'Popülist sağ kutsallar üzerinden propagandaya ihtiyaç duyuyor'

Seçimlere 40 günden az süre kalmışken, 'seccade tartışması' ile kutsallık atfedilen semboller yine siyasete taşındı. Kutsallık atfedilen sembollerin siyasette kullanılmasını, gazeteci Kemal Can, Dr. İbrahim Uslu ve İlahiyatçı Mustafa Öztürk ile konuştuk.

'Popülist sağ kutsallar üzerinden propagandaya ihtiyaç duyuyor'

Esra Çiftçi

İSTANBUL - Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun seccadeye ayakkabıyla bastığı fotoğraf nedeniyle, kutsallık atfedilen semboller yine politika gündemine taşındı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İstanbul Bağcılar'da katıldığı açılış töreninde kürsüye seccade ile çıktı ve Kılıçdaroğlu'nu eleştirdi. Peki, 'kutsal olan ile siyaset arasında bağlantı ne? Türkiye siyasetindeki etkileri neler? Siyasette kutsallık atfedilen sembollerin kullanılmasını, gazeteci-yazar Kemal Can, Dr. İbrahim Uslu ve İlahiyatçı Mustafa Öztürk ile konuştuk.

'KUTSALLAR MESELESİ SADECE TÜRKİYE İLE SINIRLI DEĞİL'

Gazeteci yazar Kemal Can, kutsallık atfedilen konuların propaganda aracı olmasını sadece Türkiye ile sınırlı olmadığını, dünyada da sağı temsil edenlerin başlıca argümanlarından birinin bu olduğuna dikkat çekti. Siyasetin sadece iktisadi tercihlerden değil, kültürel, dinsel ve etnik özelliklere de yaslandığını belirten Kemal Can, muhafazakarlığın etnik, kimlik ya da dinsel mensubiyete anlam yükleyerek, bunlar üzerinden savunma hattı oluşturan politik yaklaşıma sahip olduğunun altını çizdi. Özellikle popülist sağ siyasetin 'tehlike altında değerler kodunu ve sembolünü' kullanmaya her zaman ihtiyacı olduğunu belirten Can e şöyle devam ediyor.

“Üstelik bu değerleri savunmak ya da o değerleri önemsemekten ibaret olmayan, aynı zamanda bu değerlerin düşmanlarının, çoğunlukla dışarıdaki düşmanların içerideki işbirlikçileri şeklinde bir anlatı kuruluyor. “Kadim değerlerimizin düşmanları, onları yok etmeye ya da zayıflatmaya çalışıyorlar” anlatı ve anlayışı üzerine kurulu popülist sağ siyaset bütün dünyada geçerli. Yani Amerika’da Trump da, Türkiye’de Erdoğan’da, Brezilya’da Bolsonaro da İsrail’de Netenyahu da bunu kullanıyor. Dolayısıyla bu değerler meselesini siyasete taşınmasında böyle bir ters tarihsel ve politik bir zemin var.”

Gazeteci yazar Kemal Can

'KUTSALLIK SAĞ PARTİLERİN KULLANDIĞI BİR TAKTİKTİR'

Kemal Can, popülist sağın dünyanın her yerinde 'kutsal sembolleri' politik olarak kullanıldığını belirtirken, Dr. İbrahim Uslu da Türkiye siyasi tarihinde benzer pek çok örnek olduğuna ve özellikle CHP aleyhinde kullanıldığına dikkat çekti:

“Bu kutsallık meselesi, 1950’den bu yana yani son 70 küsur yıldır Türkiye’de CHP’nin karşılarında alternatif olduğu sağ partilerin kullandığı bir taktik. Biliyorsunuz, “camilerimiz ahır oldu, meyhane oldu, kapatıldı” gibi ifadeler aslında o günden beri gelen bir propaganda yöntemi. Daha doğrusu CHP’nin karşısında olan rakip sağ partiler, ki bunlar Demokrat Partiyle başladı, Adalet Partisi, Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi ile devam etti. Bugün de AKP ile sürdürülüyor bu propaganda. Partiler değişiyor ama propaganda yöntemleri değişmiyor”

Dr. İbrahim Uslu

'SECCADE OLMASAYDI BAŞKA BİR ŞEY ÜZERİNDEN OLACAKTI'

“Bugün, aslında CHP’nin toplumu ikna etmeye en yakın olduğu süreç. 70 küsur yıldır biriken kara propagandayı bugün AKP iktidarı, seçmeni hatırlatıyor, hatalarını tazeliyor. Aynı politika devam ediyor yani değişen bir şey yok. Seccade olmasaydı başka bir şey üzerinden olacaktı. Kılıçdaroğlu, cenaze namazına katılır, cenaze namazında elini bağlama şeklinden aslında namazda niyazda gözünün olmadığı, namaz kılmayı bilmediği üzerinden propaganda yürür. Ya da Cuma namazına gider, vay Cuma namazına gitmeye başladılar denir ve o da eleştiri konusu olur. 70 yıldır sağ partilerin, sağcı partilerin CHP’ye karşı kullandıkları kara propaganda yöntemi bu ve 70 yıldır bu kısır döngü kırılamadı, tekrarlanıp duruyor"

'TÜRKLERİN DİNDARLIK ANLAYIŞLARI ÖZDEN ZİYADE, ŞEKİLLE KADİM'

Kutsallık atfedilen sembollerin sağ siyasette kullanılmasına dair örnekler çoğaltılabilir, peki ilahiyatçılar bu konuda ne diyor? İlahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, İslam’ın en temel kutsalının tanrı olduğunu bunun dışındaki kutsallıkların ise göreceli kutsallık olduğunu söyledi:

“Peygamber döneminde mescidin namaz kılma zemininde sandaletlerle, hatta ayakkabıyla namaz kılındığını, peygamber mescide giderken “aman buna basılmasın” denecek türden malzemelerin olmadığını biliyoruz. Türk Müslümanlığı ile Arap Müslümanlığını mukayese ettiğimizde, Arapların cami, mescit, namaz ortamlarına baktığımızda, bizim lisanımızda özensiz davrandıkları söylenebilir. "O mu normal, bizimki mi normal?" derseniz bizimki abartılı bir kutsallık yüklemesi daha çok formalist bir kutsallık. Seccade bir namaz nesnesi oldu ama tek başına ne seccade ne tespih ne takke ne cübbe ne sarık bizatihi kutsal değildir. Türklerin dindarlık anlayışları özden ziyade, şekille, biçimle, formalite ile kadim olduğu için bu tür şeyleri siyasi alanda manipüle edilebilen, istismar edilebilen bir duruma dönüşebilmekte”

Prof. Dr. Mustafa Öztürk

'ASIL KUTSAL ADALETLİ OLMAKTIR'

Mustafa Öztürk, Kur’an-ı Kerim’de seccadeye benzer bahsedilen bir kutsaldan bahsedilmediğini, asıl kutsalın Kur’an-ı Kerim olduğunu söyledi:

“Bizim dindarlığımızda kul hakkı yemiş, haramzade mi çok önemi yok. Sakalı nasıl kestiği, bıyığı nasıl bıraktığı, cübbeyi nasıl taktığı, sarığı nasıl çıkardığı mevzusu dindarlığın asli unsuru gibi algılanır. Bu çok çok sakat, cahil dindarlık anlayışına koskoca Cumhurbaşkanının kalkıp, milletin huzurunda seccadeyi göstererek orayı kaşıması, o cahil dindarlığın sinir uçlarına dokunması, siyaseten çok büyük iş görüyor. Cumhurbaşkanı ve siyasetçiler de bunu bildiği için o sinir uçlarına dokunuyor. Asıl kutsallık, insani çerçevede adalettir, hak hukuk tanımaktır. Kur’an’a bakarlarsa neyin kutsal olup olmadığını daha iyi anlarlar”