Tayfun Kahraman: Özgürlüğüm, normalleşmenin kilometre taşlarından biri olacak

Tayfun Kahraman: Özgürlüğüm, normalleşmenin kilometre taşlarından biri olacak
Gezi tutuklusu Tayfun Kahraman, 'normalleşme' tartışmalarına ilişkin, "Özgürlüğümün normalleşmenin kilometre taşlarından biri olacağını düşünüyorum" dedi. Hastalığıyla ilgili de doktorların talebinin 27 ay işleme alınmadığını belirtti.

Artı Gerçek - Gezi davasında 18 yıl hapse mahkum edilen ve multiple skleroz (MS) hastası olduğu basına yansıyan Tayfun Kahraman, yerel seçimlerin ardından başlayan siyasette 'normalleşme' tartışmalarına ilişkin konuştu.

"Normal bir hukuk düzeninde, ailemle birlikte, görevimin başında olurdum" diyen Kahraman, "Öyle ya da böyle normalleşmenin zorunlu olduğunu ve benim özgürlüğümün de bu normalleşmenin kilometre taşlarından biri olacağını düşünüyorum" dedi.

'TIKANMA YAŞANDIĞI ÇOK AÇIK'

Gerçek Gündem'den Tuğba Özer'in sorularını yanıtlayan Kahraman, Türkiye'de bir tıkanma yaşandığını ve ekonomik, sosyal ve siyasi olarak bir devrin sonuna gelindiğini belirtti. Politika'nın özünde bu tıkanıklıkları aşma ve toplumu doğal gelişme mecrasına taşıma sanatı olduğunu söyleyen Kahraman, şunları söyledi:

"En nihayetinde; mücadele ve müzakere ile elde edilecek her türlü demokratik kazanım sadece muhalefete değil tüm Türkiye’ye kazanım sağlayacak. Bu anlamda, Silivri’deki Tayfun olarak değil, geleceğini bu topraklarda gören bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, evladını bu ülkede yetiştiren bir aile babası olarak da bu süreci anlamlı ve olumlu buluyorum.

Kendimle ilgili olarak ise, demin bahsettiğim tıkanmanın sonucu olarak Türkiye’de adaletin terazisi bozuldu, hatta kırıldı dersem abartmış olmam sanırım. Her gün televizyonda onlarca suç kaydı olan şahısların yeni suçlar işlediğini izlerken, hukuksuzca yıllardır içeride tutulmamı başka türlü açıklayamam herhalde.

'HİÇBİR ANORMALLİĞİN SÜRDÜRÜLEBİLİR OLDUĞUNA İNANMIYORUM'

Bu nedenle, masumiyetimin tüm Türkiye tarafından bilindiği bir davadan 27 ay gibi uzun süredir içeride tutuluyor olmam bir hukuk ayıbı olarak orta yerde duruyor. Normal bir hukuk düzeninde, ailemle birlikte, görevimin başında olurdum. Hiçbir anormalliğin sürdürülebilir olduğuna inanmıyorum. Bu nedenle, öyle ya da böyle normalleşmenin zorunlu olduğunu ve benim özgürlüğümün de bu normalleşmenin kilometre taşlarından biri olacağını düşünüyorum.

'TUTUKLULUĞUM TOPLUMSAL MUHALEFETE BİR GÖZDAĞI'

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in "Tayfun Kahraman hepimiz için yatıyor" ifadelerine ilişkin de konuşan Kahraman, "Gezi gibi on milyona yakın insanın katıldığı bir olayı 5 kişinin sırtına yükleyen, tamamen önyargı ve varsayımlar üzerine kurulu, somut delili olmayan bir dosyadan bahsediyoruz. Bu anlamda, benim tutukluluğumun toplumsal muhalefete bir gözdağı niteliği taşıdığı açık. Şunun tekrar altını çizmek istiyorum, ben Gezi sırasında hükümetle görüşme yapan, uzlaşı yoluyla olayların yatışmasını sağlayan heyetteydim ve Taksim Dayanışması’nın seçilmiş sözcüsüydüm. Yani, benim herhangi bir şiddet olayıyla ya da failiyle tek bir ilişkim yok" diye kaydetti.

'BENİ O MASAYA DAVET EDEN KENDİLERİYDİ'

Yargılandığı dosyada şiddet olaylarıyla ilgili iddiaların olmadığını söyleyen Kahraman, devamla şu ifadeleri kullandı:

"Dosyada da böyle bir iddia yok. Bunu iktidar sahipleri de biliyor olmalı, çünkü beni o masaya davet edenler kendileriydi. Biz müzakere heyeti olarak, hükümet istifa etsin demedik, tartışmayı park ve halkın anayasal talepleri ekseninde tutarak, sorunun hukuk çerçevesinde çözümü ve sokaktaki eylemlerin toplumsal uzlaşıyla sona ermesi için çaba harcadık. Bu anlamda, vicdanım da çok rahat. Ne yaptığımı, ne yapmadığımı çok iyi biliyorum. Masumiyetin ötesinde, o dönem meslektaşlarımca seçilmiş Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı olarak anayasanın bana emrettiği görevi yerine getirdim. Bunu yapmamış olsam görevimi ihmal etmiş olurdum."

'DOKTORLARIMIN TALEBİ 27 AYDIR İŞLEME ALINMADI'

MS hastası ve tedavi sürecine dair konuşan Kahraman, şu ifadeleri kullandı:

"Cezaevi şartları belli. Yani kronik rahatsızlığı olan biri için uygun ortamın sağlanması imkansız. Normalde seyri gündelik hayatımı etkilemeyen düzeydeki hastalığım, bu süreç uzadıkça ailemden ayrı olmanın neden olduğu stresle birleşerek bir atağa neden olabilir, belli sıkıntılara yol açabilir kaygısı yaşıyorum tabii ki. Doktorların tavsiyesiyle her ne kadar düzenli spor yapmaya çalışsam da dört duvar arasında bu belli bir yere kadar oluyor.

Rahatsızlığımı 2005 yılında Relapsing Remitting MS (Tip 1) tanısı teşhis eden ve o günden bu güne dek takibinde olduğum İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı’ndan doktorlarımın birkaç kez ilgili makamlara iletmiş oldukları “en az her gün kullandığım ilaç kadar egzersiz ve hareketimin önemli olduğunu belirten ve bununla beraber cezaevinde her gün spor saatlerimin ayarlanması ile egzersiz yapabilmemin sağlanması talebi” 27 aydır işleme alınmadı." (Kaynak)

Öne Çıkanlar