Mithat Sancar: İktidarı ayakta tutan çatışma ve savaş politikalarıdır
İl eş başkanları toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sancar, kimyasal silah kullanıldığı iddiaları ile ilgili olarak "Yüzeysel açıklamalarla geçiştirilemez, bağımsız heyetler incelenmelidir" dedi.
Artı Gerçek-Halkların Demokratik Partisi (HDP) il eş başkanları toplantısında açılış konuşmasını HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar yaptı. Sancar konuşmasında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Sancar, daha önce 2022 yılının final yılı olacağını söylediklerini hatırlatarak, bu dönemin bir yol ayrımı olduğunu vurguladı.
“Özgürlüğe, demokrasiye, barışa giden yolu mu inşa edeceğiz? Yoksa otoriter, despotik yönetimin daha da güçlenmesinin zeminimi güçlenecek?” diyen Sancar, bunu belirleyecek olanın toplumsal ve siyasi mücadele olduğunu söyledi.
Seçim gündemine de değinen Sancar şunları söyledi: “Seçimler gündemde ve önemli. Hayati nitelikte ve kritik önemde. Seçim sadece oy kullanmaktan ibaret değildir. Seçimler aynı zamanda toplumsal ve siyasal mücadelelerin önemli bir mecrasıdır. Bizler seçimi toplumsal mücadelenin bir zemini ve mecrası olarak görüyoruz ama aynı zamanda halkla buluşmanın, örgütlülüğümüzü güçlendirmenin önemli bir imkanı olarak değerlendiriyoruz.”
‘SEÇİME SADECE OY VERME, ADAY TARTIŞMASI GİBİ KONULARLA YOĞUNLAŞMAK DOĞRU DEĞİLDİR’
Seçimlerin sadece aday tartışması ve oy verme işlemi olmadığının altını çizen Sancar şunları kaydetti:
“Bu nedenle seçime sadece oy verme, aday tartışması gibi konularla yoğunlaşmak doğru değildir. Oy vermek önemli, aday tartışmaları önemsiz değil ama asıl olan bütün bunları güçlü bir toplumsal mücadele, kararlı bir siyasal yürüyüşle yapabilmektir. İşte bu yürüyüşün ve mücadelenin en önemli emekçileri il eşbaşkanlarımızdır, yerel yöneticilerimiz ve emekçilerimizdir. Biliyoruz ki mücadele en alt birimden örülmeye başlayınca başarılı olabilir. Tıpkı demokrasi gibi, demokrasi de yerelde inşa etmeye başlarsak ülkenin tümüne yayabiliriz. Mücadelemiz de öyle. Mücadelemizi en alt birimlerden, mahallelerden, köylerden, ilçelerden, illerden başlayarak öreceğiz ve bunu ülkenin tamamında demokratik dönüşümün yolunu açacak büyük bir güç haline getireceğiz.”
‘İKTİDARI AYAKTA TUTAN ÇATIŞMA VE SAVAŞ POLİTİKALARIDIR’
AKP’nin tekçi, yasakçı, sömürücü bir iktidar düzeni olduğunu kaydeden Sancar, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Bu düzenin inşa etmekte olduğu bir rejim gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Bu rejimi istersiniz otoriteliği yerleştirme hedefiyle hareket eden bir rejim olarak tanımlayın, isterseniz faşizmi yerleştirme planının hedefi olarak tanımlayın, fark etmiyor sonuçta rejimi Türkiye’nin bütün halklarına baskı, zulüm, talan, sömürü dışında vadettiği hiçbir şey yoktur. Bu düzenin ve rejimin tepesindeki iktidarı ayakta tutan en önemli sütun hep vurguladığımız gibi çatışma ve savaş politikalarıdır. Sömürüyü de baskıyı ve zulmü de bu politikalar üzerine kurmaktadır. Savaş politikalarına karşı çıkmak önümüzde demokrasiyi, barışı, emeği ve özgürlüğü savunmanın temel şartıdır.
‘YARALAR SAVAŞ POLİTİKALARI DERİNLEŞTİKÇE BÜYÜYOR’
Savaş politikalarının bu ülkede başta Kürt sorunu olmak üzere bütün toplumsal alanlarda nasıl büyük yaralar açtığına on yıllardır tanıklık ediyoruz. Bu yaralar savaş politikaları derinleştikçe büyüyor, acılar yaygınlaşıyor, yoksulluk ülkenin her tarafını sarıyor. Savaşla sömürü, savaşla acı, savaşla yara arasında doğrudan bağlantıyı göremezsek bu bütünlüğü esas alan bir mücadele hattı kuramazsak, bu iktidarı değiştirmek de kolay olmayacak, bu rejimden kurtulmak da kolay olmayacaktır. Savaş politikaları bir kara delik gibidir. Kara delik insan canını, insanların enerjisini ülkenin kaynaklarını ve geleceğini yutan büyük bir tuzaktır. Aynı zamanda ülkenin devlet eliyle çeteleşmelere teslim edilmesinin zeminini güçlendiren bir alandır. Bu yüzden savaşa politikalarına karşı çıkmayı demokrasi ve barış, emek ve demokrasi mücadelesinin temeli olarak görüyoruz.
‘SAVAŞ POLİTİKALARI AYRIŞMAYI, KUTUPLAŞMAYI, SÖMÜRÜYÜ DERİNLEŞTİRİR’
Savaş politikaları yaygınlaştıkça her türlü kötülüğün yaygınlaştığını dünya tarihi bize sayısız örnekle göstermektedir. Savaş politikaları aynı zamanda ırkçılığı aynı zamanda suçları da beraberinde getirir. Ayrışmayı, kutuplaşmayı, sömürüyü derinleştirir. Son zamanlarda yaşadığımız birkaç olay bunu açıkça gözler önüne sermektir.
‘KÜRT SORUNUNDA DEMOKRATİK ÇÖZÜMÜ SAVUNUYORUZ’
Aynı zamanda savaş politikalarıyla oluşan kara deliğin yarattığı vahim sonuçlar başka bir tartışmada da gündem geliyor. Bu da kimyasal silah kullanımı iddialarıdır. Ortada haberler ve önemli iddialar var. Bu iddialar yüzeysel açıklamalarla, tehditlerle geçiştirilemez. Bunların mutlaka bağımsız heyetlerce incelenmesi ve bu konudaki hakikatin ortaya çıkarılması gerekir. Eğer bunların da üstü örtülür, geçiştirilirse bu ülkede savaş politikaları daha da derinleşecek, toplumsal yaralar daha da büyüyecek, sömürü düzeni daha da kökleşecektir. Bu düzenin değiştirmenin en önemli mücadele araçlarından biri hakikatin peşinde koşmaktır. Bütün bunlar için Türkiye halklarını bu belalardan kurtarmak için ısrarla Kürt sorununda demokratik çözümü savunuyoruz. Demokratik çözümün yolu da müzakere ve diyalogdan geçer.
‘İKTİDAR İMRALI ÜZERİNDEN ÇEŞİTLİ MANİPÜLASYONLAR YAPMAK İSTİYOR’
Diyalog ve müzakere siyaset zemininden işleyecek en doğru çözüm yöntemidir. Bunu başarabilirsek ülkeyi bu beladan kurtarmayı başaracağız. HDP olarak üzerimize düşen sorumluluğu her alanda yerine getirmeye hazır olduğumuzu defalarca söyledik. Mücadelemizi de, politikalarımızı da bu hedefe göre belirliyoruz. Yakın zamanda Eşbaşkanım Pervin Buldan’la beraber İmralı’ya açık ziyaret ve görüşme talebinde bulunduk. Talebimiz açık arkadaşlar, bizler barışın ve çözümün yolunu açacak böyle bir görüşmenin savaş politikalarını durdurmak bakımından büyük önem taşıdığını düşünüyoruz, buna inanıyoruz. Bu talebimizin bir sebebi daha var. İktidar İmralı üzerinden çeşitli manipülasyonlar yapmak istiyor. Bu manipülasyonların çeşitli çevrelerde spekülasyon döngüsü yarattığını da görüyoruz.
‘BARIŞIN VE ÇÖZÜMÜN YOLUNU AÇMAK HDP’NİN VAROLUŞ SEBEBİDİR’
HDP şeffaf politika yürütmeyi esas almış bir partidir. Bizler diyoruz ki bütün bu manipülasyonların ve spekülasyonların önünü almanın temel yolu tecridin sona ermesidir. Ayrıca bu hem evrensel hem iç hukukun bir gereğidir. Bizler çözüm için, barışın yolunu açmak için bu dönemde her türlü manipülasyon ve spekülasyonun önüne geçmek için bu görüşme talebinde bulunduk. Şimdi Adalet Bakanlığı’ndan cevap bekliyoruz. Hatırlayacaksınız, bundan birkaç hafta önce bütün muhalefet partilerine heyetler oluşturarak İmralı’da görüşme yapma talebinde bulunmalarının en doğru yol olduğunu belirtmiştik. Şimdi bizler bu talebi kendi kurullarımızda tartışarak bir başvuruya dönüştürdük. Savaş politikalarına karşı barışın ve çözümün yolunu açmak HDP’nin varoluş sebebidir.”
Sancar konuşmasının sonunda Cegerxwîn’i andı. Cegerxwîn’in bugün 38’inci ölüm yıldönümü diyen Sancar ondan bir dize okudu:
Bi çepik û lûlandin
Bi devken û xweditî
Hemû bijên bi hev re
Bijî bijî yekitî.(MA)