAR'

"Ve 1 Temmuz 2015. MGK’dan sonra gazetelerde bir haber. MGK’da görüşülen istihbarat raporlarına göre Kobani’ye gönderilen ağır silahlar PKK’nın eline geçti. Bizim uyarımızı dinlemediler. Oturdular sabah öğle akşam hep CHP’yi suçladılar. Siz şöylesiniz, siz böylesiniz diye suçladılar. Şimdi bütün vatandaşlarıma sesleniyorum. Dış politikada hamlenin üç adım ötesini görmezseniz devleti sağlıklı yönetmezsiniz. Siz üç adım ötesini bile görmediniz. Herkes sizi aldattı. Obama aldattı, PKK aldattı, IŞİD aldattı. Ya bir de beni dinle kardeşim, vallahi de billahi de ben seni aldatmıyorum.

"80 milyon vatandaşıma sesleniyorum. Suriye konusunda en tutarlı politikaları kim söyledi? Oturun sorunu çözün dedik. Komşuda yangın var siz benzin bidonuyla gidiyorsunuz. Komşuda yangın varsa suyla gideceksin kardeşim. Sonra ne oldu? 11 Şubat 2013. Cilvegözü’nde bombalar patladı, 13 vatandaşımız hayatını kaybetti. 11 Mayıs 2013 Reyhanlı’da patlama oldu. IŞİD bile diyemediler, dillendiremediler. O dönem IŞİD’e yaramaz çocuklar diyorlardı.

"28 Mayıs 2013’te yaptığım konuşma "Bütün iyi niyetimizle hükümete çağrıda bulunuyorum. Bir, Türkiye Suriye’deki iç savaşın taraflarından biri olmamalıdır. Yabancıları eğitmemeli, eline silah vermemelidir. Cenevre süreci desteklenmeli ve kalıcı barış için katkı vermelidir" bunu söylüyoruz. Suriye’dekiler bizim kardeşimiz. Ama Ortadoğu bataklığını Türkiye’nin mekanı haline getirdiler. Silahlarla orayı beslediler. Terör örgütüne her türlü desteği verdiler. IŞİD’e El Nusraya her türlü desteği verdiler.

'SALİH MÜSLİM'İ ANKARA'YA SİZ ÇAĞIRDINIZ'

"Suriye'de yaşayanlar bizim kardeşlerimiz, akrabalarımız. Ortak tarihimiz var, ortak acılarımız var, ortak sevinçlerimiz var. Ortadoğu bataklığını Türkiye'nin mekanı haline getirdiler. Terör örgütlerine her türlü desteği verdiler. Bu arada şimdi PYD'yi düşman ilan ediyorlar. PKK'nın uzantısı, doğru. Peki, Salih Müslim'i Ankara'ya defalarca çağırıp altına kırmızı halılar serip 'hoş gelsin' diyen kim? CHP mi? Bir sabah kalktık, o da düşman olmuş. Ne değişti de düşman oldu? Biz sizi defalarca uyardık. Sen yine tuzağa düştün.

ÇAVUŞOĞLU'NA ÖZTÜRK YILMAZ TEPKİSİ

"Musul Konsolosluğumuz basıldı, 49 çalışan kaçırıldı. Birisi de Ardahan vekilimiz Öztürk Yılmaz. Terör örgütlerinin tek tek en iyi bilen kişidir. Eski Büyükelçi. Bölgede çalışmış ve bu kişi şimdi AK Parti'nin hedef noktasında. Her türlü hakaret yapılıyor. Dışişleri Bakanı 'bu benim memurumdu' diyor. Bir dakika beyefendi. Devletin memurunu 'kendi memurun' diye kabul edersen böyle toslarsın.

'BANA YAPTIĞIN ELEŞTİRİYİ NİYE YAPMIYORSUN'

"10 Şubat 2015. Grup toplantısında şu konuşmayı yapıyorum "Ortadoğu’ya barışı getireceğiz. Suriyeli kardeşlerime diyeceğim ki ‘1 milyon 700 bin kardeşim git baba ocağına geri dön. Her türlü yardımı yapacağım. Git kardeşim kendi ülkende çalış" diyeceğim. Ben bunu söyledim, ne AKP’nin kalemşörleri ne AKP’nin yöneticileri beni affetmediler. Ne ırkçılığımız kaldı her türlü hakareti yaptı. Sen Suriyelilere nasıl geri dön dersin… Suriye’yi onaracağız, okulunu hastanesini yapacağız. Aradan zaman döndü, beyefendi yelpaze gibi döndü. "Afrin’de güven iklimi tesis edildiğinde Suriyeliler hayatlarını sürdürme imkanına kavuşacaklar" Şimdi o kalemşörlerine söylüyorum. Erdoğan’ın kölesi konumunda olanlar kalem oynatamazlar. Bana yaptığın eleştiriyi niye yapmıyorsun? Ben Suriyeli kardeşlerim diyorum, o onu bile ifade etmiyor.

'KORKAKTAN KAHRAMAN OLMAZ'

"Bölge halkı bizim akrabamızdır. Her türlü desteği vereceğiz. Biz şunu da yaptık. Dedik ki, bölgede huzuru sağlamak için Türkiye her türlü çabayı göstersin. Türkiye'nin bölge üzerinde ayrı bir gücü var. Türkiye sözü dinlenen bir ülke olabilir. Öyle bir noktaya geldi ki Türkiye, kendi topraklarından kaçmak zorunda kaldılar. Malı terör örgütüne vererek kaçmak zorunda kaldılar. Süleyman Şah Türbesi'nden söz ediyorum. Şimdi ortalıkta beyefendi kahraman diye geziyor. Ben olsaydım, 10 bin şehit gerekirse verirdik, bayrağımız orada dalgalanırdı. Korkaktan kahraman olmaz. Terör örgütlerine teslim olandan kahraman olmaz.

"Bu ülkenin çıkarları her şeyin üstündedir. Yeter ki biz hep beraber saygın bir Türkiye'nin kuruluşunu inşa edelim. Bugün geldiğmiiz nokta, Ortadoğu bataklığının parçası olan Türkiye. Bizim sözümüzü dinleselerdi, bugün Türkiye bölgesinin hem en güçlü hem en saygın ülkesi olacaktı. Türkiye nasıl yönetilir bilmiyorlar. Türkiye'nin tarihini bilmiyorlar.

"Bütün bunlar olurken yine AK Parti ve kalemşörleri CHP'yi suçluyorlar, sanıyorlar ki biz geri adım atacağız. Feriştahınızla gelin, bir milim geri adım atmayacağız. Kendi toprağından kaçan adamdan hesabını soracağız. Kahraman diye geziyor. Ne kahramanlığı?"

kılıçdaroğlu grup toplantısı bildiri ttb kürsü